Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/219 E. 2021/247 K. 11.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/219 Esas
KARAR NO : 2021/247

DAVA : Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 09/03/2021
KARAR TARİHİ : 11/03/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/04/2021
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle;Davalı tarafından uygunluk, icazet veya muvafaakat alınmadan müvekkiline ait tahsil ve teslim alınan ödemeden haksızca kesilen 1.067,388 Suudi Arabistan Riyali’nin 20.07.2017 tahsilat tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle ve müvekkiline iade edilmeyen 7.115.922 Suudi Arabistan Riyalinin en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesi gerektiğini, davalının, müvekkiline imzalatmış olduğu sözde ibranamenin gerçek dışı olduğunu, davalının parayı müvekkiline teslim etmeden teslime ilişkin ibraname imzalatıldığını, imzalanan ibraname ve vekalet sözleşmesinin mutlak butlan hükmünde olduğunu, davalıların müvekkilinden izin veya icazet almadan müvekkili adına idari para cezası olan 30.000,00 TL’yi ödediklerini, dava konusu alacağa işleyecek olan faizin avans faizi olduğunu, faizin başlangıç tarihinin ödeme yükümlüğünün başladığı tarih olduğunu, yani paranın emanet memurluğundan teslim alınma tarihi olduğunu, davalıların görevi gereği teslim aldıkları ve müvekkiline iade ile yükümlü oldukları dava konusu alacağı iade ettiklerini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini beyanla taraflar arasında imzalı vekalet ücreti sözleşmesinin ibraname olduğu iddia deline belgenin mutlak butlan ile hükümsüz olduğu ve geçersizliğinin tespitine, vekalet ücretinin asgari ücret tarifesinin 14/.2 md. fıkrası gereği tespiti, vekilin iade yükümlülüğü kapsamında ve haklı azil, sözleşmenin iptali, geçersizliği sebebiyle davalı tarafından haksızca mahsup edilen 1.067,388 Suudi Arabistan Riyalinin avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak müvekkiline iadesine, davalıların vekilin iade yükümlülüğü kapsamında davacı adına … Adliyesi Emanet müdürlüğünden alınan 6.016,684 Suudi Arabistan Riyalinin avans faiziyle birlikte davalılardan alınarak müvekkiline iadesi ile davalılara ait taşınır, taşınmazlar ve hak ve alacaklara ihtiyati tedbir niteliğinde ihtiyati haciz kararı verilmesini, paraların öncelikle emanet memurluğundan teslim alınma tarihi, aksi halde dosyada yer alan ihtarname tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte alacağının hüküm altına alınmasına, vekalet ücreti ile yargılama masraflarının davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında imzalanan vekalet ücret sözleşmesinin geçersizliği iddiasına dayalı alacağın davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
İşbu dava kapsamında taraflar arasında imzalanan vekalet ücret sözleşmesi ile ibraname olduğu iddia edilen belgenin mutlak butlan ile hükümsüz olduğu ve geçersizliğinin tespiti iddiası ile alacak talebinde bulunulmuş olup dava dilekçesindeki anlatım ve ileri sürülen iddiaların niteliğine göre somut uyuşmazlıkta Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir yön bulunmadığı, tarafların gerçek kişi olup bunun yanında davanın da mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olduğundan Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın, dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 11/03/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır