Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/176 E. 2021/1195 K. 17.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/176 Esas
KARAR NO : 2021/1195

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2018
KARAR TARİHİ : 17/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kendi binasına asansör yaptırmak için davalı firma ile 06/05/2017 tarihinde sözleşme imzaladığını, sözleşmede işin ne zaman biteceği yazılı olarak belirtilmemiş olsa da sözlü olarak iki ya da üç ay içerisinde işin bitirileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmeye istinaden müvekkilinin …. Bankası A.Ş. Seri No: …., Tarih: 30.01.2018, Keşide Yeri: İstanbul, Tutar: 30.000 TL bedelli çeki davalı tarafa verdiğini, ancak davalı tarafın üstlendiği işi yapmadığını, bu sebeple … Bankası A.Ş. Seri No: …, Tarih: 30.01.2018, Keşide Yeri: İstanbul, Tutar: 30.000 TL bedelli çek üzerine ödeme yasağı konulmasına, akabinde müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış ancak davalı cevap dilekçesi sunmadığı gibi duruşmalara da katılmamıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, dava konusu çekin iş karşılığı avans olarak verilip verilmediği, verilmiş ise edimin ifa edilip edilmediği, senedin bedelsiz olup olmadığı hususlarında olduğunun tespitine ilişkindir.
Mahkememizin …. Esas, … Karar sayılı davanın reddine dair kararının istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesinin … Esas, …. karar sayılı kararı ile “…Somut olayda, taraflar arasında 06.05.2017 tarihli asansör imal ve montajı konulu sözleşme düzenlendiği ve iş bedeli olarak davalı tarafa çek verildiği sabit olup, davacı yan işin davalı yüklenici tarafça yapılmadığını iddia ettiğinden, işin yapıldığını ispat külfeti davalı taraftadır. O halde, mahkemece öncelikle mahallinde uzman bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılarak, sözleşmede imali ve montajı kararlaştırılan işin yapılıp yapılmadığının saptanması, dava tarihi itibariyle işin tamamlanıp tamamlanmadığının tespit edilmesi ile, ilgili bankadan çek sureti ile ödeme bilgilerinin getirtilmesinden sonra sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davada ispat yükünün davacı iş sahibi tarafta olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur…” gerekçelerine istinaden Mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verildiği ve akabinde Mahkememize gelen dosyanın işbu esası aldığı anlaşılmıştır.
Dava konusu çek için …. Bankasına yazılan müzekkere cevabında çekin 30/01/2018 tarihinde takas odası aracılığıyla elektronik ortamda … Bankası AŞ’ye ibraz edildiğinin ve ödemesinin yapıldığının bildirildiği, …. Bankası AŞ’ye yazılan müzekkere cevabında ise dava konusu çekin …. Asansör İnş. Ltd. Şti. tarafından 31/01/2018 tarihinde bankaları aracılığıyla ibraz edildiğinin bildirildiği görülmüştür.
İstinaf ilamı doğrultusunda keşif yapılması yönünde ara karar oluşturulmuş ise de davacı tarafça keşif masraflarının verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması sebebiyle keşfin yapılamadığı anlaşılmıştır.
Dava, kambiyo senetlerinde bedelsizlik iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkindir. Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamlarında da belirtildiği üzere; bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır.
Bu genel açıklamadan sonra, hemen belirtmelidir ki, bono, ödeme vaadi niteliğinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir (6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (eTTK)’nun 691/1.maddesi). Borç ikrarını içeren bir belge aleyhine kanıt sunulabilir. Ancak; ikrar borcun nedenini içeriyorsa, sadece bu nedenin gerçekleşmediğinin kanıtlanması gerekir (YİBK’nun 12.4.1933 gün ve 1933/30-6 sayılı ilamı) 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir.
Menfi tespit davasında borçlu ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Borçlu varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.
Görülmektedir ki, menfi tespit davasında kural olarak, hukuki ilişkinin varlığını ispat yükü davalı/alacaklıdadır ve alacaklı hukuki ilişkinin (borcun) varlığını kanıtlamak durumundadır. Borçlu bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmiş, ancak bu hukuki ilişkinin senette görülenden farklı bir ilişki olduğunu ileri sürmüşse bu kez, hukuki ilişkinin kendisinin ileri sürdüğü ilişki olduğunu ispat külfeti davacı borçluya düşmektedir. Zira, davacı borçlu senedin bir hukuki ilişkiye dayanmadığını değil, başka bir hukuki ilişkiye dayandığını ileri sürmekte; temelde bir hukuki ilişkinin varlığını kabul etmektedir (Hukuk Genel Kurulu’nun 17.12.2003 gün ve E:2003/19-781, K:2003/768; 12.10.2011 gün ve E:2011/19-473, K:2011/607; 04.12.2013 gün ve E:2013/19-89, K:2013/1645; 14.05.2014 gün ve E:2013/19-1155, K:2014/660 sayılı ilamları).
Davacı tarafın asansör yapım işi ile ilgili davalı ile sözleşme yaptığını, yapılacak işe karşılık çekle ödeme yaptığını ancak edimin ifa edilmediğini belirterek bedelsiz kalan dava konusu çek sebebiyle borçlu olmadığının tespitini talep ettiği, dosya kapsamına sunulan 06/05/2017 tarihli “sözleşmedir” başlıklı belgenin alt kısmında el yazısıyla “ray kapı takılınca 40.000 TL çek, yedi buçuk aylık” yazısının yazılı olduğu, “fiyat ve tediye şartları” bölümünde ise “fiyat KDV dahil 40.000 TL, yazı ile 43.000 TL” ifadesinin yazılı olduğu, dava konusu çekin ise …. Bankası A.Ş.’ye ait, … seri numaralı, 30/01/2018 tarihli, keşide yeri İstanbul ve 30.000 TL bedelli olduğu anlaşılmış olup buna göre dava konusu çekin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında iş bedeli olarak davacı tarafından, davalıya verildiğinin ispata muhtaç olduğu, şöyle ki dava konusu çekin 30.000 TL bedelli olduğu ve diğer bilgilerinin de sözleşmede belirtilmediği dikkate alındığında sözleşmede el yazısı ile yazılan “ray kapı takılınca 40.000 TL çek, yedi buçuk aylık” ibaresinin dava konusu çekin bu sözleşme kapsamında iş bedeli olarak davacı tarafından davalıya verildiği sonucunu doğurmayacağı, sözleşme kapsamında dava konusu çeke yönelik açıkça bir atıfta bulunulmadığı gibi çek bedellerinin dahi farklı olduğu, bu durumda çek bir ödeme vasıtası olduğundan ve çekin verilmesi ile ödemenin yapıldığı karinesi oluştuğundan öncelikle davacı tarafın dava konusu bedelsiz kaldığı iddia edilen çekin sözleşme kapsamında verildiğini yine aynı ölçüde ve kuvvette yazılı delillerle kanıtlaması gerektiği, bu anlamda dosya kapsamına sunulmuş bir yazılı delilin bulunmadığı, hazırlar arasında yapılan alım satımlarda paranın verilmesi halinde işin yapıldığı karinesi mevcut olduğuna ve çekle ödeme yapıldığına göre işin yapıldığı karinesinin söz konusu olduğu, davacının dosya kapsamı ve mevcut delil durumu ile üzerine düşen ispat külfetini yerine getiremediği ve yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispat edilemeyen davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 59,30 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 512,33 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 453,03 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.17/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır