Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/691 E. 2022/256 K. 17.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/691 Esas
KARAR NO : 2022/256

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/08/2021
KARAR TARİHİ : 17/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. esas numarasına kayıtlı kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiçbir şahsi hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin şahsen böyle bir borcu bulunmadığını, şöyle ki; takibin usul yönünden iptali gerektiğini, nitekim senet asıllarından da görüleceği üzere müvekkilinin, davalı alacaklıya yapacağı iş karşılığında apartman yönetimi adına teminat senedi verdiğini, fakat davalının kötü niyetli olarak …. Apartman yönetimi adına bakiye alacağı olan 15.350,00-TL’yi talep edebilecek iken kötü niyetli olarak teminat senedi olarak verilen senetlerdeki bedelin tamamını icraya verdiğini, dolayısıyla müvekkilinin apartman yönetimi adına vermiş olduğu teminat senedi nedeniyle şahsen icraya verilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, müvekkilinin 2017-2019 yılları arasında üç dönem apartman yöneticiliği görevini ifa ettiğini, davalının, müvekkili aleyhine 22/12/2018 tanzim tarihli 22/01/2019 vade tarihli 40.600,00-TL tutarlı bonoların ödenmemesi sebebiyle 10 örnek icra takibine başladığını, ancak takibe esas bonolar şahsen verilmiş bonolar olmayıp hali hazırda hukuken geçersiz olduğunu, müvekkili aleyhine takibe konu edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin … mah. …. cad. No:… … apartmanının eski yöneticisi olduğunu, davalının kendisini kombi satış tamir şirketi sahibi olduğunu beyan etmesi nedeniyle apartmanda yaptırılacak olan merkezi sistemden kombi sistemine geçiş işlemleri için davalı alacaklı ile anlaşıldığını, müvekkilinin takibe esas bonoları teminat senedi olarak yönetim adına tek başına tanzim ettiğini ve imzaladığını, yönetim olarak yönetici davacı müvekkilinin, daire sahiplerinden davalıya ödenecek paraları hemen toplayamadığı için işe hemen başlayan alacaklı davalı kendisini güvence altına almak için müvekkilinden söz konusu 2 adet teminat senedini teslim aldığını, daha sonra davacı müvekkilinin davalıdan yaptığı işlere karşılık fatura vermesini istemesine rağmen davalının, müvekkiline yaptığı işleri faturasız yaptığını beyan ettiğini, müvekkilinin ısrarı üzerine 15/02/2019 tarihli fiyat teklifi ve sözleşme evrağına göre kalan bakiye olan 15.350-TL evrağı müvekkiline teslim ettiğini ve davalının da burada yazılı alacağının apartman yönetiminden alması gerektiğini çok iyi bildiğini, fakat kötü niyetli olarak ilk başta yönetim adına verilen senetlerin tamamını müvekkilinin şahsı aleyhine icraya verdiğini, söz konusu senetlerin apartman yönetimi adına verilmiş olup şahsi senet olmadığını, aksi durum düşünülse dahi davalı alacaklının, müvekkiline 40.600-TL’lik nasıl bir iş yaptığını açıklaması gerektiğini, telafisi güç zararlar doğmaması ve hak kaybı yaşanmaması için öncelikle ve ivedilikle teminatsız veya uygun görülecek bir teminat karşılığında Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü … esas sayılı takibin durdurulmasını ve davalının haksız ve kötüniyetli olduğu açık olduğundan dolayı davalının fazlaya dair talep, dava ve sair hukuksal hakları saklı kalmak kaydıyla bono miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere takdir olunacak tazminata mahkum edilmesini ve dava konusu bonoların hükümsüzlüğüne karar verilerek kendilerine iadesini talep etmek amacıyla mahkemenize başvurma zorunluluğunun hasıl olduğunu, açılan davanın kabulü ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; uyuşmazlığın çözümü için öncelikle alacağın dayanağını teşkil eden kambiyo senedinin hukuksal niteliğini irdelemekte yarar olduğunu, bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine dayandığını, bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkesin, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir `gayeye` ulaşmak istediğini, bir kambiyo senedinde mündemiç hakkın doğumu ve devri açısından hukuki sebebi teşkil ettiğini, kambiyo senedi düzenlenmesi dolayısıyla ortaya çıkan bu ilişki kambiyo ilişkisi olarak anıldığını, kambiyo senedi vermek suretiyle borç altına giren borçlu kambiyo taahhüdünde bulunmuş olduğunu, kambiyo ilişkisinin altında esas itibariyle bir asıl/temel borç ilişkisi olduğunu, kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsız olduğunu, kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulandığını, bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bonoyu düzenleyen, asıl borçlu durumunda olduğunu, temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu, senedin bono niteliğini etkilemediğini, zira bononun, bağımsız borç ikrarını içeren bir senet olduğunu, bu nedenle bir illiyete bağlı olması gerekmediğini ve kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa ait olduğunu, borçlunun, bir hukuki ilişkinin varlığını kabul ettiğini ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunun ileri sürülmüşse de bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düştüğünü, somut olaya ilişkin olarak, davacı …’nın müvekkilinin …’a 22.12.2018 düzenleme ve 22.01.2019 vade tarihli toplamda 40.600-TL bedelli iki adet bono keşide ederek verdiğini, önemle belirtmek gerekir ki bu bononun neden verildiğini tartışmanın bononun ve dahi kambiyo hukukunun ruhuna aykırı olduğunu, zaman kaybı olduğunu, bononun, temel bir ilişkiye dayanılarak verileceğini, bu nedenle her kambiyo taahhüdünün altında temel bir ilişki bulunduğunu, ancak bononun üzerinde borcun sebebi gösterilemeyeceğini, borcun sebebi olan temel ilişkiyi gösteren bir açıklama senet üzerinde yapılamayacağını, dolayısıyla bononun, borcun sebebi olan temel ilişki ile ilintili hale getirilemeyeceğini, aksi halde bononun geçersiz olduğunu, bononun hamili taahhüdün sebebini açıklamak ve bunu ispatlamak zorunda olduğunu, tam aksine borçlunun, böyle bir borcun var olmadığını iddia ediyorsa bu durumu ispatlamak zorunda olduğunu, bononun ta’lili bono için yeni sebep göstermek anlamında olduğunu, huzurdaki davaya sebep senetlerin davacı tarafından keşide edilip müvekkiline verildiğinin açıkça ikrar ettiğini, senet asılları incelendiğinde görülecektir ki senetlerin üzerinde, senetlerin teminat olarak düzenlendiğini gösteren herhangi bir kayıt olmadığını, ayrıca teminata ilişkin başkaca bir sözleşme de bulunmadığını, davacı …’nın müvekkiline bu senetleri düzenleyip verdiğinde, bu senetlerin kendisinin namusu olduğunu bizzat beyan ettiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14.03.2001 tarih ve 2001/12-233 sayılı ve 22.06.2001 tarih ve 2001/12-496 sayılı kararlarında da açıkça belirtildiği üzere dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı bir belgeyle kanıtlanmadığı sürece “teminat senedi” sözcüklerinin tek başına bononun, kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi vaadini içeren niteliğini etkilemeyeceği kabul edildiğini, kaldı ki davaya konu bono üzerinde böyle bir ibare olmadığını, Yargıtay …. Hukuk Dairesi 29.03.1995, …. kararında; senet üzerinde teminat olarak verildiğine ilişkin bir bilgi bulunmadığına göre borçlunun itirazının reddinin gerektiğine hükmettiğini, davacının sözleşme adı altında dava dilekçesinin ekinde sunmuş olduğu kağıdın, huzurdaki davayı ve dahi müvekkilini bağlayıcı herhangi bir özelliği bulunmadığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve son çare olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, İİK’nun 72. maddesi gereğince açılan kambiyo senedinde bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; icra takibine ve dava konusu edilen 20.000,00 TL ve 20.600,00 TL miktarlı senetlerin teminat olarak verilip verilmediği, davacının dava konusu senet nedeniyle borçlu olup olmadığı hususlarındadır.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının UYAP sistemi üzerinden celp edildiği, incelenmesinde; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusuna karşı kambiyo senetlerine özgü toplam 56.549,96-TL’nin tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili davalı tarafından davacı müvekkili aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. esas numarasına kayıtlı kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, yapılan takibin açıkça usule aykırı olduğu gibi davalı tarafından başlatılan söz konusu icra takibine konu alacakların kesinlikle hiçbir şahsi hukuki dayanağının olmadığını, müvekkilinin şahsen böyle bir borcu bulunmadığını, takibin usul yönünden iptali gerektiğini, davacı müvekkilinin, davalı alacaklıya yapacağı iş karşılığında apartman yönetimi adına teminat senedi verdiğini davacı müvekkilinin … mah. … cad. No:… …. apartmanının eski yöneticisi olduğunu, davalının kendisini kombi satış tamir şirketi sahibi olduğunu beyan etmesi nedeniyle apartmanda yaptırılacak olan merkezi sistemden kombi sistemine geçiş işlemleri için davalı alacaklı ile anlaşıldığını, müvekkilinin takibe esas bonoları teminat senedi olarak yönetim adına tek başına tanzim ettiğini ve imzaladığını, yönetim olarak yönetici davacı müvekkilinin, daire sahiplerinden davalıya ödenecek paraları hemen toplayamadığı için işe hemen başlayan alacaklı davalı kendisini güvence altına almak için müvekkilinden söz konusu 2 adet teminat senedini teslim aldığını, daha sonra davacı müvekkilinin davalıdan yaptığı işlere karşılık fatura vermesini istemesine rağmen davalının, müvekkiline yaptığı işleri faturasız yaptığını beyan ettiğini, müvekkilinin ısrarı üzerine 15/02/2019 tarihli fiyat teklifi ve sözleşme evrağına göre kalan bakiye olan 15.350-TL evrağı müvekkiline teslim ettiğini ve davalının da burada yazılı alacağının apartman yönetiminden alması gerektiğini çok iyi bildiğini, fakat kötü niyetli olarak ilk başta yönetim adına verilen senetlerin tamamını müvekkilinin şahsı aleyhine icraya verdiğini, söz konusu senetlerin apartman yönetimi adına verilmiş olup şahsi senet olmadığını savunmuştur.
Takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının; hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle yada yazılı bir belge ile senedin teminat senedi olduğuna dayanan ve bu sebeple borçlu olmadığının tespitini talep eden davacı tarafından ispatlanması gerekir. Bu sebeple Mahkememizce davacı tarafa dava konusu edilen senedin teminat senedi olduğuna dair yazılı delillerini sunmamış olup dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olması sebebiyle davalı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacağı yönünde beyanda bulunmak ve yemin metnini sunmak üzere süre verildiği, bunun üzerine davacının yemin teklifinde bulunacağını beyan ederek yemin metnini sunduğu, davalı …’ın17/03/2022 tarihli duruşmada” 22/12/2018 tanzim tarihli, 22/01/2019 vade tarihli 20.000,00-TL bedelli ve 22/12/018 tanzim tarihli, 22/01/2019 vate tarihli 20.600,00-TL bedelli bonoları davacı …’nın …. Apartmanı yönetimi adına değil, davacının şahsıma olan borcu nedeniyle aldığımı ve bu bonolardaki borcun tamamı davacı tarafça ödenmemiştir. Ve bono bedellerini bankaya yatırmamıştır.” şeklinde yemin beyanında bulunduğu dikkate alındığında dava ve takip konusu senetlerin teminat amaçlı değil, ifa uğruna düzenlenip verildiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacı tarafın dava ve takip konusu senedin teminat amacıyla verildiği iddiasının usulüne uygun delillerle kanıtlanamadığı, davacı tarafından davalıya teklif olunan yeminin davalı yanca usulüne uygun şekilde eda edildiği, anlaşılmakla davanın reddine dair karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
Davanın REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70-TL’nin harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 262,14-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 181,44-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,

Dair, davacı vekilinin ve davalı asilin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 17/03/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır