Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/992 E. 2023/442 K. 05.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/992 Esas
KARAR NO : 2023/442

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/05/2021
KARAR TARİHİ : 05/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/06/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı firma arasında ticari alım satımdan kaynaklanana müvekkilin davalı borçludan bakiye 3.254,46 EURO alacağının olduğunu, davalı firma aleyhine taraflarınca Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi işlemi başlattıklarını, davalı firma tarafından süresi içerisinde icra takibi ile talep olunan borcun tamamına ve fer’ilerine kendilerinin müvekkil şirkete herhangi bir borcu bulunmadığını beyanı ile haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edilip icra takibinin durdurulduğunu, dilekçe ekindeki belge örneklerinde 30/06/2020 tarihinde davalıya cari mutabakat formu ekli mail gönderildiği bu tarih itibari ile söz konusu cari hesap bakiyesi olan 3.254,46 EURO borçlu oldukları hususunda mutakıb olup olmadıklarını kaşı imza iletilmesi davalıya bildirildiğini, ilgili mutabakat formu davalı tarafından “Mutabıkız” notu ile kaşe ve imzalanarak mail yoluyla iletildiğini, ancak mutabakat sağlanılan bakiye borç miktarının müvekkile ödenmediğini, takip konusu alacak, likit cari hesap alacağı olduğunu, likit alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini, bakiye cari hesap alacağının tahsilini sağlamak amacıyla 09/12/2019 tarihinde silivri arabuluculuk bürosuna başvurulduğunu … büro dosya no … arabuluculuk nolu dava şartı arabuluculuk son tutanağında gürüleceği üzere yapılan görüşmeler anlaşamama ile sonuçlandığını beyanla davalarının kabulü ile kötü niyetli itirazın iptalini, takip alacağına takip tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilerek, davalından alınarak taraflarına verilmesini ve %20 sinden aşağı olmayacak şekilde inkar tazminatının davalıdan alınarak taraflarına verilmeisini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; icra takip talebinde borcun sebebinin olarak cari hesap alacağı olarak belirtildiğini, cari hesap alacağı olabilmesi için taraflar arasında yazılı cari hesap sözleşmesi bulunması gerektiğini, taraflar arasında böyle bir sözleşme bulunmadığını, davalı şirketin davacı şirkete dava dilekçesinde talep edilen miktarda bir borcu bulunmadığını, yapılacak yargılama neticesinde müvekkili şirketin davacı tarafa takip talebinde belirttiği şekilde cari hesap borcu bulunmadığının ortaya çıkacağını, açıklanacak ve re’sen göz önüne alınacak sebeplerle, davanın reddini, haksız takip nedeniyle %20 kötüniyet tazminatına, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Silivri İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-İş bu dava dosyasının ilk olarak Silivri …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası üzerinden açılarak yargılamaya başlandığı, ilgili Mahkemenin … Karar sayılı ve 01/06/2021tarihli görevsizlik kararının kesinleşmesiyle Mahkememize tevdi edildiği görülmüştür.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; takibin ilk olarak Kocaeli …. İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası üzerinden başlatıldığı, yetki itirazı üzerine Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası üzerinden ödeme emrinin tebliğ edilerek takibe devam olunduğu, ödeme emrinin incelenmesinde davacı tarafından davalı aleyhine 13.254,46 Euro asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “cari hesap bakiye alacağı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, cari hesap konusu mallar teslim edilmesine rağmen davalı tarafından fatura bedellerinin ödenmediği iddia etmektedir.
-Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
-Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişiye heyetine tevdi edilmiş, davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği, Kocaeli … Asliye Ticaret Mahkemesi’nden talimat yoluyla alınan 05/04/2022 tarihli raporda özetle; davacı şirketin 2020 yılı yasal defterlerinin e-defter olarak tutulduğunun, Haziran 2020dönemi e-defter beratlarının rapora eklendiğinin, yevmiye defterinde kayıtlı cari hesap borcunun 27.05.2020 tarihli KDV dahil 8.241,12 EURO 61.147,46 TL tutarlı faturadan kaynaklandığının, 27.05.2020 tarihinde …. Bankası aracılığıyla davalı şirket tarafından davacı şirkete 4.986,66 EURO – 37.000,00 TL ödeme gönderildiğinin, 30.06.2020 tarihi itibariyle 3.254,46 EURO davalı şirketin davacı şirkete borcu olduğunun, 27.11.2020 takip tarihi itibariyle davacı şirketin davalı şirketten 3.254,46 EURO- 30.714,94 TL alacağının olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememiz dosyası davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 07/08/2022 tarihli raporda özetle; davalı tarafın 04.07.2022 tarihli defter inceleme günü gelmediği, davalı şirket vekilinin 04.07.2022 tarihli dilekçesinde, ticari defter incelemesinin davalı şirketin …, … SOKAK, NO:6 SİLİVRİ-İSTANBUL adresinde yapılmasını talep ettiği, davalı şirket vekilinin …. ofis telefon numarasından 05.07.2022-12.07.2022- 22.07.2022-26.07.2022 tarihlerinde arandığı, Av. İlker Yusuf ile defaetle görüşme yapılmasına rağmen, avalı şirketin telefonu olduğu iddia edilen ….numarasından muhasebe yetkilisi olduğu iddia edilen Timur isimli kişi iletişime geçilmeye çalışılmasına rağmen, defter incelemesi için tarafına herhangi bir geri dönüş yapılmadığı, bu nedenle davalı tarafın ticari defter kayıtları veya belgeleri üzerinden inceleme yapılamadığının bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun birden fazla kez bildirim yapılmasına rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği ve yerinde inceleme etmesine rağmen yerinde inceleme talebinde bulunulan adreste defterlerini incelemeye sunmadığı görülmüştür.
-Davacı tarafın ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, Mahkememizce kök raporlar dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına veya fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Ayrıca dosyada mevcut bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporuna göre taraflar arasında 3.254,46 Euro’luk alacak yönünden mutabakatın bulunduğu görülmektedir. Taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan 3.254,46 Euro’luk alacağın davacı şirketin ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
-Buna göre davacı şirket ile davalı şirketi arasında ticari ilişkinin var olduğu, davacı tarafın davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı edimlerini yerine getirdiği, davalıya yansıtılan bedellerin usulüne uygun olduğu hususlarının; davacı tarafın ticari defterler kayıtları, davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması, dosyada mevcut cari hesap mutabakatı nazara alınarak davacı tarafından ispat edildiğinin kabulü gerekmiştir. Buna karşılık olarak davalı tarafın takibe konu fatura-cari hesap borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından itirazın kısmen iptali ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura, cari hesap ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Silivri İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin asıl alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek devlet bankalarının Euro cinsinden açılmış 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 6.654,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.272,67-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 568,17-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.704,50- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 568,17-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 395,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 2.454,80-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Silivri Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin e-duruşma ortamında yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 05/05/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır