Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/178 E. 2021/215 K. 26.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/178
KARAR NO : 2021/215

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 24/02/2021
KARAR TARİHİ : 26/02/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 01/03/2021
DAVA; Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Bakırköy İflas Müdürlüğünün .. E sayılı dosyasından iflas idaresince sıra cevtelinde kabulüne karar verilmiş olan muvazaalı alacak yarattıklarını izah edilen işçilerin ve …’ın şüpheli alacakların esasına ve miktarına itirazları doğrultusunda alacaklıların alacağının sıra cetvelinden terkini/silinmesini, sıra cetvelinden terkin edilen/silinen alacaklara tahsis edilen hisselerin İİK 253/3 hükmü gereği dava masrafları da dahil olmak üzere sıraya bakılmaksızın alacakları nispetinde müvekkili verilmesini, masaya kayıt edilen müvekkili alacağının sıra cetvelinde 129.040,75 TL + 426.437,43 EURO olarak düzeltilmesini, müvekkili alacağının müflis şirketin halihazırda malvarlığında bulunan uçağın aynından kaynaklandığından, sıra cetvelinde 4. Sıra yerine müvekkili alacağını sıra cetvelinde 1.- aksi kabulde daha üst- sırada yer verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Davacı vekili, işbu dava ile davalıların alacaklarının muvazaalı olduğu iddiasında bulunmuş, bununla birlikte masaya TL üzerinden kaydedilen davacı alacağı yönünden de yabancı para alacağı üzerinden sıra cetveline kaydedilmesi gerektiğinden bahisle sıra cetveline itiraz etmiştir.
Sıra cetveline itiraz, alacağın sadece esas ve miktarına ya da hem esas ve miktarına, hem de sıraya yönelik ise dava yoluyla genel mahkemede ( İİK’nın madde142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla İcra Mahkemesinde (İİK’nın madde 142/son) ileri sürülmelidir. Hem sıraya ve hem de alacağın esas ve miktarına yönelik itirazların birlikte ileri sürülmesi halinde kural olarak, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması halinde ise davalı alacağının varlığının ve miktarının incelenmesi gerekir.
Muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında iddia, kural olarak, borçlu ile davalı alacaklının anlaşmalı ( muvazaalı) biçimde borç ilişkisi oluşturarak, diğer alacaklılardan mal kaçırma amacı güttükleri noktasındadır.
6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinin yürürlükte bulunduğu dönemde Asliye Hukuk Mahkemeleri ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi iken, 6335 Sayılı Kanun’un 2. maddesi ile 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesinde yapılan değişiklikle Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasında ilişki görev ilişkisi olarak değiştirilmiş ve bu durumda göreve ilişkin usul hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, 6335 Sayılı Yasa’nın 38. maddesi uyarınca 6102 Sayılı TTK’na eklenen geçici 9. madde ile bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin, bu kanunun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce açılan davalarda uygulanmayacağı, bu davaların açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerine tabi olduğu belirtilmiştir.
İİK’nın 142/1. maddesinde, “Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Bu hükümde yer alan “alakadarlar” ifadesi, sıra cetvelinde kendisine pay ayrılan ve dava sonucunda etkilenecek olan alacaklıları ifade eder. Bu hükümde belirtilen mahal mahkemesinin hangi mahkeme olduğu konusunda bir açıklık bulunmamakla birlikte İİK’nın 235/1. maddesindeki gibi kayıt kabul ve 154/3. maddesindeki gibi iflas davaları için Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu yolunda açık bir düzenleme bulunmadığı, somut olayda olduğu gibi taraflar arasında temel ilişki (doğrudan ticari bir ilişki) ya da TTK’nın kambiyo senetlerine ilişkin hükümlerinin uygulanmasını gerektiren kambiyo hukuku ilişkisi bulunmadığı hallerde bu mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunun kabulü gerekir. Yargıtay 23.Hukuk Dairesi’nin 04.06.2013 tarihli ve 3440 E. 3763 K. 15.09.2014 tarihli ve 2019 E. 5643 K. 15.10.2014 tarihli ve 1764 E. 6313 K. 08.07.2015 tarihli ve 2014/9261E. 2015/5348 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere; HMK’nın yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonra açılan sıra cetveline itiraz davaları için görevli mahkeme (alacağın sıra cetveline göre düşen hissenin miktarına bakılmaksızın) HMK’nın 2/1. maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesidir. (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, sh:738) (Yargıtay 23.Hukuk Dairesi, 01/07/2020 tarih,2016/6214 Esas, 2020/2386 karar sayılı, 30/01/2020 tarih, 2017/1916 Esas, 2020/593 karar sayılı ilamları)Bu sebeple davacının davalı alacaklıların alacaklarının muvazaalı olduğuna ilişkin itirazları yönünden görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğundan bu talep yönünden mahkememizin görevsizliğine karar verilmiştir.
Davacı tarafça, masaya kayıt edilen davacı alacakları yönünden ise; İflas sıra cetvelinde kendi sırasına itiraz eden veya alacağı iflas idaresi tarafından kısmen ya da tamamen reddedilen alacaklının davasını masanın temsilcisi olan adi tasfiyede iflas idaresine, basit tasfiyede ise iflas dairesine karşı açması gerektiği, (İİK’nın 235/2.) zira iflasın açılmasıyla dava takip yetkisi (ve taraf sıfatı) artık müflise değil, iflas idaresine ait olup, adi tasfiyede İİK’nun 226-229 maddeleri gereği iflas masasını temsil yetkisi iflas idare memurlarına (iflas idaresi oluşturuluncaya kadar iflas dairesine), şayet basit tasfiye (İİK.md.218) usulü benimsenmişse, bu temsil yetkisi İflas Müdürlüğüne ait olduğu, masanın diğer alacaklılarına karşı açılan işbu davada davacı alacaklara (yabancı para üzerinden masaya kaydı gerektiğine ilişkin talep yönünden) husumet yöneltilemeyeceği anlaşılmakla davanın pasif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Davalı alacaklıların alacaklarının muvazaalı olduğuna yönelik talep yönünden mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
4-Davacının masaya yazılan alacağına yönelik talebi yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine,
5- Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 26/02/2021

Başkan …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Üye …
E-imzalı
Katip …
E-imzalı