Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/594 E. 2022/761 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/594 Esas
KARAR NO : 2022/761

DAVA : İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı/borçlu …’in dava dışı 3. şahıs …’ya olan borcunun karşılığı olarak … Bankası …. Şubesi’ne ait, …. çek numaralı hesap için alındığını, 15.06.2011 keşide tarihli, 36.000,00-TL bedelli çeki ciro ederek …’ya teslim ettiğini, söz konusu çekin dava dışı 3. şahıs … tarafından Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konulduğunu, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının icra takip alacaklısı olan … ile müvekkili … arasında 19.11.2020 tarihinde “Alacağın Temliki Sözleşmesi” akdedildiğini, çek konusu alacak ve Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına ilişkin tüm alacak ve takip haklarını müvekkiline temlik ettiğini, dolayısıyla müvekkilinin, taraflar arasında imzalanan temlik sözleşmesi ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının tüm alacak ve alacağa bağlı tüm hakları devraldığını, devralınan bu alacak ve alacağa bağlı yan hakların tahsili amacıyla davalı/borçlu aleyhinde Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız takip başlatıldığını, davalı/borçlu yan tarafından borca, faize ve diğer tüm alacak miktarlarına haksız ve hukuka aykırı şekilde itiraz edildiğini, mahkeme nezdinde dava ikame edilmeden evvel davaya konu alacağa ilişkin olarak zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, ancak arabuluculuk aşamasında bir anlaşma sağlanamadığını, bu nedenle davalı-borçlu tarafından icra takibine yapılan itirazın iptali amacıyla işbu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, mahkemece davalı/borçlunun haksız şekilde yapmış olduğu itirazın iptal edilmesi gerektiğini, müvekkilinin temlik sözleşmesi ile Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyanın alacak ve takip haklarını devraldığını, her ne kadar icra dosyasına konu borcun dayanağı olan kambiyo senedi vasfını yitirmiş olsa mahkemece de bilindiği üzere; kambiyo senetleri vasfını yitirmişse de para alacağının ispatı niteliğinde kabul edildiğini, kaldı ki Yargıtay içtihatları uyarınca da işbu senetlerin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edildiği ve çekin zaman aşımına uğramış olmasının yalnızca kambiyo hukukuna dayalı hakkını kaybetmiş olacağının kabul edildiğini, davalı/borçlu tarafından işbu davaya konu olan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında her ne kadar asıl alacak ile birlikte faizlere de itiraz edilmişse de işbu hususun kabulünün mümkün olmadığını, alacağın devri ile birlikte asıl alacağa bağlı faizlerin ve yan hakların tamamının da alacağı devralana geçtiği hususunun öğretide kabul edildiğini, temlik sözleşmesi ile birlikte asıl alacağa bağlı faizlerin geçeceğini ve hatta temlik tarihine kadar tahsil edilemeyen faizlerin devralan şahsa geçeceğinin açıkça belirtildiğini, somut olayda, davalı/borçlu tarafından gerek asıl alacağa gerekse faizlere haksız şekilde itiraz edilmiş olduğundan davalı/borçlu tarafından icra takibine yapılan itirazın kaldırılmasını talep ettiklerini, mahkemece yapılacak yargılama neticesinde; müvekkili ve dava dışı 3.şahıs … arasında yapılan temlik sözleşmesi uyarınca alacaklı hale geldiğinin açık olduğunu, bu minvalde davalı-borçlunun haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğinin aşikar olduğunu, davalı-borçlunun itiraz dilekçesi incelendiğinde borca itiraz hususunda herhangi bir hukuki gerekçe ileri süremediği bilakis mesnetsiz beyanlarla itiraz ettiğinin görüleceğini, salt bu husus dahi itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, kaldı ki, takip konusu alacağın, likit alacak olduğunu, bu durumda likit alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceği Yargıtay Kararlarıyla da sabit olduğunu, davalı-borçlu tarafından icra takibine haksız şekilde itiraz edildiğini, yargılama sürecinde mal kaçırma ihtimali ve böyle bir durumda ilerde verilecek olan kararın infazının mümkün olmayacağı ihtimali göz önüne alınarak, davalı/borçlunun adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının öncelikle teminatsız şekilde, mahkemece aksi kanaatte olması halinde ise belirlenecek teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini,
davalı/borçlunun mal kaçırma ihtimali göz önüne alınarak taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine, dava konusu alacağı tutarında teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte ise mahkemece belirlenen teminat bedelinin ta mahkeme veznesine depo edilmesi akabinde ihtiyaten haczine kararı verilmesini,

davalı-borçlunun Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas numaralı dosyasına vaki itirazının iptaline ve takibin devamına,

kötü niyetli davalı-borçlunun takibe konu alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkûmiyetine,
yargılama masraf ve giderleri ile vekalet ücretinin davalı-borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Öncelikle davacının ileri sürdüğü gibi dava dışı … ile davacı … arasında 19/11/2020 tarihli Alacağın Temliki Sözleşmesi akdedilerek bu sözleşmeyle, Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo takibi dosyasının tüm alacak ve alacağa bağlı tüm hakları devretmesinin hukuka aykırı olduğunu, davacının ilgili takip dayanağı çek bedeli alacağını, alacağın temliki sözleşmesiyle devraldığını ileri süremeyeceğini, bilindiği üzere hamile yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için, çekin arka yüzünde TTK’nın 788. maddesi uyarınca adına alacağın temliki sonucunu doğuran bir cironun bulunması gerektiğini, çeke dayalı alacağın temliki sözleşmesi usule uygun olmadığını, çeke dayalı temliğin, açık kanun hükmüne ve içtihatlara göre ancak ve ancak çek üzerine yazılacak beyanla sağlanacağını, bunun aksi yönde harici düzenlenen temlik sözleşmesi ile alacağın devri hukuka aykırı olduğundan davacının açtığı işbu davanın, usule ve yasaya aykırı olması sebebiyle reddi gerektiğini, davacının dava dilekçesinde alıntıladığı emsal Yargıtay kararlarından da görüleceği üzere, zamanaşımına uğramış çekler sebebiyle kambiyo hukukundan doğan haklar yitirilmiş olduğunu, bu durumda taraflar arasında temel ilişki bulunması halinde, bu belgeler yazılı delil başlangıcı niteliğini alır fakat arada temel ilişki bulunmaması halinde ancak TTK’nın 732. maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükümlerine dayanılabildiğini, davacının temlik ile alacağı devralarak borcun doğduğunu ileri sürdüğü iddialarını kabul etmeyerek bu haliyle borcun doğumuna itiraz ettiklerini, müvekkilinin ne davacıya ne de davacının iddia ettiği gibi alacağı temlik aldığı dava dışı …’ya borcu olmadığını, davacının işbu dava konusu icra takibini açarken dayanağı alacağın temliki değil bahse konu çek olduğunu ve çekteki temel ilişkiyi kendisinin dahi ortaya koyamadığının da aşikar olduğunu, dolayısıyla taraflar arasında çekin dayandığı temel ilişki mevcut olmadığından davacının sebepsiz iktisap hükümlerine dayanarak sözde alacağını tahsil etmeyi talep edebilmesi bir an için düşünülse dahi dava konusu icra takibine dayanak yapılan alacağın temliki sözleşmesine konusu çekin, zamanaşımına uğrayarak kambiyo vasfını yitirdiğini, bilindiği üzere zamanaşımına uğramış çeklere dayalı sebepsiz zenginleşme davası çekin zaman aşımına uğradığı tarihten ya da çekin bankaya ibraz edilmemesi halinde ibraz süresinin geçtiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde açılması gerektiğini, ancak davacı alacaklı işbu davayı yasal süresi geçtikten çok sonra açtığını, dolayısıyla davacının bu süreyi geçirdiğinin aşikar olup bu hakkını da kaybettiğini, davacının, temlik sözleşmesiyle devralınan icra takibine konu senedin yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilerek alacağın varlığını ispat etmek amacıyla tanıklarının dinlenilmesini talep etmişse de taraflar arasında çekin dayandığı temel ilişki mevcut olmadığından, bahse konu yazılı delil başlangıcı olarak değerlendirilemeyeceğini ve bu sebeple de davacı yanın tanık dinletme talebine muvafakatlarının olmadığını, bu talebin reddine karar verilmesini, davacının Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo takibinin üzerinden 10 yıl geçmesine çok az bir süre kaldığında aynı dosyanın tüm alacak ve alacağa bağlı tüm haklarını devraldığından bahisle işbu dava konusu icra takibini başlattığını, dava konusu çekin zaman aşımına uğrayarak kambiyo vasfını yitirdiğini, kaldı ki çeke dayalı icra takibinin de zaman aşımına uğradığı Büyükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi 22/02/2018 tarihli … Esas ve … Karar sayılı mahkeme dosyasındaki kesinleşmiş kararıyla da sabit olduğunu, İşbu kararla davacının temlik aldığını ileri sürdüğü Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı kambiyo takibi zaman aşımına uğradığından bahisle icra takibi davalı müvekkili yönünden geri bırakıldığını, dolayısıyla ilgili kambiyo takibinin İcra Hukuk Mahkemesince 13/02/2017 tarihinde zaman aşımına uğradığını, kesin kararla sabit olduğunu, zaman aşımına uğramış icra takibine bağlı tüm alacak ve taleplerin 19/11/2020 tarihli Alacağın Temliki Sözleşmesiyle davacıya devredilmesinin hukuka aykırı olduğunu, icra takibine konu alacak icra dosyasında yapılacak muamele ile devredilebileceğini, ortada devredilecek alacak dahi kalmadığını, çünkü mahkeme ilamı ile takip konusu alacağın zaman aşımına uğradığını ve icranın geri bırakıldığının sabit olduğunu, bu bağlamda davacı alacaklı, aynı çekle ilgili olarak alacağı devir aldığı iddiasıyla mükerrer takip yapmış olduğunu, bu sebeple de davacı alacaklının haksız ve hukuka aykırı davasının reddine karar verilmesini talep ettiklerini, davacı taraf ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmişse de ihtiyati haciz şartlarının gerçekleşmediğini, davacının davalıdan alacağının da olmadığını, dolayısıyla davacının işbu ihtiyati haciz talebinin reddini talep ettiklerini, davacının iddia ettiği gibi bir alacağı olmayıp taraflar arasında bir ilişki mevcut olmadığını, davalının itirazında haklı ve iyi niyetli olduğunu, buna karşılık davacının icra takibine geçmekte haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu sebeple icra inkar tazminatı isteme şartlarının oluşmadığını, aksine davacının haksız ve kötü niyetli olarak takip başlatmış olması sebebiyle icra takibine konu ettiği 68.858,52-TL asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etme zaruretinin hasıl olduğunu, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın tüm talepleriyle birlikte reddine, davacının davalıya icra takibinde talep edilen 67.858,52-TL asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, zamanaşımına uğrayan 1 adet çekten kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; icra takibine konu edilen 1 adet çek sebebiyle taraflar arasında akdi yada ticari bir ilişki bulunup bulunmadığı alacağın temliki sözleşmesine göre çekin devredilip devredilemeyeceği , davacının, davalıdan söz konusu çekler sebebiyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu hususlarındadır.
Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı 36.000,00-TL asıl alacak, 31.858,52-TL faiz alacağı olmak üzere toplamda 67.858,52-TL’nin tahsiline ilişkin yürütülen takipte davalı takip borçlusu tarafından itiraz edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizin … Kasa numarasına kayıtlı olan …. Bankasına ait 15/06/2011 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul olan, keşidecisinin …, …. çek seri numaralı, lehtarının … olduğu, 36.000,00-TL bedelli çekin arkasında sırasıyla …’in, …’ın, …’in, …’ın cirolarının yer aldığı görüldü. 15 Haziran 2011 tarihinde …bank’a ibraz edildiği, karşılığının olmadığına dair işlem yapıldığı anlaşılmıştır.
Büyükçekmece …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası, Büyükçekmece … İcra Hukuk Mahkemesi ‘nin … esas sayılı dosyası, Büyükçekmece CBS’nin … soruşturma sayılı dosyası UYAP sistemi üzerinden celp edilmiştir.
TTK’nun 788/1. maddesi uyarınca; emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çek, ciro ve teslim yolu ile devredilebilir. Çekin emre yazılı veya belirli bir kişi lehine düzenlenmesi halinde, ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan cirantalar yetkili hamil olurlar.
TTK’nun 790. maddesinde ise; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir ciroyu diğer bir ciro izlerse bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi getirilmiştir.
Bankaya çekin tahsili için ibrazı ve bankaca çekin karşılığının bulunmadığı şerhinin bu imza altına işlenmesinden sonra, bu çekte hak sahibi olunabilmesi için alacağın temliki sonucu doğuran ve çeki bankaya ibraz edenin bir cirosunun TTK’nın 793. maddesi uyarınca bulunması şarttır. ( Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.12.2017 gün ve 2016/4895-2017/7278 E. K. sayılı ilamı)
Hukuk Genel Kurulu’nun 24.04.1996 tarihli 199 6/12-136 E. 1996/288 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere, hamile yazılı bir çekin bankaya ibrazından sonra ciro edilmeksizin başkasına elden devri olanaksızdır. Çek dışındaki, alacağın temliki sözleşmesi ile de çekten kaynaklanan hak devredilemez. İbrazdan sonra alacaklının çekte hak sahibi olabilmesi için, TTK’nun 793. maddesi uyarınca adına alacağın temliki sonucu doğuran usulüne uygun bir cironun bulunması gerekir.
Dava, zamanaşımına uğrayan bir adet çekten kaynaklı alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, davaya konu çekin incelenmesinde ; … Bankasına ait 15/06/2011 keşide tarihli, keşide yeri İstanbul , keşidecisinin …, …. çek seri numaralı, lehtarının …, 36.000,00-TL bedelli çek olduğu ;çekin arkasında sırasıyla …’in, …’ın, …’in, …’ın cirolarının yer aldığı 15/06/2011 tarihinde …bank’a ibraz edildiği , çekin ne muhatap bankaya ibrazından önce, ne ibrazı anında ne de ibrazından sonraki aşamada ne dava dışı …nın nede davacının çekteki ciro silsilesinde isminin yer almadığı, çekte, ibraz kaşesinden önce dava dışı …’ın cirosunun bulunduğu, Bankaya çekin tahsili için ibrazı ve bankaca çekin karşılığının bulunmadığı şerhinin bu imza altına işlenmesinden sonra, bu çekte hak sahibi olunabilmesi için alacağın temliki sonucu doğuran ve çeki bankaya ibraz edenin bir cirosunun TTK’nın 793. maddesi kapsamında bulunması gerektiği, çeklerin arkasında alacağın davacıya temlik edildiğine ilişkin bir kaydın bulunmadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan 19/11/2020 tarihli temlik sözleşmesi suretin de dava dışı …nın ”temlik eden” ve takip alacaklısı davacı …in yer aldığı bu kapsamda dava dışı …nın ”temlik eden” ve takip alacaklısı davacı … in ”temlik alan” sıfatıyla düzenledikleri 19/11/2020 tarihli belge ile de çekteki alacağın devredilemeyeceği,bu nedenle de davacının işbu çekte alacaklı sayılamayacağı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar davalı taraf kötü niyet tazminatı talep etmiş ise de; takibin kötü niyetli olarak başlatıldığına dair bir delil bulunmadığı, bu yöndeki iddianın ispat edilemediği anlaşıldığından bu yöndeki talebin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davalı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin tümünün alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Alınması gereken 80,70-TL’nin harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 819,57-TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 738,87-TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır