Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/903
KARAR NO : 2023/542
DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 28/10/2021
KARAR TARİHİ : 18/05/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/06/2023
Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Davalı şirket ortaklarından …., müvekkili şirket bünyesinde 05.07.2017 tarihinden 16.07.2020 tarihine kadar en son İzleme ve Değerlendirme departmanı müdürü olarak
istihdam edildiğini, davalının, şirket içindeki pozisyonu itibariyle müvekkili şirketin ticari sırlarına,
gizli bilgilerine, özellikle müvekkili şirketin … hizmeti verdiği projelere ve müşteri bilgilerine
hâkim bir pozisyonda istihdam edildiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtları üzerinde yapılan incelemede, davalı şirketin 2018 yılında diğer davalı şahıs … tarafından kurulmuş olduğu, şirketin 2020 yılına kadar pasif bir durumda olduğunun açıkça
anlaşıldığını, davalı ….’in müvekkili şirketten ayrılması ile eş zamanlı olarak
….’in de aktif hale geçtiğini, öncelikle şirket merkezinin 2020 kasım ayında Bağcılar’dan
davalı ….’inde ikamet ettiği bölgenin yakınına taşındığı, 2021 yılı ocak ayında …
’in davalı şirkete ortak olarak katıldığı, 2021 mayıs ayında ise şirket sermayesinin 100.000
TL’ den 600.000 TL’ ye yükseltildiği, yine müvekkili şirketin eski çalışanlarından
…., davalı ….’ in işten ayrılmasından sonra 22.12.2020 tarihinde
müvekkili şirketteki görevinden ayrıldığını, bu kişinin, müvekkili şirketten ayrıldıktan sonra
kendisine ve davalılara haksız menfaat sağlamak amacıyla müvekkilinin devam eden projelerine ilişkin müşterilerini aradığı, müvekkilinin müşterilerine kendisi ve davalılarla çalışmalarını telkin ettiği, müşterilerden müvekkiline gelen şikayetler neticesinde öğrenildiğini, gelen şikayetler üzerine
şirket bünyesinde yapılan denetimde …’in müvekkilinin sunucularında mevcut olan,
müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen faaliyetlere ilişkin eğitim materyallerini, hizmet verilen
müşteri ve kurumlara ilişkin son derece gizli bilgi ve müşteri nezdinde yürütülen projelere ilişkin
dokümanları, müşteriler ve çalışanlarına ilişkin iletişim bilgilerini, müvekkilinin iç organizasyonuna
dahil birimlerin strateji planlarını, sahada izleme faaliyeti yürüten personele ilişkin bilgi ve veriyi
ve bunlar haricinde de yine uzun yıllar emek harcanarak oluşturulmuş fikri mülkiyeti müvekkiline
ait olası diğer veriyi müvekkili şirketin izni ve bilgisi haricinde şahsi depolama alanlarına
aktarmak suretiyle kanuna aykırı olarak ele geçirdiğinin anlaşıldığını ve bu veriyi …. ve
ortağı …’e ifşa ettiği gelen müşteri şikayetinden anlaşıldığını, konu ile ilgili dava
dışı … hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde ….. no’lu
soruşturma dosyası ile suç duyurusunda bulunulduğunu, söz konusu soruşturma dosyasının
halihazırda derdest olduğunu, davalıların, müvekkili şirketin yıllarca emek ve alın teri sarf edilerek oluşturmuş olduğu materyallerini, hizmet verilen müşteri ve kurumlara ilişkin son derece gizli
bilgi ve müşteri nezdinde yürütülen projelere ilişkin dokümanları, müşteriler ve çalışanlarına
ilişkin iletişim bilgilerini, müvekkilinin iç organizasyonuna dahil birimlerin strateji planlarını,
sözleşmelerini kısacası müvekkilin Know-how’ ını ve müşteri portföyünü kullanarak müvekkilinin müşterilerini ayarttığını ve müvekkili şirket ile haksız rekabet içine girdiğini, öte yandan davalıların, yine müvekkili şirket çalışanları ile temas kurarak çalışanları ayartmaya çalıştığını ve bu yolla
müvekkilinin şirket projeleri hakkında müvekkili şirketten bilgi sızdırmaya çalıştıklarını, davalıların, müvekkilinin son derece gizli tutulan müşteri ve müşteri yetkililerine ilişkin iletişim bilgilerini izinsiz
olarak ele geçirdiğini ve müvekkilinin proje ve müşteriler başta olmak üzere
müvekkillerine haksız rekabet oluşturacak şekilde müvekkili müşterilerini ayartmaya çalıştığını, davalılar yukarıda belirtilenler gibi birçok müşteri ve bu müşteri projelerinde, müvekkili şirketin
büyük bir maliyet ve külfete katlanarak geliştirdiği bilgi birikimini, veri ve iletişim ağını hukuk ve
etik kurallara aykırı bir şekilde ele geçirip kullanmak suretiyle haksız rekabet oluşturduğunu ve bu
vesile ile kendilerine kolay yoldan menfaat sağladığını, buna karşılık müvekkili şirketi de telafisi
imkânsız büyük bir maddi zarara uğrattığını, yine davalıların haksız rekabet teşkil ettiği açık olan
bu davranışlarının müvekkili şirketin müşterileri nezdindeki itibarını da zedelediğini, davalılar hakkında fazlaya dair her türlü
haklar ve maddi ve manevi tazminat talebinde bulunma hakkı saklı kalmak kaydı ile yukarıda
arz ve izah edilen sebepler uyarınca, öncelikle ve
ivedilikle haksız rekabet oluşturan eylemlerin tespitine yönelik olarak davalı … Ltd. Şti. ve ortakları uhdesindeki müvekkili şirkete ait veri ve dokümanlara el
konulması davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde delil tespiti
yapılmasına, haksız rekabetin tespiti ile men’ine, haksız rekabetin tespiti halinde kesinleşen
ilamın, ulusal gazetelerde masrafı davalılardan alınmak üzere ilanına, vekalet ücreti ile yargılama
masraflarının davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalılar tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, kendisine ait olduğunu iddia ettiği
ticari sır niteliğindeki belge ve sair evrakın, davalı müvekkilleri tarafından haksız rekabet
koşullarına sebebiyet verecek şekilde kullanıldığını iddia ettiğini, dava dilekçesinde bu
verilerin eski çalışan, dava dışı … tarafından kanuna aykırı olarak ele
geçirildiğinden, daha sonra da bunların müvekkili şirket ile paylaşıldığından bahsettiğini, davacının, somutlaştırmak ile mükellef olduğu bu mesnetsiz iddianın kaynağını ‘müşterilerden gelen
şikayetlere’ dayandırdığını, dava dilekçesi veya eklerinde bu şikayetlere ilişkin somut bir delil
sunulamamasının yanında davacının hangi müşterisinden nasıl bir şikâyet aldığının, şikayetin
kapsam ve içeriğinin ne olduğunun anlatımına dahi yer verilemediğini, huzurdaki davanın
konusunu oluşturan bu denli temel bir vakıanın anlatımının atlanmış veya gözden kaçırılmış
olmasının davacı tarafın elde etmeye çalıştığı hukuki yararın arkasındaki samimiyete gölge
düşürdüğünü, davacı şirketin, personel ve çalışanlarının müvekkilleri tarafından
ayartıldığını, hatta halen ayartılmaya devam ettiğini iddia ettiğini, ancak yine dava dilekçesi
incelendiğinde davacının ayartıldığını iddia ettiği bu personellerin kim olduğuna,
nasıl ayartıldığına, bunun ne suretle gerçekleştiğine ilişkin somut bir açıklama yapamadığını, davacı şirketin, davalı müvekkillerinin kendi müşterileri üzerinde tacize varan bir baskı
oluşturduğunu iddia ettiğini, ancak, söz konusu iddialara ilişkin somutlaştırma yükümlülüğü nün
yine yerine getirilemediğini, zira, bu tacize varan baskının davalıların hangi faaliyet veya
davranışlarından doğduğuna ilişkin en ufak açıklama dava dilekçesinde yer almadığını, davacının, kendilerine ait olduğu iddia edilen ticari sır, veri, belge ve bilgilerin müvekkillerce
kullanıp kullanmadığının tespiti amacıyla Mahkemeden delil tespiti yapılmasını talep
ettiğini, davacının bu talepleri Mahkemece düzenlenen 02.11.2021 tarihli tensip zaptında
‘yaklaşık ispat eşiğinin sağlanamadığı’ belirtilerek isabetli bir şekilde reddedildiğini, zira davacı
anlaşılmıştır veya duyulmuştur gibi afaki kelimeleri dilekçelerinde sıkça kullansa da müvekkilinin haksız rekabete varacak derecede hukuka aykırı eylemlerde bulunduğunu hiçbir şekilde
somutlaştıramadığını, davacının iddialarını yalnızca mahkemenin toplama ihtimali olan bazı farazi
delillere dayandırdığını, davacının delil dilekçesinde zikredilen; davalılar ile yapılan
yazışmalar, davalı şahıslar ile yapılan e posta, …. ve diğer her türlü yazışmalar, davalı
şirket ve şahıslara gönderilmiş olan uyarı yazıları, müvekkili şirket müşterileri ile yapılan
yazışmalar gibi delillerin yalnızca davacının elinde bulunabileceği açıkken davacı bu delilleri
doğrudan ibraz etmek yerine bu delillerin celbini mahkemeden talep ettiğini, usul ekonomisi ve
taraflarca getirilme ilkesine aykırı bu talebin kabul edilemeyeceğinin her türlü izahtan vareste olduğunu, davacının dayandığı bu delilleri dava dilekçesi kapsamında sunamamış olmasının sebebinin bu
delillerin en baştan beri hiç var olmamasından kaynaklandığını, davacının dayandığı veya getirilmesini
istediği bu delillerin hüküm kurulurken dikkate alınmasının hukuka aykırı olacağı, davacı
tarafından Mahkemeye açıklanmayan bir diğer konu ise müşterilerinin hizmet sağlayıcı şirket
seçim sürelerindeki şeffaflık olduğunu, bu görevlendirmeler ve işlerin alımı da genel prensip olarak halka
açık ihaleler yoluyla yapıldığını, bu ihalelerin liyakat esas alınarak kamuya açık ve şeffaf şekilde
yapıldığı, ihaleye katılan şirketlerce sunulan tekliflerin teknik şartnameleri incelenerek en yüksek
kalitede işi en uygun fiyata yapan şirketlere verildiğini, müşterilerin, ihtiyaçları doğduğunda
çoğunlukla kendi internet siteleri üzerinden ihaleye davet veya teklif vermeye davet başlığı altında
ilanlar açıldığını, diğer bazı kurumların ise bu ilanları web sitelerinden yayınlamak yerine aday
olarak belirledikleri bazı firmalara bizzat ulaşıp sınırlı sayıda aday arasında adil seçim yarışları
yürüttüğünü, davalılar tarafından ayartıldığı iddia edilen müşterilerin büyük çoğunluğu da bu
ihale süreçlerini takip ettiğini, davalı şirketin faaliyet gösterdiği sektörde hizmet veren
şirketler ile hizmeti alan yardım organizasyonlarının sayısının oldukça sınırlı olduğunu, davacı tarafından
bu gerçeğin Mahkemeye izah edilmemiş olmasının şaşkınlıkla karşılandığını, davacı ve davalı şirketin de içinde bulunduğu ‘İzleme ve Değerlendirme (…)’ sektöründe
dünyada faaliyet gösteren şirketlerin sayısının ortalama olarak 30 ila 40 arasında değişiklik
gösterdiğini, bunun sebebinin ise bu hizmetlere ihtiyaç duyan yardım organizasyonlarının, yani
müşterilerin sayısının toplamda ortalama olarak 80 ila 90 arasında olmasından kaynaklandığı, Türkiye ve orta
doğu bölgesinin küçüklüğü de düşünüldüğünde farklı şirketlerin aynı organizasyonlar ile iş
yapmasının son derece normal bir hal aldığını, dolayısıyla, bu sektördeki müşterilerin kim olduğunun açıkça belli olduğunu, davacı, müvekkili …’ in … bünyesinde proje ve müşteri
bilgilerine hâkim bir pozisyonda istihdam edildiğinde bu sayede ticari sır ve gizli bilgilere sahip
olduğundan, bu bilgileri kötü niyetli olarak şirketin devam eden proje ve müşterilerini ayartmak
için kullandığından bahsettiğini, Mahkemeyi yanıltmak amacıyla ortaya atılan bu
iddialarla müvekkilinin davacı şirket ….’den elde ettiği gizli sırları kullanarak …’i sektörde başarılı konuma getirdiği ima edilmeye çalıştığını, müvekkili şirket …’in
sektördeki başarısının ortaklarının geçmiş tecrübe ve bilgi birikiminin sonucu olduğu, her ne kadar dava
dilekçesinde özellikle söz edilmemiş olsa da müvekkili ortaklardan …’ in İzleme ve
Değerlendirme (…) sektöründe 8 yılı aşkın iş ve sektör tecrübesi bulunduğunu, bu tecrübenin
yalnızca 3 yıl ve 2 aylık bir zaman diliminin davacının yanında kazanılmış olup müvekkili davacı
şirkette çalışmaya başladığı dönemde sektöre ilişkin halihazırda 4 yılı aşkın tecrübe ve birikim
sahibi olduğunu, zira davalının davacı tarafından istihdam edilmesindeki başlıca sebebinde kendisinin
geçmişteki birikimleri olduğunu, öyle ki müvekkil bu birikimini davacı şirket …’ de çalıştığı süre
zarfında … içinde kullanmış şirket başarısında büyük pay sahibi olduğunu, bu sebeplerle;
davacının mesnetsiz iddiaları üzerine kurulu, hukuki dayanak ve sebeplerden yoksun, müvekkilleri aleyhine ileri sürülen vakıaların hiçbir delil ile ispatlanamadığı huzurdaki taleplerinin ve davanın
esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafta bırakılmasına karar
verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava haksız rekabetin tespitine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlık; haksız rekabet davasının yasal şartlarının oluşup oluşmadığı, davacı şirkete ait işyerinde çalışan davalı …’in davacı şirketteki işinden ayrıldıktan sonra davalı şirket bünyesinde çalışması nedeniyle (davacının iddiası davalı şirketin davalı şirketin davalı …. tarafından kurulduğu yönünde) davacı şirketi zarara uğratabilecek eylem ve işlemde bulunup bulunmadığı, davalıların eylemlerinin haksız rekabet teşkil edip etmediği, davalı şirketin davacı şirketle aynı alanda faaliyet gösterip göstermediği, dava ve cevap dilekçelerinde ileri sürülen vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarına ilişkindir.
Gaziantep …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasında alınan tanık …. beyanında; Ben 2016 yılından bugüne kadar davacı şirkette kısım müdürü sıfatıyla danışman olarak çalışıyorum. Her iki tarafı da çok iyi tanıyorum. Davalı … ise hatırladığım kadarıyla 2018 ile 2020 yılları arasında davacı şirkette çalıştı. Ben her iki tarafı tanıyorum desem de bundan kastım şirketlerdi. Davalı ….’ yi tanımıyorum. Davalı … ‘ in davacı şirketin eski müşterileri ile beraber çalıştıklarını duydum ancak bu konuda benim kendi bir görgüm ve tespitim yoktur. Davalı …’ in davacının müşterileri ile görüştüğünü ben çevreden ve benim çalıştığım davacı şirket çalışanlarından duydum. Benim görgüye dayalı bir görgüm yoktur. Bu sebeple bildiklerim bu kadardır. Dava dışı ….’ i tanırım. O da davacı şirkette 2017 ile 2020 yılları arasında çalışmıştı. Sonrasında ayrıldı. Davacı şirket çalışanlarından duyduğuma göre … şirketten ayrılırken bir kısım know how bilgilerini beraberinde götürmüş. Ancak dediğim gibi benim bu konuda görgüm yoktur. Sadece şirket çalışanlarından duydum. Bana ayrıca …, davalı … ile beraber iş yaptıklarını söylemişti. Benim bildiğim kadarıyla davacı şirket ile de aynı faaliyet alanında çalışmışlar. Ben dava dışı … ile davalı …’ in davacı şirketin müşterileri ile görüşüp görüşmediği ve onlarla çalışıp çalışmadığı hususunda bilgi sahibi değilim. Ancak davacı şirketin çalıştığı … isimli bir şirket vardı. Bu şirketin sonradan davacıdan ayrılıp ayrılmadığını bilmemekle beraber bu şirketin davalı … ve … ile çalıştığını biliyorum. Hatta …. isimli bir şirkette … isimli şirket gibi önce davacı ile çalışır iken sonradan … ve … ile çalışmaya çalışmıştır, şeklinde beyanda bulunmuştur.
Gaziantep ….. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Talimat sayılı dosyasında alınan tanık … beyanında; Ben 2017 yılından beri davacı şirkette danışman olarak çalışırım. Şirkete müracaat eden çeşitli derneklerin insani yardım yapmak istemeleri durumunda bu şirketlere proje hazırlıyorum. Ben davalı … ‘ ın davacı şirketten ayrıldıktan sonra şirketin müşterileri ile görüştüğünü ve şirketin bir kısım verilerini aldığını yine şirket yetkililerinden duydum. Benim görgüye dayalı bir bilgim yoktur. Davalı …’ in şirketin müşterilerine ulaşma imkanı vardı. Ben dava dışı …’ i de tanırım. … ile …. davacı şirket ile aynı faaliyet alanında çalıştılar. Ben bunu çevreden duydum. Daha doğrusu ortak arkadaşlarımızdan duydum. Daha önce davacı şirketle çalışıp sonradan … ile ….’ in ortak olduğu şirket ile çalışan bir müşteri olup olmadığı hususunda bilgim yoktur. Davacı şirketten yardım dağıtma hususunda talepte bulunan müşterilerden bazıları kendileri gelip davacı şirketi bulurken davacı şirketin ihale ile de iş alıyordu. Yardım etmek isteyen sivil toplum örgütleri ihale açıyordu. Davacı şirkette bu ihalelere müracaat edip iş alıyordu. Türkiye’ de yardım yapmak isteyen yabancı sivil toplum örgütleri istediği sayıda ve istediği şirketten yardım alabilir. Yani davacı ile çalışırken bir başka danışmanlık şirketinden de istifade edebilir, şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce alınan 27/03/2023 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Davacı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. m. 64,
65, 66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226, 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde
tanzim edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığı;
davalı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK. m. 64,
65, 66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226, 229, 230, 231, 232 hükümlerine uygun şekilde
tanzim edildiği, HMK. m. 222 sahibi lehine delil niteliğinin taşıdığı kanaatine varıldığı; davacının ileri sürdüğü şirkete ait bilgi, veri, doküman, know how gibi bilgilerin şahsi
depolama alanlarına aktarılmak suretiyle davalı şirkette kullanıldığı yönündeki iddia,
yazılım mühendisliği gibi teknik uzmanlığı gerektirdiğinden, bilirkişi heyetinin uzmanlık konusu dışındaki bu iddialara ilişkin herhangi bir çalışmanın yapılamadığı, davacının eski çalışanı (davalı) …’in davalı … Yönetim ve
Mali Danışmanlık Ltd. Şti.’nin hissedarı olduğunun, İTO kayıtlarında açıkça görüldüğü,
dava dışı …. adlı şahsın, davalı … Yönetim ve Mali Danışmanlık
Ltd. Şti.’nde SGK’lı olarak çalıştığına dair herhangi bir belgeye rastlanmadığı,
davacının 2020 ve 2021 yılarına ait defter ve mizanlarında yer alan müşterilerin, davacı
şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ait müşteri portföyünde yer almadığı, bir başka anlatımla
çalışma alanları aynı olsa da davacı şirket ve davalı şirketin müşterilerinin farklı olduğu,
davalılara isnat edilen müşterilerin ayartıldığı yönünde bir haksız rekabet halinin tespit
edilemediği görüş ve kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirilmesinde
Dava, haksız rekabetin tespit ve önlenmesi istemine ilişkindir.
Haksız rekabet, TTK’nın 54. ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Haksız rekabetin amacı, TTK’nın 54/1. maddesinde “bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması” olarak ifade edilmiş, 2. fıkrada ise haksız rekabet tarif edilerek “rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır” şeklinde belirtilmiştir. Haksız rekabet sayılan bazı durumlar TTK’nın 55. maddesinde sayılmıştır.
TTK’nın 56. maddesinde ise; haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimsenin, fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin önlenmesini, haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını, kusur varsa zararın tazminini, TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
Somut olayda davacı taraf dava dilekçesinde her nekadar davalı …in ,davacı şirket bünyesinde 05.07.2017 tarihinden 16.07.2020 tarihine kadar en son izleme ve değerlendirme departmanı müdürü olarak
istihdam edildiğini, davalı …’in davacı şirketten ayrıldıkan sonra davalı … Yönetim Ve Mali Danışmanlık Limited Şirketinde İşe Başladığını davacı şirketten ayrıldıktan sonra davalı …in davacı şirketin edindiği müşteri çevresini davalı şirkete kazandırmaya çalıştıkları iddiası ile davalıların haksız rekabette bulundukları iddiasında bulunulmuşsa da, dosyada alınan bilirkişi raporuna göre davacının eski çalışanı (davalı) …’in, davalı … Yönetim ve
Mali Danışmanlık Ltd. Şti.’nin hissedarı olduğu,
,
davacının 2020 ve 2021 yılarına ait defter ve mizanlarında yer alan müşterilerin, davalı
şirketin 2020 ve 2021 yıllarına ait müşteri portföyünde yer almadığı, bir başka anlatımla
çalışma alanları aynı olsa da davacı şirket ve davalı şirketin müşterilerinin farklı olduğu,
davalılara isnat edilen müşterilerin ayartıldığı yönünde bir haksız rekabet halinin tespit edilemediğine ilişkin rapor düzenlenmiş olup dosyada dinlenen tanık beyanlarının duyuma dayandığı, görgü ve bilgiye dayalı bir beyanlarının olmadığı bu şekli ile davacının iddialarını ispata yeterli olmadığı hali ile dayanılan bu sebeplerin TTKm. 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabet teşkil etmeyeceği açıktır. Mevcut durum itibari ile haksız rekabet olgunu ispatlanamadığından açıklanan bu nedenlerle açılan davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Açılan davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 179,90-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL’den mahsubu ile eksik kalan 120,60-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davalılar yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 18/05/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim ….
¸e-imzalıdır