Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/316 E. 2021/391 K. 09.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/316 Esas
KARAR NO : 2021/391

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2021
KARAR TARİHİ : 09/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan dosya incelemesi neticesinde;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı-borçlu şirket ile müvekkili şirketin taraflar arasındaki 04.06.2015 tarihli … binası ve … inşaat sözleşmesinin karşılıklı feshinden doğan uyuşmazlık nedeniyle 12.02.2019 tarihinde bir araya gelmiş ve … numaralı arabuluculuk dosyası ile uzlaşmış olduklarını, bu arabuluculuk dosyası kapsamında tarafların, işbu dava konusu “kule vinç kiralanmasına” ilişkin bir sözleşme akdetmiş olduğunu, bu sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı şirkete, “… Kule, … Model … Seri No’lu kule vinç” teslim ederek kiralanacak, bunun karşılığında da taraflarca yine aynı sözleşmede belirlenmiş kira bedelinin, davalı şirket tarafın müvekkili şirkete ödenecek olduğunu, bu sözleşmenin akdedilmesi akabinde sürecin olağan devam etmiş olduğunu, ancak 13.02.2020 ila 13.05.2020 tarihleri arası 3 aylık kira bedeli olan 54.870,00TL’nin, davalı şirketçe müvekkili şirkete ödenmemiş olduğunu, bunun yanında bahsi geçen bu sözleşmenin 7. maddesi gereği, kiralanan vinç için makine kırılması sigortası yaptırmayı taahhüt eden davalı şirketin, bu taahhüdünü yerine getirmemiş olduğunu, bu nedenle ilgili işlemlerin ve sigorta ödemelerinin müvekkili şirket tarafından üstlenilmek ve yerine getirilmek zorunda kalınmış olduğunu, bu bağlamda da müvekkil şirketin 12.106,28 TL tutarında bir poliçe ödemesi söz konusu olduğunu, ancak ne bahsettikleri bu kira bedellerine ilişkin ne de sigorta poliçesi bedeline ilişkin kendilerine borçlu-davalı şirketçe herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, bu nedenle alacaklarına binaen Bakırköy … İcra Dairesi’nin … E. sayılı takip dosyası ile davalı şirkete yönelik icra takibi başlattıklarının, davalı şirketin takibe itiraz ettiğini ve takibin durmuş olduğunu, arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirkete ödemesi gereken; 54.870,00 TL vinç kiralama bedeli, 12.106,28 TL sigorta poliçesi ödemesi olarak toplamda 66.976,28 TL’lik borcu bulunduğunu beyanla; davanın kabulüne, itirazın iptaline, alacağın %20 sinden az olmamak kaydıyla davalı borçlunun icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, kira sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı vekili, davacı müvekkili şirket ile davalı-borçlu şirket arasında kule vinç kiralama sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, bu sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı şirkete, “… Kule, … Model … Seri No’lu kule vinç” teslim edilerek kiralandığını, ancak 13.02.2020 ila 13.05.2020 tarihleri arası 3 aylık kira bedeli olan 54.870,00TL’nin davalı şirketçe müvekkili şirkete ödenmemiş olduğunu, ayrıca sözleşmenin 7. maddesi gereği, kiralanan vinç için makine kırılması sigortası yaptırmayı taahhüt eden davalı şirketin, bu taahhüdünü de yerine getirmemiş olduğunu, bu nedenle ilgili işlemlerin ve sigorta ödemelerinin müvekkili şirket tarafından üstlenilmek ve yerine getirilmek zorunda kalınmış olduğunu, bu bağlamda da müvekkili şirketin 12.106,28 TL tutarında bir poliçe ödemesi olduğunu, davalı-borçlu tarafından kira bedeli ve sigorta poliçe bedeli ödenmemesi üzerinde davalı-borçlu aleyhine başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptalini talep etmektedir. Taraflar arasında kira ilişkisi temelli bir hukuki ilişki bulunduğu ve davanın kira ilişkisinden kaynaklanan alacak talebine dayandığı anlaşılmaktadır. HMK.4/1-a maddesi uyarınca iddianın ileri sürülüş biçimi, dava dilekçesindeki anlatım dikkate alındığında 04/06/2021 tarihli tensip tutanağı ile her ne kadar duruşmanın 04/06/2021 günü saat 11:15’e bırakılmasına karar verilmiş ise de uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartı olup, dava şartlarının ise kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususların resen dikkate alınacak hususlardan olması nedeniyle dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verileceği anlaşılmakla yapılan açıklamalar uyarınca davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine, görevli Mahkemenin Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesi olması sebebiyle Mahkememizin görevsizliğine dair karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, tarafların yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere karar verildi. 09/04/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸