Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/320 E. 2023/917 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/320 Esas
KARAR NO : 2023/917

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/04/2021
KARAR TARİHİ : 22/09/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/09/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; davacının davalı şirkete kumaş boyama ve yıkama hizmeti verdiğini, tüm kumaşları
eksiksiz bir şekilde ve zamanında teslim ettiğini, ancak davalı şirketin kendi müşterisi tarafından
kendilerine yansıtılan faturaların bedelini haksız olarak davacı şirkete faturaların iadesi konulu
ihtarname ile yüklemeye çalıştığını, davalının davacı firmaya olan cari hesap borcunu
ödemediğini, davacının davalı hakkında başlatmış olduğu icra takibine davalı haksız olarak
itirazda bulunduğunu, açıklanan nedenlerle Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E.
sayılı dosyasındaki itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında fason çalışması ve ticari ilişki olduğunu, kalite ve PH test
sonuçlarında davalı şirketin müşterisi olan …. ile davacıdan kaynaklı yani davacının ayıplı
eksik kusurlu kumaş yıkama ve boyanmasından kaynaklı olarak çok problem yaşadığını, bazı ürün
modelleri davacının yaptığı kusurlu boyama ve yıkama sebebiyle iptal olduğunu, davalı tarafından
irsaliye ile sevk edilen ham kumaşlar davacı tarafından eksiklikler ile davalı şirkete teslim
edildiğini, bu eksik kilolar davacı ile teyitleşerek ve mutabık kalınarak kumaş bedeli üzerinden
davacı şirkete fatura edildiğini, 17.07.2020 tarihli mutabakat yazısında davacının davalı şirketten
25.992,13 TL cari hesap alacağı ortaya çıktığını, davacının kusurlu hizmetinden doğan zararların
bir kısmına karşılık olarak 25.992,13 TL tutarlı 05.08.2020 tarihli reklamasyon faturası kesildiğini,
tarafların bu konuda mutabık kalarak anlaştıklarını, davacının anlaşmaya rağmen haksız olarak
davalıya 30.10.2020 tarihli 9 adet reklamasyon bedeli faturası kestiğini, halen fatura kesmeye
devam ettiğini, taraflar arasında 17.07.2020 tarihi itibariyle hiçbir ticari ilişki ve iş yapma olmadığını, açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesini iddia ve talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş, keşif icra edilmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 68.356,72 TL asıl alacak üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “cari alacak” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda davacı taraf, davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında kumaş boyama ve yıkama hizmeti verdiğini ve tüm kumaşları eksiksiz olarak teslim ettiğini, buna rağmen davalı tarafça haksız bir şekilde ödeme yapmaktan kaçınıldığını iddia etmekte ile davalı taraf, davacının ayıplı
eksik kusurlu kumaş yıkama ve boyanmasından kaynaklı olarak problem yaşadığını, bazı ürün
modelleri davacının yaptığı kusurlu boyama ve yıkama sebebiyle iptal olduğunu iddia etmektedir.
-Bu doğrultuda taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacının, davalıya vermiş olduğu kumaş boyama ve yıkama hizmeti karşılığında cari hesap ilişkisi nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, davalının savunmasına göre söz konusu ürünlerde iddia edildiği şekilde ayıp olup olmadığı, ayıplı ise ayıbın niteliğinin ne olduğu(gizli-açık ayıp), muayene ve ihbar yükümlülüğünün davalı tarafça yerine getirilip getirilmediği ayrıca ayıp sebebi ile davacı taraf alacağından indirim yapılmasının gerekip gerekmediği, indirim yapılacaksa miktarının ne olduğu, davalının söz konusu malları bu şartlar altında kabule zorlanıp zorlanamayacağı hususlarında toplanmaktadır.
-Taraflar arasındaki uyuşmazlığın eser sözleşmesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu doğrultuda ilkelerin somut olaya uygulanması gerekmektedir.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 470. maddesinde “yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak nitelendirilmiş, sözleşmenin tarafları yüklenici ve iş sahibi olarak isimlendirilmiştir.
-Sözleşmeye ilişkin bu temel unsurlar yanında her sözleşme türünün kendine özgü unsurları bulunmaktadır. Eser sözleşmesinin de kendine özgü olan iki temel unsuru vardır. Bunlar eser ve bedeldir. Bu sözleşme ile bir taraf (yüklenici) istenen özellikle sonucu (eser) meydana getirmeyi, diğer taraf (iş sahibi) ise bu çalışma karşılığında ivaz ödemeyi (bedel) üstlenmektedir.
-Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp eserde olması gereken lüzumlu vasıfların veya sözleşmede kararlaştırılan vasıfların eksikliğini ifade etmektedir.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun eserin kabulü başlıklı 477. Maddesinde, eserin açıkça veya örtülü kabulünden sonra yüklenicinin her türlü sorumluktan kurtulacağı, ancak yüklenici tarafından kasten gizlenen ve usulüne uygun gözden geçirme sırasında fark edilemeyecek ayıplar için yüklenicinin sorumluluğunun devam edeceği düzenlenmiştir.
-Eserin teslimi ve kabulü ayrı kavramlardır. Eserin teslimi sözleşmenin konusu olan işlerin iş sahibine verilmesi-teslim edilmesidir. Yüklenici teslim ile sözleşme ile üstlendiği edimi ifa etmiş olur ancak sözleşmeden doğan yükümlülüklerinden kurtulmaz. Yüklenicinin sorumluluktan kurtulması teslim edilen eserin iş sahibi tarafından açıkça ya da örtülü kabulü ile olur.
-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 474/1 maddesinde; “İş sahibi eserin teliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz, eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa bunu uygun bir süre içinde yükleniciye bildirmek zorundadır. ” hükümlerine yer verilmiştir. Eski Borçlar Kanunu’nda da benzer şekilde düzenlemeye verilmiştir.
-Bilindiği gibi açık ayıp meydana gelen eserde basit bir muayene ile ve çıplak gözle tespit edilebilen ayıplardır. Açık ayıplarda iş sahibi, eserim tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre eseri gözden geçirip varsa açık ayıpları tespit ve ayıpları uygun süre içerisinde iş sahibine bildirmek zorundadır. Eski Borçlar Kanunu ve yeni Türk Borçlar Kanunu’nda muayene ve ihbar süreleri açıkça belirlenmemiş olup işin niteliği ve olayın özelliği ve imal edilen şeyin büyüklüğü, genişliğine göre süreler farklı olacak ve olayın niteliğine göre belirlenecektir. Muayene ve gözden geçirmeyi iş sahibi bizzat yapabileceği gibi 818 sayılı Borçlar Kanunu 359/2 ve Türk Borçlar Kanunu 474/2 maddesi hükümlerine göre mahkeme aracılığı ile tespit ettirebilir.
-Açık ayıplarda iş sahibi muayene ve ihbar yükümlülüğünü ihmal ederse eseri kabul etmiş sayılır ve yüklenici açık ayıplarla ilgili sorumluluktan kurtulur.
-Gizli ayıp ise eserde basit bir muayene ile tespit edilemeyen, çıplak gözle görüşüp saptanamayan, kullanım sırasında ortaya çıkan veya kullanım sırasında gelişen bir durum nedeniyle ortaya çıkan ayıplardır. Bu ayıplarla ilgili BK 359/1, TBK 474/1 maddelerindeki makul sürede muayene ve ihbar yükümlülüğüne ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. Ancak BK 362/3 ve TBK 474/3 maddeleri hükümleri gereğince eserdeki ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde iş sahibinin gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, bildirmezse eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı belirtilmek suretiyle gizli ayıplar yönünden de iş sahibine ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin yükleniciye ayıbı ihbar etme yükümlülüğünü yüklemiştir.
-Gerek 818 sayılı BK gerekse 6098 sayılı TBK’da eserdeki açık ve gizli ayıpların yükleniciye ihbarının şekli ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılmış olması ihbar kolaylığı sağlar ise de sözleşmede veya eklerinde bu husus kararlaştırılmamışsa taraflar tacir olsa dahi ayıp ihbarının her türlü delille, tanık beyanı ile de ispatlanabileceği Yargıtay tarafından içtihatlar ile kabul edilmiştir. ( Örn. Yargıtay. 15 H.D 13/05/2011 2010/7511 Esas 2011/2896 Karar sayılı ilamı )
-Ayıbın varlığı ve ihbarı bir itiraz niteliğinde olmayıp ancak taraflarca ileri sürülmesi halinde değerlendirilebilecek bir defi niteliğindedir. Taraflarca usulüne uygun olarak süresi içerisinde ileri sürülmedikçe ihbarın süresinde yapılıp yapılmadığının Mahkeme tarafından re’sen gözetilmesi mümkün değildir. ( Örn. Yargıtay 15 H.D. 05/05/2016 tarih 2015/4343 Esas 2016/2603 Karar sayılı ilamı )
-Ayıp halinde iş sahibinin hakları 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Bu seçimlik hakların dışında ayıpta yüklenicinin kusurunun bulunması halinde iş sahibinin genel hükümlere göre diğer zararlarını isteme hakkı vardır.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Bu kapsamda Mahkememiz dosyası davacının iddiası, davalının savunması ve icra dosyasındaki itirazı, icra dosyası ile tüm dosya kapsamına göre, davacının, davalıya vermiş olduğu kumaş boyama ve yıkama hizmeti karşılığında cari hesap ilişkisi nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığının tespiti amacıyla SMMM bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 06/06/2022 tarihli raporda özetle; davacının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
davacının ticari defterlerine göre; davacı … incelenen kendi ticari
defterlerinde, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların ticari
defterlerinde kayıtlı olduğu, iş bu faturalardan kaynaklı takip tarihi (31.12.2020)
itibariyle davalı … 68.544,87 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu,
davalının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
davalının ticari defterlerine göre; davalı … kendi ticari defterlerinde takip
tarihi (31.12.2020) itibariyle davacı … 60.718,25 TL cari hesap bakiye borçlu
olduğu,
taraflar arasındaki cari hesap farklılığının tabloda detaylarına yer verilen
faturalardan kaynaklandığı, taraflar birbirlerine karşılıklı olarak iade faturası
düzenleyerek bir döngü halinde girdiği, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlığın
reklamasyon bedeli faturalarının haklı yere düzenlenip/düzenlenmediği
noktasında toplantığı, rapor içeriğinde detaylarına yer verilen reklamasyon
faturalarının davalı … ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bu bağlamda
davalının kabulünde olduğu tespit edilmiş olup 05.11.2020 tarihli …
no.lu 814,20 TL bedelli ve 05.11.2020 tarihli …. no.lu 7.020,00 TL
bedelli toplamda 7.834,20 TL bedelli faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı
olmadığından cari hesap farklılığının meydana geldiği anlaşıldığı,
davalı … tarafından davalı adına tanzim edilen faturalanın E-Fatura şeklinde
usulüne uygun olarak düzenlediği, düzenlenen faturaların davacı ve davalı …
ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların reklamasyon bedeli kapsamında
düzenlendiği ve bu faturalara karşın davacı … tarafından 11.11.2020 tarihinde
iade faturaları düzenlendiği, bu kerre davalı tarafından 18.11.2020 tarihinde
60.718,26 TL bedelli tekrar fatura düzenlendiği, 05.11.2020 tarihli
…. no.lu 814,20 TL bedelli ve 05.11.2020 tarihli …. no.lu
7.020,00 TL bedelli toplamda 7.834,20 TL bedelli faturaların cari hesap
farklılığına konu olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu faturalardan
kaynaklandığı, dosya kapsamından davacı tarafından davalıya yıkama ve
boyama işinin verildiği sabit olduğu, davalı … cevap dilekçesinde verilen bu
hizmetin kusurlu/ayıplı olduğu iddia edildiği, bu husus uzmanlık alanıma
girmediğinden bir değerlendirme yapılamadığı,
davalı … tarafından davacı … verdiği hizmetin ayıplı olduğu
İddiası ile düzenlenen cari hesap farklılığına konu reklamasyon faturalarının kabul
edilip/edilmeyeceği ile ilgili takdirin Mahkemeye ait olduğu, faturaların kabul
edilmemesi halinde taleple bağlı kalınarak davacı … takip tarihi (31.12.2020)
itibariyle davalı … 68.356,72 TL alacaklı olacağı,
ahkemece cari hesap farklılığına konu faturaların kabul edilmesi halinde ise
davacı … takip tarihi (31.12.2020) itibariyle davalı … 68.356,72 TL– 7.834,20 TL = 60.522,52 TL cari hesap bakiye alacaklı olacağı görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Akabinde Mahkememizce davalı tarafın ayıp iddiası nazara alınarak dava konusu ürünlerin bulunduğu belirtilen mahalde keşif icra edilmiş, keşif neticesinde Tekstil Mühendisi ve Smmm bilirkişi tarafından düzenlenen 03/04/2023 tarihli raporda özetle; davacının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacı … incelenen kendi ticari defterlerinde, davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, iş bu faturalardan kaynaklı takip tarihi (31.12.2020) itibariyle davalı … 68.544,87 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davalı … kendi ticari defterlerinde takip tarihi (31.12.2020) itibariyle davacı … 60.718,25 TL cari hesap bakiye borçlu olduğu, taraflar arasındaki cari hesap farklılığının tabloda detaylarına yer verilen faturalardan kaynaklandığı, taraflar birbirlerine karşılıklı olarak iade faturası düzenleyerek bir döngü halinde girdiği, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlığın reklamasyon bedeli faturalarının haklı yere düzenlenip/düzenlenmediği noktasında toplantığı, rapor içeriğinde detaylarına yer verilen reklamasyon faturalarının davalı … ticari defterlerinde kayıtlı olduğu bu bağlamda davalının kabulünde olduğu tespit edilmiş olup 05.11.2020 tarihli … no.lu 814,20 TL bedelli ve 05.11.2020 tarihli …. no.lu 7.020,00 TL bedelli toplamda 7.834,20 TL bedelli faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından cari hesap farklılığının meydana geldiği anlaşıldığı, davalı … tarafından davalı adına tanzim edilen faturalanın E-Fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, düzenlenen faturaların davacı ve davalı … ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, faturaların reklamasyon bedeli kapsamında düzenlendiği ve bu faturalara karşın davacı … tarafından 11.11.2020 tarihinde iade faturaları düzenlendiği, bu kerre davalı tarafından 18.11.2020 tarihinde 60.718,26 TL bedelli tekrar fatura düzenlendiği, 05.11.2020 tarihli …. no.lu 814,20 TL bedelli ve 05.11.2020 tarihli … no.lu 7.020,00 TL bedelli toplamda 7.834,20 TL bedelli faturaların cari hesap farklılığına konu olduğu ve taraflar arasındaki uyuşmazlığın bu faturalardan kaynaklandığı, bu bağlamda cari hesap farklılığına konu faturaların mahsubu ile davacı … takip tarihi (31.12.2020) itibariyle davalı … 68.356,72 TL – 7.834,20 TL = 60.522,52 TL cari hesap bakiye alacaklı olacağı, yapılan teknik inceleme sonucunda ürünlerde meydana gelen Ph sorununun ürüne uygulanan hatalı boya/terbiye, yıkama işlemlerinden meydana geldiği, sorunun ürüne uygulanacak basit bir fiziki muayene ile tespit edilir nitelikte olmayıp, laboratuvar ortamında ürüne uygulanacak testler sonucunda tespit edilebilir nitelikte olduğu ve ürün kumaş halinde iken (tekstil giyim eşyası formuna getirilmeden) kumaşa uygulanacak tamir işlemleri ile giderilebilir nitelikte olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Keşif neticesinde düzenlenen heyet raporunda belirtilen ayıplara ilişkin davalının talep edebileceği indirim bedelinin keşif mahallinde incelenen ürünlerle bağlı kalınarak belirlenmesi, ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin davalı tarafından düzenlenen iade faturası içeriğiyle uyumlu olup olmadığının belirlenmesi amacıyla ek rapor düzenlenmek üzere dosya yeniden tekstil mühendisi bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 30/05/2023 tarihli ek raporda özetle; davalı vekilinin cevap dilekçesinde davacının ayıplı/kusurlu hizmetinden dolayı, müvekkili tarafından davacı tarafa 25.992,13 TL-05.08.2020 tutarlı ve tarhli iade faturası (reklamasyon bedeli) kesildiğini beyan ettiği, dosyada yer alan ….-05/08/2020 tarih ve sayılı fatura içeriği incelendiğinde; sadece reklamasyon bedeli açıklamasının bulunduğu, keşif esnasında incelenen ürünlerle ilgili herhangi bir ibare, açıklama bulunmadığının görüldüğü, ilgili ürünler üzerinde yapılan değerlendirmeler sonucunda hesaplanan toplam indirim bedelinin 22.545,40 TL olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Alınan bilirkişi kök ve ek raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarını ibraz ettikleri görülmüştür.
-Mahkememizce alınan raporlar dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Yukarıda yer verilen açıklamaların somut olaya uygulanmasında; davalı tarafça dava konusu edilen ürünlerin davalı tarafça teslim alındığı, davalı beyanlar ve ticari defter kayıtları ile ihtilafsız olup, davalı tarafça ilgili ürünlerin ayıplı olduğu iddia edilmektedir.
-Her ne kadar davalı tarafça cevap dilekçesinde taraflar arasındaki eser sözleşmesine konu edilen boyama ve yıkaması davacı tarafından yapılan kumaşların istenilen ve sipariş edilen şekilde olmadığı, bu nedenle dava dışı 3. Kişiler nezdinde zarara uğranıldığı iddia edilmiş ise de davacı tarafça iş bu ticari ilişki neticesinde düzenlenen faturaların davalı tarafça ticari defterlere kaydedildiği ve fakat iade faturası düzenlendiği görülmektedir.
-Davacı tarafın yukarıda ayrıntılarına yer verildiği şekilde teslim olgusunu ispat etmesinin akabinde davalı tarafça ticari ilişki kapsamında teslimi yapılan ürünlerin ayıplı ve/veya eksik olduğu hususlarının ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davalı tarafça bu kapsamda ayıplı olduğu ve davacı tarafça teslim edildiği belirtilen ürünlerin incelenmesi istenmiş, Mahkememizce bu kapsamda keşif icra edilerek ürünler incelenmiştir. Ancak alınan kök ve ek raporlar ile sabit olduğu üzere incelenen ürünlerin davacı tarafından teslim edilen ürünler olduğuna dair bir ibarenin incelemeye sunulan ürünler üzerinde yer almadığı görülmüştür. Yine davalı tarafından düzenlenen iade faturalarında yalnızca bedel belirtilmiş, ayıplı ürünlerin adedi, cinsi, ayıbın niteliği vb. hususlara yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu kapsamda Mahkememize incelemeye sunulan ürünlerin; davacı tarafından teslim edilen ürünler olup olmadığının bu aşamada tespiti mümkün olmadığından, ilgili ürünler üzerinde yapılan incelemenin ayıbın varlığına delil olmasının kabulü mümkün değildir. Ayrıca davalı tarafça ayıplı olduğu iddia edilen ürünler üzerinde teslimden sonra adli merciler tarafından yapılmış bir delil tespiti ya da incelemenin dosyaya ibraz edilmediği de sabittir.
-Buna göre yukarıdaki açıklamalarda ayrıntılarına yer verildiği üzere, davacı yüklenici taraflar arasındaki sözleşme doğrultusunda ürünleri davalı tarafa teslim etmiş olup, bu noktadan sonra eserin eksik ya da ayıplı olması nedeniyle yükleniciye iade edildiğinin davalı iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı tarafça yer verilen hususların ispatına elverişli herhangi bir bilgi ya da belge ibraz edilmediği görülmektedir.
-Bu doğrultuda davacı tarafın sözleşmeye konu ürünlerin davalı tarafa teslim edildiği, davalı tarafça ürünlerin ayıplı veya eksik olduğuna ilişkin ispata elverişli herhangi bir delilin dosyaya ibraz edilmediği anlaşılmakla, davalı tarafın ayıba ilişkin iddialarına Mahkememizce itibar edilmemiş, bu kabul doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
-Buna göre davalı borçlu tarafından fatura, cari hesap ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
-Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 13.671,34 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.669,45-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 825,59-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.843,86- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 825,59-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30-TL başvurma harcı, 571,90-TL keşif harcı, 3.750,00-TL bilirkişi ücreti, 855,80-TL tebligat, keşif yol ücreti ve posta masrafı olmak üzere toplam 5.237,00-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında sarf edilen masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 17.900,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun …. numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.22/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır