Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/627 E. 2023/74 K. 27.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/627 Esas
KARAR NO : 2023/74

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/07/2021
KARAR TARİHİ : 27/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından davalı (borçlu) şirketlerin ortaklığı olan davalı … Tic. Ltd. Şti. Ve … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. Adi Ortaklığı adına kesilmiş olan cari hesap alacağına dayanan faturanın ödenmemesine istinaden ödenmeyen fatura bedelinin – tahsili için 30.12.2020 tarihinde Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, başlatılan icra takibine davalı taraflar haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalının haksız itirazının öğrenilmesi üzerine, yapılan arabuluculuk başvurusuna istinaden 18.01.2021 tarihinde arabuluculuk toplantısı yapılmışsa da taraflar arasında anlaşma sağlanamadığını, müvekkili firmanın 02/12/2019 tarihli … Sıra Numaralı Fatura ve 03/09/2019 tarihli … Sıra Numaralı Fatura kaynaklı Alacağının faiziyle tahsili için açılan icra takibine davalı şirketlerce itiraz edildiğini ve borçlarının olmadığının beyan edildiğini, oysaki müvekkili tarafından faturaya konu mal ve hizmerler davalılara teslim edilip faturada kendilerine tebliğ edildiğini, ancak davalı ortaklık ve şirketler müvekkile olan borçlarını ödemedikleri, buna rağmen süreci uzatmak ve müvekkilin alacağına kavuşmasını engellemek için itiraz ettiklerini, ticari defterler, faturalar, cari hesap dökümü incelendiğinde durumun böyle olmadığınu, davalıların müvekkiline borçlu olduğunun görüleceğini, müvekkili firmanın söz konusu ticari ilişki içinde kendi yükümlülüklerini yerine getirdiğini, buna karşılık olarak davalı şirketlerin aldığı mal ve hizmete karşılık bedel ödeme yükümlülüğünü yerine getirmediklerini, bu bedellerin tahsili için, açıklanan sebeplerle iş bu davanın açılmasının zaruretinin doğduğunu, davalıların (borçluların) şimdilik haksız ve yersiz olarak 365.000,00 TL asıl alacak olmak üzere bakiye alacağa ve ferilerine ilişkin yapılan itirazın iptaline ve takibin devamına, davalıların (borçluların) 9620 den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmelerine, mahkeme masrafları ile vekalet ücretinin karşı taraflara yüklenmesine, karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalılara usulüne uygun olarak tebligat yapılmış olup, davalılar tarafından cevap dilekçesi sunulmadığı görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, dava tarafından davalılar aleyhine Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 365.000,00 TL asıl alacak ve 61.168,92 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 426.168,92 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapıldığı, takip dayanağının “02.12.2019 tarihli, … sıra no’lu fatura ve 03.09.2019 tarihli,419355 sıra no’lu fatura” olduğu, takip borçlusu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, takip iki adet faturaya dayanılmıştır. Davalı taraf borcun tamamına itiraz etmiştir. Kural olarak ispat külfeti davacı taraf üzerindedir. Davacı taraf takibe konu faturaya ilişkin malın teslimi ve hizmetin verildiğini dava miktarı da gözetilerek HMK’ nın 199. Maddesi gereğince yazılı delillerle ispat etmelidir.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).

Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 12/10/2022 tarihli raporda özetle; davacı tarafından sunulan 2019,2020 ve 2021 yılı ticari defterlerinin T.T.K. ve V.U.K. Hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olmadığı, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı tarafından ticari defter ve belgeler sunulmadığından defterlerin delil niteliği hususunda değerlendirme yapılamadığı, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (21.10.2020) 5.746,60 TL alacaklı olduğu, gerek dava konusu edilen 306.900,00 TL tutarındaki faturanın davalı tarafından teslim alındığına ilişkin imzanın mevcut olması, gerekse bu faturanın davalı tarafından BA Formunda bildirilmiş olması hususları bi te nazara alındığında; 03.09.2019 tarihli 5 numaralı 306.900,00 TL irsaliyeli Faturasının davalının kabullünde olduğunun değerlendirildiği, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde, takip öncesi temerrüt sabit olmadığından işlemiş faiz hesabına yer olmadığı; davacının takip tarihi (26.10.2020) itibariyle davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalılara ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen davalıların ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği ve yerinde inceleme talep etmediği görülmüştür.
Davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi raporu taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı tarafça bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçesi ibraz edilmiş, Mahkememizce rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
Somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerinde alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Yukarıda da ayrıntılarına yer verildiği üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. Maddesi uyarınca ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi ve sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş, usulüne uygun ihtarata rağmen davalılarca ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Ancak alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitlere göre davacı tarafın ticari defter ve belgelerinin de yasal şartları taşımadığı ve sahibi lehine delil olabilecek nitelikte olmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmemesi de bu durumu değiştirmemektedir. Bu doğrultuda Mahkememizce davacının ticari defter ve belgelerine itibar edilmemiş, diğer mevcut deliller kapsamında değerlendirme yapılmıştır.
Dosyada mevcut bilgi ve belgelere ve bilirkişi raporuna göre davalı tarafça takibe konu faturalardan 03.09.2019 tarihli … numaralı 306.900,00 TL bedelli faturanın BA formu ile vergi dairesine bildirildiği sabittir. İş bu fatura yönünden taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu ve iş bu fatura içeriği malların davalı yana teslim edildiği hususu, bu bildirim ile ihtilafsız hale gelmiş ve davacı tarafça ispatlanmıştır. . Buna karşılık olarak davalılar tarafından iş bu fatura bedeli yönünden borcun ödendiği yazılı belge ile ispat edilemediğinden davanın bu miktar üzerinden ve Davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi yönünden kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Davaya ve takibe konu edilen 02.12.2019 tarihli, … sıra numaralı fatura yönünden faturaya ilişkin malın tesliminin yapıldığı davacı tarafça yazılı deliller ile ispat edilemediğinden bu fatura yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı …. Tic. Ltd. Şti Ve … Ltd. Şti. Adi Ortaklığı’na karşı açmış olduğu dava yönünden ise; adi ortaklığa karşı açılan davalarda, adi ortaklığın tüzel kişiliği ve dolayısıyla taraf ehliyeti bulunmadığından adi ortaklık yönünden davanın taraf ehliyeti yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Ortaklığa karşı açılan davanın taraf ehliyeti yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 306.900,00 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 61.380,00 TL icra inkar tazminatının davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 20.964,34-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30-TL harcın mahsubu ile bakiye 20.905,04- TL harcın davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden tahsili ile hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 326,10,10 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.385,40 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%84,08) göre hesap edilen 1.164,87-TL’nin davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 45.966,00- TL vekalet ücretinin davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Büyükçekmece Arabuluculuk Bürosu’nun …. numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%84,08) göre hesap edilen 1.109,88-TL’sinin davalılar … Ticaret Limited Şirketi İle Tasfiye Halinde … İnşaat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nden, 210,12-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalıların yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/01/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır