Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/575 E. 2023/981 K. 06.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/575 Esas
KARAR NO : 2023/981

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2021
KARAR TARİHİ : 06/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin giyim-tekstil sektöründe faaliyette bulunan bir firma olduğunu, davacı şirket
tarafından davalı şirkete alt-takım eşofman dikimi ile eşofman alt, kapşonlu model, aprex
model işçilik hizmetleri sunulduğunu,
davacı şirket tarafından, 07/12/2020 vade tarihli, … numaralı, 74.581,52-
TL bedelli ve 22/12/2020 vade tarihli, …. numaralı, 32.094,40-TL bedelli
şeklinde iki adet fatura kesildiğini ve usulüne uygun olarak davalıya tebliğ edildiğini, davalı
tarafından iş bu faturalara itiraz edilmediğini,
borçluya defalarca başvurulmasına rağmen; sadece 05/02/2021 tarihinde, 40.000,00-TL
kısmi ödeme yapıldığını, bakiye 66.675,92-TL’lik borcun ekonomik sıkışıklık nedeniyle
ödenemeyeceği müvekkile ifade edilmiş ve müvekkile bugüne kadar bakiye alacağı için
ödeme yapılmadığını,
davalı tarafın kötü niyetli olarak, 29/12/2020 tarih ve … nolu KDV dahil
24.744,12-TL bedelli fiyat farkı faturası kesip müvekkile e-mail ile gönderildiğini, Bunun
üzerine, müvekkil şirket Kırklareli …. Noterliğinin 04/01/2021 tarih ve … yevmiye
numaralı ihtarnamesi ile davalı tarafından kesilen fiyat farkı faturasına itiraz edildiğini ve
işbu faturanı iade edildiğini, davalı şirketten bakiye 66.675,92-TL alacağı bulunduğunu,
bunun üzerine; alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü
…. E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, Davalı borçlu şirket tarafından borca
itiraz edildiğini, arz ve izah edilen ve resen nazara alınacak tüm hukuki ve maddi tüm
sebepler dolayısıyla; borçlu tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas
sayılı icra dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, davalının alacağın yüzde
20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, yargılama gideri
ve avukatlık ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket ile davacı şirketin kumaşı davalı tarafından verilen eşofman takımı- kapşonlu
model malların işçiliğinin davacı şirketçe yapılması hususunda anlaştıklarını işin devamı
sürecinde davalının davacı tarafa ödemeler yaptığını daha sonra davacı tarafça anlaşmaya
aykırı olarak fiyat artırarak fatura etmesi üzerine davalı şirket tarafından 29/12/2020 tarih
ve …. no.lu KDV dahil 24.744,12-TL bedelli fiyat farkı faturası tanzim
edilerek kendilerine gönderildiğini,
fiyat farkı faturasının öncelikle kabul edildiğini ancak işin devamında malların, anlaşmaya
aykırı olarak bozuk dikilmesi üzerine müvekkilin önce ikazı, sonrasına da bozuk dikilen
mallara ilişkin reklamasyon faturası kesip kendilerine göndermesi üzerine hem fiyat farkı
hem de reklamasyon faturasına itiraz ettiklerini,
söz konusu ürünlerin halen davalı işyerinde istifli şekilde tutulduğunu, davacı taraf,
anlaşmaya uygun olmayan nitelikte bozuk üretiminden kaynaklı olarak müvekkil şirketin
yurt dışından aldığı siparişleri süresinde yetiştirememesinden kaynaklı olarak mağdur
olmasına sebebiyet verdiğini arz edilen ve resen görülecek sebeplerle haksız ve hukuka aykırı
olarak ikame edilen itirazın iptali davasının reddini, kötü niyetle yapılan takip yönünden
takip miktarının %20 sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ve ücreti
vekaletin karşı … üzerinde bırakılmasına karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş, keşif icra edilmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 66.675,92-TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “07/12/2020 vade tarihli, … numaralı, 74.581,52-TL meblağındaki fatura, 22/12/2020 vade tarihli, … numaralı, 32.094,40-TL meblağındaki faturanın bakiye 66.675,92 TLlik miktarı” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf, davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında alt-takım eşofman dikimi ile eşofman alt, kapşonlu model, aprex
model işçilik hizmetlerini sunduğunu iddia etmekte iken, davalı taraf malların davacıya yanca anlaşmaya
aykırı olarak bozuk dikildiğini, şirketin
yurt dışından aldığı siparişleri süresinde yetiştirememesinden kaynaklı olarak mağdur
olmasına sebebiyet verildiğini iddia etmektedir.
-Bu doğrultuda taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacının, davalı tarafa vermiş olduğu işçilik hizmeti sebebiyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre davacının işçiliğini yaptığı söz konusu ürünlerde iddia edildiği şekilde ayıp olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilip getirilmediği ayrıca ayıp sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı hususlarında hususlarında toplanmaktadır.
-Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu doğrultuda ilkelerin somut olaya uygulanması gerekmektedir.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
-Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
-Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun eserin kabulü başlıklı 477. Maddesinde, eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluktan kurtulacağı, ancak yüklenici tarafından kasten gizlenen ve usulüne uygun gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğunun devam edeceği düzenlenmiştir.
-Eserin teslimi ve kabulü ayrı kavramlardır. Eserin teslimi sözleşmenin konusu olan işlerin iş sahibine verilmesi-teslim edilmesidir. Yüklenici teslim ile sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmiş olur ancak sözleşmeden doğan yükümlülüklerinden kurtulmaz. Yüklenicinin sorumluluktan kurtulması teslim edilen eserin iş sahibi tarafından açıkça ya da örtülü kabulü ile olur.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1 maddesinde; “İş sahibi eserin teliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. ” hükümlerine yer verilmiştir. Eski Borçlar Kanunu’nda da benzer şekilde düzenlemeye verilmiştir.
-Bilindiği gibi açık ayıp meydana gelen eserde basit bir muayene ile ve çıplak gözle tespit edilebilen ayıplardır. Açık ayıplarda iş sahibi, eserim tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre eseri gözden geçirip varsa açık ayıpları tespit ve ayıpları uygun süre içerisinde iş sahibine bildirmek zorundadır. Eski Borçlar Kanunu ve yeni Türk Borçlar Kanunu’nda muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup işin niteliği ve olayın özelliği ve imal edilen şeyin büyüklüğü, genişliğine göre süreler farklı olacak ve olayın niteliğine göre belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi iş sahibi bizzat yapabileceği gibi 818 sayılı Borçlar Kanunu 359/2 ve Türk Borçlar Kanunu 474/2 maddesi hükümlerine göre mahkeme aracılığı ile tespit ettirebilir.
-Açık ayıplarda iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur.
-Gizli ayıp ise eserde basit bir muayene ile tespit edilemeyen, çıplak gözle görüşüp saptanamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan veya kullanım sırasında gelişen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ayıplardır. Bu ayıplarla ilgili BK 359/1, TBK 474/1 maddelerindeki makul sürede muayene ve ihbar yükümlülüğüne ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Ancak BK 362/3 ve TBK 474/3 maddeleri hükümleri gereğince eserdeki ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı belirtilmek suretiyle gizli ayıplar yönünden de iş sahibine ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin yükleniciye ayıbı ihbar etme yükümlülüğünü yüklemiştir.
-Gerek 818 sayılı BK gerekse 6098 sayılı TBK’da eserdeki açık ve gizli ayıpların yükleniciye ihbarının şekli ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılmış olması ihbar kolaylığı sağlar ise de sözleşmede veya eklerinde bu husus kararlaştırılmamışsa taraflar tacir olsa dahi ayıp ihbarının her türlü delille, tanık beyanı ile de ispatlanabileceği Yargıtay tarafından içtihatlar ile kabul edilmiştir. ( Örn. Yargıtay. 15 H.D 13/05/2011 2010/7511 Esas 2011/2896 Karar sayılı ilamı )
-Ayıbın varlığı ve ihbarı bir itiraz niteliğinde olmayıp ancak taraflarca ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir defi niteliğindedir. Taraflarca usulüne uygun olarak süresi içerisinde ileri sürülmedikçe ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığının Mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi mümkün değildir. ( Örn. Yargıtay 15 H.D. 05/05/2016 tarih 2015/4343 Esas 2016/2603 Karar sayılı ilamı )
-Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Bu seçimlik hakların dışında ayıpta yüklenicinin kusurunun bulunması halinde iş sahibinin genel hükümlere göre diğer zararlarını isteme hakkı vardır.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Bu kapsamda davalı tarafın ayıplı olduğunu iddia ettiği ürünler ile tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla keşif icra edilmiş, keşif sonrasında tekstil mühendisi ve SMMM bilirkişiden oluşan heyetine dosya tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05/12/2023 tarihli raporda özetle; davacı tarafın 2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve
sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, davalı tarafın 2020-2021 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve
sahibi lehine delil niteliği taşıdığı,
tarafların ticari defter ve kayıtlara göre, davalı tarafın davacı tarafa düzenlediği
28.12.2020 tarihli … numaralı KDV dahil 24.744,72 TL tutarlı ile
9.03.2021 tarihli, …. numaralı, KDV dahil 43.740,00 TL tutarlı
toplam 2 adet ve KDV dahil 68.484,72 TL tutarlı faturanın içeriğinin ispat edilmesi
gerektiği, ispat halinde takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan alacağının
olmayacağı/olamayacağı aksi halde davacı tarafın davalı taraftan takip tarihi itibariyle
66.675,92 TL alacaklı olduğu,
dosya kapsamında alıcı firmanın ürünleri kabul etmediğine dair kalite kontrol
belgesi mevcut olmadığından dolayı mal kabul edilebilirlik sınırı hakkında
değerlendirme yapılamadığı, bunlarla birlikte davacı firmanın üretim esnasında,
istenen ölçü tablosuna uymadığı ve dikim hataları yaptığı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Tarafların hukuki olmayan
teknik itirazlarının değerlendirilerek ek rapor düzenlenmesi amacıyla dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 09/03/2023 tarihli ek raporda özetle; dosyaya sunulu bilgi ve belgelerden 03.10.2022 tarihinde keşif heyetine sunulan
ve ayrıntılı incelenerek fotoğraflanan ürünlerin (ürünler üzerinde herhangi bir
etiket veya emare bulunmadığı için) dikişi yapan firma konusunda bir kanaate
varılamayacağı,
özellikle pembe kapüşonlu model üst ve gri melanj renklerdeki üst eşofman
modeli ürünlerdeki ton farkı hatasının; davalı firma tarafından kumaş pastal
serimi-kalıp yerleştirme esnasında boyuna renk kalite kontrolü
yapılmadığından mı veya metolamanın hatalı yapılmasından mı, yoksa dikişi
yapan firma tarafından malın dikilmesi esnasında (metolamaya dikkat
edilmediğinden) yanlış eşleştirmeden mi kaynaklandığı hususunda tespit
yapılamadığı,
dosya kapsamında alıcı firmanın ürünleri kabul etmediğine dair kalite kontrol
belgesi mevcut olmadığından dolayı mal kabul edilebilirlik sınırı hakkında
değerlendirme yapılamadığı, bunlarla birlikte üretici firmanın dikiş esnasında,
istenen ölçü tablosuna uymadığı ve dikim hataları yaptığı kanaatine varıldığı,
açıklamalardan ve fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere kapüşonlu
model ürün üzerinde de incelemeler yapıldığı,
kök raporun inceleme kısmında geçen “yüzeysel inceleme” tamlamasının
detaysız inceleme anlamına gelmediği, tekstil sektöründe kumaş yüzeyine
bakılarak yapılan (gözle muayene) yüzey incelemesi anlamına geldiği,
kök rapordaki sonuç ve kanaatin değişmediği görüş ve kanaatini bildirildiği görülmüştür.
-Alınan bilirkişi kök ve ek raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
-Mahkememizce alınan raporlar dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Yukarıda yer verilen açıklamaların somut olaya uygulanmasında; davalı tarafça dava konusu edilen ürünlerin davalı tarafça teslim alındığı, davalı beyanları ve ticari defter kayıtları ile ihtilafsız olup, davalı tarafça ilgili ürünlerin ayıplı olduğu iddia edilmektedir.
-İncelenen ticari defter kayıtlarına tarafların ticari defterlerindeki farkın 4 sebepten kaynaklandığı görülmektedir.
-Bunlardan ilkinin davalı tarafın davacı … düzenlendiği 28/12/2020 tarihli …. numaralı 24.744,72- TL bedelli fatura olduğu, faturanın açıklama kısmında “Faturanın açıklama kısmına “1.345 Adet Eşofman Alt İşçilik Fiyat İadesi, 413 Adet
kapşonlü Model İşçilik Fiyat İadesi, 1.804 Adet Aprex Model İşçilik Fiyat
İadesi, 1.080 Adet Eşofman Dikimi Alt Fiyat İadesi” ibaresinin yer aldığı, iş bu faturanın her iki tarafın da ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
-Buna göre iş bu farklılığın sebebi olan 24.744,72-TL’lik iade faturasının davacı tarafça ticari defterlere işlenmesi nedeniyle her iki tarafın da kabulünde olduğu, her ne kadar davacı tarafça iade edilmesi amacıyla ihtarname düzenlenmiş ise de ticari defterlere kaydedilen ve aksi yönde bir kayıt içermeyen bu kaydın davacı aleyhine bir kayıt olduğu, fatura içeriği mallar yönünden davalı tarafın süresinde ayıp bildiriminde bulunduğu Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Ticari defter ve kayıtlardaki farklılığın ikinci sebebinin 05/02/2021 tarihli 40.000,00 TL ödemenin her iki taraf defterinde kayıtlı olmamasından kaynaklandığı ve fakat iş bu ödemenin davacı tarafın da dava dilekçesindeki beyanlarıyla kabulünde olduğu anlaşıldığından, bu farklılık yönünden ayrıca bir inceleme yapılmamıştır.
-Ticari defter ve kayıtlardaki farklılığın üçüncü sebebinin davalı tarafın davacı … düzenlediği 19/03/2021 tarihli …. numaralı, 43.740,00 TL bedelli faturadan kaynaklandığı, iş bu faturanın davacı tarafça ticari defterlere kaydedilmediği görülmektedir. Buna göre her ne kadar iş bu iade faturası davalı tarafça düzenlenmiş ve davacı … iade yapılmış ise de fatura içeriğinde yalnızca “hatalı dikilen ürünler” ibaresinin yer aldığı, faturanın davacı … ticari defterlerine kaydedilmediği, bu nedenle davalı lehine / davacı aleyhine bir sonuç ortaya çıkaramayacağı, davalı tarafın ayıp veya eksiklere ilişkin faturada ayrıntıya yer vermediği, bu nedenle ayıplı ürünlerin neler olduğuna ilişkin yalnızca iş bu faturaya göre tespit yapılamayacağı, ayrıca iade faturasının tarihi nazara alındığı davacı tarafından düzenlenen ve ticari defterlere kaydedilen fatura tarihlerinden yaklaşık 4 ay sonra düzenlenen iade faturasının usulüne uygun ayıp ihbarı olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığından, iş bu fatura bedeline ve içeriğine Mahkememizce itibar edilmemiştir.
-Ticari defter ve kayıtlardaki farklılığın dördüncü ve son sebebinin ise davalı tarafından yapılan 1.808,80 TL’lik virman işleminden kaynaklandığı, bu virman işleminin gerekçesine ilişkin herhangi bir bilgi ya da belge ibraz edilmediği anlaşıldığından bu bedel yönünden ayrıca değerlendirme yapılmamıştır.
-Davalı tarafça yargılama süresünce ayıplı ve hatalı dikimlerin mevcut olduğu iddia edilmiş, Mahkememizce bu kapsamda keşif icra edilerek ürünler incelenmiştir. Ancak alınan kök ve ek raporlar ile sabit olduğu üzere incelenen ürünlerin davacı tarafından teslim edilen ürünler olduğuna dair bir ibarenin incelemeye sunulan ürünler üzerinde yer almadığı görülmüştür. Yine davalı tarafından düzenlenen iade faturalarında yalnızca bedel belirtilmiş, ayıplı ürünlerin adedi, cinsi, ayıbın niteliği vb. hususlara yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu kapsamda Mahkememize incelemeye sunulan ürünlerin; davacı tarafından teslim edilen ürünler olup olmadığının bu aşamada tespiti mümkün olmadığından, ilgili ürünler üzerinde yapılan incelemenin ayıbın varlığına delil olmasının kabulü mümkün değildir. Ayrıca davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde teslimden sonra adli merciler tarafından yapılmış bir delil tespiti ya da incelemenin dosyaya ibraz edilmediği de sabittir.
-Her ne kadar yargılama sırasında davalıya verilen kesin süre ile, ” dava dışı alıcı firmanın dava konusu ürünleri kabul etmediğine dair varsa kalite kontrol belgesi, buna ilişkin yazışmalar ve raporların asıllarını” ibraz etmesi istenmiş ve bu doğrultuda davalı tarafça bir kısım evraklar ibraz edilmiş ise de davalı tarafından ibraz edilen belgelerin mail yazışmalarından ibaret olduğu, ilgili belgelerin davacı tarafından teslim edilen ürünlerin ayıplı olduğunu ispata yeterli ve elverişli olmadığı anlaşılmakla ilgili belgelere Mahkememizce itibar edilmemiştir.
-Buna göre yukarıdaki açıklamalarda ayrıntılarına yer verildiği üzere, davacı yüklenici taraflar arasındaki sözleşme doğrultusunda ürünleri davalı tarafa teslim etmiş olup, bu noktadan sonra ürünlerin eksik ya da ayıplı olması nedeniyle yükleniciye iade edildiğinin davalı iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafın, davacı tarafça ticari defterlere kaydedilen 24.744,72-TL bedelli fatura dışında ayıba ilişkin iddialarını ispata elverişli herhangi bir bilgi ya da belge ibraz etmediği görülmektedir. Bu nedenle davalı tarafın …. numaralı, 43.740,00 TL iade faturası ve diğer ürünlere ilişkin ayıplar yönünden iddialarını ispat edemediği Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davacı tarafından düzenlenen 2 adet ayrı fatura kapsamında davacının alacak talebinin toplam 106.675,92 TL olduğu, bu miktardan her iki tarafın da kabulünde olan 40.000,00 TL ödemenin mahsup edilmesi gerektiği, ayrıca buna ek olarak davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafça ticari defterlerine itirazi kayıt olmadan işlenmiş olan 24.744,72 TL ‘lik iade fatura bedelinin düşülmesi gerektiği, iş bu iade faturası yönünden davalı tarafın iddialarının yerinde olduğu, fazlaya ilişkin ayıp iddialarının davalı tarafça ispat edilemediği, neticeten davacının talep edebileceği bedelin 41.931,20 TL Mahkememizce kabul edilmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
-Buna göre davalı borçlu tarafından fatura, cari hesap ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 41.931,20 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek ticari faiz üzerinden devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 8.386,24 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.864,32-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 805,28-TL harcın mahsubu ile bakiye 2.059,04- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 805,28-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında sarf edilen 59,30-TL başvurma harcı, 571,90-TL keşif harcı, 3.250,00-TL bilirkişi ücreti, 1.101,90-TL tebligat, keşif yol ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 4.411,20-TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%62,88) göre hesap edilen 2.774,12-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafça yargılama sırasında sarf edilen 750,00 TL bilirkişi ücreti ve 122,00 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 872,00 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (%62,88) göre hesap edilen 323,62-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafça yargılama sırasında fazladan yatırılan 571,90 TL keşif harcının kararın kesinleşmesinin akabinde davalıya iadesi için ilgili Malmüdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına,
7-Kabul edilen miktar yönünden davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 17.900,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Reddine karar verilen miktar yönünden davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 17.900,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%62,88) göre hesap edilen 830,12-TL’sinin davalıdan 489,88-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
10-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.06/10/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır