Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/921 E. 2022/397 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/921 Esas
KARAR NO : 2022/397

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/11/2021
KARAR TARİHİ : 26/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/05/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin “…. Taşıt Kiralama Hizmetleri” ünvanı ile araç kiralama hizmeti sunan gerçek kişi tacir olduğunu, söz konusu ticari faaliyet kapsamında davalı şirketin müvekkilinden, “…..”, “…..”, “…..”, “…..” ve “…” plakalı araçları kiralamış olduğunu, davalı şirketin söz konusu kiralamalarla alakalı kira bedellerinin bir kısmını ödemiş olduğunu, ….. ve ….. plakalı araçların, davalının kullanımından kaynaklı; kaçak geçiş ücretlerinin, trafik ceza bedellerinin ve kilometre aşım ücretlerinin ödenmemiş olduğunu, bundan ötürü davalının, müvekkiline toplam 20.295,28-TL borcu bulunmakta olduğunu, işbu borç sebebiyle ilk olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyası ile takibe geçilmiş, akabinde yetkili yer olan Küçükçekmece …. İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı icra dosyası ile takibe devam edilmiş ise de davalı şirketin likit borcuna haksız bir şekilde itiraz etmiş olduğunu, davalı ile gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmesinde sonuç alınamamış olduğunu, davalı şirketin müvekkiline ait “…..” ve “…..“ plakalı araçları kiralamış olduğunu işbu kiralama kapsamında kira sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, araç çıkış-dönüş formu oluşturulmuş ve kiralamalardan kaynaklı borca ilişkin faturalar düzenlenerek müvekkilinin ticari defterlerine işlenmiş olduğunu, davalı şirket tarafından müvekkiline ait olan ….. plakalı .. (Otomatik/….) ve ….. plakalı …. (Otomatik /….) araçların kiralanmış olduğunu, işbu kiralama kapsamında taraflar arasında aylık kira tutarı 10.200,00-TL olacak şekilde 02.07.2019 tarihli kira sözleşmesi akdedilmiş ve 03.07.2019 tarihli araç çıkış formları düzenlenmiş olduğunu, davalının aracın kiraladığı ve zilyetliğinde bulundurduğu dönem kaçak geçişler yapmış, aleyhine trafik cezası düzenlenmiş ve kilometre aşımı yapılmış olduğunu, toplam 20.295,28 TL bedelli faturalar davalı şirkete iletişmiş olmasına rağmen gerekli ödeme yapılmamış olduğunu, davalı şirket tarafından sunulabilecek aksi yöndeki yazılı delilin ancak borcun kaynağına veya sona ermesine ilişkin olabileceğini, mevcut olayda 20.295,28 TL lik borcun doğmuş ve akabinde borcu sona erdiren herhangi bir sebep gerçekleşmemiş olduğunu, taraflar arasında yapılan anlaşma ve itiraz gelmeyen faturalar uyarınca borç miktarında ihtilaf bulunmadığını, alacak miktarının likit olduğunu, davalının finansal durumunun bozulmuş olduğunu, nitekim bu bozulmanın sonucu olarak davalı şirketin konkordato başvurusu yapmış ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile 31/12/2018 tarihinde geçici mühlet kararı verilmiş olduğunu, akabinde 30/05/2019 tarihinde verilen kesin mühlet kararının belirli periyotlarla uzatılarak 27/05/2021 tarihine kadar davalı şirketi korumuş olduğunu, taraflarınca bu tarihlerde icra takibi yapılmamış olduğunu ve alacaktan mahrum kalınmış olduğunu, davalı şirketin kesin mühlet sonucunda finansal açıdan toparlanması ve borçları ödemesi beklenirken faturalar ve ticari defter kayıtlarıyla sabit borca karşı itirazda bulunmasının hukuka aykırı olup kötü niyetli olduğunu beyanla; itirazın asıl alacak olan 20.765,28 TL yönünden iptaline, davalı şirketin kusurlu eylemi neticesinde müvekkilinin uğramış olduğu zarar için fazlaya ilişkin her türlü dava talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik itiraza uğrayan asıl alacak olan 20.765,28 TL yönünden takibin tarihinden itibaren işleyen ticari avans faizi üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, takibin kaldığı yerden devamına, davalı aleyhine %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı şirketin mal kaçırma ihtimali durumunda müvekkili şirketin alacağını tahsil edemeyeceği ve telafisi imkansız zararlara uğrayacağı göz önünde bulundurularak davalı şirketin menkul, gayrimenkul malları ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haciz kararı verilerek muhafaza altına alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacı arasında gerçekten de bir araç kiralama sözleşmesi mevcut olduğunu, sözleşmenin 13’üncü maddesi hükmüne göre taraflar arasında sözleşmeden doğan ihtilafların İstanbul İcra Dairelerinin ve Mahkemelerinin yetkili kılınmış olduğunu, dolayısıyla icra takibinin ve işbu davanın yetkisiz mahkemede açılmış olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davalı şirketin, dava dilekçesinin ekinde sunmuş bulunduğu Araç Kiralama Sözleşmesi’nin 15’inci maddesi hükmü uyarınca, hiçbir itiraz ileri sürmeksizin trafik cezalarını, otoyol bedellerini, şoför bedellerini, köprü geçiş bedellerini, tek yön ücretlerini ve sözleşme ile yasaya göre ödenmesi gereken tazminat bedelleri ile aracın hatalı kullanımından kaynaklanan bedelleri ödemeyi yüklenmiş olduğunu, ancak anılan hükmün geçersiz olduğunu, zira, trafik cezalarının, vatandaşların, yasa ile açıkça sulh ceza mahkemeleri nezdinde itiraz etme hakkı tanınmış idari yaptırımlardan olduğunu, nitekim, davacının, müvekkiline, kullanımında bulunan araçlar ile ilgili, ceza karar tutanaklarını gönderip, akabinde itiraz hakkını kullanmasına engel olarak hem hakkın kullanılmasına neden olduğunu, davacı tarafından müvekkiline gönderilen ve icra takibine konu faturaların itirazla davacıya iade edilmiş olduğunu, kaldı ki davacının da, anılan tutanakların içeriğine ceza mahkemeleri nezdinde itiraz edip etmediğine dair belge ve delil sunmadığından bu itirazları yapmadıklarının anlaşılmakta olduğunu, müvekkilinin, işbu dava konusu araçların Kuzey Marmara Otoyolundan, Karayolları Genel Müdürlüğüne ait yollarla …. Köprüsü’nden, idari yaptırım doğuracak şekilde geçiş yapmamış olduğunu, zira araçlarda doğrudan müvekkilinin hesaplarına bağlanmış bulunan HGS ile ödemelerin yapılmasını sağlayan etiket bulunmakta olduğunu, kilometre aşım ücretleri bakımından ise, davacının müvekkiline, kiralanan araçların yıllık kilometre kotalarının, ….. plakalı araç bakımından 22.850 KM, ….. plakalı araç bakımından ise 15.100 KM olduğunu, müvekkilinin, kilometre aşımı yapmadığı gibi, sözleşme süresinden evvel, davacı tarafından …. tarihinde sona erdirildiğinden km aşımı yapma fırsatı dahi olmadığını, davacının da zaten delillerinin arasına, düzenlenen faturaların içeriğini doğruluğunu kanıtlama olanağına tek başına sahip, araçların teslim alındığı tarih ile iade edildikleri tarih arasında katettikleri yolu gösteren tek bir delil dahi sunmamış olduğunu beyanla; davanın reddine, davacının müvekkiline %40’tan aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderlerin ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli ile kiralandığı döneme ilişkin olarak kaçak geçiş, trafik cezası ve kilometre aşımı kaynaklı alacak istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine toplamda 22.089,44 TL üzerinden takibe geçildiği, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşıldı.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davanın araç kiralama sözleşmesinden kaynaklanan kira bedeli ile kiralandığı döneme ilişkin olarak kaçak geçiş, trafik cezası ve kilometre aşımı kaynaklı alacak istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, taraflar arasındaki ilişkinin araç kiralama sözleşmesine dayandığı ve bu hususun da taraflar arasında ihtilafsız olduğu, davacının kiraya veren davalının ise kiracı sıfatına haiz olduğu, buna göre taraflar arasında kira ilişkisi temelli bir hukuki ilişki bulunduğu, buna göre taraflar arasında dava konusu edilen talepler ile ilgili uyuşmazlığın kira sözleşmesinden kaynaklanması sebebiyle HMK. 4/1-a maddesi uyarınca uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup, dava şartlarının ise kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususların resen dikkate alınacak hususlardan olması nedeniyle dava şartı yokluğu halinde HMK’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceği anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli Mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 26/04/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸