Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/832 E. 2021/884 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/832 Esas
KARAR NO : 2021/884

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 18/06/2020
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının dosya üzerinden yapılan incelemesi sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu haksız itirazın takip talebindeki koşullarla iptali ile takiplerin devamına, haksız itirazı nedeni ile davalının %20’den az olmamak üzere icra – inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/07/2021 tarihli ve … Esas … Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine dosyanın Mahkememize tevzi edilerek yukarıda belirtilen esas sırasına kaydının yapıldığı anlaşılmıştır.
Dava, ortak kullanım alanlarına mal koyarak işgal ettiği iddiasıyla kooperatif üyesi olmayan davalıya karşı kooperatif genel kurulunda alınan karara dayalı olarak kesilen para cezasının tahsili için girişilen icra takibine yönelik davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
“…Somut olayda, davacı taraf davalı kooperatifin üyesi olmayıp uyuşmazlık kooperatif ve üyesi arasındaki ilişkiden kaynaklanmamaktadır. Yine davalı yapı kooperatifinin de tacir niteliği taşımadığı, buna göre davanın 6102 Sayılı TTK’nın madde 4/1 kapsamındaki nispi ticari dava da olmadığı, uyuşmazlığın taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklandığından görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu dikkate alınarak HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/9276 Esas 2019/4777 Karar sayılı ilamı).
“…Kooperatiflar Kanunu’nun 1. maddesi gereğince kooperatif, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklar olup, tacir sıfatına haiz değildir. Bu itibarla uyuşmazlığı çözme görevi Asliye Hukuk Mahkemesine ait olup, mahkemece yargılamaya devam edilerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken görev dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2016/5646 Esas 2019/2469 Karar sayılı ilamı).
“…Taraflar arasındaki dava, üye ile kooperatif arasında değildir. Davacının talebi kooperatiften bedelini peşin ödeyerek satın alınan iki konut nedeniyle davalının sorumlu olduğu genel giderlerden payına düşen tutara ilişkin olup bu durumda kooperatif ile davalı arasında üyelik ilişkisi bulunmadığından, davaya bakma görevinin mahkemece düşünüldüğünün aksine Ticaret Mahkemesi olmayıp Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından, görevsizlik kararı yerine işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir…” (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 2017/1308 Esas 2017/1631 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, davacı vekili tarafından sunulan 29/03/2021 tarihli ve … Kayıt No’lu beyan dilekçesinden de anlaşılacağı üzere davalının, davacı kooperatifin üyesi olmadığı, .. ada … numarada kiracı olarak faaliyet gösterdiği, buna göre uyuşmazlığın kooperatif ve üyesi arasındaki ilişkiden kaynaklanmadığı, açılan davanın, ortak kullanım alanlarına mal koyarak işgal ettiği iddiasıyla kooperatif üyesi olmayan davalıya karşı kooperatif genel kurulunda alınan karara dayalı olarak kesilen para cezasının tahsili için girişilen icra takibine yönelik davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın 1163 sayılı Kooperatifler Kanunundan kaynaklanmadığı gibi yukarıda belirtilen Yargıtay ilamlarında da görüleceği üzere davacı tarafın tacir sıfatının da bulunmadığı, ayrıca davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesini gerektirir nitelikte ticari bir dava da olmadığı, bu nedenle taraflar arasında Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek bir ihtilafın söz konusu olmadığı, buna göre Mahkememizin görevli olmadığı, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişkinin TTK’ nun 5/3. maddesi uyarınca görev ilişkisi olduğu, göreve ilişkin usul kurallarının HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olduğu, dava şartlarının ise kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususların da resen dikkate alınacak hususlardan olması sebebiyle dava şartı yokluğundan HMK’nun 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının İstinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın HMK’nun 115/2, HMK’nun 114/1-c maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy … Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
3-Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının İstinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
4-HMK’nun 331/2. maddesi gözetilerek davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 07/10/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır