Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/87 E. 2022/275 K. 22.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/87 Esas
KARAR NO : 2022/275

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 26/01/2021
KARAR TARİHİ : 22/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 04/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı şirket ile davalı …. Yazı Gereçleri Sanayi ve Dış Ticaret Ltd. Şti arasında 13/09/2019 tarihinden beri taşıma ilişkisi mevcut olduğunu, müvekkilinin davalı şirket ile aralarındaki taşıma ilişkisinden doğan ve ifa etmiş olduğu taşıma, teslim etme borcu gereğince faturalar düzenleyip, davalıya göndermiş olduğunu, müvekkilinni taşıma borcu gereğince; …. fatura nolu ve 7.865.00 TL bedelli faturayı 29/11/2019 tarihinde düzenlemiş olduğunu, davalının faturaların tesliminden itibaren 8 gün içerisinde herhangi bir itirazı bulunmadığını, müvekkili tarafından ediminin ifa edilmiş olmasına rağmen, davalının fatura bedellerini bugüne değin e posta ve diğer iletişim araçları ile ihtar edilmiş olmasına rağmen, ödememesinden ötürü borçlu hakkında Küçükçekmece … İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasıyla başlatmış oldukları icra takibine borçlu tarafından itiraz edilerek takibin durdurulmuş olduğunu beyanla; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, itirazın iptaline, tarafların aralarında taşıma nedeniyle düzenlenen faturadan doğan 10.214,13 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline ve takip konusu alacağın % 20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, dava ve vekalet masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının Küçükçekmece … İcra Dairesi’nin …. Esas sayılı icra takibine konu faturalardan dolayı müvekkili davalı şirketin kendilerine borcu olduğu iddiasında olduğunu, ancak müvekkili şirketin davacıya böyle bir borcu bulunmadığını, müvekkilinin davacı firmayla arasında herhangi bir nakliye sözleşmesi mevcut olmadığını, icra takibine konu edilen fatura içeriğini de kabul etmediklerini, müvekkilinin davacı ile fatura içeriğinde gösterildiği şekilde bir ilişkisi olmadığını, müvekkili şirkete fatura tebliğ edilmiş de olmadığını, müvekkili şirket hakkında haksız yere faturaya dayalı icra takibi başlatılması üzerine icra takibine itiraz edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin, Ankara ile ilgili tüm nakliye işlerini … Dağıtım ve Lojistik Ltd.Şti. isimli firmayla gerçekleştirmekte olduğunu, tüm işlemlerini bu firmayla yürütmekte olduğunu, bu nedenle de davacı firmadan takibe konu faturadaki hizmeti almasının mümkün olmadığını ve böyle bir hizmet de almadığını beyanla; davanın reddine davacı hakkında %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, uyuşmazlık; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunması halinde davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarındadır.
Küçükçekmece …. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş ve dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 9.280,70 TL fatura alacağı, 150,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.431,51 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusunun vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiği anlaşıldı.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunması halinde davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarının tespiti için davacı tarafın ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin Ankara Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ni talimat yazılmasına karar verilmiş olup, Ankara … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Talimat sayılı dosyasına mali müşavir bilirkişi … tarafından sunulan raporda özetle; davacı şirketin dava konusu işlemlerinin olduğu 2019 ve 2020 yılı ticari defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin Türk Ticaret Kanunu Hükümlerine uygun olarak yasal süreler içinde yapılmış olduğunu, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre ticari ilişkinin, davacı şirket tarafından davalı şirkete düzenlenen faturanın tarihi olan 29.11.2020 tarihinde başladığını, davacı şirketin, icra dosyasında takibe konu ettiği faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, davalı tarafından yapılan herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığını, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi (04.03.2020) itibariyle, davalı şirketin davacı şirkete 9.280,70.-TL borç bakiyesi kayıtlı olduğunu, dava dosyası içerisinde bulunan, tarafların vergi dairelerinden gelen yazılar ekindeki BA-BS formaları incelenmiş olup, tarafların takip konusu faturayı B formu ile ilgili vergi dairelerine bildirmediklerini bildirmiştir.
HMK’nın “Sürelerin belirlenmesi” başlıklı 90. maddesinin “(1) Süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. (2) Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.” ;
HMK’nın “Kesin süre” başlıklı 94. maddesinin ise “(1) Kanunun belirlediği süreler kesindir. (2) (Değişik:22/7/2020-7251/6 md.) Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. (3) Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
” hükmünü ihtiva ettiği, buna göre kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yapılması gereken işlemi yapmayan tarafın, anılan yasal düzenlemeler uyarınca artık bu işlemi yerine getirmesine yasal olarak imkan bulunmadığı gibi belirtilen işlemi yapma hakkının da ortadan kalktığının kabulü gerektiği, HMK’nın “Delil ikamesi için avans” başlıklı 324. maddesinde taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorunda olduğu aksi hâlde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağının düzenlendiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 45/4. maddesinin de aynı yönde olduğu anlaşılmıştır.
Talimat Mahkemesinden davacının ticari defterlerinin incelenmesi için rapor alındıktan sonra Mahkememizin 21/12/2021 tarihli celsesinde davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelenmesi için inceleme günü tayin edilerek ara karar oluşturulmuş ise de davacı tarafa yükletilen 800,00 TL bilirkişi ücretinin yatırılmaması sebebiyle davalıya ait ticari defter ve belgelerin incelemesinin yapılamadığı gibi davacı vekilinin bu hususa ilişkin yazılı veya sözlü bir beyanının da bulunmadığı anlaşılmakla buna göre Mahkememizin 21/12/2021 tarihli celse ara kararında davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılması yönünde ara karar oluşturulduğu ve bilirkişi için 800,00 TL ücret takdir edilerek bilirkişi ücretinin 2 haftalık kesin süre içerisinde davacı vekilince mahkememiz veznesine depo edilmesine karar verildiği, aksi takdirde 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nin 324. maddesi gereğince bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacı vekiline aynı celsede ihtar edildiği, bilirkişi ücretinin 2 haftalık kesin süre içerisinde yatırılmadığı gibi karar tarihi itibariyle de yatırılmamış olduğu anlaşılmış olup yukarıda açıklanan kanuni hükümler de gözetildiğinde Mahkememiz tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yapılması gereken işlemi yapmayan davacı tarafın artık bu işlemi yerine getirmesine yasal olarak imkan bulunmadığı gibi belirtilen işlemi yapma hakkının da ortadan kalktığı, bu durumda davacı tarafın davalıya ait ticari defter ve belgeler yönünden bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağı sonucunun doğduğu Mahkememizce kabul edilmiş olup her ne kadar talimat yoluyla aldırılan bilirkişi raporunda davacının takibe konu ettiği faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından yapılan herhangi bir ödeme kaydının bulunmadığı, davacı şirketin ticari defter kayıtlarına göre takip tarihi itibariyle davalı şirketten 9.280,70.-TL alacaklı göründüğü tespit edilmiş ise de ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği (HMK 222/3), bilirkişi ücretinin davacı tarafça verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması ve davalıya ait ticari defter ve belgelerin incelenememesi sebebiyle HMK 222/3 maddesi uyarınca bir değerlendirme yapılmasının ve bu değerlendirmenin yapılamamış olması sebebiyle de sadece davacıya ait incelenen ticari defterlere göre karar verilmesinin mümkün olmadığı, bu kabulden hareketle mevcut delil durumu ve dosya kapsamı itibariyle davacının, davasını ispatlayamadığı, diğer taraftan davacı taraf dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise de HMK hükümleri gereği hakimin yemin hatırlatma görevi bulunmadığından (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2015/30674 Esas 2019/3408 Karar, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi 2019/1178 Esas 2021/114 Karar, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi 2019/1889 Esas 2019/1973 Karar, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2495 Esas 2019/919 Karar, Ankara 6. Bölge Adliye Mahkemesi 32. Hukuk Dairesi 2017/2915 Esas 2018/1885 Karar sayılı ilamları) davacı tarafa yemin deliline dayanıp dayanmayacağının hatırlatılmadığı, davacı tarafın da yemin deliline dayanacağı ve davalıya yemin teklif edeceği yönünde bir beyan ve talebinin bulunmadığı dikkate alındığında ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 175,02 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 94,32 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 5.100,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸