Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/783 Esas
KARAR NO : 2021/861
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/11/2020
KARAR TARİHİ : 28/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/10/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı … ve davalı …’ın inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, …’ın …’dan aldığı vekaletname ile bu sözleşmeyi imza altına aldığını, ancak sözleşmede yer alan hiçbir maddeye uymadığını ve yerine getirmeyi reddettiğini, sözleşmede yer alan madde 3’de sözleşmenin konusu kapsamlı şekilde açıklandığını, müteahhit …’ın toprak sahipleri ile arasında imzaladığı anlaşma karşılığında yapımı taahhüt edilen 8 daireli 1 bodrumlu dükkan olan binadan, müteahhit …’a 3 daire 1 dükkan kalacağı ve bundan elde edilecek bedelin %30’unun …’e verileceğinin sözleşme ile imza altına alındığını, sözleşmede yer alan 6.3 ve 6.4 maddeleri ile …’in hakkı olan alacakları ayrıntılı bir şekilde belirttiğini, ancak bu maddelerde belirtilen dairelerin satımından elde edilecek gelirin %30’u müvekkil …’e verilmediği gibi davalı … tarafından hakarete de uğradığını, sözleşmede yer alan madde 9’da belirtilen “her ne kadar %30 oranında ortaklık anlaşması yapılsa da inşaatın bitiminde her iki tarafa da koyulan para oranında hisse paylaşımı yapılacaktır.” ibaresinden de anlaşılacağı üzere davacı … bu sözleşme için ortaya koyduğu para konusunda da mağdur edildiğini, madde 6.6’da ise davalıların sözleşme hükümlerinin dışına çıkması durumunda ceza-i şart olarak davacıya ödeyecekleri miktarın belirtildiğini, davalının 19.07.2020 tarihinde en azından 25.000 TL (yirmibeşbinlira) ödeyeceğini taahhüt eden bir belge imzaladığını ancak bunu da yerine getirmediğini belirterek; fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile alacağın dava tarihinden itibaren tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda arttırılarak, hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle görev ve yetki itirazında bulunduklarını, yetkili Mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkili … vekili … aracılığı ile davacı …’le aralarında sözleşmede belirtilen … ilçesindeki adreste yapmayı üstlendiği 8 daireli bir bodrum katlı inşaatın yapım maliyetinin %30 karşılaması halinde ( sözleşmede inşaatın yapım maliyeti 1.000.000 TL. olarak belirlenmiş olup sözleşme kapsamında davacının müvekkilime ödemesi gereken miktar 300.000 TL’dir ) müvekkilim 3 daire 1 dükkanı toprak sahiplerinden aldıktan sonra satışı gerçekleştirerek almış olduğu bedelin %30’unu davacı … ‘e vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmenin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin davacının 6-5 maddesi ile inşaatın yapım maliyetinin %30 karşılamayı kabul ve taahhüt ettiğini, sözleşmede inşaatın yapım maliyeti 1.000.000 TL. olarak belirlendiğini sözleşme kapsamında davacının hak iddia etmesi için İnşaatın yapılması sırasında müvekkiline ödemesi gereken miktar 300.000 TL olduğuna şüphe ve tereddüt olmadığını, davacının edimlerini yerine getirdiğine, müvekkiline sözleşme kapsamında ödeme yaptığına, ödemenin ne şekilde hangi banka hesabına hangi tarihlerde gönderildiğine ilişkin hiç bir beyan, iddia, banka dekontu makbuz bulunmadığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra inşaatın başlama sürecinde davacının davalıya parası olmadığını, sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmeyeceğini beyan ettiğini, davalının da davacı ile aralarında bulunan akrabalık bağları nedeni ile sözleşme kapsamında edimlerini yerine getirmesini talep etmediğini, sözleşme kapsamında davacının davalıya binanın inşaatında kullanılmak üzere hiç bir ödemesi söz konusu olmadığını, bu nedenle sözleşmenin davacının edimlerini ifa etmemesi nedeni ile geçersiz hale geldiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; yetki, görev ve husumet itirazında bulunduğunu, davalı …’ın davaya konu edilen sözleşmeyi diğer davalı … adına imzaladığını, dava konusu edilen sözleşme vekalet yoluyla yapılmış olduğundan vekalet yoluyla yapılan sözleşmeden doğacak uyumsuzluklarda husumetin vekil olarak imza atan davalıya değil vekil edilen kişiye yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin davada taraf sıfatı bulunmadığını belirterek; davanın reddini istemiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, inşaat sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
Dosyanın mahkememize Bakırköy …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı kesinleşmiş görevsizlik kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile/ değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacının talebi, davalı … ile aralarında düzenlemiş oldukları adi ortaktık sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir. Dosyanın incelenmesinde davacının ve davalı …’nın bilanço esasında defter tuttuğu görüştür. TTK m.4/1 ilk cümle gereği davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hususlara ilişkin olması gerekmektedir. Dava dilekçesindeki anlatım ve dosya içerisindeki belgelerin incelenmesinde uyuşmazlığın tarafların ticari işletmesinden kaynaklandığına herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanmamıştır. Bu nedenle dava, ticari dava olarak nitelendirilemeyecektir. Uyuşmazlığın temeli adi ortaklık ilişkisine dayanmaktadır ve adi ortaklığa ilişkin davalara bakmakta görevli mahkeme, asliye hukuk mahkemesidir. Açıklanan bu nedenlerle uyuşmazlığın görevli mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği anlaşılmakla göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine, mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın HMK’nun 115/2 , HMK’nun 114/1-c maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy 16. Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun TESPİTİNE,
3-Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
4-HMK nun 331/2.maddesi gözetilerek davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 28/09/2021
Katip …
¸
Hakim …
¸