Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/287 E. 2021/790 K. 14.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/287 Esas
KARAR NO : 2021/790

DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2021
KARAR TARİHİ : 14/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı/borçlu …arasında 01.09.2020 tarihli “Esnaf Servis Hizmetleri Sözleşmesi” akdedilmiş olduğunu, işbu sözleşme ile …’in, taşıyan sıfatı ile sözleşmede belirlenen lokasyonlarda öğrenim gören öğrenciler ile çalışan öğretmenler ve okullara bağlı olarak çalışan diğer personellerin, okula ve işyerlerine geliş ve gidişlerini kapsayan taşıma işinin, taşımacıya ait araç/araçlarla, taşımacı tarafından, 2020-2021 öğretim yılı boyunca Okul Servis Araçları Yönetmeliği, Okul Servis Araçlarının Çalıştırılmasına İlişkin Usul ve Esaslar ile İBB Öğrenci ve Personel Servis Taşımacılığı Yönergesi kapsamında, mevzuata ve taşıtan konumundaki müvekkili şirketin kurallarına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamayı üstlenmiş olduğunu, taraflar arasında akdedilen bu sözleşmenin karşılıklı görüşmeler neticesinde 19.09.2020 tarihinde tanzim edilen Taşıma İşi Fesih Protokolü ile sona ermiş olduğunu, işbu fesih protokolünün imzalanması akabinde davalı …tarafından, sözleşmenin başlangıç tarihinden sonlanma tarihine kadar geçen sürede verdiği hizmete ilişkin olarak 22.09.2020 tarih, … nolu, 6.093,46-TL tutarlı fatura düzenleniş olduğunu, düzenlenen faturanın müvekkili şirket tarafından incelenmiş olup, faturada yer alan “öğrenci hizmet servisi (… Anaokulu)” kaleminin hizmet verilen günden 3 gün daha fazla olacak şekilde hesaplandığının tespit edilmiş olduğunu, faturanın hizmet alınmayan 3 günlük süreci de kapsar şekilde düzenlenmesi sebebi ile müvekkili şirket tarafından 16.10.2020 tarih, … nolu, 470,19-TL tutarlı fiyat farkı faturası düzenlenmiş olduğunu, düzenlenen bu fiyat farkı faturasının …tarafından kabul edilmemiş, … aracılığı ile iade edilmiş olduğunu, işbu fiyat farkı faturasının iadesi neticesinde müvekkili şirket tarafından davalıya yapılan fazla ödemenin iade alınması adına Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nde …. E. sayısı ile icra takibi başlatmış olduğunu, ancak davalı/borçlunun bu icra takibine karşı da itiraz etmiş olduğunu, dava şartı olan arabuluculuk görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; itirazının iptali ile takibin devamına, haksız yere durdurulan icra takibi nedeniyle, davalı/borçlu aleyhine alacak miktarının %20’sindan aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, dava masraf ve vekâlet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun şekilde tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nde …. Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 470,19 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Esenyurt Vergi Dairesi cevabi yazısı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü cevabi yazısı ve delil niteliğindeki tüm bilgi ve belgeler dosyamız içerisine aldırılmıştır.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Mahkememizce davacı ile ilgili tacir araştırması yapılmış olup gelen yazı cevaplarına göre davacının işletme hesabına göre defter tuttuğu ve beyan ettiği hasılata göre VUK m.177/1’de belirtilen hadlerin altından kaldığı görülmekle davacının kazancının esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadığı, dolayısıyla tacir sıfatının bulunmadığı, ayrıca dosyadaki bilgi ve belgelerden gerçek kişi ticari işletme kaydının da bulunmadığı anlaşılmakla davanın mutlak ticari davalardan olmadığı, davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası(nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir (Benzer Yüksek Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesi’nin 23/11/2012 gün ve 2012/12879 esas,2012/12971 karar ve yine Yüksek Yargıtay 23 üncü Hukuk Dairesi’nin 19/03/2013 gün ve 2013/239 esas,2013/1677 karar sayılı ilamlarında da belirtildiği gibi).
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2.maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 14/09/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸