Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/719 E. 2022/234 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/719
KARAR NO : 2022/234

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 31/08/2021
KARAR TARİHİ : 09/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 10/03/2022
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’nin ortağı olduğunu, davalı şirketin 19.01.2018 tarihinde kurulmuş olup müvekkilinin davalı şirketin hem ortağı hem yetkilisi olarak şirkette müdürlük yapmış olduğunu, davalı şirketin diğer ortağı ….. tarafından 20.03.2019 tarihinde açılan dava nedeniyle Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi …. Esas … Karar sayılı kararıyla müvekkilinin davalı şirketteki müdürlük görevinden azline karar verilmiş ve davalı şirkete 22.10.2020 tarihinde kayyım atanmış ve 18.01.2021 tarihinde kayyım atanması kararının tescil edilmiş olduğunu, davalı şirket ortağının müvekkili aleyhine açmış olduğu dava sonrasında ortaklar arasındaki anlaşmazlığın dahada artmış ve şirketin kayıtlı adresinde uzun bir süredir faaliyet göstermemekte olduğunu, bu durumun Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas sayılı dosyasında bilirkişiler tarafından yapılan keşif ve yerinde inceleme neticesinde tutanak altına da alınmış olduğunu, şu an hali hazırda davalı şirketin, halen kayıtlarda görünen adresinde faal olmadığını, üzerine kayıtlı bir malvarlığı olmadığını, ticari faaliyeti, kazancı ve geliride bulunmadığını, şirketin kuruluşunda müvekkilinin şirkete sermaye payının ödemesinin dışında şirketin yatırım yapabilmesi ve büyüyebilmesi adına şirkete mali anlamda destek olmuş 1.000.000,00 TL civarında borç vermiş olduğunu, fakat diğer ortağın sermaye payını tam ödememesi ve müvekkili ile aralarında olan sorunlar ve fikir ayrılıkları nedeniyle şirketin ticari faaliyetine devam edememiş olduğunu, ortada şirketin yönetimi adına yapılabilecek somut bir eylem bulunmadığını, çünkü şirketin faaliyet göstermemekte yani bir nevi kağıt üstünde var olan bir şirket halinde olduğunu, müvekkilinin, davalı şirketin diğer ortağı ile yapmaya çalıştığı görüşmelerde şirketin tasfiyesi için anlaşamamış, kendi hissesinin alınmasını talep etmiş, kabul edilmemiş, şirket ortağının hissesini almayı teklif etmiş yine anlaşamamış olduklarını, müvekkilinin ortağı olduğu şirketin vergi ve SGK borçlarını kendi şahsi malvarlığından ödemiş olduğunu, davalı şirketin müvekkiline olan borçlarından başka bir borcu ve alacağı bulunmadığını, müvekkilinin artık davalı şirketle bir bağının kalmamasını istemekte olduğunu, müvekkilinin, ortağı olduğu ancak ticari faaliyet göstermeyen davalı şirket nedeniyle her geçen süre içerisinde vergi ve SGK borcu yükümlülüğüne girmekte olduğunu, müvekkilinin daha fazla şahsi olarak maddi zararının oluşmaması adına müvekkilinin ortaklık nedeniyle dava tarihi ve sonrası itibariyle şirket faal görünmesi sebebiyle sürekli borçlar altına sokulma ihtimali ile karşı karşıya olduğunu, öncelikle ve ivedilikle daha sonra telafisi güç ya da imkansız zararlara meydan vermemek için dava süresince, davacı müvekkilinin ortaklıktan doğan hak ve borçlarının (Vergive SGK) tümünün dava tarihi itibariyle dondurulmasına ihtiyaten karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; müvekkilinin dava tarihi itibariyle davalı şirket nezdinde ki doğacak olan hak, borçları ve sorumluluklarının ihtiyaten dondurulmasını ve neticesinde müvekkilinin sadece evrak üzerinde ortak olduğu …. San Tic Ltd Şti’nin ortaklığından dava tarihi itibariyle çıkmasına karar verilmesini, davacı müvekkilinin … San Tic Ltd Şti’ndeki ortaklıktan çıkmasına karar verilmemesi halinde şirketin tasfiyesiz feshine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı usule uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, limited şirket ortaklığından çıkma, mümkün olmadığı takdirde şirketin feshi davası olduğu, dava konusu uyuşmazlığın TTK m. 638’de belirtilen haklı sebebin davacı yönünden oluşup oluşmadığı, davacının çıkma talebinde haklı olup olmadığı, çıkma talebi mümkün olmaz ise davalı şirketin feshi için haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda olduğu anlaşılmıştır.
Davalı şirketin tüm ticari defter, kayıt ve belgeleri ile dosya kapsamı üzerinde bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak davacının ortaklıktan çıkması için haklı sebep olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği ve şirketin feshi ve tasfiyesi için haklı sebeplerin gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarında bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiştir.
SMMM … ile Prof. Dr. … tarafından düzenlenen raporda, davalı şirketin, borca batık olduğu, davacının davalı şirketten alacaklı olduğu, davalı şirketin gayrı faal olduğu, ortaklığın devamının ortaklar bakımından çekilmez hal aldığı, dikkate alındığında davalı şirketin feshine karar verilmesi ve tasfiyeye sokulmasının menfaatler dengesi de gözetilerek uygun bir çözüm olabileceği belirtilmiştir.
Dava, limited şirketten çıkma, olmadığı taktirde haklı nedenle fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
TTK’nun 638.maddesi gereğince her ortak haklı sebeplerin varlığı halinde limited şirketten çıkmasına karar verilmesini isteyebilir. Anılan yasa maddesinde haklı sebepler sayılmadığı gibi, davalı şirket ana sözleşmesinde de bu husus düzenlenmediğinden haklı nedenlerin mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
TTK. 636/3, 4 fıkra hükmünde yapılan düzenleme uyarınca limited şirketlerde haklı sebeplerin varlığında her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir, mahkeme bu talep yerine davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketin çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Fesih davası açıldığında mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
Mülga TTK. 549 madde hükmünde ve yeni TTK. 636 madde hükmünde limited şirketin sona erme sebepleri gösterilmiştir. Yapılan düzenleme uyarınca anonim şirketlerle ilgili yapılan düzenlemeye benzer şekilde belli koşullarda şirketin fesih edilmesinin yönelik düzenleme yapılmıştır. Aynı şekilde limited şirket ortağına haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin fesihinin talep etme hakkı verilmiştir. Yeni TTK. 636 vd. madde hükümlerinde yapılan düzenleme uyarınca ortağa haklı sebeplerin varlığı halinde şirketin fesih edilmesini isteme veya ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davalı şirketten çıkarılmasına yada somut olayın özelliğine göre kabul edilebilir diğer bir çözüm bulunması halinde buna göre karar verilmesi imkanı getirmiştir.
Güven prensibine dayanan limited şirkette ortaklar arasında güven kalmaması, davacı ortağın şirketin diğer ortaklarına ulaşamaması, irtibat kuramaması, şirketin faaliyetlerinin sürdürülmemesi, amacına ulaşma imkanının kalmaması, şirketin fesih edilmesi için önemli(muhik) sebep olarak kabul edilmiştir.
Haklı sebep olduğu iddia edilen olayın, şirketin feshine neden olacak nitelikte olup olmadığı değerlendirilirken şirketin yapısı, ortak sayısı, ortaklar arasındaki ilişkilerin de dikkate alınması gerekmektedir. Bunun yanı sıra talep edilen sonucun kabulünün menfaatler dengesine uygun olup olmadığı da değerlendirilmelidir. Feshi talep eden ortağın çıkması veya çıkarılması taraf menfaatlerine daha uygun ise feshe karar verilmemelidir. Taraf menfaatlerinin dışında fesih talebinin son çare olup olmadığı da değerlendirilmelidir.
Somut olayda, davacı taraf davalı şirket ortaklığından çıkma, terditli olarak da şirketin feshini talep etmiştir. Davalı şirkette % 50’şer paya sahip ortakların aralarında anlaşmazlık bulunduğu, ortaklık ve yönetim ilişkisinde güven ortamının kalmadığı, davacı ve dava dışı ortağın birbirlerine yönelttikleri suçlamalardan ve Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, …. Karar sayılı ilamı ile davacının şirket müdürlüğünden azledilerek davalı şirkete kayyım atanmasından anlaşılmaktadır. Ortaklar arasında güvenin sarsılmasının sorumluluğunun tek başına davacıya ya da dava dışı ortağa yüklemek mümkün görünmemekle birlikte aralarında güven ortamı kalmayan ortakları birlikte çalışmaya zorlamak da mümkün değildir. Dolayısıyla bu durum haklı sebep olarak kabul edilmiştir. TTK’nun 636.maddesi hakime istem yerine duruma uygun çözüm konusunda geniş bir takdir hakkı vermektedir. Haklı sebeple fesih davasının arkasında yatan düşünce, hakimin kendiliğinden hatta davacının alternatif çözüm yönünde bir talebi olmadan veya alternatif çözüm talebi olsa dahi bu talebin dışında, fesih yerine başka bir alternatif çözüm araması gerektiğidir. Türk Ticaret Kanunu’nda limited şirketin tek ortaklı olarak kurulması ve devamı, dolayısıyla davacının şirket ortaklığından çıkarılması ve şirketin devamının sağlanması teorik olarak mümkündür. Bununla birlikte bilirkişi heyeti tarafından yapılan inceleme ve tanzim olunan bilirkişi raporunda davalı şirketin borca batık olduğu, gayri faal olduğu tespit edildiği, ayrıca ortaklığın devamının ortaklar bakımından çekilmez olduğu hususları birlikte nazara alındığında şirketin feshine karar verilmesinin menfaatler dengesine ve somut olaya uygun bir çözüm olduğu değerlendirilmekle açılan davanın kabulü ile davalı şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün …. sicil numarasında kayıtlı …’ FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Şirketin tasfiye işlemlerini yapmak üzere mali müşavir ….’in tasfiye memuru olarak atanmasına,
3-Tasfiye memuru için şirketin mali durumu ve yapılacak işin niteliğine göre arttırılıp eksiltilmek üzere 10.000 TL ücret takdirine, ücretin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
4-Şirketin feshi ve tasfiyesine ilişkin mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakip tasfiye memurunun görevinin kendisine tebliğine,
5-Tasfiye masrafları olarak belirlenen ¨5000 TL’nin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
6-Tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye masraflarının, tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra, TTK 283. maddesi uyarınca Ticaret Sicilinde tescil ve ilanına, tescil ve ilan masraflarının ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça KARŞILANMASINA,
8-Alınması gereken 80,70 TL’nin davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL’den tenzili sonucu eksik bakiye 21,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
9-Davacılar tarafından yapılan ilk yargılama harç gideri olan 118,60 TL, davetiye, müzekkere ve bilirkişi gideri 4.085,10 TL olmak üzere toplam 4.203,70 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı davada kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
12-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 09/03/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır