Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/601 E. 2021/726 K. 14.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/601 Esas
KARAR NO : 2021/726

DAVA : Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
DAVA TARİHİ : 12/07/2021
KARAR TARİHİ : 14/07/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2021

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 17.04.2003 tarihinde İstanbul Ticaret Odasına … sicil numarasıyla tescil edilen, son olarak 40.000 paya ayrılan, 1.000.000 TL ödenmiş sermayeye sahip ‘… Hizmetleri ‘meslek grubunda faaliyet gösteren davalı … Lojistik Ve Taşımacılık Ltd. Şti.’nde 240.000 TL sermayeye, 9600 paya tekabil eden hissesinin sahibi olduğunu, şirketin 3 ortaklı olup diğer ortaklarının … ( 240.000 TL sermaye) ile … ( 520.000 TL sermaye) olduğunu, davalı şirketin, … ve …’nin müştereken müdür; …’in ise ‘Müdürler Kurulu Başkanı- Müştereken’ yetkilendirmesiyle yönetilmekte olduğunu, davalı şirketin son 7 yıl içerisinde aldığı kararlarla birlikte sicilde sermaye artışları, adres değişiklikleri ve hisse devirleri işlemleri görmüş olduğunu, bu anlamda …. İle kızı ….’un şirketin eski ortaklarından olduklarını, …’un, hissesini 22.07.2019 tarihinde; …’un ise 15.02.2016 tarihinde ….’e devretmiş olduklarını, …’un şirkette ki hissedarlığının ise 15.02.2016 tarihinde ‘resmi olarak’ sonlanmasına rağmen yeğeni (eşinin kız kardeşinin oğlu) …’in marifetiyle şirket yönetiminde aktif olarak bulunmaktan, şirket çalışanlarına emir ve talimatlar vermekten vazgeçmemiş, şirkette ki ‘gölge sahipliğinin’ devam etmiş olduğunu, bu durumun diğer şirket ortakları arasında bazı sorunlara yol açmış olduğunu, eski şirket ortağı ve .. ve kızı …’un, … Taşımacılık İnşaat ve Tic. Ltd. Şti.’nden ayrılık aşamalarında avukatlarıyla hukuki sorunlar yaşamış olduklarını, bu sorunun devamında avukatlarının, alacağını tahsil amaçlı giriştiği süreçte lehlerine sonuçlar almasıyla birlikte …’un, …’e devrettiği hisselere haciz şerhi işletmiş olduğunu, aynı zamanda İTO kaydında da gözüken bu haciz şerhi nedeniyle şirket faaliyetlerinin artık ihtilaflı hale gelmiş olduğunu, İTO kaydında herkesin görebileceği şekilde ‘takyidat’ olmasının kurumsal firmalar ve bankalar nezdinde sorunlara yol açmış olduğunu, şirket ortaklarının biraraya gelmiş ve 2020- Ağustos ayında ayrılık kararı ve şirketi fesih kararı almış olduklarını, ayrılık kararıyla birlikte şirket malvarlığının da satılarak bedelleriyle şirket borçlarının ödenmesinde mutabık kalınılmış olduğunu, her ne kadar o aşamada OKK ile tasfiye kararı resmen alınmamış olsa da şirketin gölge ortağı ….’un, şirket adına 11 adet takım olarak (ÇEKİCİ VE DORSESİYLE) Tır’dan 4 adedini kendisine/ yakınlarına ait …. Taşımacılık Ve Dış Tic. A.Ş. şirketine devretmiş/satmış olduğunu, bedelinin de şirket ödemelerine gidip gitmediğinin denetim ve araştırmaya muhtaç bir konu haline gelmiş olduğunu, şirketin en temel malvarlığı olan tırların satılmış ve şirketin gayri faal duruma gelmiş olduğunu, şirketin adına kayıtlı tapu ve araç olmadığı gibi bankalarda da mevduatının kalmamış olduğunu, ödemelerin ise aksamakta olası tahsilatların akıbetinin bilinmemekte olduğunu, kısacası, pasifin, aktifinden fazla duruma geçmiş olduğunu beyanla; müvekkilinin, TTK.638. maddesi gereğince haklı sebeplerle şirketten çıkmasına karar verilmesine, TTK. 638/2 maddesi uyarınca dava süresince, müvekkilinin ortaklıktan doğan borçlarının tümünün dondurulmasına, yine müvekkili ortağın durumunun ve haklarının teminat altına alınması amacıyla gerekli önlemlere tedbiren karar verilmesine, müvekkilinin çıkmaya esas payının gerçek değerinin tespitiyle kendisine ödenmesine, olası ihmal ve kusurlarla ya da kasıtlarla ilgili sorumluluk davaları ile şirketin feshini amaçlayan dava açma haklarının saklı tutulmasına, doğacak tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, haklı sebeplerle davalı şirketten çıkarılmaya karar verilmesi talebi ile çıkmaya esas payın gerçek değerinin tespiti ile davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekiline 13/07/2021 tarihli tensip tutanağının 1 nolu bendi ile; arabuluculuk son tutanağının aslı veya arabulucu tarafından onaylı suretini sunmak için 1 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde mahkememize ibraz edilmediği takdirde davanın usulden reddine karar verileceğine ilişkin süre verilmiştir.
Davacı vekili 14/07/2021 tarihli beyan dilekçesi ile; dava konusu olayda zorunlu arabluculuğa başvurulmamış olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2019/3611 Esas 2020/4734 Karar ve 04.11.2020 tarihli kararında görüleceği üzere birden fazla talebin yığıldığı terditli davalarda asli talebin zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığı hallerde diğer talepler yönünden zorunlu arabuluculuk şartı aranmadığının belirtilmekte olduğunu, mevcut durumda davadaki asli taleplerinin ortaklıktan çıkma talebi, tali taleplerinin ise çıkma bedelinin ödenmesi olduğunu, bu nedenle davada zorunlu arabuluculuk başvurusunun dava şartı olmadığı kanaatinde olduklarını beyan etmiştir.
6102 Sayılı TTK ‘nun 5/A maddesi (Ek:6/12/2018-7155/20 md.) “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
(2) Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hâllerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 114 maddesinde dava şartları açıkça sayılmış olup, mahkeme tarafından resen gözetilir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin 2019/890 E.-2019/867 K. sayılı ilamı ile ” dava, limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının ödenmesi istemine ilişkin olup, çıkma payının ödenmesi istemi nedeniyle ticari bir alacak davası niteliğini haiz olduğu, ayrıca uyuşmazlığın tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir işleme ilişkin olduğu, dolayısıyla bu davada arabuluculuğa başvurmuş olmanın bir dava şartı olarak kabul edilmesi gerektiği, ancak bu dava şartının yerine getirilmediği sonuç ve kanaatine varılmış olup.. ” belirtmesinin yapıldığı görülmüştür.
Somut olayda dava, haklı sebeplerle davalı şirketten çıkarılmaya karar verilmesi talebi ile çıkmaya esas payın gerçek değerinin tespiti ile davalıdan tahsili istemine ilişkin olup, 6102 Sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrasına aykırı olarak arabuluculuk kurumuna başvuru yapılmadan açılmış olması nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla davanın reddi ile aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1- 7155 sayılı Yasa ile değişik 6102 sayılı TTK’nun 5/A ve aynı sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı kanunun 18/A maddesinin 1. fıkrası uyarınca arabuluculuğa başvurulmasına ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta başkaca harç alınmasına yer OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde İstinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 14/07/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸