Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/185 E. 2021/867 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/185
KARAR NO : 2021/867

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 25/02/2021
KARAR TARİHİ : 29/09/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 01/10/2021

DAVA: Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin % 26 oranında hissedarı olduğunu, bu güne kadar müvekkilinin bilgi alma haklarının kullandırılmadığını, genel kurul toplantısı yapılmadığını, müvekkiline bilgi verilmediğini, şirkete 10 yıllığına şirket müdürü olarak diğer ortak ….’ün atandığını, şirket müdürü süresinin 07/01/2020 tarihinde dolmuş olmasına rağmen müdür atanması için yeni genel kurul toplantısı yapılmadığını, müvekkilinin maddi ve manevi olarak zarara uğratıldığını, şimdiye kadar müvekkiline kar payı ödemesi yapılmadığını, şirketin gelir elde edemediğini, müvekkiline haber dahi verilmeden gayrimenkullerinin satıldığını, satış sonucu elde edilen artışın sermaye olarak eklenmediğini, yedek akçe olarak ayrılmadığını, kar payı olarak dağıtılmadığını, şirket müdürünün görevini kötüye kullandığını, müvekkilinin ortaklık haklarının ihlal edildiğini belirterek şirket adına kayıtlı taşınmaz ve araçlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, şirketin haklı nedenle feshine ve tasfiyesine, kar payı alacaklarının gayrimenkul satışlarından elde edilen pay dahil şimdilik 1.000,00 TL’sinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava TTK 636/3 gereğince limited şirketin fesih ve tasfiyesi ve kar payı alacağı istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın limited şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirir haklı sebep olgusunun bulunup bulunmadığı, haklı sebep bulunmakta ise istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine, davacı ortağın şirketten çıkarılmasına, duruma uygun başka bir çözüme hükmedilip hükmedilmeyeceği, davacının kar payı talebinde bulunup bulunamayacağı, bulunabilecekse miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığın tespiti amacıyla dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
SMMM … tarafından düzenlenen raporda, Fesih ve tasfiye yönünden; davalı şirkete ait defter ve belgeler incelenemediğinden davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü fesih nedenleri mali nedenler- ile ilgili ayrıntılı ve derinlemesine bir araştırma yapmanın ve sağlıklı bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı, bununla birlikte dosyaya celp edilmiş olan sicil ve vergi kayıtlarına göre davalı şirketin faaliyet adresinde terk ettiği ve çok uzun süredir faaliyetsiz durumda olduğu, hiçbir faaliyet geliri ve karının bulunmadığı, yönetim giderleri nedeniyle sürekli zarar eder durumda olduğu, oluşan zararlar nedeniyle öz varlığın sürekli azaldığı ve dolayısıyla mali durumun sürekli kötüye gittiği ve gitmekte olduğu hususları tespit edilmiş olup mali açıdan bakıldığında davalı şirketin fesih ve tasfiyesinin gerektiği, Kar payı alacağı yönünden; davalı şirkete ait defter ve belgeler incelenemediğinden özellikle de taşınmaz satış karları ile ilgili olarak kar payı alacağı yönünden ayrıntılı ve derinlemesine bir araştırma yapmanın ve sağlıklı bir değerlendirme yapmanın mümkün olmadığı, bununla birlikte dosyaya celp edilmiş olan sicil ve vergi kayıtlanna göre genel kurulca karar alınıp dağıtılmamış herhangi bir kar payının bulunmadığı gibi davalı şirketin vergi beyannameleri ile 31/12/2020 tarihli bilançosuna göre dağıtılabilecek herhangi bir kar da bulunmadığı, Ayrılma payı yönünden; davalı şirkete ait defter ve belgeler incelenemediğinden güncel varlık ve kaynaklarının tespit edilememiş olması ve de taşınır-taşmmaz varlıkları ile ilgili yapılmış olan değer tespiti (kıymet takdiri) bulunmaması nedenleriyle davacı şirket ortağının esas sermaye payının günümüze en yakın tarihteki gerçek değerini belirleyebilmenin mümkün olmadığı, dosyaya celp edilen vergi beyannameleri arasında yer alan davalı şirketin 31/12/2020 tarihli bilançosuna göre kaydi öz varlığına göre ortaklıktan çıkarma kararı verilmesi durumunda- davacı şirket ortağına ödenmesi geteken ayrılma payının 37.150,48 TL olabileceği belirtilmiştir.
Dava TTK 636/3 gereğince limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlığın limited şirketin fesih ve tasfiyesini gerektirir haklı sebep olgusunun bulunup bulunmadığı, haklı sebep bulunmakta ise istem yerine davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine, davacı ortağın şirketten çıkarılmasına, duruma uygun başka bir çözüme hükmedilip hükmedilmeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
TTK’nun 636/3 maddesi “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir” şeklinde düzenlenmiştir. TTK’nun 636.maddesinde nelerin haklı sebep sayılacağı gösterilmemiştir. Şahıs şirketlerinde olduğu gibi limited şirketlerde de ortakların aynı amacı gerçekleştirmek üzere müşterek gayret ve birbirlerine karşı güven ilişkisi içerisinde olmaları şirketin devamı için zorunludur. Şirketlerde bu unsurların zedelenmesi, şirketin devamını ve kuruluş amacının gerçekleşmesini imkansız hale getirebilir. Şirketin feshini gerektiren haklı sebebin, somut olması gerekmekte olup gelecekte meydana gelmesi mümkün uyuşmazlıklar veya zarar endişesi gibi nedenlerle şirketin feshi talep edilemez. Haklı sebebin ekonomik sebep olması şart olmayıp, malvarlıksal olmayan pay sahipliği haklarının ihlali de haklı sebep oluşturabilir.
Somut olayda, davalı şirketin faaliyet adresini terkettiği, faaliyetinin bulunmadığı, 2015 yılından beri kar etmediği gibi yönetim giderleri nedeniyle sürekli zarar eder durumda olduğu, oluşan bu zararlar nedeniyle öz varlığının azaldığı, bu sebeple fesih ve tasfiye koşullarının oluştuğu anlaşılmakla şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiştir.
Davacı tarafça kar payı alacağı talebinde bulunulmuştur. Davalı şirket bir limited ortaklık olup kar payı dağıtımına ilişkin TTK 616/ı-e düzenlemesine göre genel kurul kar payı hakkında karar verme yetkisine sahiptir. Genel kurul tarafından dağıtım kararı verilmedikçe karpayının muaccel hale gelmeyeceği, dolayısıyla talep ve dava edilemeyeceği, genel kurulun kar payı dağıtımına ilişkin kararı ile birlikte ortakların, ortaklığın tasfiyesini beklemeksizin kar payını talep ve dava edebileceği, bununla birlikte mahkememizce şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş olup, ortakların mevcut ise alacak haklarının da tasfiye sürecinde değerlendirileceği anlaşılmakla kar payı alacağı talebinin reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
Davacı tarafın kar payı alacağı talebinin reddine,
1-İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı …’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Şirketin tasfiye işlemlerine yapmak üzere Mali Müşavir …’in tasfiye memuru olarak atanmasına,
3-Tasfiye memuru için şirketin mali durumu ve yapılacak işin niteliğine göre arttırılıp eksiltilmek üzere 5.000 TL ücret takdirine, ücretin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
4-Şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakip tasfiye memurunun görevinin kendisine tebliğine,
5-Tasfiye masrafları olarak belirlenen 3.000 TL ‘nin ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
6-Tasfiye memuru ücretinin ve tasfiye masraflarının tasfiye memuru tarafından tasfiye giderlerine eklenmesine,
7-Kararın kesinleşmesinden sonra TTK 283 maddesi uyarınca ticaret sicilinden tescil ve ilanına, tescil ve ilan masrafının ileride şirketten tahsil edilmek üzere şimdilik davacı tarafça karşılanmasına,
8-Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
9-Davacılar tarafından yapılan ilk yargılama harç gideri olan 118,60 TL, davetiye, müzekkere ve bilirkişi gideri 1.707,30 TL olmak üzere toplam 1.825,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacı davada kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
12-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalının yokluğunda, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 29/09/2021

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır