Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/623 E. 2021/1150 K. 07.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/623 Esas
KARAR NO : 2021/1150

DAVA : Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 22/07/2021
KARAR TARİHİ : 07/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. E. sayılı dosyası ile alacaklı gözüken ….. Sigorta A.Ş tarafından müvekkili Belediye aleyhine icra takibi başlatılmış olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden ….. Sigorta A.Ş ile ilgili Belediyeleri nezdinde ilgili Müdürlüklerle yaptıkları görüşmeler neticesinde herhangi bir resmi sözleşme bulunmadığı gibi buna bağlı olarak hiçbir şekilde resmi hiçbir borçlarının da bulunmadığını, alacaklı yan binanın çatı ve balkon gideri sokağa asfalt yapılmasından dolayı ağzının komple kapatmış tıkanmaya sebep olması hasebi ile su baskının sorumlusunu Belediyeleri olarak kabul etmiş ise de, söz konusu ödeme emrine konu, …. İli, …. İlçesi, … mahallesi, …. Sokak, No:21-23 D:1 adresinde ki binaya ilişkin yerinde ve dosyasında yapılan incelemede, bina çevresinde Belediyelerinin ekiplerince herhangi bir çalışma yapılmamış olup meydana gelen su baskınında Belediyelerinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, …. İli, … İlçesi, …. mahallesi, …. Sokak, No:21-23 D:1 adresinde ….’nin çalışma yapmış olduğunun tespit edilmiş olup …. personelinin çalışma yürütürken resimlerinin de mevcut olduğunu, temiz suyun ve atık suyun bakım, onarım ve işletmesinin …’ye ait olup, bu alt yapılardan kaynaklı olası bir sorundan Belediyelerinin hiçbir şekilde sorumlu olmadığını, hasar olup olmadığı, iddia edilen hasarla orantılı/ilintili tespit ve hasar giderim değerlemesi yapılıp yapılmadığına ilişkin beyan ve itirazları saklı kalmak kaydı ile alacaklı yanın icra işlemlerine devam etmesi sebebi ile müvekkili Belediye haciz tazyiki altında bulunduğundan tedbiren icranın durdurulması talepleri bulunduğunu beyanla; Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasından borçlu bulunmadıklarınnı tespitine, takibin iptaline, alacaklı aleyhine %20 ‘den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, alacak iddiasının yersiz ve mesnetsiz olduğu aşikâr olduğundan ve müvekkili Belediyenin haksız yere haciz tazyiki altında bulunduğu dikkate alındığında teminatsız olarak aksi kanaat hasılı halinde mahkememizce uygun göreceği teminat miktarı ile tedbiren icranın durdurulmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı yan davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davayı konu hasarın, davacı ilçe belediyesinin sorumluluğundaki sokakta yapılan asfalt çalışması nedeniyle sigortalı konutun bulunduğu binanın ortak giderinin kapanması sonucu meydana gelmiş olduğunu, 15.01.2020 tarihli eksper raporunda, sigortalı konutta meydana gelen hasara ilişkin olarak “…kaldırım altından yola verilen mutfak ve çatı yağmur giderlerinin tretuar bölgesindeki çıkış ağızlarının açık olmadığı, büyük oranda kapalı olduğu görülmüştür. Sigortalıya kaldırım altından geçen pimaşları sökülerek durumlarının kontrol edilmesi önerilmiştir. -Bilehare getirilen usta kaldırım altı pimaşları sötüğünde, bu pimaşları tıkalı ve kaldırım altına giren (L) konumdaki dirseklerde kaçak olduğu anlaşılmıştır. Sigortalı bu aşamadaki fotoğraf ve video kayıtlarını büromuza göndermiş ve hasar sebebinin bina ortak giderleri kaynaklı olduğu hususunu tekrarlamıştır… Rücu konusunda sigortalının gönderdiği ek beyan baz alınarak, rücu için bina yönetimine değil K.Çekmece belediyesine yapılabilir notu düşülmüştür. Bu ek beyan evraklar bölümüne atılmıştır.” denilmekte olduğunu, sigortalı …’ın müvekkili şirkete göndermiş olduğu 13.01.2020 tarihli dilekçesinde ise “Binanın çatı ve balkon gideri sokağa asfalt yapılmasından dolayı ağzının komple kapatmış, tıkanmaya sebep olmuştur. Su baskının sorumlusu belediyedir.” denilmekte olduğunu, ekspertiz raporu, sigortalı beyanı ve hasar dosyasında mevcut fotoğraflardan açıkça görüleceği üzere konutta meydana gelen hasarın, binanın ortak giderinin asfalt ile kapatılması sonucu meydana gelmiş olduğunu, davacı yan her ne kadar bina çevresinde herhangi bir çalışmasının olmadığını, çalışmanın … tarafından yapıldığını -ki müvekkili sigorta şirketine sunulan fotoğraflardaki kazı alanları ile tıkanan binanın ortak gideri farklı noktalarda- iddia etmişse de kazının ne zaman yapıldığı, kazıdan sonra asfalt çalışmasının kimin tarafından yapıldığına dair kazı ruhsatı veya herhangi bir belge sunmamış olduğunu, asfalt çalışmasının … tarafından yapıldığı düşünülse dahi davacı ilçe belediyesinin sorumluluğundaki sokakta onarım, bakım ve denetim yükümlüğünü yerine getirmediği ve zarardan sorumlu olacağının kuşkusuz olduğunu beyanla; davanın ve tazminat talebinin reddine, İİK md.72/4 uyarınca davacı aleyhine icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, icra takibine konu alacaktan dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkin Menfi Tespit davasıdır.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
6102 sayılı TTK m. 16/2’de “Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar.” düzenlenmesi yer almaktadır.
Davacının talebi davalı sigorta şirketinin hakkında başlatmış olduğu icra takibi nedeni ile borçlu olunmadığının tespitine ilişkindir. Davacı belediye TTK m.16/2 hükmü gereği tacir olmadığı gibi dava dışı sigortalı da gerçek kişidir. Uyuşmazlık mutlak ticari dava niteliğinde değildir ve genel hükümler dairesinde çözümlenmesi gerekmektedir. Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 07/12/2021

Katip ….
¸

Hakim ….
¸