Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/262 E. 2022/341 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/262 Esas
KARAR NO : 2022/341

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/03/2021
KARAR TARİHİ : 08/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Müvekkili aleyhine davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, usule aykırı olarak başlatılan söz konusu takibe ilişkin alacaklarının hiçbir hukuki mesnedinin bulunmadığını, müvekkilinin davalı tarafa borcu bulunmadığını, davalının haksız kazanç elde etmek için ilamsız başlattığı takipte ödeme emrinin müvekkilinin e-tebligat adresine gönderildiğini, müvekkili tarafından tesadüfen öğrenilen icra takibine itiraz edildiyse de itirazının kabul edilmediğini beyanla müvekkilinin mağdur olmaması için İİK 72/3 uyarınca icra veznesine girecek paranın dava sonuçlanıncaya kadar alacaklıya verilmemesine dair tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin davalıya 25.000,00 TL borcu olmadığının tespiti ile Bakırköy .. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibin iptaline, kötü niyetli davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline olan borcundan dolayı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğü ….. Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davacının UETS adresine ödeme emrinin usulüne uygun şekilde tebliğ edildiğini, davacı tarafça yasal süresi içerisinde ödeme emrine itiraz edilmediğini ve takibin kesinleştiğini, davacının, müvekkiline olan borcunu ödememek amacıyla kötü niyetli olarak huzurdaki davayı ikame ettiğini, davacı tarafın ileri sürdüğü hiç bir iddiasının gerçeği yansıtmadığını, müvekkili ile davacı tarafın, davacı tarafa ait … Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen servis taşımacılığı kartının müvekkiline satışı ve devri konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin, servis taşımacılığı kartının 80.000,00 TL bedelinin bir kısmını ödemek için çek vermeyi kalan kısmını da nakit ödeme yapmayı teklif ettiğini, davacı tarafın işbu teklifi kabul ettiğini, anlaşılan bedelin 25.000,00 TL’sinin müvekkili tarafından davacıya çek verilmek suretiyle ödendiğini, davacı tarafça söz konusu çek bedelinin bankadan tahsil edildiğini ancak daha sonra davacı tarafça aralarındaki sözleşmeye uyulmadığını ve ilgili servis kartının müvekkiline devredilmediğini, dolayısıyla müvekkili tarafından davacıya verilen çekin, davacı tarafından haksız şekilde tahsil edildiğini, davacının defter ve belgeleri incelendiğinde, müvekkiline hiç bir mal ve hizmet teslim edilmediğinin de tespit edileceğini beyanla haksız ve hukuka aykırı davanın reddine, asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere davacının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, her türlü yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık … Bankası … Şubesine ait keşidecisinin … ve lehtarının …. Gıda Nakliyat İnşaat Tekstil Sanayi Turizm Ticaret Ltd Şti olduğu, …. çek numaralı, 26/12/2020 tarihli ve 25.000,00 TL bedelli çekin taraflar arasında yapılan sözleşme kapsamında verilip verilmediği, çeklere atıf yapılan sözleşme bulunup bulunmadığı, çeklere açıkça atıf yapılan sözleşme var ise tarafların edimlerini ifa edip etmediği, davalının çek nedeniyle borçlu bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davalı takip alacaklısı tarafından davacı takip borçlusuna karşı toplamda 25.000,00 TL’nin tahsiline ilişkin yürütülen takipte davalı takip borçlusunun süresinde itiraz etmemesi sebebiyle takibin durdurulması talebinin reddine karar verildiği görüldü.
Dava, kambiyo senetlerinde bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK)’nun 691/1.maddesi). Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları).
Davalının cevap dilekçesinden anlaşıldığı üzere Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. esas sayılı takip dosyasına konu edilen miktarın davacı tarafa ait … Belediyesi tarafından verilen servis taşımacılığı kartının satışı ve devri konusunda anlaşılması sebebiyle anlaşılan bedelin bir kısmı olarak verilen ve davacı tarafça banka yazı cevabına göre tahsil edildiği anlaşılan çek bedeline ilişkin olduğu, bu kapsamda davacı tarafın anlaşmaya uymaması üzerine davalı tarafça işbu takibe girişildiği, davacı tarafın ise taraflar arasında yazılı yada sözlü bir anlaşma olmadığı, 3. kişi … ile kendilerine ait araçlara servis taşımacılık kartı alınması için anlaşma yapıldığı ve yapılan avans ödemelerine rağmen … ‘ın edimini yerine getirmemesi sebebiyle adı geçene ödenen avansların iadesi kapsamında dava konusu çekin verildiği iddiasında bulunduğu, buna göre somut uyuşmazlıkta davalı, davacının edimini yerine getirmemesi sebebiyle kendisine verilen dava konusu çekin bedelsiz kaldığını iddia ederek tahsil edilen çek bedelinin ödenmesi amacıyla icra takibine girişmiş olup buna karşılık davacı da davalı ile aralarında yazılı yada sözlü herhangi bir anlaşmanın olmadığını beyan etmesi sebebiyle bu durumda kural olarak ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalının icra takibine konu edilen çekin taraflar arasındaki anlaşma kapsamında verildiğini başka bir anlatımla davalının iddia ettiği üzere davacı tarafa ait … Belediyesi tarafından verilen servis taşımacılığı kartının satışı ve devri ile ilgili taraflar arasında bir hukuki ilişki olduğunu ve davacının edimini yerine getirmemesi sebebiyle bu kapsamda verildiğini belirttiği çekin bedelsiz kaldığını usulüne uygun yazılı delillerle ispat etmesi gerektiği, dosya kapsamı ve mevcut delil durumu itibariyle taraflar arasındaki hukuki ilişki ile bedelsizlik iddiasını ispatlayacak mahiyet ve kuvvette bir delilin bulunmadığı, davalı tarafa cevap dilekçesinde yemin deliline dayanılmış olduğundan davacı tarafa yemin teklifinde bulunup bulunmayacağı hususunda beyanda bulunmak, yemin teklif edecek ise yemin metnini ibraz etmek üzere süre verilmiş ise de davalı tarafça yemin deliline dayanılmayacağı belirtilmiş olmakla davalının üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği kanaatine varılarak ispatlanamayan davanın reddine, ayrıca davalı icra takibinde haksız olsa da kötüniyeti ispat edilemediğinden yasal şartları oluşmayan davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
AÇILAN DAVANIN KABULÜ İLE,
1-Bakırköy .. İcra Müdürlüğü’nün ….. Esas sayılı dosyasına konu çek nedeniyle davacının, davalıya BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
2-Şartları oluşmadığından davacı tarafın tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gereken 1.707,75 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 426,94 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.280,81 TL’nin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafça sarf edilen 426,94 TL peşin harç, 59,30 TL başvurma harcı, 59,20 TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 545,44 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
7-Davacı tarafça yatırılan teminatın karar kesinleştikten 1 ay sonra tazminat davası açılmadığı takdirde HMK.392(2) gereğince davacıya iadesine,
Dair davacı şirket yetkilisi ile davalı vekilinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır