Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2021/47
KARAR NO : 2023/711
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/01/2021
KARAR TARİHİ : 06/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … San ve Tic Ltd Şti (….) arasında 07/10/2016 tarihinde İstanbul ili …. Mah …. Cad. No:49 ve … sok No : 30 Beylikdüzü/İST adresindeki müvekkil şirkete ait ve inşaat yapılan 2 Bloklu sitenin otopark üstü yalıtımı yapılması konusunda … San ve Tic Ltd şti arasında Garanti ve İş Akdi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme kapsamında Garanti veren taraf olan … Şti (….) dava konusu 2 bloklu sitenin otopark üstü yalıtımını yaparak burayı nemsiz, rutubetsiz ve su sorunları olmayan bir ortama dönüştüreceğini, mezkur sözleşmede bu durumun sağlanamadığı durumda müvekkili şirketin zararını gidereceğini taahhüt ettiğin,i, mezkur sözleşmede Garanti süresinin sözleşme itibariyle 15 yıl olduğu, davalı şirket hizmet verilen alanın sınırları içinde garanti edilen süre içinde su sorunları olduğunda işçilik ve onarım ücretinin kendileri tarafından karşılanacağını mezkur sözleşme ile taahhüt ettiğini, ancak davalı şirket hizmet alanını taahhüt ettiği gibi bir yere dönüştüremediğini, söz konusu yerdeki her 2 blokta da yapılan izolasyonun hatalı veya yanlış yapıldığından yahut da yanlış uygulama yapılması nedeniyle altında bulunan otoparka su sızıntıları bulunduğunu, otoparka su sızması nedeniyle binada bulunan kişilerin otoparkı kullanamadığını, karşı taraf şirket tarafından yeşillendirme altı izolasyon yapılmış olup altta ise oto park bulunduğu halde sözleşme gereği edimini yerine getirmediğini, davalı şirketin sözleşmede kararlaştırılan taahhüt ettiği edimi yerine getiremediğini, her iki blokta da yapılan izolasyon hatalı veya yanlış yapıldığından otoparka sızıntılar meydana geldiğini, bu sızıntılardan dolayı binada bulunan kişilerin otoparkı kullanamamakta ve sızıntıların binaya zarar verdiğini, bundan dolayı müvekkili şirketin maddi zarara uğradığını ve mağdur olduğunu, bu nedenlerle şimdilik 1.000,00 TL’nin sözleşme tarihi olan 07.10.2016 tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle davalının yerleşim yerinin Küçükçekmece olmasından dolayı yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili firma tarafından yapılan incelemelerde zeminde asmolen döşeme yapıldığının tespit edildiği, zemine atılan ana kirişler arasına strafor köpükler doldurularak düz bir zemin elde edildiğini, zeminin plastik köpük olan straforla kaplı asmolen döşeme olduğu bilgisinin müvekkili firmaya verilmediğini, müvekkili tarafından yapılan incelemelerin ardından dökülen betonun da düşük kalitede dayanıksız bir beton olduğu ve betonun içerisinde bulunan boşluklar nedeniyle aşağıya sızma gerçekleştiğinden beton dökülürken betonun homojen dağılmasını ve nihayetinde sağlamlığını sağlayan beton vibratörün kullanılmadığının tespit edildiğini, yapılan tüm incelemeler sonucunda dayanıksız beton dökülmesi ve beton vibratörü kullanılmamasından kaynaklı oluşan boşluklar nedeniyle yalıtım ürününün betonu aşarak alttaki plastik köpük olan strafore temas etmesi neticesinde betonla bütünleşmeyen ürün yalıtımını sağlayamadığını, davaya konu hizmet kapsamında taraflar arasında imzalanan garanti sözleşmesinin Garanti Alanın Yükümlülüğü başlıklı 4/a maddesi: “Garanti alanın kendi kusurundan veya üçüncü kişilerin kusurundan kaynaklanan her türlü tahribat garanti kapsamında değildir” hükmünü içerdiğini, işbu davada davacı tarafın kusurundan kaynaklı olarak tahribata uğrayan izolasyon malzemesi nedeniyle müvekkili firmanın bir garanti ya da tazminat yükümlülüğünün olmadığının ortada olduğu, bu nedenle açılan davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; eser sözleşmesi kapsamında davalının sözleşme ile yükümlendiği edimlerin sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirilip getirilmediği, bu kapsamda davalı tarafından yapılan işlerin ayıplı olup olmadığı, davacının zararının olup olmadığı, davacının davalıya ihbar yükümlülüğünü usulüne uygun şekilde yerine getirilip getirilmediği, bu kapsamda davacının davalıdan alacak talep edip edemeyeceği, zararların tazmin edilip edilemeyeceği, edebilecek ise miktarı hususlarında olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce alınan 18/07/2022 tarihli Bilirkişi Raporunda özetle; Taraflarca sunulan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı
ve ticari defterlerin birbirini teyit ettiği, davalı tarafından davacıya 46.610,00 TL
tutarında bir fatura düzenlendiği ve bu fatura bedelinin davacı tarafından ödendiği, tarafların birbirlerinden herhangi bir alacağı veya borcunun bulunmadığı tespit
edilmiş olup, defterlerin birbirleriyle örtüştüğü,
yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, membranın delinmesi/yırtılması
olayının, davalı tarafın herhangi bir eylemi veya uygulaması ile oluşmadığı, davalının
sözleşme ile yükümlendiği edimlerini sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirdiği, bu
kapsamda davalı tarafından yapılan işlerin ayıplı olmadığı, davalı tarafa atf-ı kabil
bir kusur bulunmadığı, görüş ve kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce alınan 27/04/2023 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda özetle; Yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, membranın delinmesi/yırtılması
olayının, davalı tarafın herhangi bir eylemi veya uygulaması ile oluşmadığı, davalının
sözleşme ile yükümlendiği edimlerini sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirdiği, bu
kapsamda davalı tarafından yapılan işlerin ayıplı olmadığı, davalı tarafa atf-ı kabil
bir kusur bulunmadığı, taraflarca sunulan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı
ve ticari defterlerin birbirini teyit ettiği, davalı tarafından davacıya 46.610,00 TL
tutarında bir fatura düzenlendiği ve bu fatura bedelinin davacı tarafından ödendiği,
tarafların birbirlerinden herhangi bir alacağı veya borcunun bulunmadığı tespit
edilmiş olup, defterlerin birbirleriyle örtüştüğü, kanaatine tekraren varılmıştır.
Mahkememizin 14/10/2021 tarihli duruşmasında tanık …’nin alınan beyanında; “Ben davalı şirkette 6 yıldan beridir çalışmaktayım. Yalıtım ustası olarak görev yapmaktayım. Davaya konu yerde sorun çıktıktan sonra davacı taaf bize ulaşması üzerine dava konusu yere gittik. İsmini bilmediğim davalı firma yetkilisi ve … ismindeki kişiyle dava konusu yere gittik. Mevcut yeri tamamen dolaştık. Bu yer bir evin bahçesidir. Gördüğümde toprakla bahçe dolmuştu. Doldurulmuş olduğundan aşağıdaki membramı göremedik. Davacı tarafın gösterdiği belli yerleri açtık. Açtıktan sonra PVC membramından yırtıkların olduğunu tespit ettik. Bu konuyu resimledik. Bu durumu kendim çalışmakta olduğum davalı firmaya bildirdik. Zaten bunu tespit ettiğimizde bizzat da kendileri oradaydı. Bahsettiğim olay 2021 yılı içerisindedir ancak tam ay gün olarak hatırlamıyorum. Ben bu bahsettiğim olaydan sonra tekrar mevcut yere gitmedim, membranın döşendiği yerin üzerine toprak doldurmuşlardı. Bu toprağı götürmek için kepçe götürmüşler bunu orada bulunan …. isimli kişi söyledi. Bildiğim kadarıyla …. Bey oranın kalfasıydı. Mevcut yerin tamamını kepçeyle toprak doldurmuşlar. Muhtemelen Kepçe membranın üzerinden geçmiş ve bu geçiş esnasında membranda kesikler oluşmuş ve membrana zarar vermiş. Bizim firmanın yetkilileri membranları döşeyen arkadaşımız bu alana kepçenin hiçbir şekilde girmemesi gerektiğini, çıkmaması gerektiğini ve bu membran üzerine kepçe çıkması halinde membranı yırtacağını kendilerine bildirmiştir. PVC membran döşendikten sonra içine su doldurmuşlar. Herhangi bir yerden su kaçağı vermemiştir. Ne zaman ki davacı taraf buraya toprak doldurmuştur ve kepçe üzerinden geçmiştir problem ondan sonra çıkmıştır. Ben bu konuyu firma yetkilileriyle her gün değerlendirme yaptığımız için kimin nerede ne yaptığını bildiğim için biliyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizin 14/10/2021 tarihli duruşmasında tanık …ün alınan beyanında; “Ben davalı firmada 6 yıldır çalışmaktayım. Dava konusu yere ilişkin işlerle ilgili olarak işin başından sonuna kadar ben hakimim, olayı biliyorum davalı firma büyükşehir belediyesiyle çalışmaktadır. İş anlaşması ve keşif için dava konusu yere gittik. Gittiğimizde inşaat kalfası ismini … olarak bildiğim kişi yeri gezdik gördük. Biz onlara neler yapacağımızı söyledik ve biz onlara yazılı bir teklif sunduk. Yapılacak olan iş beton üzerine sürme izolasyonuydu. Bu şekilde sözleşmemizi yaptık işe başladık. İşe ne zaman başlandığını tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım 2017 yılıydı. Biz işin bir kısmını yaptığımız dönemde yağmur yağdı. Yağmur dindikten sonra dava konusu yere gittiğimizde alanın çoğu yerine su akmış, bizim yalıtım yaptığımız yer de dahil o şekilde gördük. Bu kadar suyun burada olmaması gerektiğini düşündük başka bir sorun olduğunu düşündük. Zemine bakmak istedik ve bir kaç bölümde betonları kırdık ve gördük ki betonların sıkılaştırılması için genelde vibratör kullanılması gerekmekteyken kırdığımız beton parçalarında bu vibratörün kullanılmadığını fark ettik. Vibratörün özelliği kullanılmasının gerekliliği betonun sıkılaşmasını sağlamaktır. Sözleşme zamanında bize davacı tarafça bildirilmeyen bir hususta dava konusu zeminin asparan döşemesi şeklinde olduğu görülmüştür. Bir kısmı duvar bir kısmı köpük şeklinde olduığunu gördük. Böyle olunca da betonda hem vibratör kullanılmaması, bir kısmında köpük olması nedeniyle aşağıya fazla su akmış. Bunları fark ettik bunu üzerine PVC yalıtım yapmanın daha sağlıklı olacağını düşündük. Bu konuyla ilgili de ekstra ücret talep etmedik. Normalde bunun tamiri de bizim konumuz değildi. Bu PVC yalıtım yapmamızı da onlar da uygun buldular. Yaklaşık 700m2 alana PVC membranla kapladık. Ayrıca su testi yaptık. Herhangi bir su akma sıkıntısı olmadığını gördük. Ve bunun üzerine davacı taraf ödemesinde sorun olmadığını görünce davalı tarafa ödeme yaptı. Daha sonra davacı taraf bu yere toprak doldurup peyzaj alanı yapma düşüncesinde olduğunu bize söyledi biz de toprak dökülürken mutlaka kontrol amaçlı bizden birisinin olması gerektiğini ve buranın üzerine çıkılırken ağır tonajlı bir aracın üzerine çıkmaması gerektiğini … Bey’e söyledik. Yalıtıma zarar vereceğini bildirdik. Bunun akabinde yaklaşık tam tarihini hatırlamıyorum 1 ay sonra … Bey bizi aradı. Oradan yine su akıyor dedi. Biz de keşif yapmak için oraya gittik. Toprak atılmıştı. Biz … Bey’e toprak atılmayacağı yeri gösterdik ancak toprak yalıtımın üzerine çıkmıştı. Bize su aktığından bahisle tekrar davacı tarafın kalfası … Bey ulaştı. Biz tekrardan bakmak için dava konusu yere gittiğimizde biraz membranı yükseltebileceğimizi düşündük bunun için toprağın üstünden aldığımız sırada toprağın içinde irili ufaklı çakıl parçaları olduğunu gördük. Bu yere toprağın nasıl atıldığını sorduk. Buraya ağır tonajlı bir araç mı girdi diye sorduk. … bey bana buna cevaben “bu kadar alanı ben el arabasıyla toprak atamayacağım için mecburen ufak kepçe çıkarttık” dedi. … beye bu yere kepçe çıkarttıysan bu taşla çakıllarla birlikte bizi döşediğimiz membrana zarar vermiş olabilirsin dedik. Eksik olan ufak tefek sorunları yaptık ve oradan ayrıldık. Toprak membran üstüne çıkan kısımda ufak bir şekilde membranı yükseltmek suretiyle düzelttik. 2 ay sonra davacı firmaya yönlendiren zaferi simli tanıdığımız beni aradı. Dava konusu yerde 3 tane giderden su aktığını söyledi bu konuda davacı şirkete yardımcı olmamı istedi. biz de bunun üzerine tekrardan dava konusu yere gittik. Gerekli tadilatları yaptık ancak bu şekilde sorunlarıın çözülmeyeceğini … beye söyledik. Bu olaydan 2-3 ay sonra olay daha mahkemeye konu olmuş. Davalı firma yetkilisi …. Bey bana mesaj attı ve “yaptığınız işi doğru ve eksiksiz yapmadığınızdan dolayı sizi mahkemeye vereceğim” dedi. Bu mesajın üzerine kendisiyle görüştüm.daha sonra arabulucuya gitti. Arabuluculuk görüşmeleri sırasında davacı firmayla anlaştık ve membranda 2-3 yerin açılmasını istedik. 1 hafta sonra buluştuk. Davacı firmadan … bey ve yücel bey de oradaydı. 5 veya 6 noktadan söz konusu yerde toprağı açtık ve istisnasız hepsinde membranın nokta kadar bazı yerleri daha büyük şekilde delindiğini gördük. Her açılan yerde 3-4 tane delinmeler mevcuttu. Biz bu konuda davacı temsilcileri … ve … beylere “sizi daha önce uyardık” dedik. Bütün hata sizin dedik. Firma yetkilimiz …. bey davacı yetkililere siz malzemeleri alırsanız bütün işçiliği biz ücretsiz yapalım dedik. Ancak arabuluculuk konuşmalarında bunu kabul etmediler.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmesinde ;Taraflar arasındaki uyuşmazlığın; eser sözleşmesi kapsamında davalının sözleşme ile yükümlendiği edimlerin sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirilip getirilmediği, bu kapsamda davalı tarafından yapılan işlerin ayıplı olup olmadığı hususlarında olup davacı taraf her ne kadar davalının dava konusu yükümlendiği edimlerin sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirmediğininden bahisle maddi tazminat talebinde bulunmuşsa da dosyada alınan bilirkişi raporuna göre taraflarca sunulan ticari defterlerin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı
ve ticari defterlerin birbirini teyit ettiği, davalı tarafından davacıya 46.610,00 TL
tutarında bir fatura düzenlendiği ve bu fatura bedelinin davacı tarafından ödendiği, tarafların birbirlerinden herhangi bir alacağı veya borcunun bulunmadığı membranın delinmesi/yırtılması
olayının, davalı tarafın herhangi bir eylemi veya uygulaması ile oluşmadığı, davalının
sözleşme ile yükümlendiği edimlerini sözleşmeye uygun bir şekilde yerine getirdiği tespit edilmiş olup, bu
kapsamda davalı tarafından yapılan işlerin ayıplı olmadığı, davalı tarafa atf-ı kabil
bir kusur bulunmadığı, ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ” (HMK) 190.maddesine göre “ (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. ” hükmü dikkate alındığında davacı tarafça davalı tarafından yapılan işlerin ayıplı olduğu iddiasının ispat edilemediği anlaşılmakla davanın sübut bulmadığından reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin tümünün davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Alınması gereken 269,85-TL harcın, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 210,55-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
5-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan 62,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, taraf vekillerinin e-duruşma ortamında yüzlerine karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 06/07/2023
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır