Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/672 Esas
KARAR NO : 2022/1075
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/08/2021
KARAR TARİHİ : 23/12/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacı şirket, tavuk mamullerinin toptan satış ticaret işini yapmakta olduğunu, Davalı …. Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şirketi’nin de davacının tavuk sattığı müşterilerinden biri olduğunu, davacı şirket ile davalı arasında ticari alım satımlar neticesinde oluşan cari hesap ekstresindeki bakiye alacağın, davalı-borçlu tarafından ödenmemiş ve ticari satım konusu ödenmeyen alacakların tahsili için de davalı-borçlu aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosya ile ilamsız icra marifetiyle icra takibi başlatılmış, borçlu tarafından itiraz edilmiş ve takibin durmuş olduğunu, davalı tarafça yapılan itirazın hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulüne, davalı-borçlunun haksız itirazlarının iptali ile takibin devamına, avalı-borçlunun 2620’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemesine, davalarının sonuçsuz kalmaması için davalı-borçlunun taşınır, taşınmaz mallarıyla bankalardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız veya mahkemenin uygun göreceği teminat karşılığında ihtiyati tedbir konulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı-borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettikleri görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davaya konu icra takibine dayanak yapılan cari hesap ekstresinde davalı şirket ile davacı şirket arasında bir mutabakat sağlanamadığını ve tüm malların teslim alınamadığını, davacı ….ın dava dilekçesi ekinde sunduğu ve cari hesap ekstresine dayanak yapılan faturalar incelendiğinde söz konusu malların kim tarafından teslim edildiği belli olmadığı gibi davalı şirketten de kime ya da kimlere teslim edildiğinin belli olmadığını, bu durumda, davacı alacaklı şirketin sanki faturalarda yazılı tüm malları, davalı şirkete teslim etmiş gibi alacağına istinaden icra takibi başlatmasının hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu gibi kanuna da uygun olmadığını, haksız ve ispatlanamayan davanın esastan reddini, davacının icra inkâr tazminatı hükmedilmesi talebinin reddini, kötü niyet tazminatına karar verilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep ettikleri görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 3.229,98- TL asıl alacak ve 0,80 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 3.230,78-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “15/03/2021 tarihli toplam alacak 3.230,78 TL” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı, cari hesaba konu edilen fatura konusu malların davacı tarafından davalıya teslim edilip edilmediği noktasında toplanmaktadır.
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 12/06/2022 tarihli raporda özetle; davacı tarafından incelemeye sunulan 2018,2019 yılları Ticari defterlerinin, sunulan beratların süresinde alınmış olduğu, envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde alınmış olduğu, ancak orijinal GIB sistemine yüklenmiş E-Defterlerin dataların bulunamaması sebebiyle incelenememiş olduğu, muhasebe sisteminden ve envanter defteri üzerinde inceleme yapılabildiği, muhasebe sistemi ile cari hesap bakiyesinin ve envanter defterlerinde dökümü yapılmış cari hesap alacak bakiyesinin birbirini desteklediği, Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, 2020 yılı ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu ve birbirini desteklediği, Ticari defterlerinin HMK 222 mad. gereğince davacı lehine delil niteliğinin Mahkemenin takdirlerinde olduğu, davalı tarafından yerinde inceleme talebi olduğu, ancak taleplerime rağmen ticari defterlerin incelemeye sunulmamış olduğu, Davalı … vekili ile yazışmamızda, davalı şirketin defterlerini incelemeye sunmadığının belirtilmiş olduğu, davacı yanın incelenen ticari defterlerinde, icra takip tarihi olan 04/12/2020 tarihi itibariyle, davacı yanın davalı yandan 3.229,98 TL alacaklı oldukları, davacının Özgüven Toplu Yemek firmasından olan alacak tutarı olan 2.684,97 TL’nin davalı … virman yaparak davalı … hesabına borç kaydedilmiş olduğu, ancak, bu virmanın davalı … tarafından onaylandığına dair kaşe ve imzalı bir belgenin görülmemiş olduğu, davacı tarafından davalı … düzenlenmiş ve BA BS limiti altında kalıp teslim alındığına dair davalı … isim ve imzası bulunmayan Toplam tutarı 3.227,75 TL olan 2 Adet faturanın davalı … tesliminin ispata muhtaç olduğunun değerlendirilmiş olduğu, davacı … lehine karar alınması durumunda, davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi değişen oranlarda yasal faizi talep edebileceği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Tarafların ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların rapora karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüş, Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunduğundan hükme esas alınarak inceleme yapılmıştır.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; kural olarak davacı taraf HMK 190. Maddesi gereğince faturalara konu hizmeti sunduğunu, dava değeri de gözetildiğinde yazılı olarak ispat etmelidir.
Mahkememizce yukarıda ayrıntılarına yer verildiği şekilde taraflara ticari defterlerin ibrazı için süre verilmiş, davacı tarafça defterler incelemeye sunulmuş ancak davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmemiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde de yer verildiği üzere ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. Bilirkişi raporunda yer alan tespitlere göre davacı tarafın envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin süresinde alınmış olduğu, ancak orijinal GIB sistemine yüklenmiş E-Defterlerin dataların bulunamaması sebebiyle incelenememiş olduğu anlaşılmaktadır.
Buna göre her ne kadar davalı tarafça ticari defterler ibraz edilmemişse de davacı tarafın ticari defterlerinin kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun şekilde incelenemediği anlaşılmakla, davacı tarafın ticari defterlerinin davacı lehine delil olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar ve alınan bilirkişi doğrultusunda davacı tarafın talebinin değerlendirilmesinde; taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklı olarak davacı tarafın fatura ve cari hesap konusu malları davalıya teslim edildiğinin davacı tarafça mevcut deliller ile ispat edilemediği, teslime ilişkin davacı tarafça dosyaya yazılı bir bilgi ve belgenin ibraz edilmediği, usulüne uygun kayıtları mevcut olmayan ticari defterlerin tek başına bu hususu ispata yeterli ve elverişli olmadığı kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 3.230,78-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
6-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Büyükçekmece Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda KESİN olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
23/12/2022
Katip …
E-İmzalıdır
Hakim …
E-İmzalıdır