Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/321 E. 2022/288 K. 24.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/321 Esas
KARAR NO : 2022/288

DAVA : Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/12/2016
KARAR TARİHİ : 24/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 05/04/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın … şubesinin … hesap numarası ile müşterisi olup gerek şahsi gerekse de ticari olarak çalıştığını, müvekkilinin şahsi hesabına … İli, … İlçesi, … Mah. … Ada, …. Parselde yer alan …’a ait taşınmazın 1/2 hissesinin satın alım işlemi için davalı bankadan kredi talebinde bulunduğunu, bankanın ekspertiz incelemesi ve kredi onayı ile söz konusu taşınmazı satın almaya karar verdiğini, davalı bankaca söz konusu taşınmazın 1/2 hissesini satın aldığı takdirde sadece bu hisse üzerine olmayıp, taşınmazın tamamı üzerine ipotek tesis edilebileceğini aksi halde kredi onayının olmadığını müvekkiline bildirdiğini ancak başkaca bir bildirimde de bulunulmadığını, müvekkilinin dava dışı arsa sahibi … ile yaptığı görüşme neticesinde muvafakat alındığını, tüm taşınmaz üzerine arsa sahibi …’ın muvafakati ile ipotek tesisine karar verildiğini ve arsa sahibi ile müvekkili arasında anlaşmanın bu şekilde kurulduğunu, 07/10/2016 tarihinde bu taşınmazın 1/2 hissesi arsa sahibi …’dan müvekkili adına tescil ile intikalin gerçekleştirildiğini, hemen akabinde ise taşınmazın tamamına davalı banka tarafından ipotek tesis işlemi yapıldığını, ipotek tesisinden sonra davalı banka tarafından ödemenin gerçekleştirilmesinin beklenildiğini ancak davalı bankadan şifahen alınan bilgiye göre ipotek tesis işlemi için muvafakat veren arsa sahibinin evli olması sebebiyle eşinin de icazeti ve onayı olmadığı takdirde ödemenin yapılamayacağının bildirildiğini, bu durumunun kanuna ve hukuka açıkça aykırılık teşkil ettiğini, taşınmazın 1/2 hissesini satın almaya çalıştığı halde, sadece satın aldığı hisse üzerine ipotek tesisi mümkün iken tamamı üzerine ipotek tesis işlemi talep ettiğini, söz konusu talep her ne kadar hukuki ve etik olmasa da karşılıklı anlaşma çerçevesinde müvekkili ve dava dışı … tarafından kabul edildiğini ancak bu durumun müvekkilinin saygınlığını satıcı arsa sahibi nezdinde zedelendiğini, Türk Hukuk Sisteminde eşin rızasının sadece kefalet ilişkisinde gerikli iken haksız bir şekilde kefalet ilişkisi bulunmayan arsa sahibi …’ın hem taşınmazına ipotek tesis edildiğini, hem de söz konusu ipotek tesis işlemi için arsa sahibi …’ın eşinin rızası ve onayının talep edildiğini, bu durumla birlikte ikinci kez müvekkilinin saygınlığının davalı tarafından zedelendiğini, dava dışı arsa satıcısının müvekkilinin kefiliymiş gibi işleme tabi tutulduğunu, bu durumun müvekkilini zarara uğrattığını, peşin ödeme ile satın almak istemediği bir taşınmazı almak zorunda kaldığını, bu satın alım işlemleri sırasında müvekkilinin 5.460,00 TL maddi zarara uğradığını, bu nedenle müvekkilinin zararının karşılanması için 5.460,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminat talebinin ihtar tarihi olan 18/10/2016 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile müvekkili banka arasında genel kredi sözleşmesi imzalanmış olduğunu, buna rağmen finansman aktarımı işlemlerinin askıda kalması ve finansmanın kullandırılamaması hususlarında müvekkili bankanın hiçbir kusurunun bulunmadığını, bu durumun davacının tamamen yasaya aykırı eylem ve işlemlerinden kaynaklanan sözde zararlarınını müvekkili bankaya yönlendirme çabası niteliğindeki haksız iddialarından ibaret olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Bakırköy … Tüketici Mahkemesi’nin 21/02/2018 tarih … Esas, … Karar sayılı ilamının davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin … Esas, …. Karar sayılı ve 11/02/2021 karar tarihli kesin olmak üzere verilen ilam ile kaldırılmakla, görevsizlik kararı verilmiş olup, dosya mahkememize tevzi edilmiştir.
Görevsiz mahkemece alınan bilirkişi raporunda özetle; dava dosyasına sunulu belgelerden davacıdan 22/09/2016 tarihinde kredi başvuru formunun alındığını, 30/09/2016 tarihinde davacıya genel kredi sözlemesi, sözleşme öncesi bilgilendirme formu, 300.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi ve 300.000,00 TL tutarlı teminat senedi imzalatıldığını, yine aynı tarihli ekspertiz raporu düzenlendiğini, bütün bu işlemlerden davacı kredi müşterisinin talep ettiği kredinin tahsis edildiğini ancak kredinin 07/10/2016 tarihinde tahsis edildiğini, davacıya söz konusu gayrimenkulün alımı için bankaca 07/10/2016 tarihinde Genel Müdürlük Bireysel Bankacılık Müdürlüğünce tahsis edilen kredinin ”Kredi Tebliğ Mektubu” nda limit ve kullanım koşullarının; limit: 160.000,00 TL ve teminatlar; ekspertiz değeri, en az risk tutarı kadar olan gayrimenkul üzerine 318.076,80 TL tutarında birinci derece üst sınır ipoteği alınacaktır şeklinde olduğunu, davacının kredi talebinin gerekçesini teşkil eden üzerinde mesken bulunan arsa vasıflı gayrimenkul üzerine davalı banka tarafından birinci derece 320.000,00 TL ipotek tesis edildiğinin görüldüğünü, aile konutu kavramının 1 Ocak 2002 tarihinde yürürlüğe giren ”4721 sayılı Türk Medeni Kanunu” ile Türk hukukuna girdiğini, Türk Medeni Kanunun 194 hükmünün ”eşlerden biri, ile diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz…” denildiğini, 194 üncü madde ile getirilen bu düzenlemenin amacının özellikle evlilik birliğinin sorunlarla karşılaştığı dönemlerde, aile konutu üzerinde hak sahibi olan eşin, bu hakkına dayanarak yapacağı kötü niyetli işlemlere karşı, aile konutu üzerinde hak sahibi olmayan eşi ve çocukları korumak olduğunu, eş muvafakatnamesi olmadan gayrimenkulun alış-satış işleminin yapılamayacağını, bankaların kendilerine kredi başvurusu yapan tarafa konuyla ilgili ipotek şartı getirdiğinde eş rızasını bildiren yasal belgeyi istemek durumunda olduğunu, bankada gerçekleşecek olan bu onay belgesi ile eş rızasının sağlanarak kredi onayının sağlanmış olduğunu, dava dosyasında davalı bankanın eş muvafakatnamesini almadan gayrimenkul üzerine ipotek tesis ettirdiği, davacının dava dilekçesinden ve davalı bankanın cevap dilekçesinden anlaşıldığını, davalı bankanın ipotek tesisinden sonra eş muvafakatnamesini kendisinden talep ettiğini, bir yerin aile konutu sayılabilmesi içi mutlaka tapuda bağımsız bölüm olarak da görünmesinin gerekli olmadığını, Türk Medeni Kanununun 194/3 maddesinde belirtildiği üzere Aile Konutunun Tapuda Arsa Olarak Görünmesine aile konutu şerhi konulmasının engel olmadığını, bankaların, faaliyet alanları, kuruluşları, yönetimleri, iç denetim sistemleri, finansal raporlamaları, öz sermayeleri, sermaye yeterlik oranları ve bağımsız denetimleri 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile düzenlenen güven kuruluşları olduğunu, bankaların hukuki sorumluluklarının başta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu olmak üzere birden fazla mevzuatta düzenlendiğini, buna ek olarak 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 18/2 maddesi uyarınca tüm tacirlerin ticari işleriyle ilgili olarak basiretli bir tacir gibi davranmaları gerektiğinin düzenlendiğini, bankaların daha katı olarak ele alınan hukuki sorumluluğunun ikinci temelinin de bu hükme dayandığını, bankaların kamu nezdinde güven uyandıran kuruluşlar olarak kendi faaliyet alanlarının gerektirdiği ölçüde basiret ve özenle davranmaları gerektiğini, bir sözleşmenin akdedilmesinden önce dahi taraflar arasında bir güven ilişkisi meydana geldiğini, bu güven ilişkisinin temelinin dürüstlük kuralı olarak adlandırılan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 2 nci maddesi olduğunu, buna göre, güvenin korunması ilkesinin güvenen nezdinde bir güven unsurunun oluşmasına sebebiyet veren güvenilenin, yarattığı bu güvene uygun davranışlarda bulunması ve bunun sonuçlarına katlanması anlamı taşıdığını, bankaların bir güven kurumu olarak basiretli tacir gibi davranması gerektiğini ve objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğunu, davaya konu olayda davalı bankanın eş muvafakatnamesi talebinin yasal olduğunu, ipotek tesisinden önce alınması gereken eş muvafakatnamesinin özen yükümlülüğüne aykırı davranan davalı banka tarafından ipotek tesisinden sonra davacıdan talep edilmesinin, ipotek tesisinden sonra krediye kullanacağı algısı içerisinde olan ve kredi kullanma amacıyla 5.460,00 TL masraf yaptığı halde krediyi kullanmaktan vazgeçen davacının yapmış olduğu masrafları davalıdan alma hakkının olduğunu beyan etmiştir.
Armutlu Tapu Sicil Müdürlüğü’nden … ili, … ilçesi, …mahallesi, … Ada, …. parselin 1/2 hissenini …’dan ….’a satışına konu 07/10/2016 tarihli … yevmiye numaralı satış işlemine ait resmi senet, taşınmaza ait takyidatlı tapu kaydı ve 07/10/2021 tarih ve … yevmiye numaralı ipotek tesisi işlemine ait resmi senet ile işleme konu döner sermaye ücretini gösterir elektronik ödeme sistemi kontrol formu celp edilmiştir.
Karayolları Genel Müdürlüğü’nden Gebze-Orhangazi-İzmir otoyolu ile ilgili olarak 2016 yılı geçiş ücret tarifesi celp edilmiştir.
… San. Ve Tic. A.Ş.’den 07/10/2016 tarihli Yalova-Yenikapı ferrycat-hızlı araba vapuru hattındaki 1. Sınıf araç+şoför ücretleri 49-TL, 59-TL, 69-TL, 94-TL, 104-TL, 109-TL 119-TL olarak değişmekte olduğu belirtilmiştir.
Dosyaya sunulan deliller ile toplanan bilgi ve belgelere göre yapılan yargılama sonunda;
Davacının Maddi tazminat talebi yönünden ; eş muvafakatnamesi olmadan gayrimenkulun alış-satış işleminin yapılamayacağı, bankaların kendilerine kredi başvurusu yapan tarafa konuyla ilgili ipotek şartı getirdiğinde eş rızasını bildiren yasal belgeyi istemek durumunda olduğu, dava dosyasında davalı bankanın eş muvafakatnamesini almadan gayrimenkul üzerine ipotek tesis ettirdiği, davacının dava dilekçesinden ve davalı bankanın cevap dilekçesinden anlaşıldığı, davalı bankanın ipotek tesisinden sonra eş muvafakatnamesini kendisinden talep ettiği, bankaların bir güven kurumu olarak basiretli tacir gibi davranması gerektiği ve objektif özen yükümlülüğünü yerine getirmek zorunda olduğu, davaya konu olayda davalı bankanın eş muvafakatnamesi talebinin yasal olduğu, ipotek tesisinden önce alınması gereken eş muvafakatnamesinin özen yükümlülüğüne aykırı davranan davalı banka tarafından ipotek tesisinden sonra davacıdan talep edilmesi nedeniyle, ayıplı hizmet verdiği bu nedenlerle davacının yapmış olduğu masrafları davalıdan alma hakkının olduğu, bu kapsamda yapmış olduğu ve tapu sicl müdürlüğünden gelen yazı cevaplarına göre 1.600,00 TL tapu harcı ve 174,50 TL döner sermaye giderinin davacı tarafından yapıldığı fazlaya ilişkin talebini belgelendirmediği anlaşılmakla açılan davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddi ile 1.774,60 TL’nin ihtar tarihi olan 10/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmişitir.
Davacının manevi tazminat yönünden talebinin ise ; manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade ettiği, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (TBK 58) maddesine göre, “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir” hükmünün yer aldığı, şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için 818 sayılı BK 49. (TBK 58) maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerektiği, bu şartların ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunması olduğu, somut olayda geç teslim durumunun MK’nın 24 ve BK’nın 49. (TBK 58) maddeleri anlamında kişilik haklarının ihlaline neden olacağının kabulü mümkün olmadığı, her sözleşmeye aykırılık halinin manevi tazminat gerektirmeyeceği gibi, davacı tarafça da meydana gelen olay nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği ispat edilemediği, bu itibarla, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı, BK’nın 49. (TBK 58) maddesinde öngörülen manevi tazminat şartlarının oluşmadığı sonucuna varılmış, bilirkişi raporu ve davacının istemi dikkate alınarak davanın manevi tazminat yönünden reddine , maddi tazminat yönünden kabulüne karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A)AÇILAN DAVANIN MADDİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE
1-1.774,60 TL’nin ihtar tarihi olan 10/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 121,22-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçtan mahsubuna,
3-Davacı tarafça yatırılan 59,30-TL başvurma harcı ile maddi ve manevi tazminat davaları yönünden mahsup edilen 201,92-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 433,65-TL’nin 1/2’si olan 216,83-TL’den kabul oranına göre(%32,50) hesaplanan 70,47-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 11,00-TL’nin 1/2’si olan 5,50-TL’den kabul oranına göre(%67,50) hesaplanan 3,71-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 1.774,60-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden ve davacının vekalet ücretini geçemeyeceğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince tespit olunan 1.774,60-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
B)AÇILAN DAVANIN MANEVİ TAZMİNAT YÖNÜNDEN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70-TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçtan mahsubu ile bakiye kalan 62,10-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olarak toplam 11,00-TL’nin 1/2’si olan 5,50-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
C)Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 24/03/2022

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır