Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/459 E. 2022/851 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/459 Esas
KARAR NO : 2022/851

DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/09/2020
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/11/2022
Dosya İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, …Esas, … Karar sayılı ve 26/02/2019 tarihli yetkisizlik ilamı ile mahkememize gönderilmiş olup, Mahkememiz … Esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz … Esas, … Karar sayılı ve 06/03/2020 tarihli ilamı ile İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisizlik kararında yetkili mahkemesinin yetki sözleşmesi uyarınca İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi olarak belirlenmesine rağmen, dosyanın Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesi dair karar verildiği dikkate alındığında bu haliyle çelişki yarattığı ve usulüne uygun olarak verilmiş bir yetkisizlik kararından bahsedilemeyeceği anlaşılmakla , dosyanın çelişki ve karışıklığın giderilmesi için İstanbul Anadolu …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne geri gönderilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu … . Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas, … Karar sayılı ve 28/07/20502 karar tarihli ek kararı ile dosyanın mahkememize iadesine karar verilmiş olup, ek karar gereği dosya Mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce yalnızca bozma üzerine ve yargı yeri belirlenmesi halinde esas numarası alınabildiği, bu durumlar dışında esas numarası alınamadığı, mahkemesince tevzi bürosuna gönderilmesi gereken dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşıldığından dosya ve ekleri Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemesi Tevzi Bürosu’na gönderilmiş olup, dosya Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir. Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas, … Karar sayılı ve 07/09/2020 tarihli ilamı ile dosyanın mahkememize gönderilmesine karar verilerek, dosyanın mahkememiz …. Esasına kaydı yapılmıştır.
Mahkememiz .. Esas, … Karar sayılı ve 18/09/2020 tarihli kararı ile, davanın yetki yönünden usulden reddine karar verilerek, dosyanın yargı yerinin belirlenmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Esas,… Karar sayılı ve 19/04/2021 tarihli ilamı ile, Mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesine karar vermiş, dosya mahkememize gönderilmiş ve yukarıdaki esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında, davalı şirketlerin oluşturduğu “… İş Ortaklığı” uhdesindeki “… Projesinin” bir kısım elektrik ve malzeme işlerinin yapılması üzerine, müvekkilinin, davalılar ile aralarındaki anlaşma şartları çerçevesinde üstlendiği işi yerine getirdiğini, davalıların müvekkil ile işbu yapılan işlerden kaynaklanan 20.136,69 TL cari hesap borcu bulunduğunu, devamında İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası ile 27.04.2017 tarihinde yasal takip başlatıldığını, borcun cari hesap mutabakatları ve ticari defterlerinde sabit olmasına rağmen, davalının haksız şekilde borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu beyanla, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, ticari faiz ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İlk itiraz olarak yetki itirazında bulduklarını, müvekkillerinin ikamet adreslerinin Bakırköy olduğunu, anılan nedenle mahkemenin davada yetkisiz olup dosyanın yetkili Bakırköy Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, davacı ile müvekkkillerinin ortak oldukları …. İş Ortaklığı arasında …. projesinin otopar ve kuvvetli akım işlerinin yapımı konusunda sözleşme imzalandığını, davacı yanın sözleşmeye konu işlerin bir kısmını tamamlamadığını, eksik ve hatalı işlerin davacıya yazılı olarak bildirilmesine karşın bu eksikliklerin giderilmediğini, davacı yanın sözleşme konusu işlere ilişkin faturalar kesildiğini, faturalar sözleşmeye uygun olduğu için fatura içeriğine itiraz edilmediğini, yapılan ihtarlara karşı eksikliklerin davacı tarafından giderilmemesi ve projede yaşamın başlaması nedeni ile eksikliklerin bir kısmının müvekkilleri tarafından giderilmek durumunda kalınmış olduğunu, geçici ve kesin kabullerin yapılmaması nedeni ile müvekkilinin sözleşme gereği hakkedişler üzerinden teminat olarak yapılan kesintileri davacıya ödememe hakkına sahip olduklarını, dosya üzerinde yapılacak inceleme ile davacının cari hesaplarda görünen alacağının ödenmemesinin sözleşmeye uygun olduğu ve yapılmayan işler ve geçici kesin kabullerin yapılmamasından kaynaklandığının tespit edileceğini beyan etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalılar tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
İstanbul…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalılar aleyhine toplam 20.136,69 alacak üzerinden takibe geçildiği, takip dayanağının “fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacak” olduğu, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda davacı taraf alacağının fatura ve cari hesaptan kaynaklandığını iddia etmiş, davalı taraf davacı ile aralarında yapım işi sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşme kapsamında davacı tarafın üzerine düşen edimleri yerine getirmediğini ve bu eksikliklerin kendileri tarafından tamamlandığını iddia etmiştir. Buna göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında imzalanan “… projesi otopark elektrik ve kuvvetli akım işleri işçilik sözleşmesi” uyarınca özleşmeye konu işin yapımından mı yoksa davacı tarafından davalıya mal satışından mı kaynaklandığı, ilk ihtimalin kabulü halinde davacı tarafın sözleşme ile üzerine düşen edimi yerine getirip getirmediği, iddia edildiği şekilde davacı tarafından yapılan işlerin eksik ve ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilip getirilmediği, eksik yapılan işlerin neler olduğu, ayrıca işin eksik yapılması ve ayıp sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı, davalının eksik ve ayıplı işlerin kendisinin tamamlayıp tamamlamadığı, tamamlamış ise hangi eksik ve ayıplı işlerin tamamlandığı ve miktarı ile bu miktarın makul kabul edilip edilemeyeceği, ikinci ihtimalin kabulü halinde ise taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Bu doğrultuda öncelikle taraflar arasındaki yapım işi kapsamında imzalanan sözleşme bir eser sözleşmesi niteliğine sahip olduğundan eser sözleşmesi, eksik iş ve sözleşme kapsamında ispat yükünün hangi taraf üzerinde olduğu hususlarının irdelenmesi gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
Uygulamada ve Yargıtay içtihatlarında eksik iş, eser sözleşmelerinde yapılıp teslim edilen eserde yapılması kararlaştırılan bazı iş ve işlemlerin yapılmamış ya da olması gereken işlerin yapılmamış olması şeklinde tanımlanmaktadır. Özel hüküm bulunmamakla birlikte Yargıtay içtihat ve uygulamalarında eser sözleşmelerinde işin eksik ifası sözleşmeye aykırılık olarak nitelendirilmekte ve TBK 112. maddesi ( BK 96 ) gereğince borcun ifa edilmemesinin sonucu zararın istenebileceği kabul edilmektedir. Burada istenebilecek zarar da eksik işlerin giderim bedeli olup, olumlu zarar kapsamındadır.
Eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda eksik işlerin varlığı ve kim tarafından giderildiği konusunda yüklenici ve iş sahibinin birbiriyle çelişen beyanlarda bulunmaları halinde ispat yükünün kimde olduğu hususu tartışılması gereken hususlardandır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi hükmü uyarınca; Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.6100 sayılı HMK ‘nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.
Bu ilkeler doğrultusunda kural olarak eksik işlerin varlığını iş sahibi, giderildiğini ise yüklenici ispatlamalıdır. ( Örn Yargıtay 15 HD 10/02/2014 tarih 2013/626 Esas 2014/801 Karar ) Ancak bununla beraber yüklenicinin eserin teslim edildiğini ispat yükü de devam edecektir.
Eser sözleşmesinin imzalanmasından sonra yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. Ancak her karine gibi bu durumun aksi iddia eden tarafça ispat edilebilecektir. ( Örn Yargıtay 15 HD 16/03/2017 tarih 2016/3073 Esas 2017/1156 Karar )
Bu nedenle eser sözleşmelerinde kural olarak sözleşme feshedilmedikçe veya işten el çekildiği kanıtlanmadığı sürece imalatın yüklenici tarafından gerçekleştirildiği kabul edilmelidir. İş sahibi eseri kendisinin tamamlandığını veya yüklenicinin işi terk ettiğini ispatla yükümlüdür. ( Örn. Yargıtay 15. H.D 16/05/2016 TARİH 2016/1692 Esas 2016/2805 Karar )
Yüksek Mahkeme içtihatlarına göre fatura düzenlenmesiyle imalatın yapıldığı ve eserin teslim edildiği kanıtlanamaz. Faturaya itiraz edilmemesi de akdi ilişkiyi ve teslim olgusunu kanıtlamaz. İtiraz edilmeyen fatura ticari defterlere kaydedilmiş ise bu kez faturanın delil olması hükümlerine göre değil ticari defterlerin delil olması hükümlerine gidileceğinden kesin delillerden olan ticari defterler ile akdi ilişkinin ve teslim olgusunun ispatlanması mümkündür.
Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Yüklenici bu doğrultuda eseri teslim edildiğini kanıtlamış ancak eserin eksik ya da ayıplı olması nedeniyle yükleniciye iade edildiği savunulmakta ise bu iade olgusundan lehine hak çıkarmaya çalışan taraf iş sahibi olacağından eserin eksik veya ayıp sebebiyle iade edildiğini iş sahibi ispatlamalıdır. ( Örn: Yargıtay 15. H.D 23.12.2015 Tarih 2015/1090 Esas 2015/6779 Karar Sayılı İlamı )
Mahkememizce takibe dayanak olan fatura ve cari hesaba ilişkin tarafların ticari defterlerinde inceleme yapılması amacıyla dosya SMMM bilirkişisine tevdi edilmiş olup, alınan 01/08/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı ve davalı yanlar tarafından incelemeye sunulan Ticari defterlerinin 6102 sayılı TTK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, davacı tarafından davalı yana 2014 ve 2015 yılında toplam değeri 240.761,16 TL
olan 2 Adet fatura düzenlenmiş olduğu, işbu faturaların davalı ticari defterlerinde de
kayıtlı olduğu, davalı tarafından ayıp niteliğinde davacı yana yansıtılmış bir iade
faturasına her iki taraf defterlerinde de rastlanmadığı, her iki taraf ticari defterlerine göre de, icra takip tarihi olan 27.04.2017 tarihi itibariyle davacı yanın davalı yandan 20.136,68 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından iddia edilen ayıp ve eksik olan işlerle ilgili davacı yana gönderilmiş bir ihtarnameye ve davacı yana düzenlenmiş bir iade faturasına dosya içeriğinde rastlanmamış olduğu, davacı yan lehine karar alınması durumunda, davacı yan 3095 sayılı yasaya istinaden icra takip tarihi olan 27.04.2017 tarihinden itibaren asıl alacağına, davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi değişen oranlarda avans faizi talep edebileceği kanaatini bildirmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar, tarafların talepleri doğrultusunda taraflar arasında bir eser sözleşmesinin mevcut olduğu, bu eser sözleşmesinden kaynaklı olarak tarafların birbirlerine karşılıklı faturalar düzenledikleri hususu ihtilafsızdır. Davacı taraf fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili talep etmiş, davalı ise buna karşılık olarak bu alacağın aralarındaki sözleşmeden kaynaklandığını ve sözleşmeden kaynaklı eksik işlerin bulunduğunu iddia etmiştir. Ancak alınan bilirkişi raporuyla da sabit olduğu üzere davacı tarafından sözleşme kapsamında kesilen faturalar davalı tarafça ticari defterlerine herhangi bir itiraz kaydı olmadan ve iade faturası düzenlenmeden işlenmiştir. Davalı tarafça davacıya yönelik olarak düzenlenmiş usulüne uygun bir ihtarnameye de davalı tarafın bildirdiği deliller içerisinde rastlanmamıştır.
Buna göre dava konusu takibe dayanak olan faturaların esas dayanağı olan “……. projesi otopark elektrik ve kuvvetli akım işleri işçilik sözleşmesi”‘ne konu olan işlerin davacı yüklenici tarafından davalı tarafa teslim edildiği ve davacı yüklenici tarafından üzerine düşen edimlerin yerine getirildiği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Teslim hususunun davacı tarafından ispatlandığının kabul edilmesiyle, eserin eksik olduğu veya eksikliklerin davalı iş sahibi tarafından giderildiğinin, eksik iş olgusundan lehine hak çıkarmaya çalışan, davalı iş sahibi tarafından ispatlanması gerekmektedir.
Eksik olduğu belirtilen işler tamamlanmamış, eksiklikler giderilmemiş ise yapılacak delil tespiti, keşif ve alınacak bilirkişi raporuyla eksik işlerin varlığı ve miktarı tespit edilebilecektir. Ancak somut olayda davalı taraf eksik işlerin kendisi tarafından tamamlandığı iddia etmiş olduğundan, fiili karine olarak daha önce yapılmış bir tespit de bulunmadığından mevcut imalatın yüklenici tarafından yapıldığı kabul edilmiştir.
Davalı taraf eksik iş ve eksik işlerin kendisince giderildiğini yazılı ve kesin deliller ile ile ispat etmelidir. Davalı taraf cevap ve delil listesinde bu hususun ispatı amacıyla tanık deliline ve mail yazışmalarına dayanmış ise de bu delillerin ticari defter kayıtların aksini ispat gücü bulunmadığından bu delillere Mahkememizce itibar edilmemiştir. Davalı tarafından Mahkeme dosyasına ibraz edilmiş, ticari defter kayıtlarının aksini kanıtlayacak nitelikte bir yazılı belge ya da kesin delil bulunmadığından, eksik işlerin varlığının davalı tarafça ispat edilemediği kanaatine varılmış ve davalılar tarafından takip dosyasına yapılan itirazın iptaline karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlular tarafından faturada ve sözleşmede sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 20.136,68 TL asıl alacak ve takip tarihiden itibaren işleyecek ticari avans faizi üzerinden devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 4.027,33 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.375,54 karar ve ilam harcından peşin alınan 243,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.132,33 TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 243,21 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 31,40 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 135,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.166,90 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalılarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
8-Karar kesinleştiğinde -İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas dosyasının ilgili icra dairesine iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/10/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır