Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2022/1052 Esas
KARAR NO : 2023/234
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/11/2022
KARAR TARİHİ : 21/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı site yönetimine satmış olduğu temizlik malzemeleri bedeline ilişkin 19.05.2022 tarihli ve 7.796,68 TL bedelli faturayı tanzim etmiş, fatura bedelinin ödenmemesi üzerine İstanbul …. İcra Dairesi’nin ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibine girişilmiş olduğunu, davalı tarafça icra takibine haksız olarak itiraz edilmiş, müvekkiline hiçbir borcunun bulunmadığının iddia edilmiş olduğunu, Bakırköy …. Noterliği’nin 26.05.2022 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile müvekkili şirketle faturaya konu ürünlerin satışı konusunda sözleşme yapıldığını ancak bedel konusunda uyuşmazlık bulunduğunu beyan etmiş olduğunu, bu halde davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin varlığını da açıkça ikrar etmiş olduğunu, davalının sözleşmeyi ikrar etmesine rağmen haksız olarak takibe itiraz etmesi nedeniyle müvekkilinin alacağını tahsil edememiş, taraflarca yapılan arabuluculuk görüşmelerinin de neticesiz kalmış olduğunu, icra takibine konu alacağın likit olduğunu beyanla; davanın kabulüne, İstanbul … İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline ve müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın huzurdaki davayı yetkisiz mahkemede açmış olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olmakla birlikte, işbu dava kapsamında yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, öte yandan davacı tarafın açmış olduğu davanın değerini, dava dilekçesinde açıkça belirtmemekle birlikte HMK m.119 ‘da belirtilen unsurlar bakımından da eksiklikler söz konusu olduğunu, bu itibarla gerekli eksikliklerin giderilmesi açısından davacıya süre verilmesini, süre verilmeyecek eksikliklerin varlığı halinde ise davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkili ile davalı taraf arasındaki ticari ilişki kapsamında, davalı tarafın, müvekkiline …. eldiven, …. endüstriyel çöp poşeti, … battal boy çöp poşeti, silikonlu pisüvar süzgeci, oda parfümü edimlenmiş ve bu kapsamda müvekkiline TR1.2 özel nolu, … fatura nolu , %18 KDV dahil 7.796,68 TL bedelli, 19.05.2022 tarihli fatura keşide ederek müvekkiline göndermiş olduğunu, ancak müvekkili ile davalı taraf arasında, yazılı malların edimlenmesine dair anlaşılan/sözleşilen miktarın faturaya yansıyan miktar olmadığını, diğer bir deyişle taraflar arasında anlaşılan miktar ile faturada yer alan miktar arasında, müvekkili aleyhine farklılık söz konusu olduğunu, bu itibarla müvekkilinin, belirtilen faturaya süresi içerisinde, 26.02.2022 tarihinde Bakırköy … Noterliği’nin … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle itirazda bulunmuş olduğunu, bu sebeple müvekkilinin bu faturayı kabul etmediğini, faturanın bu itibarla müvekkili açısından itibarı olmadığını beyanla; huzurdaki davada yetkisizlik kararı verilerek, davanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine Gönderilmesine, huzurdaki davanın evvela usulden reddine, mahkeme aksi kanaatteyse tümden esastan reddine, yargılama harç ve giderleriyle ücret-i vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul … İcra Dairesi’nin ….. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiş olup, davacı tarafından davalı aleyhine 7.796,68 TL fatura asıl alacağı, 373,44 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.170,12 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı anlaşıldı.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/k.maddesine göre tüketicinin ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi ifade ettiği, aynı Kanunun m. 3/l.bendine göre tüketici işleminin mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi kapsayacağı; aynı Kanunun 83/2.maddesine göre taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği, aynı Kanunun 73/1. maddesinde ise tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan kanun hükümlerinden anlaşılacağı üzere tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nın 4. ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur.
28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k bendi uyarınca somut olayda davalının mesleki ve ticari olmayan amaçlarla hareket ettiğinden tüketici konumunda olduğu ve davacı şirket ile davalı site yönetimi arasında satış sözleşmesi olduğu değerlendirilen hukuki ilişkinin de tüketici işlemi niteliğinde olduğu, buna göre uyuşmazlığın çözümümde Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun hükümlerinin uygulanması ve uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun’un 73/1. maddesi uyarınca görevli mahkeme olan Bakırköy Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-6100 s. HMK’nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulduğu takdirde işbu dava dosyasının görevli ve yetkili Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesi’ne Gönderilmesine,
3-6100 s. HMK’ nun HMK’ nun 20/1. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) hafta içerisinde davacı tarafça mahkememize başvurulmadığı taktirde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
4-6100 s. HMK’nun 331/2. maddesi gereğince yargılama gideri, vekalet ücreti ve harcın görevli mahkemece karar altına alınmasına,
5-6100 s. HMK’ nun 333/1. maddesi gereğince işbu kararın kesinleşmesinden sonra gider avansından artan kısmının davacılara iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından incelenecek olan istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin e-duruşma ortamında yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/03/2023
Katip …
¸
Hakim …
¸