Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/864 E. 2023/372 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/864 Esas
KARAR NO : 2023/372

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/10/2021
KARAR TARİHİ : 14/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/05/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında uzun süredir ticari ilişkilerin devam ettiğini, davacının davalıya teslim etmiş olduğu malların bedeli olan 105.973,13 TL borç halen ödenmediğini, davalının borcuna karşılık davacıya kambiyo senetleri verdiğini, kambiyo senetlerine dayalı olarak yapılan icra takibinde senetler altındaki imzaların davalı şirket yetkilisi ….’a ait değil de eşi ….’a ait olduğunu, davalının imza itirazı üzerine ortaya çıktığını, davacı müvekkilini dolandırdıklarını, kıymetli evrakların tahsili için davacı tarafça icraya konulduğunda davalı şirket ve yetkilisi …. imzaya itiraz ederek çeşitli icra mahkemelerinde dava açtığını, bu davalarda da sunulan bilirkişi raporları dikkate alınarak imzaya itirazların kabulü ile takibin durdurulmasına hükmolunduğunu, davacı alacağını tahsil edemediği gibi alacağının 9630’u oranında tazminat ödemek zorunda bırakılarak ciddi mağdur edildiğini, açıklanan nedenlerle davanın kabulüyle Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyasında itirazın iptaline, 105.973,13 TL yönünden takibin devamına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacı … delil olarak dayandığı kambiyo senetleri geçersiz olduğunu, geçerlilik unsuru olan imza davalıya ait olmadığını, davalının davacı … hiçbir borcu olmadığını, aksine davalının davacı … anapara olarak 51.648,2 TL alacaklı konumda olduğunu, alacağa dair Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı icra dosyası derdest olduğunu, açıklanan nedenlerle haksız davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı takip alacaklısı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile davalı aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip borçlusu tarafından davalı takip alacaklısı aleyhine 536,499,42 TL TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “cari hesap ve fatura” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf davalı ile aralarında ticari ilişki kapsamında mal alım satımları gerçekleştirildiğini, malların teslim edilmesine rağmen malların bedeli olan 105.973,13 TL borcun halen ödenmediğini, davalının bu borcuna karşılık kambiyo senetleri verdiğini ancak senetlerin altında şirket yetkilisi olmayan şahsın imzasının bulunması nedeniyle kambiyo senetlerinin tahsili yoluyla başlatmış olduğu icra takibinde alacağını tahsil edemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davacıya bir borcunun bulunmadığını, senetler altındaki imzanın şirkete ait olmadığını, tam aksine davacı … alacaklı olduğunu beyan etmiştir.
-Buna göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlığın; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunmakta ise ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler ve teslimler ile ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmaktadır.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerekir. Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. Faturayı teslim aldıktan sonra süresi içinde itiraz ve iade etmeyerek ticari defterlerine kaydeden kimse, bu faturanın mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır ve fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir.
-Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; davacının 2017, 2018, 2019, 2020 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre; Davacı … tarafından davalı adına tanzim edilen faturaların ve düzenlenen senetlerin davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının davalı … takip tarihi (27.04.2021) itibariyle 115.973,13 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, bu alacağının 105.973,13 TL kısmı 01.10.2020 tarihinde 128 no.lu Şüpheli ticari alacaklar hesabına virmanlanarak takibe konu edildiği, davalının 2017, 2018, 2019, 2020 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalının ticari defterlerine göre; Davacı … tarafından davalı adına tanzim faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı … kendi ticari defterlerinde takip tarihi (27.04.2021) itibariyle davacı … 51.648,20 TL cari hesap bakiye alacaklı durumda olduğu, davacı … kendi ticari defterlerinde takip tarihi (27.04.2021) itibariyle davalı … 105.973,13 TL alacaklı olmasına karşın davalı … kendi ticari defterlerinde davacı … 51.648,20 TL cari hesap bakiye alacaklı durumda olduğu, buna göre cari hesap farklılığının (105.973,13 TL * 51.648,20 TL-) 157.621,33 TL olduğu, davacı ve davalı şirketin incelenen cari hesap ekstrelerinde yıllar itibariyle cari hesap farklılığının 2017 yılı sonunda 68.925,78 TL, 2018 yılı sonunda 37.042,44 TL, 2019 yılı sonunda 157.630,99 TL, 2020 yılı sonunda ise 157.621,33 TL olduğu, davacı tarafından tanzim edilen faturaların her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu görülmekle düzenlenen faturalar yönünden taraflar arasında çekişmenin bulunmadığı, davacı … tarafından muhtelif takiplere konu edilen senetlerin her iki tarafın da ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı ticari defterlerinde görülen müşteri iade senet açıklamalı kayıtların davalı ticari defterlerinde görülmediği, yine davalı ticari defterlerinde sadece “… Kırtasiye Şti.” açıklamalı birçok borç kaydının yer aldığı ve bu kayıtların neye istinaden oluşturulduğu ve mahiyeti tespit edilemediği, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinin yoğun olduğu, her yıl Türk Ticaret Kanunu Kapsamında mutabakat yapmaksızın ticari ilişkiyi devam ettiren tarafların cari hesap uyuşmazlığının bilirkişi marifetiyle tespitinin beklenilmesinin yerinde görülmediği, netice itibariyle davacı ve davalı şirketlerin 2017, 2018, 2019, 2020 yıllarına ait cari hesap ekstrelerinin incelenmesi neticesinde cari hesap işlemlerinin yoğun olduğu, bilirkişi incelemesi ile taraf şirketlerin ticari defterlerinde tek tek ayrıştırılmasının mümkün olamayacağı, TTK. Madde 94/2 hükmüne göre taraflar arasında yazılı mutabakatın da bulunmadığı, taraflar arasındaki cari hesap farklılıkların davacı ve davalı şirketin muhasebe departmanlarınca yapılacak çalışmalar sonucunda farklılıklara konu kayıtların, ödeme belgelerinin sunulmasına sonrasında somut olarak tespitinin mümkün olabileceği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememizce bilirkişi ….’ın yeterli ve istenilen düzeyde rapor düzenleyememesi nedeniyle dosyanın yeni bir SMMM bilirkişiye tevdi edilmesi karar verilmiş, SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen 16/03/2023 tarihli raporda özetle; davacı … kendi ticari defterlerinde takip tarihi (27.04.2021) itibariyle davalı … 105.973,13 TL alacaklı olmasına karşın davalı … ticari defterlerine göre davacı … 51.648,20 TL cari hesap bakiye alacaklı durumda olduğu, buna göre cari hesap farklılığının (105.973,13 TL * 51.648,20 TLz) 157.621,33 TL olduğu, taraflar arasındaki cari farklılığın davacı tarafından davalıya iade edilen 27/02/2019 kayıt tarihli 6.500,00 TL ve 40.000,00 TL olmak üzere 2 adet çek toplamı 46.500,00 TL tutarın davalı tarafından 24/10/2018 tarihinde hesabın alacağına kaydetmesi gerekir iken borcuna kaydetmesi, davacı tarafından muhtelif tarihlerde cari hesaba kayıtlı senetlerle alakalı yapılan noter protesto giderleri toplamı olan 2.561,48 TL tutarın davalı kayıtlarında yer almaması. davacının dava dışı … dan olan 105.074,.22 TL cari hesap alacağını Davalı şirketçe üstlenilmesi neticesinde iş bu alacağın davalı şirket cari hesabına borç olarak kaydetmesi ve davalı şirket kayıtlarında bulunmaması, taraflar arasında yapılan sözleşme gereği davalı şirketçe dava dışı borçlu …’un tüm borç ve alacakları davalı şirketçe devralındığına dair muhasebe kaydı virman maddesinin yer aldığı ancak kayda ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, netice itibariyle; 105.074,22 TL*2.561,48 TL*46.500,00- 154.135,70 TL tutarın davalı şirket cari hesabında kayıtlı olmadığı, davalı şirket cari hesap bakiyesine göre davacı şirketten alacaklı göründüğü 51.648,20 TL bakiyeden davalı şirket kayıtlarında yer almayan ve yukarıda nedenleri tespit edilen 154.135,70 TL düşüldükten sonra, davacı şirketin davalı şirketten icra takip tarihi itibariyle toplam alacağının 102.487,50 TL (154.135,70 TL – 51.648,20 TL- 102.487,50 TL) olabileceği görüş ve kanaatine yer verildiği görülmüştür.
-Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
– Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş, her iki tarafça ticari defterler ibraz edilmiş ve ticari defter kayıtları incelenmiştir. Taraflarca ibraz edilmiş olan ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış olduğu ve sahibi lehine delil vasfı taşıdığı anlaşılmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3. Maddesi uyarınca ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekmektedir. Ancak incelenen ticari defter kayıtlarında davacı ve davalı tarafın ticari defter kayıtlarının birbirini doğrulamadığı, davacı tarafından dava konusu edilen fatura ve cari hesap alacaklarının birbiri ile uyumlu şekilde kaydedilmediği görülmektedir. Buna göre davacı tarafın alacağın varlığını HMK 222. Maddesi uyarınca ispat edemediğinin kabulü gerekmiştir.
-Dosyada mevcut 16/03/2023 tarihli raporda yer verilen tespitlere göre tarafların ticari defterlerindeki cari hesap farklılığının 3 farklı nedenden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
-Bunlardan ilki; davacı tarafından davalıya iade edilen 27/02/2019 kayıt tarihli 6.500,00 TL ve 40.000,00 TL olmak üzere 2 adet çek toplamı olan 46.500,00 TL’lik tutarın davalı tarafından alacak yerine borç olarak kaydedilmesine dayanmaktadır. Taraflar arasında ihtilaflı olan iş bu senetlere ilişkin daha önce yargılama yapılarak senetler altındaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığına karar verilmiş olduğundan bu farklılık bakımından ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
-Farklılık olarak belirlenen ikinci nedenin davacı tarafından muhtelif tarihlerde cari hesaba kayıtlı senetlerle alakalı yapılan noter protesto giderleri toplamı olan 2.561,48 TL tutarın davalı kayıtlarında yer almaması olduğu görülmektedir. İş bu uyuşmazlık dava konusu ticari ilişkideki edimlerin yerine getirilmesi ile ilgili olmayıp, davacı tarafın dava dilekçesi ve takip talebi ile bu doğrultuda bir alacak talebi bulunmadığından ayrıca bir değerlendirme yapılmamıştır.
-Tarafların ticari defter ve cari hesaplarındaki farklılığın temel sebebinin ise davacının dava dışı …’dan olan 105.074,.22 TL cari hesap alacağını davalı şirketçe üstlenilmesi neticesinde iş bu alacağın davalı şirket cari hesabına borç olarak kaydetmesi ve bu kaydın davalı şirket kayıtlarında bulunmamasından kaynaklandığı görülmektedir. Bilirkişi raporunda da ayrıntılarına yer verildiği üzere davacı taraf bu hususu yalnızca ticari defterlerine kaydetmiş olup, bu kayda dayanak herhangi bir bilgi ya da belgenin dosyaya ibraz edilmediği görülmektedir. Nitekim davacı tarafça dava konusu takip talebinde bu hususa yer verilmediği gibi, dava dilekçesinde de alacağa dayanak olarak buna ilişkin bir talepte bulunulmamıştır.
-Bu doğrultuda yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı tarafça davalı aleyhine cari hesap ve fatura alacağına dayanan alacağı bulunduğu iddiası ile ilamsız icra takibi yapılmış ise de; tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbiri ile uyumlu olmadığı, ticari defter kayıtlarında davacının alacak kalemi olarak yer verdiği hususların yukarıda ayrıntılarına yer verildiği şekilde alacağın varlığını ispata yeterli ve elverişli olmadığı, davacı tarafça ticari ilişki kapsamında davalı … malların teslim edildiğine ve doğrultuda alacağın varlığına ilişkin ispata elverişli yazılı bir bilgi ya da belgenin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla, davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİ ile;
2-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
6-Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 16.895,97-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı vekilinin e-duruşma ortamında verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.14/04/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır