Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/7 E. 2021/642 K. 25.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/7 Esas
KARAR NO : 2021/642

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/01/2021
KARAR TARİHİ : 25/06/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 02/08/2021
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Müvekkilinin ev alma amacıyla davalı görünen kişinin sahibi bulunduğu emlak ofisine gittiğini, evin alınabilmesi için kredi gerektiğinden dolayı davalının kendilerinin çalıştıkları bankadan kendisine kredi işlemlerinde yardımcı olacaklarını ve krediyi çıkaracaklarını beyan ettiğini, akabinde 1.000,00 TL’nin kapora işlemlerinin yapılması için müvekkilinden elden alındığını, müvekkili ile davalının ilk anlaştıkları evin icra haciz meselesi olduğunu bu nedenle satışının yapılamayacağını kendisine başka bir daire göstereceklerini ancak teminat amaçlı 20.000,00 TL bedelli bir senet vermesi gerektiğini, ayrıca 2.000,00 TL kapora vereceğini belirttiğini, müvekkilinin daha önce vermiş olduğu kaporanın yanmaması ve oluşturulan güven ortamı içerisinde davalıya 20.000,00 TL bedelli senet verdiğini, davalının, müvekkilinin yanında bankacı olarak tanıttığı kişileri araması ve kredinin onaylandığı havası oluşturmasının müvekkilinde güven oluşmasına neden olduğunu ve senedi imzalayarak kendilerine teslim ettiğini, davalıca yapılan icra takibinde müvekkilinden alınan 20.04.2020 düzenleme tarihli 05.05.2020 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli senedin işleme konulduğunu, ayrıca müvekkilinin imzası taklit edilerek 9.000,00 TL bedelli bir adet senedin daha beraberinde icraya konulduğunu beyanla 20.04.2020 düzenleme tarihli 05.05.2020 vade tarihli 20.000,00 TL bedelli senet ve 02.01.2020 düzenleme tarihli 15.01.2020 vade tarihli 9.000,00 TL bedelli iki adet senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine, davalının %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat çıkarılmış olup davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, İİK’nun 72. maddesi gereğince açılan kambiyo senedinde bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın dava konusu edilen 9.000,00 TL ve 20.000,00 TL bedelli senetlerin davalı tarafa ev alım satım işleri için teminat olarak verilip verilmediği, davacının dava konusu senet nedeniyle borçlu olup olmadığı, 9.000,00 TL’lik senedin üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığı, bu iddianın ileri sürülüp sürülemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu anlaşıldı.
Dava, kambiyo senetlerinde bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK)’nun 691/1.maddesi). Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları).
Davacı vekili müvekkilinin ev almak amacıyla davalıya Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına konu 20.000,00 TL bedelli senedi teminat amacıyla verdiğini, yine aynı icra dosyasına konu 9.000,00 TL bedelli senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını iddia ettiği, söz konusu icra dosyasına konu 9.000,00 TL bedelli bononun davacı … tarafından davalı … Suişler lehine düzenlendiği, düzenleme tarihinin 02/01/2020, vade tarihinin 15/01/2020 olduğu, senet metninde ”bedeli nakden ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu, icra dosyasına konu diğer 20.000,00 TL bedelli bononun ise davacı … tarafından davalı … Suişler lehine düzenlendiği, düzenleme tarihinin 20/04/2020, vade tarihinin 05/05/2020 olduğu, senet metninde ”bedeli nakden ahzolunmuştur” kaydının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin dava dilekçesi ile 9.000,00 TL bedelli senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığını iddia ettiği, fakat Büyükçekmece … İcra Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı sırasında açılan davada davacının kendisinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde davalının emlakçı olduğunu, … Yapı Gayrimenkul Emlak isimli firmanın sahibi olduğunu, bir daire alımı için anlaşma yaptıklarını, ilk yapılan anlaşma için kendisine 9.000 TL’lik bir senet imzalatıldığını, senedin satım gerçekleşince geri verileceğini beyan ettiği anlaşılmış olup görülen lüzum üzerine 19/03/2021 tarihli celsede beyanlarına başvurulan davacı vekili Büyükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında her ne kadar 9.000,00 TL’lik senedin daire alım satımı için yapılan anlaşma üzerine imzalanarak davalıya verildiği belirtilmiş ise de hata üzerine bu şekilde bir beyanın geçtiğini, söz konusu dava dilekçesinin arzuhalciye yazdırıldığını, müvekkilinin de bu dilekçeyi imzalayıp mahkemeye sunduğunu beyan etmiş ise de davacının resmi bir makam olan Mahkeme nezdinde ortaya koymuş olduğu beyanlarıyla bağlı olduğu, bu nedenle 9.000,00 TL bedelli senetteki imzanın müvekkiline ait olmadığına ilişkin davacı vekilinin iddialarına Mahkememizce itibar edilmediği, buna göre 9.000,00 TL’lik senedin de 20.000,00 TL’lik senet gibi ev almak için davalı tarafa teminat amacıyla verildiğinin kabulü gerektiği, dava konusu edilen her iki bonoda da “nakten” kaydının bulunduğu, davacı keşidecinin ise 9.000,00 TL’lik senet yönünden Mahkememizin kabulü de dikkate alındığında bonoların ev almak üzere davalı tarafa teminat amacıyla verildiğini iddia ettiği, bu durumda ispat külfetinin kaydı değiştiren ve aksini iddia eden davacı taraf üzerinde olduğu, davacının icra takibine konu bonoların teminat amaçlı verildiğini ve bedelsiz olduğunu yazılı delillerle kanıtlamak zorunda olduğu, bonoların davacının iddia ettiği gibi ev almak üzere teminat amacıyla davalıya verildiğine ilişkin bonolarda herhangi bir kaydın bulunmadığı gibi, buna dair atıf yapan yazılı bir belgenin de sunulmadığı, davacı her ne kadar dava dilekçesinde yemin deliline dayanmış ise de davalı tarafa yemin teklif edeceğine yönelik bir beyan ve talebinin de bulunmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 54,40 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 495,25 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 440,85 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.350,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 25/06/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır