Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/251 E. 2022/852 K. 21.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/251 Esas
KARAR NO : 2022/852

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/03/2021
KARAR TARİHİ : 21/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/11/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı şirket arasında ticaret ilişkisi olduğunu ve davalının müvekkil şirkete borçlu olduğunu, davalının borcun tamamına haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğin, davalının itirazı üzerine duran icra takibinin devamı için işbu davayı açma zorunluluğu doğduğunu, takip konusu alacağın, vadesi geçmiş senet alacağı olduğunu, bu durumda likit alacağa haksız şekilde itiraz eden borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekeceğinin Yargıtay Kararlarıyla sabit olduğunu, beyanla, fazlaya ilişkin talep ve haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile, İcra Müdürlüğü’nün … Esas Sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline ve takibin devamına, takip konusu alacağa takip tarihinden devamına, likit alacağa haksız ve kötüniyetli itiraz eden borçlu aleyhine 42.589,60 TL dava konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere lehlerine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
YANIT:
Davacı tarafa usulüne uygun tebligat yapıldığı, ancak davacı tarafın süresi içerisinde Mahkememize cevap dilekçesi ibraz etmediği,
Davalı tarafça cevap süresinin dolmasının ardından Mahkememize sunulan olduğu 23/12/2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığını, bu nedenle yetki itirazların bulunduğunu, Müvekkilin mernis ve ikamet ettiği adresin “…. Mah. …. Sk. No:…. İç Kapı No:….- … / İstanbul” adresi olduğunu, …. ilçesinin yargı çevresinde yer aldığından görevli yer mahkemesi Gaziosmanpaşa Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, b u nedenle yetki itirazlarının bulunduğunu, 7155 Sayılı Kanunla TTK’na 5/A maddesi eklenmiş ve anılan kanun hükmü ile ticari davalarda arabuluculuk dava şartı olarak kabul edildiğini, ayrıca İİK’nun 67. maddesi uyarınca genel mahkemede açılacak itirazın iptali davası sonunda verilecek hüküm maddi anlamda kesin hüküm oluşturacağından, itirazın iptali niteliği itibariyle dava olduğundan ticari dava niteliğinde bulunması halinde dava şartı arabuluculuk kapsamında olduğu tartışmasız olduğunu, bu nedenle, dava açmadan önce dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadığının, davanın, dava şartı yokluğundan, usulden reddini talep ettiklerini, davacı tarafça takibe ve huzurdaki davaya konu edilen alacak zaman aşımına uğramış olup davanın bu nedenle reddi gerektiğini, İtirazın iptali davası niteliğinde açılan iş bu davanın 1 yıllık sürede açılıp açılmadığının tespitini aksi halde davanın hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkil ile davacı arasında davacının iddia ettiğinin aksine hukuken geçerli bir alacak olmadığını, müvekkili ile davacı arasında her hangi bir ticari ilişki ve alacak borç ilişkisi bulunmadığını, davacının neye istinaden müvekkilden alacak talep ettiğini ifade etmeyip bu hususa ilişkin delil sunmadığını, davacının haksız ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle davacı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, kabul anlamında olmamak kaydıyla davacı tarafın alacaklı olduğunu iddia ettiği dava konusu olayın, likit bir alacak olmayıp, söz konusu ihtilaf muhakemeyi gerektirdiğinden icra inkar tazminatı istenemeyeceğini beyanla, dava dilekçesindeki davacı iddialarına ve taleplerine tümüyle itiraz ettiklerini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini, %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı tarafça davaya cevap süresinden sonra cevap dilekçesi ibraz edilmiş ve icra takibinde davalı borçlu vekil ile temsil edildiğinden tebligatın vekile yapılması gerekçesiyle usulsüz tebligat iddiasında bulunulmuştur. Ancak itirazın iptali davası ve icra takip dosyası birbirlerinden bağımsız olduğundan, icra takibine vekil aracılığıyla itiraz edildikten sonra itirazın iptali istemli davada dava dilekçesinin davalı asile tebliği gerekmektedir. Zira davalının henüz vekilinin bulunup bulunmadığının bilinmediği bir dönemde doğrudan vekile tebligat yapılması mümkün değildir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün…. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalı aleyhine 42.589,60 TL toplam alacak üzerinden ilamsız takibe geçildiği, takip dayanağının “asıl alacak” olarak belirtildiği, takibe dayanak olarak başkaca bir hususun belirtilmediği, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. …. Esas – …. Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, davacı taraf lojistik hizmetleri alanında faaliyet gösterdiğini, davalı ile aralarında süregelen bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, bu ticari ilişki çerçevesinde davalı tarafından alt taşıma hizmetinin verildiğini, bu hizmet kapsamında müşteriler tarafından personel-şoför yeme içme giderleri için fatura düzenlendiğini, bu fatura bedellerinin davalıya yansıtıldığını ancak davalı tarafından ödenmediğini iddia etmiş, davalı taraf ise itiraz ve cevap dilekçesinde böyle bir borcun bulunmadığını iddia etmiştir.
Taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunmakta ise davacı tarafın dava dışı müşterilerine yaptığı fatura konusu ödemeleri aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalı taraftan talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay …. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih ….E. ….K. sayılı ilamı).

Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302E. 2015/12272K. sayılı kararı).
Mahkememiz dosyası tarafların ticari defterlerinin incelenmesi için bilirkişiye tevdi edilmiş, SMMM bilirkişi tarafından düzenlenen 29/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı taraf ve davalı taraf arasındaki borç – alacak durumu: davacı tarafın defterlerinin, sair vesaikin, muhasebe kayıtlarının 6102 Say. TTK.m. 64,65,66 ve 82. Mad. VUK. m. 220-226,229,230,231,232 hükümlerine uygun şekilde tanzim edildiği, HMK. m. 222 gereğinde mevcut haliyle davalcının ticari defterlerinin lehine delilin bulunduğu; kanaatine varılarak takdirin mahkemeye ait olduğu, davalı dava dosyasına davaya cevap dilekçesi sunmadığı, davaya katılmadığı, mahkeme salonunda yapılan bilirkişi incelmesine katılmadığı, karşı talebi ile ilgili dilekçe ve/ veya belgenin sunulmadığı tespit edilmiş olup bu sebeple davalı defter ibraz etmediği için ticari defterleri yönünden inceleme yapıladığı, 05.08.2019 İcra Takip Tarihinden sonra Davalı tarafından davacıya ödeme yapılmadığı tespit edildiği, takip ve dava tarihi arasında davalı tarafından davacıya yapılan bir ödeme olmadığı, davacı yanın ticari defterleri incelenmiş olup davalı tarafın dava tarihi itibariyle 98.127,02 TL borç bakiyesi verdiği tespit edildiği, taleple bağlı kalınarak; davacının icra takip tarihi olan 05.08.2019 ve dava tarihi olan 17.03.2021 tarihi itibariyle talep edebileceği alacak tutarının 42.589,60 TL olabileceği kanaatine varıldığı, taleple bağlı kalınarak, davacının 05.08.2019 tarihinde T.C. Küçükçekmece …. İcra Müdürdüğü … Esas sayılı icra takibinde 42.589,60 TL asıl alacak talebinde bulunulmuş olup, işlemiş faiz talep edilmemiş, ayrıca dosya münderacatında faiz talebi ile davalı tarafa gönderilen ihtarname bulunamamasından dolayı işlemiş faiz hesaplanmadığı, davacı alacağının kabulü halinde, davacının 05.08.2019 Takip tarihi itibariyle 42.589,60 TL asıl alacaklı olduğu, 05.08.2019 takip tarihinden itibaren asıl alacağa yıllık %9 (yasal) faiz talep ettiği, 3095 sayılı Kan.Tacirler arasında faiz oranı olması nedeniyle uygun olduğu, değişen oranlarda uygulanması gerektiği kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen ( 09/12/2021 tarihli tebliğ mazbatası ) davalı tarafın ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği görülmüştür.
Ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır. Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Buna göre davacı tarafın defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan 42.589,60TL alacağın davacı tarafın ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı tarafın dava konusu ticari ilişkiden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğini, davalıya yansıtılan bedellerin usulüne uygun olduğunu ticari defterler kayıtları, davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması, dosyada mevcut Ba-BS kayıtları nazara alınarak ispat ettiğinin kabulü gerekmiştir. Buna karşılık olarak davalı tarafın borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile;
– Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasında davalının yapmış olduğu itirazın iptali ile, takibin 42.589,60 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz üzerinden devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olması nedeniyle kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 8.517,92 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.909,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 514,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.394,92 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 514,38 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 900,00 TL bilirkişi ücreti, 93,60 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.052,90 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstanbul Anadolu Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/10/2022
Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim ….
¸e-imzalıdır