Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/163 E. 2023/377 K. 18.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/163 Esas
KARAR NO : 2023/377

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2021
KARAR TARİHİ : 18/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hisselerinin devri amacıyla davalılardan müvekkili şirketin eski yetkilisi olan … ile dava dışı … arasında “30.12.2015 tarihli Şirket ve Gayrimenkul Devir Sözleşmesi” adı altında bir sözleşme imzalanmış olduğunu, bu sözleşmeye diğer davalı ve kendi ifadeleri ile …’ in gayri resmi ortağı …’ın da tanık olarak imza atmış olduğunu, bu sözleşmenin amacının bir kısım taşınmazlar üzerine kurulacak güneş enerjisi santrallerinin kurulacağı taşınmazların devri ve yine güneş enerjisi santralleri için hak sahibi olan davacı ve diğer şirket hisselerinin devri amacıyla yapılmış olduğunu, davacı ve dava dışı diğer şirketlerin gerek sözleşme öncesi tarihte ve gerekse de sözleşme tarihinde aktif bir ticareti bulunmadığını, davacı müvekkili şirketin kurulma tarihinin 12.06.2015 ve davalı …’in yetkileri ile birlikte hissesini devretme tarihinin de 11.01.2016 tarihi olduğunu, sözleşmeden bir zaman sonra …’in müvekkili şirkette bulunan hisselerini devrederek artık müvekkili şirketin hisse sahibi ve yetkilisi olmaktan çıkmış olduğunu, ilerleyen zamanlarda gerek taşınmazların sözleşmeye uygun ve süresinde devredilememesi ve gerekse de güneş enerjisi santrallerinin kurulması için yasal sürelerin daralması ve/veya bitmesi sebebiyle davalı … ve … ile dava dışı sözleşme imzalayan kişiler arasında ödeme-alacak/verecek-tapu devirleri-hisse devirleri meseleleri yüzünden hukuki ihtilaf çıkmış olduğunu, bu arada geçen sürede de müvekkili şirketin hak sahibi olduğu çağrı mektubu gereğince güneş enerjisi santrali kurulmuş olduğunu ve şirketin nominal ve gerçek anlamda kıymetlenmiş olduğunu, davalı … ve …in dava dışı sözleşme imzalayan kişilerle olan hukuki ihtilaflarını barışçıl, uscul ve hukuki yöntemle halletmek yerine hukuka aykırı ve suç teşkil eden eylemleri …. ile birlikte işleyerek haksız ve kötü niyetli olarak kısa sürede müvekkili şirketin mağduriyetine yol açacak muvazaalı şekilde, gerçek bir alacağa taalluk etmeyen, içerik olarak sahte bir senet düzenleyerek Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 24.07.2019 tarihinde icra takibine girişmiş olduklarını, oysa ne sözleşmenin imza aşamasında, ne sonrasında yapılan şifahi görüşmelerde ne şirketin devrinde, ne daha sonrasında …’in gönderdiği ihtarnamelerde bu senetten hiç bahsedilmemiş olduğunu, şirketin kayıtlarında da hiç yer almamış olduğunu, senet incelendiğinde “07.07.2015 Düzenlenme tarihli, 07.07.2018 vade tarihli, 60.000 Euro bedelli, alacaklısı/lehtarı(emruhavalesi) …, keşideci-borçlular … ile … olan, arka yüzünde lehtar …’ ın cirosu olan ve sonrasında …’ ın cirosu olan, bedelinin nakden ve/veya malen alındığına ilişkin kayıt içermeyen, keşide yeri olmayan ancak sonradan ekleme yapılarak TC Küçükçekmece ibareleri eklenen” olduğu görülen ve sahte olarak-gerçek bir alacağa dayanamadan üretilen bir senet olduğunu, bu senet ve yapılan icra takibinin tamamen muvazaalı, haksız ve kötü niyetli olduğunu, sahte olarak üretilen senet için haber alınır alınmaz derhal tüm davalılar(keşideci …, lehtar … ve hamil …) hakkında şikayetçi olunduğunu, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı …. Soruşturma sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık ve evrakta sahtecilik suçlarından tahkikatın devam ettiğini, davalı … tarafından takibe konulan senede ilişkin müvekkili firmanın kimseye herhangi bir borcu söz konusu olmadığını, takibe ve davaya konu senedin müvekkili şirket açısından bedelsiz olduğunu, müvekkilinin davalılar ile şirket bağlamında herhangi bir ticareti, borcu, alacağı, vereceği bulunmadığını, davalılardan … ve …’in savcılık dosyasında alınan ifadelerinde ve ifadelerinin ekinde sundukları protokolde de şirketin kendilerine herhangi bir borcu olmadığını doğrulamakta olduklarını, davalı hamil ….’in vadeden önce senedi iktisap ettiğini ve vadesinde ödenmememesi üzerine icra takibi yaptığını belirtmiş olduğunu, senedin vadesinin 07.07.2018 tarihi olduğunu, ancak takip tarihinin ise 24.07.2019 tarihi olduğunu vadeden 1 sene sonra takibe geçmesinin hamilin de haksız ve kötü niyetli olarak senedi iktisap edip diğer davalılar ile muvazaalı şekilde müvekkili şirket aleyhine zararlandırıcı işlem tesis ettiğini ispatladığını, takip ve davaya konu senedin protesto edilmemiş olduğunu, davalı hamilin takip yetkisi olmadığını, ayrıca işlemiş faiz ve faiz oranları da yasanın belirlediği orandan fahiş olduğunu beyanla; öncelikle ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne, ilk olarak senette sahtecilik iddialarına binaen iddialarının ciddiliği ve davalılar hakkında müsnet suçtan savcılık tahkikatı olduğu gözetilerek HMK 209 maddesi gereğince teminatsız olarak dava konusu icra takibinin dava sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasına, mahkeme aksi kanaatte olursa İİK 72/3 maddesi gereğince kanunen mahkemece belirlenecek dava değerinin %15’ine tekabül eden miktarca teminat yatırıldığında icra dosyasına-veznesine girecek paraların alacaklıya ödenmemesine, Küçükçekmece .. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ve bu dosyada takibe dayanak edilen bono sebebiyle müvekkilinin tüm davalılara(lehtar ve hamil) İİK 72.madde gereğince borçlu olmadığının tespitine ve Küçükçekmece …. İcra Dairesi … Esas sayılı takibin iptaline, müvekkilinin zararına karşılık olarak İİK 72/5 maddesi gereğince takip miktarının %20′ sinden aşağı olmamak üzere müvekkili lehine ve davalılar aleyhine zarar/tazminata ve bu zarar/tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, HMK 326 gereğince yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalıların HMK 326 maddesinde sayılan yargılama giderlerinin haricinde/dışında ayrıca HMK 329/1 gereğince müvekkili ile aralarında kararlaştırılan yasal ve nispi vekalet ücretinin de davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kambiyo senedinden kaynaklanan huzurdaki uyuşmazlık için arabuluculuk zorunlu olduğunu, davacının arabuluculuk yoluna başvurmaksızın huzurdaki davayı açmış olduğunu, davacıya son tutanak aslını sunması için 2 haftalık kesin süre verilmesini aksi takdirde dava şartı yokluğundan davanın usulden reddini talep ediyor olduklarını, davalı müvekkilinin iyi niyetli 3. Kişi olduğunu, sadece son cirantayı tanımakta olduğunu, davalı müvekkili …’ın, sadece diğer davalılardan …’ı tanımakta olduğunu, diğer davalı ve davacı şirketi tanımamakta, bilmemekte olduğunu, müvekkilinin bir arsa alım satım işlemi için … ile görüşmüş, davalı …’a Çatalca’da bulunan arsaları için kendisine satışı konusunda anlaşan ve bir kısım ödeme yapan müvekkilinin arsa satışının uzaması sebebiyle iş bu ödemelerin karşılığı olarak huzurdaki dava konusu senedi …’tan almış olduğunu, …’ın uzun süre arsaların devri için resmi sıkıntıları var biraz bekleyelim diyerek müvekkilini oyalamış, resmi işlemleri çözülmediği için bu nedenle müvekkilinin belli bir süre beklemiş ve daha sonra senedi tahsil etmek amacıyla icra takibi açmış olduğunu, müvekkilinin iyiniyetli olmadığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin de bu iş sebebiyle çok mağdur olmuş olduğunu, iyiniyetli olmadığı ve muvazaa iddiaları doğru olmadığı gibi, dava dilekçesindeki gibi varsayımsal iddialar ve senaryolar ile ispatı söz konusu bile olamayacağını, senede karşı senetle ispat zorunluluğu gereği yazılı delille ispatlanmak zorunda olduğunu, söz konusu bononun kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme kaydını ihtiva etmekte olup, bononun tüm unsurlarını taşımakta olduğunu, davacı vekili senette unsurları taşımadığı iddiasında bulunsa da bu iddiasının yerinde olmayıp kabulünün mümkün olmadığını, dava- takip konusu senedin zorunlu olan bütün unsurları ihtiva etmekte olduğunu, bu sebeple borç ödemeden kaçınma ve alacağın tahsilini geciktirmeye yönelik huzurdaki davanın reddi gerektiğini, davacının kötüniyetli olduğunu, önce imza itirazı davası açmış, davanın reddedilmiş olduğunu, davacının icra takibinden sonra Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nde borca ve imzaya itiraz davası açmış davasının … Esas … Karar sayılı ilamla reddolunmuş olduğunu, daha sonra uzun süre müvekkili ile pazarlıklar yapılmış, ancak müvekkilini de oyalamış, ödemelerini yapmamış olduğunu, davacının kötüniyetli tutumunu haciz aşamasında da devam ettirmiş olduğunu, davacı borçlu şirket aylarca müvekkiline karşı ödeme sözlerini yerine getirmediği için icra dosyasından davacının şirketinin şubesine fiili menkul haczine gidilmiş, davacının muvazaalı kira sözleşmeleri ve sahte faturalar ve muvazaalı vergi levhaları ile istihkak iddiasında bulunmuş, istihkak iddiasının da Küçükçekmece …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin… Esas … Karar sayılı ilamıyla Reddolmuş olduğunu, huzurdaki davanın takip açıldıktan, hacizler yapıldıktan “557 gün”sonra açılmış, haklı olduğunu düşünen kişinin 557 gün beklemeyeceğini, İcra Hukuktaki borca imzaya itiraz ve istihkak davası reddolununca dava açılmasının kötüniyetli olduğunu açıkça ortaya koymakta olduğunu, dava konusu icra takibinin 2019 yılında açılmış, borçlunun ödeme emirlerini almış, borca itiraz etmemiş, menfi tespit davası falan açmamış, hatta alacaklı müvekkilini arayıp ödeme için süre istemiş olduğunu, alacaklı müvekkili tarafından da süre bile verilmiş, ancak bu da suistimal edilmiş olduğunu, daha sonra davacı borçlu aldığı tüm sürelere rağmen ödeme yapmaması sebebiyle haciz işlemleri yapılmış. aradan 2 yıla yakın – 557 gün geçtikten sonra davacının fiili haciz yapıldıktan sonra istihkak iddiası da çökünce birden borçlu olmadığı aklına gelmiş olsa gerek son çare ve son kurşun olarak huzurdaki davayı açmış olduğunu, huzurdaki davanın yegane amacının alacağın tahsilini geciktirmek ve uzatmaya matuf bu davayı da pazarlık aracı kullanmak olduğunu, bu nedenle huzurdaki haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini, davacı-borçlunun dava konusu bono nedeniyle borcu olmadığını senedin karşılıksız olduğunu ve sonradan düzenlendiğini – sahte senet olduğunu iddia etmiş olduğunu, bu yazılı itirazların iyiniyetli 3.kişi müvekkiline ileri sürülemeyeceğini, bu iddiasını senede karşı senetle ispat kuralı gereği yazılı delil ile ispatlaması gerektiğini, davacının gerçek ve hukuk dışı iddialarla açtıkları bu dava ile alacağın tahsilini geciktirmekte kendi hür iradesi ile imzalanan senet bedelini ödemekten kaçınmakta olduğunu, bu sebeple senede karşı senetle ispat yükümlülükleri dışında tanık ve sair delillere muvafakatleri bulunmadığını, davacı borçlu tarafından takibe konu senedin müvekkiline olan borcu sebebiyle imzalanmış ve müvekkiline vermiş olduğunu, söz konusu bononun kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödeme kaydını ihtiva etmekte olup, bononun tüm unsurlarını taşımakta olduğunu, dava ve takibe konu senedin tüm şartları taşıyan ve imzası ikrar edilmiş bir kambiyo senedi olup sebepten müceret olduğunu, temel ilişkiyle bağlı tutulamaz ilintilendirilemez olduğunu, davacının davasını açmakta hukuki yararı bulunmadığını, davacının iş bu davayı açmakta kötüniyetli olup icra takibini sürüncemede bırakmaya çalışmakta olduğunu beyanla; öncelikle; arabuluculuk dava şartı yönünden davanın usulden reddine, icra takibini sürüncemede bırakmak için iş bu davayı açan davacı-borçlunun icranın tedbiren geri bırakılmasına dair verilen ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun ispatlanamayan davanın reddine, kötü niyetle borcu inkar eden davacının % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yapılacak yargılama giderleri ile vekalet ücretinin ise davacı borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … ve …’a usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olup, taraflar arasındaki uyuşmazlık; takibe konu senet nedeni ile davacının davalılara borçlu olup olmadığı, senedin bedelsiz kalıp kalmadığı, senette tahrifat yapılıp yapılmadığı, davalıların muvazaalı işlemlerle davacı şirketi borçlu göstermeye çalışıp çalışmadığı, son hamil davalı …’ in senedi iktisapta ağır kusurlu veya kötü niyetli olup olmadığı, söz konusu senet nedeni ile davacı şirketin davalılara borçlu olup olmadığının tespiti ile takibin iptali gerekip gerekmediği hususlarındadır.
Dosyanın mahkememize Küçükçekmece …. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …Esas … Karar ve 16/02/2021 tarihli gönderme kararı ile tevzi edildiği anlaşıldı.
Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya uyap sistemi üzerinden mahkememize gönderilmiş olup, davalı … tarafından davacı …. San.ve Tic. Ltd. Şti., davalı … ve davalı … aleyhine 60.000,00 Euro bono, 5.983,56 Euro işlemiş faiz, 180,00 Euro bono komisyonu olmak üzere toplam 66.163,56 Euro üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı anlaşıldı.
Takibe konu senedin incelenmesinde davacı şirketin keşide olduğu, davalı …’in kefil olduğu, davalı …’ın lehdar olduğu, düzenlenme tarihinin 07/07/2015 tarihi olduğu, senet vadesinin 07/0/2018 olduğu, bedelinin 60.000,00 TL olduğu ve senedin arka yüzünde davalılar … ve … ait ciroların yer aldığı ve senet üzerinde nakden ya da malen ibaresinin yer almadığı görülmüştür.
Dava, kambiyo senedine dayalı olarak başlatılan takip nedeni ile borçlu olunmadığının tespiti istemine yöneliktir. Davacı vekili, temel borç ilişkisine dayalı sebebin gerçekleşmemiş olmasına, senette tahrifat yapılmasına ve davalılarının muvazaalı işlemlerle davacı şirketi borçlu göstermeye çalışmaları sebeplerine dayanmaktadır. Takibe konu senet kıymetli evrak niteliğinde olup TTK m.776 uyarınca taşıması zorunlu unsurları ihtiva etmektedir. Her ne kadar davacı vekilince senet üzerinde yer alan “TC Küçükçekmece” ibaresi ile vade tarihinin sonradan doldurulduğu iddia edilmiş ise de belirtilen hususların sonradan doldurulması senedin geçerliliğini etkilemeyecek nitelikte olduğundan ve davacı vekilinin imza itirazının bulunmadığı hususu nazara alınarak bu itiraz yerinde görülmemiştir. Yine davacı vekilince temel borç ilişkisine dayalı şartın gerçekleşmemiş olduğuna ve senedin davalı … ve davalı … arasındaki 07/07/2015 tarihli protokole istinaden düzenlendiği ve …’ın savcılık ifadesinde söz konusu protokolün kabul edildiği ileri sürülmüş ise de senet üzerinde açıkça belirtilen protokole istinaden düzenlendiğinin belirtilmemesi ve protokolün … ve … arasında düzenlenmiş olmasına rağmen senet borçlusunun davacı şirket olması ve belirtilen protokolde davalı …’in davacı şirket yetkisi olarak hareket ettiğine dair bir kayıt yer almaması nedeni ile davacı şirketin protokol nedeni ile borçlanacağı kabul edilemeyecektir. Yine davalı …’ın savcılık ifadesinin incelenmesinde de davacının takibe konu senet nedeni ile HMK m.201 anlamında borçlu olunmadığına delil olarak kabul edilemeyecektir. Davalıların muvazaalı işlemlerle davacı şirketi borçlu göstermeye çalıştığına dair delil mahiyetinde bir belge dosya kapsamına sunulabilmiş değildir.
Davacı vekili, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası nedeni ile borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş ise de ödeme emrinin ve takip talebinin incelenmesinde davalılar … ve …’in de davacı gibi dosyada borçlu olarak yer aldığı, takibe konu senette …’in kefil olarak olarak imzasının bulunması sebebi ile bu davalıların işbu dosya kapsamına pasif husumetlerinin bulunmadığı kanaati ile belirtilen davalılar yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davalı …’ın takibe konu senette ciranta olarak yer alması, ciro silsilesinin usulüne uygun olması ve kıymetli evrakın tedavül niteliği göz önünde bulundurulduğunda davalının takibe konu senet nedeni ile alacaklı olmadığının kabul edilebilmesi için senedi iktisapta kötüniyetli ve ağır kusurlu olması gerektiği, ne var ki savcılık dosyasında verilen takipsizlik kararı, soruşturma dosyasında tarafların mahkeme dışı ikrarını içerir herhangi bir kaydın yer almaması ve yukarıda belirtilen sebepler bir arada değerlendirildiğinde davalı … yönünden açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı … yönünden;
Açılan davanın REDDİNE,
B- Davalılar … ve … yönünden açılan davanın PASİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİ İLE REDDİNE,
C- Kötüniyet tazminatı taleplerinin şartları oluşmadığından REDDİNE,
1-Alınması gereken 179,90 TL harcın peşin alınan 7.163,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 6.983,72 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden bu davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 61.726,78 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak bu davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, (e-duruşma ortamında) diğer davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.18/04/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸