Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/770 E. 2021/819 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/770 Esas
KARAR NO : 2021/819

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili)
DAVA TARİHİ : 16/09/2021
KARAR TARİHİ : 20/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/09/2021
Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan Semenin Tenzili) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, 01/10/2015 tarihli kira sözleşmesi ile ” … Cad. No:… …- …/ …” adresinde mukim davalıya ait taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu, müvekkili şirketin perakendeci bir şirket olduğunu, müşterilerinin tekstil, züccaciye, aksesuar , kozmetik vs. İhtiyaçlarını karşılamakta olduğunu, Türkiye’de ilk covid- 19 vakasının 11/03/2020 tarihinde tespit edilmesi üzerine sosyal ve ekonomik hayatı etkileyen bir dizi ciddi önlemler alınmaya başlandığını, İçişler Bakanlığı Genelgesi 19/03/2020 tarihinde ise markalar, gerek kamu sağlığı gerekse de çalışanların sağılığını korumak adına faaliyetini durdurma kararı almış olduklarını, bu dönemde karantina uygulandığını, sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini ve müvekkili şirket dahil neredneyse hiçbir şirketin iş yerini açamadığını ve faaliyetlerini sürdüremediğini, tüm bu olağanüstü sebepler karşısında müvekkili şirket yetkililerinin defalarca davalı mal sahipleri ile kira bedelinde indirim yapılması için temasa geçtiğini ve fakat tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, davalı tarafın kirasını ödeyemeyen müvekkili şirkete karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde icra takibi başlattığını ve akabinde Küçükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası nezdinde de itirazın iptali davası ikame ettiğini, buna karşılık müvekkili şirketin de Küçükçekmece … Sulh Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyasıyla söz konusu aylara ilişkin kira bedellerinde indirim ve icra takibinin iptalini talep ettiğini, 2020 yılını belli dönemlerinde ve aralıklarla yaşanan tam kapanmalar ve karantina uygulamalarının 2021 yılında da devam ettiğini, pek çok esnafın geçici olarak kepenk kapattığını hatta İçişleri Bakanlığı tarafından bu süreçte yayınlanan genelgeyle marketlerde zorunlu ihtiyaçlar dışında ürün satışını dahi yasaklandığını, bir çok iş sahibi gibi müvekkili şirketin de bu süreci çok zorlu bir şekilde geçirdiğini, ancak davalı tarafın müvekkili şirketi öngörmediği ve karşı koyamadığı bir durum karşısında sorumlu tuttuğunu, her ne kadar tarafların ahde vefa ilkesine sıkı sıkıya bağlı olarak sözleşmeye göre edindikleri edimi yerine getirmek zorunda olsa da ortaya mücbir sebep olduğunu Covid-19 salgınının mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğini, nitekim salgın hastalığın mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğinin YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN 27.06.2018 tarihli 2017/90E. 2018/1259K. Sayılı Kararıyla da sabit olduğunu beyanla, müvekkilinden haksız ve dayanaksız olarak tahsil edilen 3.928,36 TL’nin istirdadına karar verilerek davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmesinde;
Dava, davalının davacıdan tahsil etmiş olduğu haksız ve dayanaksız olduğu iddia edilen kira bedelinin davalıdan istirdadı istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı vekili davacı şirket ile davalı şirket arasında 01/10/2015 tarihli kira sözleşmesi bulunduğunu davacının … Cad. No:… …- …/ …” adresinde mukim davalıya ait taşınmazda kiracı olarak bulunduğunu davacı şirketin perakendeci bir şirket olduğunu, müşterilerinin tekstil, züccaciye, aksesuar , kozmetik vs. İhtiyaçlarını karşılamakta olduğunu, Türkiye’de ilk covid- 19 vakasının 11/03/2020 tarihinde tespit edilmesi üzerine sosyal ve ekonomik hayatı etkileyen bir dizi ciddi önlemler alınmaya başlandığını, İçişler Bakanlığı Genelgesi 19/03/2020 tarihinde ise markalar, gerek kamu sağlığı gerekse de çalışanların sağılığını korumak adına faaliyetini durdurma kararı almış olduklarını, bu dönemde karantina uygulandığını, sokağa çıkma yasakları ilan edildiğini ve davacı şirket dahil neredneyse hiçbir şirketin iş yerini açamadığını ve faaliyetlerini sürdüremediğini, tüm bu olağanüstü sebepler karşısında davacı şirket yetkililerinin defalarca davalı mal sahipleri ile kira bedelinde indirim yapılması için temasa geçtiğini ve fakat tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, davalı tarafın davacı şirkete karşı Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası nezdinde icra takibi başlattığını ve akabinde Küçükçekmece …. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası nezdinde de itirazın iptali davası ikame ettiğini, buna karşılık davacı şirketin de Küçükçekmece … Sulh Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla söz konusu aylara ilişkin kira bedellerinde indirim ve icra takibinin iptalini talep ettiğini, 2020 yılını belli dönemlerinde ve aralıklarla yaşanan tam kapanmalar ve karantina uygulamalarının 2021 yılında da devam ettiğini, pek çok esnafın geçici olarak kepenk kapattığını hatta İçişleri Bakanlığı tarafından bu süreçte yayınlanan genelgeyle marketlerde zorunlu ihtiyaçlar dışında ürün satışını dahi yasaklandığını, bir çok iş sahibi gibi davacı şirketin de bu süreci çok zorlu bir şekilde geçirdiğini, ancak davalı tarafın davacı şirketi öngörmediği ve karşı koyamadığı bir durum karşısında sorumlu tuttuğunu, her ne kadar tarafların ahde vefa ilkesine sıkı sıkıya bağlı olarak sözleşmeye göre edindikleri edimi yerine getirmek zorunda olsa da ortaya mücbir sebep olduğunu Covid-19 salgınının mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğini, nitekim salgın hastalığın mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğinin YARGITAY HUKUK GENEL KURULU’NUN 27.06.2018 tarihli 2017/90E. 2018/1259K. Sayılı Kararıyla da sabit olduğunu beyanla, davacıdan haksız ve dayanaksız olarak tahsil edildiği iddia edilen 3.928,36 TL’nin istirdatı talepli dava açmış olup taraflar arasında kira ilişkisi temelli bir hukuki ilişki bulunduğu ve davanın kira ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine dayandığı anlaşılmaktadır. HMK.4/1-a maddesi uyarınca iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesindeki anlatım dikkate alındığında uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup, dava şartlarının ise kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususların resen dikkate alınacak hususlardan olması nedeniyle dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceği anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli Mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/09/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır