Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/942 E. 2022/948 K. 23.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/942 Esas
KARAR NO : 2022/948

DAVA : İflas (Kambiyo Senetlerine Mahsus Takipten Doğan İflas (İİK 173))
DAVA TARİHİ : 11/11/2021
KARAR TARİHİ : 23/11/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 28/11/2022
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalının borcuna mahsuben 15/08/2021 tarih ve 410.000 TL tutarında ve 30/08/2021 tarih ve 410.000 TL tutarında 2 adet müşteri çekini ciro ederek müvekkiline verdiğini, çeklerin karşılıksız çıkması üzerine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün … esas ve …. esas sayılı dosyalarından ödeme emri gönderildiğini, ödeme emirlerinin kesinleştiğini, İİK m.43 gereğince takip yollarının değiştirilerek kambiyo senetlerine özgü iflas yolu ile takibe dönüştürdüğünü, her iki dosyanın ödeme emrinin de davalı borçluya 01/10/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen borcun ödenmediği ve itiraz edilmediğini belirterek davanın kabulü ile davanın kabulü ile davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirket adına yapılan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunulmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Davanın İİK’nun 171 vd maddeleri gereğince açılan kambiyo senedine dayalı iflas yolu ile takibin itirazsız kesinleştiğinden bahisle iflasın açılması istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın takibin kesinleşip kesinleşmediği, asıl alacak ve faiz miktarı, iflas koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşıldı.
Dava konusu uyuşmazlığın tespiti amacıyla tarafların ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
SMMM …. ile hukuk bilirkişisi Prof. Dr. ….. tarafından düzenlenen kök raporda, taraflarca ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defterlerinin birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin tarafların lehine delil niteliğinin mahkeme takdirinde olduğu, rapor içerisinde mali inceleme ve tespitlere ayrıntılı bir şekilde yer ver tespitlerin özetinin ise şu şekilde olduğu; davacı ticari defterlerinde, … hesap kodu ile takip edilen davalı cari hesabında; 2020 ve 2021 yılında yanlar arasında 974.070,33 TL’lik faturalı bir ticari ilişki olduğu, iş bu hesapta dava konusu çeklerin kayıtlı olmadığı, davacı ticari defterlerinde …. hesap kodu ile takip edilen davalı cari hesabında; davacı tarafından davalıya Banka kanalı ile 4.169.632,00 TL ödeme yapıldığı davalı borcuna 5.000.000,00 TL’lik Temlikname işlendiği, davalıdan 424.804,24 TL’lik fatura girişi yapıldığı, davalıdan 2 x 410.000,00 TL’lik çeklerin (dava konusu edilen) alındığı, bu çeklerin karşılıksız çıkması neticesinde tekrar davalı borcuna işlendiği ve neticede söz konusu hesapta davacının davalıdan 9.629.282,13 TL alacaklı gözüktüğü, dava konusu çeklerle ilgili olarak, ilk önce 15.04.2021 tarihinde davacının davalıya ….. Bankası’ndan 820.000,00 TL havale ile avans ödemesi yaptığı, bu avans ödemesine karşılık 26.04.2021 tarihinde davalıdan 2 x 410.000,00 TL’lik fdava konusu edilen çekler) çekleri aldığı ve çeklerin karşılıksız çıkması neticesinde 24.08.2021 tarihinde ve 01.09.2021 tarihinde bu çekleri tekrar davalı borcuna işlediğinin gözüktüğü, dava konusu çeklerin keşidecisinin ……, lehdarının ise davalı olduğu, yine davacı ticari defterlerinde, davalı …… adına … firmasına 41.742.879,76 TL ödeme yapıldığı incelemelerde, …’ın davalıdan olan alacağı için davacı nezdinde hacizler uyguladığı, icra baskısı altında davalı adına …’a ödemeler yapılmak zorunda kalındığı, bu ödemelerin istirdatı için Bakırköy …… Asliye Ticaret Mahkemesi …… E. sayılı davanın ikame edildiğinin, beyan edildiği, neticede; taraflar arasında 2020 ve 2021 yıllarında yaklaşık olarak 11,5 milyon TL’lik bir ticari ilişki gerçekleşmiş gözüktüğü, bu ticari ilişkinin yaklaşık | milyon TL’lik kısmının faturalı bir ticari ilişkiye dayanırken, yaklaşık 10,5 milyon TL’lik kısmı ise davacının davalıya sağladığı finansmandan kaynaklandığı, davacı şirket yetkilisi ….. ile davalı şirket yetkilisi …..’ın kardeş oldukları, davalı şirket yetkilisi ….. 24.05.201-02.06.2021 tarihleri arasında davacı şirket de SGK’lı çalıştığı, davalı şirket yetkilisi ….’ın ……. adresinden yaptığı bazı mail yazışmaları bulunduğu, dosyaya müdahil firma tarafından sunulan davalıya ait ….. faturasında 01.05.2021-31.05.2021 tarihinde ….. firmasının …. Mah. …. Sok. …. …. Blok No….. D…… Bağcılar/İstanbul gözüktüğü (davacıya yakın bir adres), davalı şirketin ise 01.09.2020-10.08.2021 tarihleri arasında Sakarya adresinde faaliyet gösterdiği, davalı İlkotec’in ticari defterlerinde Makine Tesis ve Cihazlar hesabının incelenmesinde; Maske Makinelerinin 2020 yılında alındığı, kaydi değerinin 8.880.000,00 TL olduğu, bu makinelerin 15.06.2021 tarihinde ….. Konfeksiyon Ürünleri firmasına 1.868.994,00 TL bedelle satıldığının gözüktüğü, yine davalıya ait 1.050.000,00 TL bedelli Ambalaj Makinelerinin direk zarar hesabına atılarak kayıtlardan çıkarıldığı, 2021 yılında alınan 1.650.000,00 TL’lik Ambalaj makinesinin de 498.398,40 TL bedelle yine ….. firmasına satıldığının gözüktüğü, ayrıca yine 15.06.2021 tarihinde davalının stoklarının …… firmasına satıldığının gözüktüğü, yapılan mali tespit ve diğer genel tespitler neticesinde; İflas isteminin muvazaalı olduğu hususunda emarelerin ağır bastığı, söz konusu unsur her ne kadar içsel bir unsur olsa da, ortaya çıkan olgular ve yukarıda detaylı olarak yapılan tespitler sonucunda istemin muvazaalı olduğu hususunda görüşünün ağır bastığı ve bu sonuca varmanın mümkün olduğu belirtilmiştir.
Rapora itiraz sonucu aynı heyetten alınan ek raporda, davacı, davalı ve müdahil tarafından kök rapora vaki itirazlar rapor içerisinde ayrıntılı bir şekilde cevaplanmış olup, kök rapora yapılan tespitleri değiştirecek yeni bir bilgi ve belge sunulmadığından, kök raporda yapılan tespit ve görüşlerinde bir değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
Muvazaa, en basit tanımıyla, bir sözleşmenin taraflarının, üçüncü kişilerden gerçek durumu gizleyerek, onları aldatmak maksadıyla, gerçek iradelerine uymayan ve kendi aralarında geçerli olmayan bir hususta anlaşmalarıdır. Bu şekilde yapılan işlemlere de, muvazaalı işlemler adı verilir (Hukuk Genel Kurulu’nun 09.02.2005 gün E:….., K:….; 16.6.2010 gün ve E:…, K:…; 26.09.2012 gün ve E:….., K:….. sayılı ilamları).
Muvazaada, daima görünüşte var olan, ancak taraflarca gerçekte asla istenmeyen, salt üçüncü kişilere yanlış kanaat verip onları aldatmak amacıyla yapılmış bir hukuki işlem ile, bu işlemin aralarında geçerli olmadığına ilişkin bir muvazaa anlaşması mevcuttur. Bazı durumlarda, buna ek olarak, tarafların gerçek iradelerine uygun olan (tarafların gerçekte istedikleri), ancak, çeşitli nedenlerle görünen işlemin arkasına sakladıkları bir gizli işlem daha bulunur. Taraflar arasında bir gizli işlemin bulunup bulunmadığına göre bakılarak, muvazaanın iki türünden söz edilir. Bunlardan ilki, tarafların, kendi aralarında geçerli herhangi bir hukuki işlem yapmak istemedikleri halde, salt üçüncü kişilere, aralarında bir hukuki işlem varmış gibi görünmek için işlem yapmaları hali olup, bu halde mutlak (basit) muvazaa söz konusu olur.Diğeri ise, nispi (mevsuf) muvazaa olup, sözleşmenin niteliğinde, konusunda, şartlarında ya da tarafların şahsında ortaya çıkabilir. Bu durumda, görünüşteki işlem tarafların gerçek iradesine uygun bulunmadığından, her koşulda geçersizdir. Gizli işlem ise, yasanın o işlem için öngördüğü şekil şartına ve ayrıca herhangi bir sözleşmenin geçerli olabilmesi için aradığı genel geçerlilik şartlarına uygun bulunduğu takdirde geçerli olabilecektir.
Diğer taraftan, görünüşteki hukuki işlemin muvazaa nedeniyle geçersiz bulunduğu iddiası, hukuken korunması gereken bir hakkı bulunan üçüncü kişiler tarafından da ileri sürülebilir. Çünkü muvazaalı bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin zarara uğratılması, ona karşı işlenmiş bir haksız fiil niteliğindedir.
Görünüşteki işlemin geçerliliği ve ispatı bir şekle bağlı bulunsa bile, üçüncü kişiler muvazaa iddiasını tanık da dâhil olmak üzere her türlü delille ispat edebilirler. Esasen, üçüncü kişiye, tarafı olmadığı bir sözleşmedeki muvazaa olgusunu yazılı delille kanıtlama yükümü getirilmesine hukuken olanak da yoktur (Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.2002 gün ve E:……, K:….; 24.02.2010 gün ve E:….., K:…. 26.09.2012 gün ve E:…… , K:…. sayılı ilamları).
İşbu davanın konusu, İİK’nun 171 vd maddesi gereğince açılan kambiyo senedine dayalı iflas yolu ile takibin itirazsız kesinleştiğinden bahisle iflasın açılması istemine ilişkindir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığı iddiasıyla mahkemeden iflas talebinin reddini isteyebilirler. Bu çerçevede örneğin diğer alacaklılar, borçlunun kendi iflasını sağlamak için gerçek olmayan bir alacak için takip yaptırdığını ve iflas davası açtırdığını ileri sürerek iflas talebinin reddini isteyebilir. İflas davasına müdahil olan alacaklı, iflas davasının muvazaa yapılmak suretiyle açıldığını ispat ettiği takdirde iflas davası reddedilir (Kuru, Baki, İcra ve İflas Hukuku, C.3, Ankara | 993, s. 2680-2681). Mahkememizce alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamındaki verilere göre, davacı şirket yetkilisi …. ve davalı şirket yetkilisi ….. kardeş olup, davalı şirket yetkilisi 02/06/2021 tarihine kadar davacı şirket nezdinde SGK’lı çalışan durumundadır. Tarafların incelenen şirket defter ve kayıtlarına göre taraflar arasında 2020-2021 yıllarında yaklaşık olarak 11,5 milyon TL’lik ticari ilişki gerçekleştiği, bu ilişkinin yaklaşık 1 milyon TL’lik kısmının faturalı ticari ilişkiye dayandığı, dava konusu çeklerin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı tespit edilmiştir. Bilirkişi raporu ile tespit edilen hususlar, incelenen dosya tutanakları ve savcılık beyanları birlikte değerlendirildiğinde iflas davasının muvazaalı olarak açıldığı kanaati oluşmakla açılan davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL’nin davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL’nin tenzili sonucu eksik bakiye 21,40 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansı ve iflas avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 23/11/2022

Başkan ……
¸e-imzalıdır
Üye …..
¸e-imzalıdır
Üye ……
¸e-imzalıdır
Katip …..
¸e-imzalıdır