Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/560 E. 2023/624 K. 09.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/560 Esas
KARAR NO : 2023/624

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/06/2021
KARAR TARİHİ : 09/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/07/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle;23.12.2018 tarihinde saat 00.40 sıralarında, davalı … yönetimindeki … plakalı otomobil ile … İlçesi … Caddesini takiben …. kavşağına geldiğinde, diğer davalı … yönetimindeki … plakalı motosikletin, otomobilin sol arka kısmına çarpması sonucu, motosiklette yolcu olarak bulunan müvekkilleriNin oğlu olan …’IN motorsikletten savrularak çelik bariyerlere çarpması neticesinde elim kazada hayatını kaybettiğini, kaza sonrası müvekkillerinin davalı sürücülerden şikayetçi olduğunu ve Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada …’in taksirle ölüme neden olmak suçundan bir yıl sekiz ay, …’nin 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırıldığını, olay sonrası tutulan kaza tespit tutanağıyla kazanın oluşumunda …’nin 2918 sayılı Kara Yolları Trafik Kanunun 53/a-1 hükmünce dönüş kuralını ihlal ettiğinden kusurlu olduğunun, …’in ise aynı kanunun 52/1-a hükmünü, kavşağa yaklaşırken hızını azaltmayarak ihlal ettiğinden kusurlu olduğunun tespit edildiğini, ayrıca B sınıf ehliyeti bulunan ve motosiklet kullanması için gerekli belgeye sahip olmayan davalı …’in kaza günü saat 03.29’da yapılan alkol testinde 0.66 promil alkollü çıktığını, Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesince alınan 07.01.2020 Tarihli Bilirkişi raporunda otomobil sürücüsü …’nin kavşağa yaklaşırken hızını azaltarak dikkatli davranması, kavşağa geldiğinde solundan gelip doğru seyreden motosikletin geçmesini beklemesi gerekirken, hemen sağa dönüp trafiği tehlikeye düşürmekte sebebiyet verdiği olayda KTK 57/a ve 84/h maddesini ihlalle birinci dereceden kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü …’in, akollü olarak trafiğe çıkıp, kavşağa girerken hızını azaltmaması sonucu, kavşakta sağındaki koldan gelip sağa dönüş yapan otomobile tedbir almadan arkadan çarpmakla aynı Kanunun 48 ,52/a, ve 84/d maddesini ihlalle ikinci dereceden kusurlu olduğu, motosiklet yolcusu ölen …’ın ise kask kullanmamasının olayın meydana gelmesinde bir etkisi bulunmadığından olayda kusursuz olduğunun tespit edildiğini, mütevaffanın hayatını kaybettiği kazanın meydana gelmesinde davalı sürücüler kusurlu olduğunu, müteveffanın bir kusurunun bulunmadığını, davalı … sevk ve idaresindeki … plaka nolu araç … (…. Sigorta) tarafından … poliçe numarasıyla sigortalanmış ve davalı kazanın meydana gelmesinden asli kusurlu olduğundan yolcu …’ın vefatı ile müvekkillerinin uğramış olduğu zararların tazmini amacıyla zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi teminatı kapsamında davalı … A.Ş.’ye (… Sigorta A.Ş) başvurulmuş ise de 25.07.2019 tarihinde 43.765,50 TL ödemede bulunulduğunu, ancak söz konusu ödemenin eksik olduğunu, tekrar başvuruda bulunulmasına rağmen halen ödeme yapılmadığını, açıklanan nedenlerle tüm davalıların, müvekkil davacılara karşı müteselsilen, ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olduğunu, müvekkillerinin oğlu olan …’ın vefat ettiği tarihte 32 yaşında bekar olup asgari ücretle çalıştığını, müteveffa …’ın , kazanın gerçekleştiği ana kadar ailesine her türlü ihtiyacını gidermesi için destek olduğunu, müteveffanın ölümü ile davacı annesi ile babasının oğullarının desteğinden yoksun kaldığını, her türlü ihtiyaçlarının oğulları tarafından karşılandığını, hayat boyu desteğe devam edeceğini, davacıların Borçlar Kanunu m.45/1’e dayanarak cenaze kaldırma ve defin giderleri isteme hakkı bulunmakla, bu tür giderlerin ülkemiz koşullarında belgelenmesinin olanaksızlığı nedeniyle, mahkemece BK. m.42/2. uyarınca ve Yargıtay kararları doğrultusunda uzman bilirkişi aracılığıyla “gelenek ve göreneklere, dinsel zorunluluklara göre” yapılması olağan giderlerin hesaplatılmasını talep ettiklerini, Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre ” Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebileceğini, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebileceğini, takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiğini 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartların açıkça gösterildiğini, iş bu trafik kazası neticesinde oğullarının vefat etmesi müvekkillerinin manevi yönden de ciddi anlamda sarsıldığını, müvekkillerinin çok genç yaşta olan oğullarını kaybetmeninin acısını ve etkisini geri kalan yaşamları boyunca sürekli yaşayacaklarını, meydana gelen trafik kazası sebebiyle yaşadığı şoku halen üzerinden atamayan müvekkillerim ciddi acı ve elem içerisinde bulunduklarını, bu nedenlerle müvekkillerinin hukuki tatminini adalet kavramı çerçevesinde bir ölçüde sağlanması, yaşadıkları sıkıntının şiddetini az da olsa belki hafifleteceğinden; müvekkillerimin uğradığı manevi zararın sonucu olarak acı ve eleminin bir nebze olsa da giderilmesi için her bir davacı için 150.000-TL’den 300.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber tahsilini talep ettiklerini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin her türlü talep, beyan ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca toplanacak delillere göre; fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik, 1.000-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen ve müştereken tahsilini, davacıların herbiri için davalı şirket olmayan asillerden 150.000-TL’den toplam 300.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile … Ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesini, cenaze kaldırma ve defin giderlerinin şimdilik 300 TL’nin hesaplanarak olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen ve müştereken davalılardan tahsilini BK 76. maddesi gereğince dava sonunda hükmedilen tazminattan mahsup edilmek üzere müvekkillerime 50.000 TL geçici ödeme yapılmasına karar verilmesini, dava sonunda bu kadar acı bir durum sebebiyle alacaklarımız akim kalmaması için davalılar üzerine olan …. plakalı ve diğer araç ve gayrimenkullere ihtiyaten dava kesinleşene kadar ihtiyati tedbir konulmasını, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı … vekilinin cevap dilekçesinde özetle; dayanaktan yoksun tazminat talebinin TBK’nın 72. maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını belirtmek isteriz. Bu sebeple davanın öncelikli olarak zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmesini, davaya konu olayın ceza yargılamasının yapıldığı Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkeme’sinin … esas … karar sayılı dosyasının kesinleşmediğini, tarafların itirazları üzerine dosyanın bu aşamada istinaf incelemesinde bulunduğunu, ez cümle müvekkil yönünden kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün bulunmadığını, Küçükçekmece … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında verilecek olan karar iş bu davayı etkileyebileceğinden bahsi geçen dosyanın iş bu dava bakımından bekletici mesele yapılmasını, yargılamaya konu trafik kazasının müvekkil …’in sevk ve idaresinde olan ve yolcu kısmında da merhum …’ın olduğu motorsikletin … Yol’da seyir halinde iken … Caddesi’nden aniden çıkarak tali yoldan ana yola giren davalı …’nin sevk ve idaresinde olan araca sol arka taraftan çarpması şeklinde gerçekleştiğini, Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında mevcut kamera görüntüleri incelendiğinde görüleceği üzere müvekkil anayolda seyrederken, tali yoldan trafiğin durumunu kontrol etmeden ve herhangi bir işaret vermeksizin ana yola girmeye çalışan davalı … yargılama konusu kazanın oluşmasına sebebiyet verdiğini, davalı …’nin ceza yargılamasındaki beyanlarında her ne kadar yolu kontrol ettikten sonra hareket ettiğini söylemişse de, kamera kayıtlarından davalı …’in yolu kontrol etmeden, birden bire yola çıktığı net bir şekilde görüldüğünü, davalı …’nin iddia ettiği gibi yolu kontrol etmesi durumunda müvekkilinin idaresinde olan motosikleti görmeme ihtimali bulunmadığını, kamera görüntüsü izlenildiğinde; saat 00:42:48 de davalı …’nin sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın ara sokaktan anayola çıkmak için hamle yaptığı ve yalnızca 1 saniye sonra 00:42:49 da müvekkilin kullanmakta olduğu motosikletin kamera açısına girdiğinin görüldüğünü, eğer davalı …. yolu kontrol etmiş, yola bağlanmak için yolun müsait olmasını beklemiş olsaydı, müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosikletin geldiğini görerek ana yola girmeyeceğini, buna bağlı olarak yargılamaya konu kazanın meydana gelmeyeceğini, ceza dosyasında mevcut ATK Trafik İhtisas Dairesi raporu ile Karayolları Fen Heyeti raporunda müvekkilinin kazanın oluşumunda tali kusurlu olduğu şeklinde değerlendirmelerde bulunulmuş ise de bu değerlendirmelerin doğru olmadığını, doğru değildir. bahsi geçen raporlarda kavşaklara yaklaşırken hızını yeterince azaltmadığından bahisle müvekkile kusur izafe edildiğini ancak müvekkilinin kaza sırasındaki hızının yasal sınırlar dahilinde olduğunu, raporlardaki değerlendirmenin hatalı olduğunun açık olduğunu, gerçekleşen kazada müvekkile atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını, kazanın davalı …’nin kusurlu eylemi sebebiyle meydana geldiğini, çte yandan davacılar tarafından ileri sürülen iddiaları hiçbir şekilde kabul etmemekle birlikte, talep edilen tazminat tutarının fahiş olduğunu, müvekkilinin asgari ücret karşılığı çalışarak hayatını idame ettirmeye çalışmakta olduğunu,, üzerine herhangi bir mal varlığının bulunmadığını, açıklanan nedenlerle Küçükçekmece …. Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının iş bu dava bakımından bekletici mesele yapılmasını, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
-Davalı sigorta şirketinin ZMMS poliçesi kapsamında sigortacısı olduğu … plakalı otomobil ile davalı …’in sürücüsü olduğu …. plakalı motosiklet arasında 23/12/2018 tarihinde gerçekleşen ölümlü-yaralamalı trafik kazası neticesinde davacıların murisi …’ın vefat ettiği, davacıların destekte yoksun kaldıkları, bu nedenle destekten yoksun kalma tazminatı, istemiyle bu davayı açtıkları anlaşılmıştır.
-Mahkememizce kaza tutanakları, araç tescil kayıtları, sosyal ve ekonomik durum araştırması, poliçe ve sigorta evrakları celp edilerek dosya arasına alınmıştır.
-Destekten yoksun kalma tazminatı 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 45/II. maddesinde (6098 Sayılı BK’nın 49 vd. maddeleri) düzenlenmiş olup “Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir.” şeklinde hükme bağlanmıştır. TBK 53. maddesi (BK’nun 45/2. md.) gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksunluk zararının hesabında, müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 05/07/2017 tarih 2014/25056E. 2017/7233K. Sayılı kararı; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 29/05/2017 tarih 2014/23164E. 2017/6027K. Sayılı kararı ).
-Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2017 tarih 2014/19438 esas, 2017/2199 karar sayılı ilamında “…Somut olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, hükmedilen maddi tazminatta sigorta şirketi dışındaki davalılar yönünden faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden kaza tarihi olarak; sigorta şirketi yönünden ise asıl ve ıslah edilen kısım yönünden dava tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de isabetli değildir…”denilmiştir.
Kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 26/04/2018 tarih 2016/3444E. 2018/4556K. sayılı kararı)
-Bu bakımdan davacılar kazadan vefat eden murisin anne ve babası olması nedeniyle destek tazminatı talep hakkının olduğu anlaşılmıştır.
-Dava konusu kazada kusur durumuna ilişkin yapılan incelemede;
-Kaza tespit tutanağında; kazanın meydana gelmesinde sürücü ….’nin 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanunu 53/1-a maddesini ihlal ettiği, diğer sürücü …’in ise aynı kanunun
52/1-a maddesini ihlal ettiği belirtilmiştir.
-Ankara …. Asliye Ceza Mahkemesinin … Talimat Sayılı dosyası için hazırlanan 7.01.2020 tarihli
kusur raporunda; sürücü …’nin birinci derecede kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü
….’in ikinci derecede kusurlu olduğu, motosiklet yolcusu …’ın ise kusursuz
olduğu belirtilmiştir.
-Adli Tıp Kurumu Trafik Ihtisas Dairesi tarafından Küçükçekmece .. Asliye Ceza Mahkemesi dosyası için
hazırlanan … tarihli kusur raporunda; sürücü …’in tali kusurlu olduğu, diğer
sürücü ….’nin asli kusurlu olduğu müteveffa yolcu …’ın kendi ölüm üzerinde alt
düzeyde tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
-Mahkememizce toplanan bilgi ve belgeler ile Adli Tıp Kurumu Trafik Ihtisas Dairesi tarafından iş bu dosya için hazırlanan 27.04.2022 tarihli kusur
raporunda; davalı sürücü …’in %20 oranında, davalı süreci ….nin ise %80
oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
-Mahkememizce kusura ilişkin değerlendirmede ise; dava konusu kazanın 23.12.2018 günü saat 00:40 sıralarında davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı motosiklet ile … yolu takiben seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde idaresindeki motosikletin ön kısmı ile seyir istikametine göre sağ tarafta bulunan … Caddesi üzerinden gelerek yan yola giriş yapıp ilerleyen davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol arka kısımlarına çarpması neticesinde, müteveffa yolcu …’ın ölümü ile neticelenen dava konusu olayın meydana geldiği, davalı sürücü …’in idaresindeki motosiklet ile gece vakti, meskun mahalde seyri sırasında görüş alanını kontrol altında bulundurması, hızını mahal şartlarına göre ayarlayarak sağından yan yola giriş yapan otomobile karşı zamanında etkin tedbir alması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği mevcut hızından dolayı etkin tedbir alamadan otomobile çarpması nedeniyle tali kusurlu olduğu, davalı sürücü …’nin ise idaresindeki otomobil ile yola gereken dikkat ve özen göstermesi, sol tarafından düz devam etmek amacıyla yaklaşan araçlara ilk geçiş hakkını verdikten sonra dönüş manevrasına uygun bir anda kontrollü bir şekilde başlaması gerekirken bahsedilen bu hususlara riayet etmediği yeterli kontrolü sağlamadan yan yola katılarak yan yol üzerinde seyreden diğer sürücünün istikamet şeridini kapatarak sebebiyet verdiği kazada asli kusurlu olduğu kabul edilmiştir.

-Her ne kadar taraflarca davalı sürücülerin kusur oranları yönünden itirazlarda bulunulmuş ise de davacı mirasçıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin müşterek ve müteselsil sorumluluğa dayandığı, müteveffanın kazanın oluşumundan herhangi bir kusurunun bulunmadığı, bu nedenle her bir davalının kusur oranındaki farklılığın müteveffanın ve mirasçılarının durumuna etki etmeyeceği anlaşıldığından yukarıdaki kabul doğrultusunda kusur durumu tespit edilmiş ve bu doğrultuda hesaplama yapılmıştır.
-Tazminat miktarının hesaplanması yönünden yapılan incelemede; Yapılan sosyal ve ekonomik durum araştırmasına göre murisin vefatından önce asgari ücret seviyesinde geliri olduğu görülmektedir.

-Mahkememizce dosyada mevcut bilgi ve belgeler, sosyal ve ekonomik durum araştırması sonuçları, Sgk kayıtları ile kusur oranı doğrultusunda destekten yoksun kalma tazminatı miktarının hesaplanması amacıyla dosya aktüerya bilirkişiye tevdi edilmiş, düzenlenen raporda; 23.12.2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden ….’ın anne –
babasının destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin değerlendirilmesi, yapılan ödemelerin
güncellenmesi ve hesaplanan tazminattan mahsubu sonucunda , davalı sürücülerin toplam %100 kusuruna
karşılık;
Baba … için 190.413,23 TL , Anne … için 367.051,07 TL
bakiye destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığına,
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin kusur raporunda tespit edilen kusur oranları dikkate alındığında;
…. plaka sayılı araç sürücüsünün %20 kusuruna karşılık gelen tazminat tutarlarının;
Baba … için 38.082,65 TL ,Anne … için 73.410,21 TL,

… plaka sayılı araç sürücüsünün %80 kusuruna karşılık gelen tazminat tutarlarının; Baba … için 152.330,58 TL , Anne … için 293.640,86 TL olduğuna, toplam 445.971,44 TL tazminat tutarının
316.234,50 TL sinden araç sürücüsü ve davalı … A.Ş.’nin birlikte sorumlu
olduğuna, bakiye 129.736,94 TL sinden davalı sürücünün sorumlu olacağı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememizce yapılan değerlendirmede; dosyada mevcut olan ve hükme esas alınan kusura raporuna göre sabit olan davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki …. plaka sayılı motosiklet ile …. yolu takiben seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde idaresindeki motosikletin ön kısmı ile seyir istikametine göre sağ tarafta bulunan …. Caddesi üzerinden gelerek yan yola giriş yapıp ilerleyen davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı otomobilin sol arka kısımlarına çarpması neticesinde, müteveffa yolcu …’ın ölümü ile neticelenen dava konusu kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Buna göre ceza dosyası, kaza tutanaları ve kamera görüntüleri ile sabit olan bu maddi vakıada, davacıların murisinin bir kusurunun bulunmadığı, kazada kusurlu olan tarafın davalı araç sürücüleri olduğu, davalı sürücülerin kusurlu hareketleriyle kazaya sebebiyet verdiği Mahkememizce kabul edilmiştir.

-Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 13/10/2016 tarih 2014/17387E. 2016/9499K. sayılı ilamında; “…Somut olayın özelliği ile hakkaniyete uygun biçimde, Dairemiz’in uygulamalarıyla benimsenen % 20 oranında müterafik kusur indirimi ile tazminatın belirlenmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm verilmiş olması doğru görülmemiştir…” hususlarına yer verilmiştir.

-Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2014 tarih 2013/9086E. 2014/7878K. Sayılı ilamında; “…Mahkemece davalı sigorta şirketinin poliçe limiti üzerinden hatır taşıması nedeniyle takdiri indirim yapılarak maddi tazminatın kısmen reddine karar verilmiş, reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. Hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim nedeniyle mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” hususlarına yer verilmiştir.

-Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/09/2018 tarih 2015/14305E.2018/8015K. sayılı ilamında; “…Hatır taşımaları bir menfaat karşığı olmadığı cihetle bu gibi taşımalarda mülga 818 Sayılı BK 43 maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Yapılacak hatır indiriminden de sadece hatır için taşıyan tarafın yararlanması gerekmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44) göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Somut uyuşmazlıkta, mahkemece açıklanan ilkelere ve Yargıtay’cada benimsenen oranlara göre fazla olacak şekilde hatır taşıması nedeni ile %25, müterafık kusur nedeni ile %25 olmak üzere toplam %50 oranında indirim uygulanmıştır. Daire uygulamamıza göre hatır taşıması nedeni ile %20, müterafık kusur nedeni ile %20 olmak üzere toplam %40 oranında indirim yapılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir…” hususlarına yer verilmiştir.
-Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2014 tarih 2013/9086E. 2014/7878K. sayılı ilamında; “…Mahkemece davalı sigorta şirketinin poliçe limiti üzerinden hatır taşıması nedeniyle takdiri indirim yapılarak maddi tazminatın kısmen reddine karar verilmiş, reddedilen miktar üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmiştir. Hakimin takdir hakkını kullanarak yapmış olduğu indirim nedeniyle mahkemece davacının istediği miktardan daha az bir miktara hükmedilmesi halinde davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir…” hususlarına yer verilmiştir.

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2014/2130 Esas- 2017/4354 Karar sayılı ilamında; “Emniyet kemerinin takılmaması, kask kullanılmaması gibi koruyucu önlemlerin alınmaması; alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına binilmesi; ehliyetsiz sürücünün aracında seyahat edilmesi ve istihap haddi üzerinde yolcu taşınması gibi durumlar TBK 52 madde anlamında zararın doğmasında yada artmasında etkili davranışlar olarak kabul edildiğinden zarar görenin müterafik kusurunu oluşturur. Zarar görenin müterafik kusurunun olması durumunda yerleşik yargısal uygulamalara göre tazminat miktarından %20 oranında indirim uygulanması gerekir. Müterafik kusur indirimi sebebiyle yapılabilecek azami indirim oranı %20’dir. Birden fazla müterafik kusur oluşturan davranış bulunsa bile indirim oranı %20’yi aşamaz” hususlarına yer verilmiştir.

-Dosyada mevcut tutanak ve belgelere göre mütevaffa yolcu …’ın kaza sırasında kask takmadığı ve yine davalı motosiklet sürücüsü ile aralarında hatır taşıması ilişkisi bulunduğu nazara alındığında davacı mirasçılar yönünden belirlenen destekten yoksun kalma tazminatı üzerinden ayrı ayrı %20 oranında müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılmıştır.

-Bu durumda, davalı sigorta şirketinin ZMMS Genel Şartları hükümleri gereğince araç malikinin ve işletenin kusuru nedeniyle dava konusu tazminat miktarından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre davacıların murisi olan …’ın vefatı nedeniyle davacı mirasçıların destekten yoksun kaldıklarının kabulü ile, davacı tarafın ıslah dilekçesi ile bilirkişi raporu doğrultusunda davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

-Davacının manevi tazminat talebi yönünden yapılan değerlendirmede; Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 56. maddesine göre bedensel bütünlüğün zedelenmesi durumunda zarara uğrayana hakim bir miktar manevi tazminat verir. Yine aynı Kanunun 58. maddesine göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir.

-Davaya konu manevi tazminat, 22.06.1966 tarih ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nda da açıklandığı üzere, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarar uğrayanın manevi ısdırabını bir nebze dindiren, ruhsal tahribatını onaran bir araçtır. Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, TMK.’nun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.

-Somut olayda davacı tarafın manevi tazminat talebi trafik kazası nedeniyle müteveffa çocuklarının vefatına dayanmaktadır. Alınan raporlar ve tanık beyanları ile de sabit olduğu üzere davalı araç sürücülerinin kusurlu davranışlarıyla dava konusu kazanın meydana geldiği sabittir. Buna göre davaya konu olayda davalı araç sürücülerinin haksız fiil hükümlerine göre davacılara karşı sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir.

-Mahkememizce manevi tazminatın belirlenmesinde davacı yanın maddi gücü, davalı tarafın maddi durumu ve davaya konu trafik kazasında kusur oranları göz önüne alınarak tazminat miktarının tespiti cihetine gidilmiştir. Bir tarafın zenginleştirilip diğer tarafın fakirleştirilmemesi gerektiği hususu nazara alınmış, bunun yanında manevi tazminatın caydırıcı ve cezalandırıcı boyutunun da olduğu göz önünde tutulmuş, bütün bunlar toplu halde biri diğerine üstün tutulmaksızın tüm ilkeler birlikte değerlendirilmek suretiyle manevi tazminatın hüküm kısmında belirtildiği şekilde takdir edilmesi uygun görülmüştür. Bu bağlamda davacı yanın manevi tazminat taleplerinin kısmen yerinde olduğundan kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;

1-Davacıların maddi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ İLE

-Davacı … yönünden 121.864,48 TL, davacı … yönünden 234,912,69 TL olmak üzere toplam 356.777,17 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 23/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile ( davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile ) davacılara verilmesine,

-Fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine,

2-Davacıların manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ İLE
-Davacı … yönünden 30.000,00 TL, davacı … yönünden 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 23/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine,

-Fazlaya ilişkin manevi tazminat taleplerinin reddine,
4-Maddi tazminat talebi yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 24.371,45-TL karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harç ile 1.900,61-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 1.959,91-TL harcın mahsubu ile bakiye 22.411,54-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, ( davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile),
5-Maddi tazminat talebi yönünden davacı tarafça peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 1.959,99-TL harcın davalılardan alınarak tahsile ile davacılara verilmesine, ( davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile )
6-Kabul edilen maddi tazminat miktarı yönünden davacılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ ne göre hesap edilen 52.948,80- TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, ( davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile ),
7-Reddine karar verilen maddi tazminat miktarı takdiri indirim sebeplerinden kaynaklandığından bu hususta davalılar lehine vekalet ücreti takdir edilmesine yer olmadığına,
8-Manevi tazminat talebi yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.098,60-TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
9-Kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ ne göre hesap edilen 9.600,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacılara verilmesine,

10-Reddine karar verilen manevi tazminat miktarı yönünden davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hesap edilen 9.600,00 TL tek vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ve …’e verilmesine,
11-Davacılar tarafından yargılama süresince sarf edilen 59,30 TL başvurma harcı, 2.000,00 TL bilirkişi ücreti, 910,00 TL Atk fatura bedeli, 597,05 TL tebligat gideri ve posta masrafı olmak üzere toplam 3.689,50 TL yargılama giderinin davanın kabul/red oranına (%63,45) göre hesaplanan 2.263,13-TL’sinin davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, bakiyesinin davacılar üzerinde bırakılmasına, ( davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydı ile )
12-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,

Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere Davacı Vekili, Davalı … Vekili, Davalı … Vekilinin yüzlerine karşı, diğerlerinin yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2023

Katip … Hakim …
E-imzalıdır E-imzalıdır