Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/60 E. 2022/317 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/60 Esas
KARAR NO : 2022/317

DAVA : İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/01/2021
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kooperatif Aidat Borcundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalıların, davacı müvekkili site bünyesinde bulunan mirasçıları ve bundan dolayı malikleri olduğu B Blok 12 nolu bağımsız bölüme ilişkin 30/08/2019, 30/09/2019 tarihli ve 24/02/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında bakım, onarım, tadilat ve tamir işlerinin yapılması için toplanan demirbaş gider borçlarını ödemediğini ve haklarında Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalıların, borca ve ferilerine gerekçesiz olarak, kötü niyetli itiraz ettiklerini, KMK‘nın 20. maddesi gereğince, aidat alacaklarını ve yönetime ait giderleri ödemekle yükümlü olduğunu, davalı borçluların yükümlülüklerini ihlal ettiklerini. uygulanan %5 gecikme tazminatı olduğunu, bu oranın uygulanabileceği KMK’nın ilgili maddesi uyarınca sabit olduğunu, anılan takibin açılamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığını, takibe konu icra dosyasın da belirtilen alacağın, müvekkili apartman yönetimi içinde bulunan davalı yanlara ait B Blok 12 nolu bağımsız bölümün, 24/02/2019 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında bakım, onarım, tadilat ve tamir işlerinin yapılması için toplanan demirbaş gider borçları olduğunu, davalılar tarafından yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olup, iptali gerektiğini,
davalıların haksız ve kötü niyetli olarak yapmış olduğu itirazın iptaline, anılan icra takibin işlemiş ve işleyecek faiz ve ferileri ile birlikte kaldığı yerden devamına, haksız ve kötü niyetli olarak yapılmış bulunan itiraz nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı (borçlu) tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davaya söz konusu taşınmazda kardeşleri … ve …’ın ikamet ettiğini, kooperatife üye olan annesi …’ın 2015 yılında vefat ettiğini ve kooperatif üyeliği sona erdiğini, evlatlarının mirasçıları olarak kooperatife üyeliğinin olmadığını, kasıtlı kötü niyetli olarak yetkisiz yerden yapılan icra takipleri ve açılan davalardan sürekli mağdur edildiklerini, kooperatifin 11 yıldır tasfiye halinde olduğunu, özellikle tasfiye olmaması için yönetim sürekli icra takibi ve davalar açtığını, kooperatife aidat, bakım, onarım, tamir, tadilat, demirbaş, yönetim gideri vs. Hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davaya söz konusu taşınmazda kardeşleri … ve …’ın ikamet ettiğini, kooperatife üye olan annesi …’ın 2015 yılında vefat ettiğini ve kooperatif üyeliği sona erdiğini, evlatlarının mirasçıları olarak kooperatife üyeliğinin olmadığını, kasıtlı kötü niyetli olarak yetkisiz yerden yapılan icra takipleri ve açılan davalardan sürekli mağdur edildiklerini, kooperatifin 11 yıldır tasfiye halinde olduğunu, özellikle tasfiye olmaması için yönetim sürekli icra takibi ve davalar açtığını, kooperatife aidat, bakım, onarım, tamir, tadilat, demirbaş, yönetim gideri vs. Hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Davaya söz konusu taşınmazda kardeşleri … ve …’ın ikamet ettiğini, kooperatife üye olan annesi …’ın 2015 yılında vefat ettiğini ve kooperatif üyeliği sona erdiğini, evlatlarının mirasçıları olarak kooperatife üyeliğinin olmadığını, kasıtlı kötü niyetli olarak yetkisiz yerden yapılan icra takipleri ve açılan davalardan sürekli mağdur edildiklerini, kooperatifin 11 yıldır tasfiye halinde olduğunu, özellikle tasfiye olmaması için yönetim sürekli icra takibi ve davalar açtığını, kooperatife aidat, bakım, onarım, tamir, tadilat, demirbaş, yönetim gideri vs. Hiçbir borcunun bulunmadığını, bu nedenle açılan davanın reddine karar verilmesini, davacı tarafın kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … cevap dilekçesinde özetle; davaya söz konusu taşınmazda iki kardeş birlikte ikamet ettiklerini, anneleri …’ın 1996 yılında temelden kooperatife üye olduklarını, 2015 yılında vefat ettiğini, kooperatif üyeliğinin sona erdiğini, kendileri ve diğer kardeşlerinin mirasçıları olarak kooperatife üyeliklerinin olmadığını, Kooperatifler Kanunu 14. maddesinin tamamında ve Ana sözleşmedeki şartlarda da belirlenen maddede ölen ortağın durumu kanun ile belirlendiğini, davacı kooperatifin yetkisiz yerden başlattığı icra takipleri ve açtığı davaların sürekli kasıtlı ve kötü niyetli olarak açıldığını, kooperatife aidat, bakım, onarım, tamir, tadilat, demirbaş, yönetim gideri vs. hiçbir borçlarının bulunmadığını, açılan davanın reddi ile yargılama giderlerinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, davalıların murisine ait bağımsız bölüme ilişkin bakım, onarım, tadilat ve tamirat işlerinin yapılmasına ilişkin toplanan demirbaş gider borçlarının ödenmediği iddiasına dayalı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının davalılardan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, var ise ödemeler, yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı, davacının davalılardan talepte bulunma hakkının olup olmadığı hususlarındadır.
… ili, … ilçesi, … köyü, … ada, … parselde kayıtlı … Blok, 6. Kat, B Giriş, 12 numaralı bağımsız bölümün tapu kaydı için Başakşehir Tapu Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevapta bağımsız bölümün bulunduğu taşınmazların kat mülkiyeti olduğu ve toplu yapı şerhi olmadığı belirtilmiştir.
Demirbaş gider borcunun, takip ve dava konusu alacağın kaynağı ve dayanağının ne olduğu, söz konusu alacağın davalıların murisinin ölümünden önce mi yoksa murisin ölümünden sonra mı doğan alacaklara ilişkin olup olduğu, davalılardan kooperatif ortağı olmaları sebebi ile mi bir talepte bulunulduğu yoksa murislerin ölümünden önce doğan murislerine ait borçtan sorumlu olmaları sebebi ile mi talepte bulunulduğu, davalıların murislerinin ölümünden sonra kooperatif üyesi olmaları yönünde herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı ve kooperatif üyesi olup olmadığı hususunda davacı tarafa açıklamada bulunmak üzere süre verilmiş olup davacı vekili sunmuş olduğu beyan dilekçesinde takibin dayanağının 2019 yılı genel kurul kararlarında belirlenen onarım, tadilat ve tamirat işleri ile ödenmeyen ve eksik ödenen aidat alacaklarına ilişkin olduğunu, davalıların annesi …’ın kooperatif üyesi olduğunu ancak ne zaman vefat ettiğinin bilinmediğini, davalıların kooperatife ortaklıklarının bulunmadığını, murislerinin kooperatif üyesi olması ve taşınmazın davalılarca kullanılması sebebiyle borçtan sorumlu olduklarını, belirtmiştir.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5. maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Kooperatifler Kanununun “Ortağın Ölümü ve Ortaklığın Devri” başlıklı 14. maddesinde ortağın ölümü ile ortaklık sıfatının sona ereceğinin ve ana sözleşmede gösterilecek şartlarla ölen ortağın mirasçılarının kooperatifte ortak olarak kalmalarının sağlanabileceğinin düzenlendiği, somut olayda davacı kooperatif üyesi olan ve davalıların murisi …’ın 18/02/2015 tarihinde vefat ettiği, davacı vekilinin beyanına göre davalıların annesi …’ın kooperatif üyesi olduğu ancak ne zaman vefat ettiğinin bilinmediği, davalıların kooperatife ortaklıklarının bulunmadığı, davacının, davalılardan kooperatif ortağı olmaları sebebi ile değil murislerinin kooperatif üyesi olması ve taşınmazın davalılarca kullanılması sebebiyle talepte bulunduğu, icra takibine konu alacağın 2019 yılı genel kurul toplantısında alınan kararlara ilişkin olduğu, davalıların murislerinin ölümünden sonra kooperatif üyesi olmaları yönünde herhangi bir işlem yapılmadığı ve kooperatif üyesi olmadığı anlaşılmakla bu durumda davalılar, davacı kooperatifin üyesi olmadığından uyuşmazlığın kooperatif ve üyesi arasındaki ilişkiden kaynaklanmadığı, buna göre ise Mahkememizin görevli olmadığı, Başakşehir Tapu Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında bağımsız bölümün bulunduğu taşınmazların kat mülkiyeti olduğu bildirildiği bu kapsamda 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının Ek-1. maddesine göre, bu Yasanın uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlık sulh hukuk mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiği anlaşılmakla görevli Mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu, uyuşmazlığın görevli mahkeme olan Sulh Hukuk Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği nazara alınarak göreve ilişkin dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/.1.(c).b,115 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin, davalı asil …’ın, davalı asil ….’ın yüzlerine karşı, diğer davalıların yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.31/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır