Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/797 E. 2022/997 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/797 Esas
KARAR NO : 2022/997

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/09/2021
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 19/12/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı firmanın müvekkil firmaya ait olan faturalardan kaynaklı para borcu olduğu, davalının borcun tamamına ve yetkiye itiraz etmiş olduğu mezkur itirazları yerinde olmadığını, davalıya karşı14.09.2021 tarihinde başlatılan icra takibi, 24.08.2020 tarihine ait cari hesap borcuna dayandığını, müvekkil şirket tarafından 18/03/2020 tarihli 28.044,14 TL tutarlı fatura, 24/03/2020 tarihli26.396,23 TL tutarlı fatura alacaklarından kaynaklı olarak da müvekkilin ticari defter kayıtlarında davalının kalan toplam 51.780,13 TL bakiye borcu bulunmakta olduğunu, müvekkil şirket tarafların anlaşmasından doğan tüm edimlerini eksik$iz ifa etmiş olmasına rağmen davalı tarafça halihazırda müvekkil şirkete söz konusu fatura alacaklarına ilişkin olarak herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, cari hesap ekstresi ve ticari defter kayıtlarında da bu durumun net bir şekilde ortaya çıkacağını, söz konusu bakiye borcuna ilişkin olarak da müvekkil firma tarafından davalı firmaya 28.08.2020 tarih ve …. Yevmiye Numaralı Büyükçekmece …. Noterliği tarafından temerrüt ihtarı çekilerek 7 gün içerisinde ödeme yapılması aksi taktirde, temerrüt ihtarı gününden itibaren temerrüte düşeceği bilgisi verildiğini, daha sonra davalı firma tarafından 08/09/2020 tarihli ve … yevmiye numaralı Beyoğlu .. Noterliği tarafından çekilen cevap ve itirazlarını içeren ihtarda kötüniyetli olarak taraflar arasındaki anlaşmadan doğan edimlerini yerine getirmemek ve borç ödememek için ürünlerin ayıplı olduğu ve bu ayıbın da gizli ayıp olduğunu belirleterek ödeme yapmaktan imtina ettiğini, davalı tarafın ihtarnamesinde belirttiği ayıba ilişkin beyanlarına katılmamakla birlikte cevap vermek gerekirse; davalı tarafın göndermiş olduğu cevap ihtarnamesinde müvekkile ait ürünlerin ayıplı olduğu iddia edildiğini, ancak söz konusu ayıba ilişkin olarak 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 23 C bendine göre ” Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar edilmesi gerektiğini, açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.” denmekte olduğunu, alıcının süresi içerisinde iddia olunan ayıba ilişkin olarak ihtarda bulunması gerektiğini, ancak davalı tarafça böyle bir bildirim yapılmadığını, bu sebeple de söz konusu fatura borçlarına ilişkin ödeme yükümlülüğünden kurtulmak ve hukuki işlem ve takipleri bertaraf etmek, kendi savunmasına öncül oluşturmak amacıyla kötü niyetli ve haksız olarak bu iddia da bulunduğunu, neticeten davanın kabulüyle; davalının haksız ve hukuki mesnetten yoksun itirazının iptali ve takibin devamını, davalı tarafın asıl alacağın 9620’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödenmesine, yargılama masraf ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve deva ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibinin yerkili icra müdürlüğünde açılmadığını, davacı tarafından Büyükçekmece …İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı dosyasından başlatılan icra takibine yerki itirazında bulunulduğunu, müvekkil şirketin adresinin Küçükçekmece İcra Müdürlükleri yetki sınırları içerisinde olduğunu, bu durumun davacı yanın takibe konu ettiği faturalardan da anlaşıldığını, davacı tarafından dava konusu icra takibi yetkili icra müdürlüğü nezdinde başlatılmadığı için ortada geçerli ve yetkili yer icra dairesinde yapılmış bir icra takibi mevcut olmadığından, koşulları oluşmayan icra takibine vaki itirazın iptali davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yan tarafından satılan ayıplı mallar sebebi ile müvekkil şirketi zarara uğrattığını, satılan ürünlerdeki gizli ayıp süresinde ihtar edilmişse de davacı yanın fatura alacakları için haksız takip başlattığını, hiç bir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı yan tarafından keşide edilen Büyükçekmece …. Noterliğinden 28.08.2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile “18.03.2020 tarihli 28.044,14 TL lik faturadan kalan 26.383,39 TL ve 24.03.2020 tarihli 26.396,23 TL bakiyeli faturaya ilişkin ürünler nedeniyle müvekkil tarafından 51.780,13 TL lik ödenmemiş bakiyenin 7 gün içinde ödenmesi ve ihtarnamenin tebliğinden itibaren temerrüdün oluşacağı” ihtar edilmişse de, ihtara konu ürünlerin ayıplı çıktığını, iş bu ürünler kullanılarak müvekkil şirketin müşterilerine vermiş olduğu hizmetler sonrasında müşteriler tarafından ihtara konu olan ürünlerden kaynaklı ayıp ve problemler tarafımızdan keşide edilen Beyoğlu … Noterliğinin 08/09/2020 Tarihli ve … Yevmiye Numaralı ihtarı ile ihtar edilmiş olup, bu ayıp müşteriler ile müvekkil şirketin sorun yaşamasına neden olduğunu ve ticari ilişkilerini ciddi anlamda sekteye uğrattığını, davacı yan tarafından satılan ürünlerde gizli ayıp meydana gelmiş olup, işbu ayıp süresinde ihtarname ile müvekkil tarafından ihtar edildiğini, huzurdaki davanın konusu bakımından davacı yan zorunlu arabuluculuk dava şartını yerine getirmemiş olduğundan, davanın reddi gerektiğini, huzurdaki davada davacı yan arabuluculuk yoluna gitmişse de dilekçe ekindeki arabuluculuk son tutanağı incelendiğinde ” Arabuluculuk Konusu Uyuşmazlık görüşmelerin konusu ” Ticari Satımdan Kaynaklı Fatura Alacağı” olduğu, ikame edilen işbu davanın konusu ise “itirazın iptali davası” olarak açıldığını, zaten davacı yan da dava dilekçesinde müvekkil hakkında icra takibi başlatılmadan önce arabuluculuk başvurusunda bulunulduğu ikrar edildiğini, itirazın iptali davasının icra takibine sıkı sıkıya bağlı bir dava olduğunu, davacının arabuluculuk başvuru talebine konu ettiği ticari satımdan kaynaklı fatura alacağı bir alacak davasına konu olabilecek bir hukuki uyuşmazlık olup, usul hükümleri bakımından itirazın iptalinden farklı bir dava olduğunu, tüm bu nedenlerle huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddini talep etme zorunluluğu doğduğunu, neticeten avacının haksız itirazın iptali davasının reddi ile yetki ve arabuluculuk dava şartı itirazlarımı doğrultusunda dava şartı yokluğundan davanın reddine, , takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı alacaklı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün ..esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine toplam 51.780,13 TL asıl alacak, 9.309,07 TL işlemiş faiz, 460,28 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 61.549,48 TL alacak üzerinden takibe geçildiği, takip dayanağının “18/03/2020 tarihli 28.044,14 TL lik faturadan kalan 26.383,39 TL ve 24/03/2020 tarihli 26.396,23 TL bakiyeli faturadan 51.780,13 TLlik ödenmemiş bakiye alacak” olduğu, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıya satıp teslim ettiği ihtilaf konusu olmayan ürünler karşılığında düzenlenen faturalar sebebiyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre söz konusu ürünlerde iddia edildiği şekilde ayıp olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilip getirilmediği ayrıca ayıp sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla Smmm Bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda özetle; dava konusunun, davacının davalı ile ticari ilişkisi dolayısıyla oluşan faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı tarafından sunulan 2020 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından sunulan 2020 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (20.09.2021) 51.780,13 TL alacaklı olduğu, davalının ticari defter kayıtlarına göre; davalının davacıya takip tarihi itibariyle (20.09.2021) 51.780,13 TL borçlu olduğu, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde; davalının ihtarname tarihi (28.08.2020) itibariyle, davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceği, tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin sayın mahkemenin takdiri içinde kaldığı, neticeten, incelenen ticari defterler, faturalar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde davacının davalı yandan 51.780,13 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, taraflar rapora ilişkin beyan ve itirazlarını ibraz etmiş, Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Mahkememizce yapılan değerlendirmede; taraflar arasında faturadan kaynaklı ticari bir ilişkinin bulunduğu, her iki tarafın beyanlarıyla kabul ettiği üzere sabittir. Davalı taraf davacı ile aralarındaki ticari ilişkiyi ikrar etmiş ancak buna karşılık olarak davacı yan tarafından satılan ürünlerin ayıplı olduğunu ve bu hususun süresi içerisinde ihtarname ile davacı tarafa ihtar edildiğini bildirmiştir.
Davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır. Ve fakat dosyada mevcut bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere davaya ve takibe konu olan cari hesabı oluşturan faturalar herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan davalı tarafça ticari defterlere işlenmiştir. Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere, fatura TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, davalı tarafından takip konusu faturanın defterlere kaydedilmesi tek başına ticari ilişkiye konu olan ürünlerin davalıya teslim edildiğini kanıtlamaya yeterli ve elverişlidir.
Bu doğrultuda somut uyuşmazlıkta ispat yükü, ürünlerin ayıplı olduğu savunmasında bulunan davalı üzerinde bulunmakta olup, davalı tarafça teslime ve faturaya konu ürünlerin ayıplı olduğu hususunun ispat edilmesi gerekmektedir.
Mahkememizce 16/09/2022 tarihli celsede davalı vekiline cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu ayıp iddiasına ilişkin tüm bilgi, belge ve delillerini ibraz etmek üzere 2 haftalık kesin süre verilmiş, kesin süre içerisinde usulüne uygun olarak beyanda bulunmaması halinde bu hususta tekrar delil bildirme hakkında vazgeçmiş sayılacağı ihtar edilmiş, davalı vekili tarafından bu doğrultuda 28/09/2022 tarihli dilekçenin ibraz edildiği görülmüştür.
Dilekçenin incelenmesinde davalı tarafın ayıp iddiasına dayanak olarak 08/09/2020 tarihli ihtarnameyi ibraz ettiği, bunun dışında davacı tarafa ait ürünler nedeniyle dava dışı …. San. Ve Tic. Aş tarafından düzenlenen 04/09/2020 tarihli reklamasyon faturasının ibraz edildiği görülmüştür.
Buna göre sunulan bilgi ve belgeler doğrultusunda yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı tarafça davalı yana ticari ilişki çerçevesinde teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğu iddia edilmiş ise de ilgili ürünler üzerinde davadan önce veya teslimden sonra davalı tarafından yapılmış bir tespitin bulunmadığı, davalı tarafından ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin verilen kesin süreye rağmen mahkemeye inceleme yapılmak üzere sunulmadığı, dava dışı 3. Kişi tarafından kesilen reklamasyon faturasının hangi ürünlere ilişkin olduğunun açık ve anlaşılır bir şekilde belli olmadığı, tüm bu hususlara ek olarak dava konusu faturaların davalı tarafın ticari defterlerine hiçbir iade veya itiraz olmadan işlendiği hususları nazara alınarak davalı tarafından ayıba ilişkin iddialarını ispat edemediği, davacının takip konusu faturalar nedeniyle alacağının sabit olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Buna karşılık olarak davalı tarafın takip konusu borcunu ödediğini ayıba ilişkin iddialarını yazılı belge ve diğer deliller ile ispat edemediği kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı borçlunun icra takibinden önce temerrüde düşürülmüş olduğu, bu nedenle davacı tarafından takip talebinde talep edilen işlemiş faizin yerinde olduğu kanaatine varıldığından davanın bu doğrultuda kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından cari hesap kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
-Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 12.309,89 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.204,44-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 743,37-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.461,07- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 743,37-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.500,00 TL bilirkişi ücreti, 31,30 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.590,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.847,92- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun 2020/90142 numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin (e-duruşma ortamında) yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.02/12/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır