Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1041 E. 2022/923 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/1041 Esas
KARAR NO : 2022/923

DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/11/2022
KARAR TARİHİ : 17/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Taşınır Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 17/02/2016 ve 19/07/2016 başlangıç tarihlerinde olmak üzere, iki adet vinç kiralanmış olduğunu, taraflar arasında tanzim edilen 17/02/2016 tarihli 6 aylık süreli kira sözleşmesine göre; “1990 Model ….Vinç; Şasi Seri No: …. Motor Seri No: …. …., Blok No : …., müvekkili şirketçe muhataba kiraya verilmiş olduğunu, işbu sözleşme ile ….. ….’ye ait olan iş makinasının, …. Şti.’ye kiraya verilmiş olduğunu, bu sözleşmede … Şti’nin, kiraya veren olarak, …. Şti.’nin ise kiracı olarak anılacaktır” denilmekte olduğunu, işbu sözleşmeye göre; aylık kira bedelinin 10.000 TL olup, sürenin 6 aylık olarak yapılacağını, sözleşme bitiş tarihinin 17.08.2016 olup, ödenmemesi halinde aylık %10 vade farkı uygulanacağını, sözleşme hükümlerine uymadığı takdirde teslim edecek olduğunu, etmediği tarihten, teslim edilene kadar günlük 1000 TL cezai şart ödeneceği ve ayrıca zarar ve ziyanında tazmin edileceği açıkça hükme bağlanmış ise de, işbu ödemelerin gereği gibi ifa edilmemiş olduğunu, taraflar arasında tanzim edilen 19/07/2016 tarihli 6 aylık süreli kira sözleşmesine göre; “1990 …..Vinç; Şasi Seri No: … , Motor Seri No: ….., müvekkili şirketçe muhataba kiraya verilmiş olduğunu, işbu sözleşme ile …. Şti.’ye ait olan iş makinesinin, … Şti.’ye kiraya verilmiş olduğunu, bu sözleşmede …. Şti, kiraya veren olarak , … Şti. İse kiracı olarak anılacaktır” denilmekte olduğunu, işbu sözleşmeye göre; aylık kira bedelinin 10.000 TL olduğunu, sürenin 6 aylık olarak yapıldığını, sözleşme bitiş tarihinin 17.01.2017 olduğunu, ödenmemesi halinde aylık %10 vade farkı uygulanacak olduğunu, sözleşme hükümlerine uymadığı takdirde teslim edeceğini, etmediği tarihten, teslim edilene kadar günlük 1000 TL cezai şart ödeneceği ve ayrıca zarar ve ziyanında tazmin edileceği açıkça hükme bağlanmış ise de, işbu ödemelerin gereği gibi ifa edilmemiş olduğunu, davalı tarafın vinç kiralama sözleşmesinden kaynaklı borcunu hiçbir şekilde müvekkili şirkete gereği gibi ifa etmediğini, davalının, sözleşmenin yapıldığı ilk aydan itibaren vade tarihi gelmesine rağmen müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapmamış olduğunu, taraflar arasında hukuka uygun bir şekilde akdedilen ve karşı tarafın imzasına havi sözleşme gereği olarak, davalı tarafın ödemediği borcuna karşılık %10’luk vade farkı muaccel olmuş olduğunu, ancak davalının işbu vade farkını da hiçbir şekilde ödememiş olduğunu, taraflar arasında tanzim edilen kira sözleşmesinin “Kira bedellerinin herhangi bir şekilde kısmen veya tamamen ödenmemesi halinde ayrıca ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın aylık %10 vade farkı tahakkuk ettirilir.” hükmü uyarınca dava dışı … tarafından ödenmeyen kira bedeline vade farkı olan %10 cezai şart uygulanmış olduğunu, bunun üzerine dava dışı …’ın, müvekkili şirkete bu borcuna karşılık 160.000,00 TL’lik senet imzalayıp vermiş olduğunu, işbu senetlerin hiçbir zaman ödenmemiş olduğunu, karşı tarafın; kira sözleşmesinden kaynaklı ödeme borcunu yerine getirmediği gibi, belirli süreli kira sözleşmelerinin son bulduğu tarihin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen, sözleşmeden ve kanundan kaynaklı bir diğer borcu olan vinçlerin teslim borcunu halen yerine getirmemiş olduğunu, müvekkili şirketin mülkiyet hakkına sahip olduğu vinçlerin, halen davalı tarafın zilyetliğinde, süreli kira sözleşmesi bittiğinden dolayı işgalci konumunda olduğunu, sözleşme bitim tarihinden itibaren ecrimisil bedeli ve kötüniyet tazminatı da talepleri bulunduğunu, davalının sorumluluğunun kusursuz sorumluluk olup tüm taşınırın teslim edilmemesinden kaynaklanan tüm zararları tazmin etmekle yükümlü olduğunu, davalı tarafın, kiralamaların üzerinde 6 yıllık süre geçmesine rağmen vinçleri müvekkili şirkete teslim etmemiş olduğunu, hayatın olağan akışı ve genel hayat tecrübeleri dikkate alınarak somut olay değerlendirildiğinde, 6 yıllık süreç içerisinde meydana gelen enflasyon artışı, emsal taşınır kiraları dikkate alınarak yapılacak bir hesaplamanın ardından müvekkilinin uğramış olduğu zararların, hakkaniyete ve günümüz ekonomik koşullarına uygun bir şekilde davalı tarafça giderilmesi gerektiğini, dava konusu somut olay değerlendirildiğinde; kiralamanın üzerinde 6 yıl gibi bir süre geçmiş olması hasebiyle, hayatın olağan akışı içerisinde müvekkili şirketin kiralanandan faydalanabilmesinin imkansız hale gelmiş olduğunu, 6 yıllık süreç içerisinde davalının zilyetlik gasbı neticesinde, vinçlerin tamir edilemez duruma geldiğini, tamir edilse bile kiralamadan önceki haline dönüşünün mümkün olmadığını, tamir masraflarının malların değerinin bile üstünde bir noktaya gelecek kadar malın kötü durumda olduğunu, bakım ve onarımlarının zilyetlik gaspı nedeniyle yerine getirilemediğini, vinçlerin adeta hurda haline gelmesinden, bakımsızlıktan uğramış olduğu değer kaybından, kira sözleşmesinin bitmesine rağmen kötü niyetli zilyetlik gaspından, vinçlerin teslim edilse dahi müvekkili şirketin uğramış olduğu tasarruf hakkı ihlallerinden kaynaklı zararların davalı tarafça tazmin edilmesi gerektiğini, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; öncelikle ve tedbiren tensip tutanağı ile birlikte telafisi imkansız zararlar meydana gelmesi muhtemel olduğundan, haksız işgalin devam etmemesi adına vinçlerin bildirecekleri adreslerden alınarak, yeddiemine teslimi ile haklı davanın kabulüne, kira sözleşmelerinden kaynaklanan, her ay davalının kiralananları kira sözleşmesi süresinde ödemiş olması gereken kira bedelleri için, kira sözleşmelerinin yapıldığı aydaki vade tarihinden itibaren işlemek kaydıyla ticari avans faiziyle birlikte yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşfin ardından arttırılmak üzere, her iki sözleşme kira bedellerine istinaden ayrı ayrı hesaplanmak suretiyle şimdilik toplam 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline, kira sözleşmelerinden kaynaklanan, her ay davalının kiralananları kira sözleşmesi süresinde ödemiş olması gerekirken ödemediğinden, ödemesi gereken %10 vade fark bedellerine ilişkin, kira sözleşmelerinin yapıldığı aydaki vade tarihinden itibaren işlemek kaydıyla ticari avans faiziyle birlikte yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşfin ardından arttırılmak üzere, her iki sözleşme vade farklarına istinaden ayrı ayrı hesaplanmak suretiyle şimdilik toplam 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline, davalı tarafın vinç kiralama sözleşmelerine aykırılık ve zilyetlik gaspı nedeniyle müvekkili şirketi uğratmış olduğu; yoksun kalınan kar ve değer kaybı ve bilirkişi tarafından tespit edilecek maddi zararlara ilişkin dava tarihinden itibaren işlemek kaydıyla ticari avans faiziyle birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşfin ardından arttırılmak üzere, her bir tazmin talebine ve her iki sözleşmeye istinaden ayrı ayrı işletilecek faizleriyle birlikte şimdilik 1.000 TL’nin davalılardan tazminine, sözleşme sürelerinin bitim tarihinden itibaren haksız işgalci konumundan bulunan davalılardan her iki sözleşmeye istinaden ayrı ayrı, ecrimisil bedeli ve kötüniyet tazminatı olarak, sözleşmelerin bitim tarihinden itibaren başlamak üzere, ticari avans faiziyle birlikte yapılacak bilirkişi incelemesi ve keşfin ardından arttırılmak üzere, şimdilik toplam 1.000 TL’nin davalıdan tahsiline, kiralanan vinçlerin müvekkili şirkete teslimine, müvekkilinin, kiralananın özen borcuna aykırı davranışları, vinçlerin kullanılamaz hale gelmesinden, manevi zarar nedeniyle tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri de dahil olmak üzere şimdilik 5000 TL’nin tazminine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen kira sözleşmelerinden kaynaklı alacak, kiralanan teslimi ve sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir.
sözleşme kapsamında, davalının sözleşmeye aykırı hareket etmesinden kaynaklı davacının uğramış olduğu zararların tahsili ve sözleşme kapsamında teslim edilen vinçlerin geri teslimi talebine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı vekili, davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında vinç kiralama sözleşmeleri akdedilmiş olduğunu, bu sözleşmeler kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı şirkete, teslim edilerek kiralanan vinçlerin teslim edilmediğini ve kira bedellerinin ödenmediği iddiası ile alacak, kiralanan teslimi ve sözleşme gereklerinin yerine getirilmemesi nedeni ile maddi ve manevi tazminat talep etmektedir. Taraflar arasında kira ilişkisi temelli bir hukuki ilişki bulunduğu ve davanın kira ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine dayandığı anlaşılmaktadır. Davacının talebi taraflar arasında yer alan kira sözleşmesine ilişkin olup dava dilekçesindeki anlatım ve ekinde yer alan sözleşmelerin incelenmesinde davalı ile aralarında hizmet sözleşmesi niteliğinde bir uyuşmazlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. HMK.4/1-a maddesi uyarınca iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesindeki anlatım dikkate alındığında uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup, dava şartlarının ise kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususların resen dikkate alınacak hususlardan olması nedeniyle dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceği anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli Mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi.17/11/2022

Katip ….

Hakim …