Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/148 E. 2022/107 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/148
KARAR NO : 2022/107

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 10/02/2022
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin …’da pay sahibi olduğunu, 24/07/2020 tarihli toplantıda yönetim kurulu üyelerinin ibrasının görüşüldüğünü, müvekkili şirketi temsilen toplantıya katılan … … tarafından bu madde muhalefet şerhi koyduklarını, ibra etmediklerini, yönetim kurulunun 21/06/2019 tarihli yönetim kurulunda birtakım yönetmelik maddeledi gerekçe gösterilerek Nemrut ve İzmir Körfez sahaları için başvuru kararı aldıklarını, …’ın 20 yılı aşkın süredir römorkorculuk faaliyeti yaptığı ….. Limanına başvuru yapılmadığını, şirket lehine olan bu hususun gözardı edilerek şirketin ….. Limanında faaliyet yapabilme imkanının ortadan kaldırıldığını, sundukları muhalefet şerhinde yönetmelik hükümlerinin başvuruya engel teşkil etmediğini belirttiklerini, yönetim kurulunun belirtilen limanlar için izin alınamadığını, şirketin faaliyet konusunu gerçekleştirememesi nedeniyle zarara uğratıldığını, yine geçerli ve hukuka uygun yönetim kurulu kararı olmamasına rağmen ….. Liman sahası için kılavuzluk hizmeti alan … şirketi ile protokol imzalandığını, bahsi geçen protokol ile ….. Kılavuzluk’a kiralanan her tür alt yapının ….. şirketine devredildiğini, ….. Kılavuzluk’a geçişi yapılan pilotların bu firmaya nakli ile birçok haktan feragat edildiğini, 4 adet pilotun her biri için 1.300.000 TL bağlılık primi ödendiğini ve toplamda 12 pilotun geçişinin yapıldığını, 19/11/2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan 3 No’lu kararda istihdam edilen kılavuz kaptanlara yapılan tazminat ödemelerinin …’da çalıştıkları süreye denk gelen kısmının ….. Kılavuzluk’a ödeneceği hususunun belirtildiğini, şirketin doğrudan ve dolaylı zarara uğradığını, protokolün 21/02/2020 tarihli ihtarname ile ….. tarafından feshedildiğini, şirketin bahsi geçen kararlar nedeniyle faaliyetini gerçekleştiremediği gibi bu protokole dayanarak yapılan yaptırımların maliyetine katlanmak zorunda bırakıldığını, ….. ile … arasındaki 17/07/2019 tarihli protokol ile ofis, gözcü istasyonu ve kılavuz kaptan odalarına ilişkin kira ilişkisinin devamına karar verildiğini, izin başvurusunun yapılması için …..’e devredilmiş taşınır ve taşınmazların iadesine ilişkin karar alınması gerekirken kira ilişkisinin devamına karar verilmesinin şirket menfaatlerine aykırı olduğunu, protokolün cezai şart içermeksizin düzenlenmesi ve feshedilmesi ile şirketin kar mahrumiyeti olmak üzere menfi ve müspet zararlarının doğduğunu, önemle vurgulanması gereken hususun 17/07/2019 tarihinde yönetim kurulu toplantısı için çağrı yapılması, aynı gün karar alınması ve aynı gün sözleşmenin imzalanması olduğunu, ….. …..Kılavuzluk Aş’nin ihale yeterliliğine sahip değil iken, bir gün içinde ihale yeterliliğine sahip olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin kendilerine verilen görevleri yerine getirirken ve yetkileri kullanırken tedbirli bir yönetici özeniyle hareket etmesinin gerektiğini, sorumluluklarının kusura dayandığını, üyelerin her somut karar ve fiil için kendilerinden beklenen özen yükümlülüğünü yerine getirdiklerini kanıtlamaları durumunda sorumluluktan kurtulacaklarını, ispat yükünün davalı tarafta olduğunu, TTK’nun 408/f maddesinde önemli miktarda şirket varlığının toptan satışının öngördüğünü, bu konuda ancak genel kurulun karar verebileceğinin düzenlendiğini, TMK 38’de maddi olmayan duran varlıkların sıralandığını, ana faaliyet alanı esas alındığında ivazlı ya da ivazsız römorkorlük ya da kılavuzluk faaliyeti ile her türlü tasarrufun genel kurulun tekelinde olduğunu, bu yönü ile ele alındığında gerek 17/07/2019 tarihli yönetim kurulu kararının gerekse aynı gün yapılan sözleşmenin yoklukla malul olduğunu belirterek davalıların özen ve bağlılık yükümlülüğü ile dürüstlük kurallarına aykırı davranarak müvekkilinin pay sahibi olduğu … şirketine vermiş olduğu menfi ve müspet zararların ve zarar miktarının tespitiyle davalıdan talep edebileceği alacağın miktarının tespitiyle, alacak miktarının belirlenmesine, davalıların müteselsilen 50000 TL maddi tazminatı fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere ticari faiziyle birlikte …’a ödemelerine, 17/07/2019 tarihli yönetim kurulu kararının ve buna bağlı olarak yapılan sözleşmenin yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı …, … ve ….. vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; … şirketinin 20 yıldır ….. limanında kılavuzluk ve römorkaj hizmeti verdiğini, bu nedenle bünyesinde muhtelif romörkörler ve kılavuz kaptanlar bulunduğunu, faaliyeti ve ortaklık yapısı bakımından sui generis bir şirket olduğunu, yönetim kurulu 7 kişiden oluşmakta olup şirketin esas sözleşmesinin TTK 360 gereğince yönetim kurulu üye seçiminde grup imtiyazı tanıdığını, böylece …’ın yönetim kurulu üyelerinin hisse gruplarının göstereceği adaylar arasında genel kurulca seçildiğini, yönetim kurulu üyesi hangi pay grubunda bulunan pay sahibi tarafından aday gösterilmiş ise faaliyetlerinde onun adına görev yaptığını, TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yayınlanan 31/12/2018 tarihli yönetmelik ile söz konusu hizmetler bakımından köklü değişiklikler yapıldığını, liman bölgeleri A, B, C bölgeleri olarak tasnif edilerek kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin birbirinden ayrıldığını, başka bir deyişle bu hizmetlerin aynı bölgede iki ayrı şirket tarafından verilmesi zorunlu hale getirildiğini, yönetmeliğe istinaden çıkarılan genelge ile dava dışı … şirketinin mağdur olduğunu, düzenlemelerin …’ı dışladığını ve bazı şirketler lehine hüküm doğurduğunu, Yönetmeliğin 11/2 maddesi ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri birlikte verilemeyeceğinden anılan hizmetleri yerine getirmek için ….. Kılavuzluk AŞ(…)’ın …’ın aynı ortaklık yapısı ile kurulduğunu, amacın kılavuzluk hizmetinin bu şirket vasıtasıyla verilmek olduğunu, ….’ın yönetim kurulu tek kişiden oluşmakta olup …. olduğunu, …’daki hissesi ile aynı hisseye sahip olduğunu, yönetmelik ile …’ın ….. Liman Sahasında iki hizmeti bir arada vermek için gerekli izinleri alma şansını yitirdiğini, aynı ortaklık yapısında yeni bir şirket kurulmasına ilişkin 24/01/2019 tarihli yönetim kurulu kararının oybirliği ile alındığını, başka bir deyişle davacının maliki olduğu hissi grubunu temsilen yönetim kurulu üyesi bulunan yönetim kurulu üyesi …’ın da bu karara olumlu oy kullandığını, ….’ın 19/02/2019 tarihinde kurulduğunu, … yönetim kurulu üyesi olmak için ….’nun … yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, zira yönetmeliğin 17/4 maddesinin bunu gerektirdiğini, … yönetim kurulu üyeliğine oybirliği ile …’un seçildiğini, müteakiben …’ın B sınıfı kılavuzluk faaliyet lisansını alabilmesi için gerekli teknik yeterliliğin sağlanabilmesi amacıyla bazı teçhizatların … tarafından …’a satılmasına 18/02/2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile oybirliği ile karar verildiğini, davacının malikinin hisse grubunu temsil eden yönetim kurulu üyesi ….. …’ın da karara olumlu oy verdiğini, …’ın lisans başvurusu yaptığını, idarenin 13/02/2019 tarihinde yayınladığı genelge ile kılavuzluk teşkilatları arasında kılavuz kaptan geçişlerine ilişkin yasağı kaldırdığını, bunun üzerine …’ın kılavuz kaptanlarından 8 tanesinin istifa ettiğini, …. Kılavuzluk AŞ’de çalışmaya başladığını, …’ın faaliyet lisans başvurusunda yer olan kılavuz kaptan sayısının bir anda 4’e düştüğünü, bu surette yeterlilik şartı olan 8 kaptan bulunması şartını sağlayamaz hale geldiğini, lisans yeterliliği için gerekli kaptanların ilgili liman bölgesinde en az 39 gün deneyimli kaptanlarla staj yapmasının gerektiğini, kalan 4 adet kaptana ihtiyaç duyulduğunu, bu sebeple 28/02/2019 tarihinde … yönetim kurulunun yine oybirliği ile aldığı karar ile 4 kaptanın her birine 1.300.000 TL bağlılık primi ödenmesine karar verildiğini, böylece lisans yeterliliği ve faaliyette bulunmak imkanının garantiye alındığını, …’ın 1.yönetmeliğin iptali için Danıştay’da iptal davası açtığını, İdare ile yapılan görüşmeler neticesinde aynı hisse yapısından dolayı … ve …’ın tek bir şirket gibi değerlendirilebileceğinin gündeme geldiğini, bu durumda aynı hizmet sahasında hizmet vermelerinin mümkün olmayacağını, bunun da toplam gelir gelir açısından ciddi risk barındırdığını tespit ettiklerini, müracaatlar sonucunda 15/04/2019 tarihinde …’ın B sınıfı kılavuzluk ve 23/05/2019 tarihinde …’ın A sınıfı römorkorcülük sınıfı lisansının onaylandığını, …’ın lisansın onaylanması sonucunda 26/04/2019 tarihinde ….. Liman sahası için kılavuzluk hizmeti için başvurusunda bulunduğunu, her iki hizmet arasında son başvuru tarihi bakımından 2 aylık farklılık bulunduğunu, kılavuzluk son başvuru tarihinin 26/04/2019, römorkorculuk son başvuru tarihinin 21/06/2019 olduğunu, …’ın 26/04/2019 tarihinde başvuru yaptığını, …’ın faaliyet lisansının 23/05/2019 tarihinde onaylandığını, sonuç olarak son başvuru tarihinde lisans henüz verilmemiş olduğundan …’ın …’dan önce römorkorculuk hizmeti başvurusu yapması imkanının olmadığını, idarenin kılavuzluk hizmet yetkilendirmelerini 22/05/2019 tarihinde açıkladığını, ….. Liman sahası için yetkilendirmelerin ise açıklanmadığını, bu nedenle ticari bir karar almak zorunda kaldıklarını, … için Nemrut Körfez sahası ve İzmit Körfez sahası için başvuru yapma kararı aldıklarını, tüm gelişmelerden haberdar olan ve başından beri itirazı bulunmayan ….. …’ın 21/06/2019 tarihli yönetim kurulu kararına muhalefet derç ettiğini, 7 üyeden 6’sının olumlu oyu ile karar alındığını, İdare tarafından Nemrut ve İzmit için başvuruların reddine karar verildiğini, bu işlemin iptali için dava açıldığını, davanın usulden reddedildiğini, 04/07/219 tarihinde ….. Liman Sahası başvurularının sonuçlarının açıklandığını. …’ın başvurusunun reddedildiğini ve ….. …..Kılavuzluk AŞ’nin ….. Liman Sahasında kılavuzluk hizmeti için yetkilendirildiğini, römorkorculuk hizmetinin ise …Ltd Şti’ye verildiğini, bu işlem için de iptal davası açıldığını, gelişmeler üzerine … ve …’ın kılavuzluk ve römorkorculuk hizmeti verme şanslarının kalmadığını, 17/07/2019 tarihinde ….. şirketi ile protokol yapılmasına karar verildiğini, amacın faaliyette bulunma şansı kalmayan …’a gelir yaratmak olduğunu, toplantıya katılan … …’ın gerekçe göstermeksizin toplantıyı yarıda terkettiğini, ….. ile protokol yapıldığını, İdare tarafından 1. Yönetmelik yürürlükten kaldırılarak yeni bir yönetlemelik yayınladığını, bunun üzerine …’ın lisans başvurusu yapmasına ve ….. ile aktedilmiş protokolün devamına karar verildiğini, başvuru üzerine …’ın İskenderun körfezi için römorkorculuk yetkisi aldığını, ….. limanı için ….’ın görevlendirildiğini, 1.yönetmeliğin ortadan kaldırılması üzerine …..’in ihtarname keşide ederek protokolün sona erdiğini bildirdiğini, cevaben devam etmekte olduğunu bildirdiklerini, …’ın İstanbul ….Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kayıtlı olarak protokolün devam ettiğinin tespiti ve haksız fesih nedeniyle zararın tazmini talepli dava açtığını, davanın derdest olduğunu, protokolden doğan alacakların tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemli açılan İstanbul …. Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının da derdest olduğunu, dava dilekçesi ile yönetim kurulu kararı ve protokolün yokluğunun tespitinin talep edildiğini, her iki dava için ayrı harç ödenmediğini, ….. ile imzalanan protokolün yokluğunun tespiti talebine ilişkin olarak husumet itirazlarının bulunduğunu, bu taleplerin reddinin gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağının, belirli nitelikteki 5.200.000 TL için harç ikmalinin gerektiğini, davacının iddia edilen zararı bilebilecek durumda iken belirsiz dava açılamayacağını, yönetim kurulu üyeleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta iken yönetim kurulu üyelerinden bir kısmına dava açmanın mümkün olmadığını, yönetim kurulu üyelerinden bir kısmının davalı olarak gösterildiğini, …, …’ın yönetim kurulu üyeliği sona ermesi ile seçilen … ve …’ün davalı olarak gösterilmediğini, davanın bu sebeple sıfat yönünden reddinin gerektiğini, mümkün olmadığı taktirde diğer yönetim kurulu üyelerine işbu dava ile birleştirmek üzere dava açmak için süre verilmesine, rekabet yasağının ihlaline ilişkin olarak davanın sadece şirket tarafından açılabileceğini, davacı tarafça hem menfi hem da müspet zararın birlikte talep edildiğini, kusurun ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacının dava açma hakkının TTK m.396/3 gereğince 3 ay ve 1 yıllık süre olduğunu, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkillerinin özen ve bağlılık yükümlülüğüne uygun davrandıklarını, ….. hizmet için yetkilendirilen bir kuruluş olduktan sonra bu protokolün yapıldığını, protokolün hizmet izni alınıp alınmamasıyla veya hizmete mani olmasıyla bir illiyet ve bağlantısının bulunmadığını, şirketin gelir ve kar elde etmek amacıyla ….. limanında hizmet izni almış şirket ile protokol imzalayarak yönetim danışmanlık hizmeti karşılığında komisyon alması, bünyesinde kendisinin çalıştıramadığı, kullanamadığı, faaliyet gösteremediği taşınır ve taşınmazları kiralamak suretiyle devretmesi ve bundan gelir elde etmesinin …’ı zarara uğratmadığını, aksine gelir getirdiğini, protokolün ….. tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, feshin nedeninin yönetim kurulu kararı ya da üyelerin sorumluluğu olmadığını,bu hususta açılan davaların henüz sonuçlanmadığını, davacının tazminat talebinde bulunmasının bu aşamada mümkün olmaması nedeniyle açılan davanın mevsimsiz olduğunu, bağlılık primi ödenmesine ilişkin kararın oybirliği ile alındığını, 4 kılavuz kaptanın tutulmaması halinde asgari şartın sakatlanacağını, faaliyet lisansı alamayacağını, yönetim kurulu kararını butlanı iddiasını ilişkin olarak da herhangi bir sakatlık halinin sözkonusu olmadığını, TTK 408/f maddesinde açıkça satıştan sözedilmiş olup, satışın sözkonusu olmadığını, …’ın izin alamamış olması nedeniyle atıl hale gelmiş gözcü istasyonu, kılavuz kaptan odaları, dinlenme salonu, idari ofis vs alanların kiralandığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla zarardan sözedilmesi halinde zararın hangi dönem faaliyetlerine ilişkin olduğunun açıklanmasının gerekeceğini, itirazları saklı kalmak kaydıyla tazminat talep edebileceği varsayımında zararın başlangıcının 18/07/2019 tarihi olduğunu, zarar konusunda sadece …’ın faaliyette bulunmadığı dönemin esas alınmasının gerekeceğini, bu sürenin 7 ay olduğunu belirterek öncelikle harçların ikmali için davacı tarafa süre verilmesini, davanın pasif husumet ehliyeti ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddi, davacıya diğer yönetim kurulu üyelerine karşı dava açmak üzere süre verilmesini, belirsiz alacak davası olarak açılan davanın reddini, davanın menfi mi müspet zarar mı olarak açıldığı konusunda açıklama istenmesi, rekabet yasağına aykırılık nedenine dayalı dava bakımından davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; … şirketinin yönetim kurulu 7 kişiden oluşmakta olup şirketin esas sözleşmesinin TTK 360 gereğince yönetim kurulu üye seçiminde grup imtiyazı tanıdığını, böylece …’ın yönetim kurulu üyelerinin hisse gruplarının göstereceği adaylar arasında genel kurulca seçildiğini, yönetim kurulu üyesi hangi pay grubunda bulunan pay sahibi tarafından aday gösterilmiş ise faaliyetlerinde onun adına görev yaptığını, TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yayınlanan 31/12/2018 tarihli yönetmelik ile liman bölgelerinin A, B, C bölgeleri olarak tasnif edilerek kılavuzluk ve römorkaj hizmetlerinin birbirinden ayrıldığını, Yönetmeliğin 11/2 maddesi ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri birlikte verilemeyeceğinden anılan hizmetleri yerine getirmek için ….. Kılavuzluk AŞ(…)’ın …’ın aynı ortaklık yapısı ile kurulduğunu, amacın kılavuzluk hizmetinin bu şirket vasıtasıyla verilmek olduğunu, yönetmelik ile …’ın ….. Liman Sahasında iki hizmeti bir arada vermek için gerekli izinleri alma şansını yitirdiğini, aynı ortaklık yapısında yeni bir şirket kurulmasına ilişkin 24/01/2019 tarihli yönetim kurulu kararının oybirliği ile alındığını, … yönetim kurulu üyeliğine oybirliği ile …’un seçildiğini, müteakiben …’ın B sınıfı kılavuzluk faaliyet lisansını alabilmesi için gerekli teknik yeterliliğin sağlanabilmesi amacıyla bazı teçhizatların … tarafından …’a satılmasına 18/02/2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile oybirliği ile karar verildiğini, davacının malikinin hisse grubunu temsil eden yönetim kurulu üyesi ….. …’ın da karara olumlu oy verdiğini, …’ın lisans başvurusu yaptığını, idarenin 13/02/2019 tarihinde yayınladığı genelge ile kılavuzluk teşkilatları arasında kılavuz kaptan geçişlerine ilişkin yasağı kaldırdığını, bunun üzerine …’ın kılavuz kaptanlarından 8 tanesinin istifa ettiğini, … Kılavuzluk AŞ’de çalışmaya başladığını, …’ın faaliyet lisans başvurusunda yer olan kılavuz kaptan sayısının bir anda 4’e düştüğünü, bu surette yeterlilik şartı olan 8 kaptan bulunması şartını sağlayamaz hale geldiğini, lisans yeterliliği için gerekli kaptanların ilgili liman bölgesinde en az 39 gün deneyimli kaptanlarla staj yapmasının gerektiğini, kalan 4 adet kaptana ihtiyaç duyulduğunu, bu sebeple 28/02/2019 tarihinde … yönetim kurulunun yine oybirliği ile aldığı karar ile 4 kaptanın her birine bağlılık primi ödenmesine karar verildiğini, böylece lisans yeterliliği ve faaliyette bulunmak imkanının garantiye alındığını, …’ın 1.yönetmeliğin iptali için Danıştay’da iptal davası açtığını, İdare ile yapılan görüşmeler neticesinde aynı hisse yapısından dolayı … ve …’ın tek bir şirket gibi değerlendirilebileceğinin gündeme geldiğini, bu durumda aynı hizmet sahasında hizmet vermelerinin mümkün olmayacağını, bunun da toplam gelir gelir açısından ciddi risk barındırdığını tespit ettiklerini, müracaatlar sonucunda 15/04/2019 tarihinde …’ın B sınıfı kılavuzluk ve 23/05/2019 tarihinde …’ın A sınıfı römorkorcülük sınıfı lisansının onaylandığını, …’ın lisansın onaylanması sonucunda 26/04/2019 tarihinde ….. Liman sahası için kılavuzluk hizmeti için başvurusunda bulunduğunu, her iki hizmet arasında son başvuru tarihi bakımından 2 aylık farklılık bulunduğunu, kılavuzluk son başvuru tarihinin 26/04/2019, römorkorculuk son başvuru tarihinin 21/06/2019 olduğunu, …’ın 26/04/2019 tarihinde başvuru yaptığını, …’ın faaliyet lisansının 23/05/2019 tarihinde onaylandığını, sonuç olarak son başvuru tarihinde lisans henüz verilmemiş olduğundan …’ın …’dan önce römorkorculuk hizmeti başvurusu yapması imkanının olmadığını, idarenin kılavuzluk hizmet yetkilendirmelerini 22/05/2019 tarihinde açıkladığını, ….. Liman sahası için yetkilendirmelerin ise açıklanmadığını, bu nedenle ticari bir karar almak zorunda kaldıklarını, … için Nemrut Körfez sahası ve İzmit Körfez sahası için başvuru yapma kararı aldıklarını, tüm gelişmelerden haberdar olan ve başından beri itirazı bulunmayan ….. …’ın 21/06/2019 tarihli yönetim kurulu kararına muhalefet derç ettiğini, 7 üyeden 6’sının olumlu oyu ile karar alındığını, İdare tarafından Nemrut ve İzmit için başvuruların reddine karar verildiğini, bu işlemin iptali için dava açıldığını, davanın usulden reddedildiğini, 04/07/219 tarihinde ….. Liman Sahası başvurularının sonuçlarının açıklandığını. …’ın başvurusunun reddedildiğini ve ….. …..Kılavuzluk AŞ’nin ….. Liman Sahasında kılavuzluk hizmeti için yetkilendirildiğini, römorkorculuk hizmetinin ise ……Ltd Şti’ye verildiğini, bu işlem için de iptal davası açıldığını, gelişmeler üzerine … ve …’ın kılavuzluk ve römorkorculuk hizmeti verme şanslarının kalmadığını, 17/07/2019 tarihinde ….. şirketi ile protokol yapılmasına karar verildiğini, amacın faaliyette bulunma şansı kalmayan …’a gelir yaratmak olduğunu, toplantıya katılan … …’ın gerekçe göstermeksizin toplantıyı yarıda terkettiğini, ….. ile protokol yapıldığını, İdare tarafından 1. Yönetmelik yürürlükten kaldırılarak yeni bir yönetlemelik yayınladığını, bunun üzerine …’ın lisans başvurusu yapmasına ve ….. ile aktedilmiş protokolün devamına karar verildiğini, başvuru üzerine …’ın İskenderun körfezi için römorkorculuk yetkisi aldığını, ….. limanı için …’ın görevlendirildiğini, 1.yönetmeliğin ortadan kaldırılması üzerine …..’in ihtarname keşide ederek protokolün sona erdiğini bildirdiğini, cevaben devam etmekte olduğunu bildirdiklerini, …’ın İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esasına kayıtlı olarak protokolün devam ettiğinin tespiti ve haksız fesih nedeniyle zararın tazmini talepli dava açtığını, davanın derdest olduğunu, protokolden doğan alacakların tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemli açılan İstanbul …Sulh Hukuk Mahkemesinin … esas sayılı dosyasının da derdest olduğunu, dava dilekçesi ile yönetim kurulu kararı ve protokolün yokluğunun tespitinin talep edildiğini, her iki dava için ayrı harç ödenmediğini, ….. ile imzalanan protokolün yokluğunun tespiti talebine ilişkin olarak husumet itirazlarının bulunduğunu, bu taleplerin reddinin gerektiğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağının, belirli nitelikteki 5.200.000 TL için harç ikmalinin gerektiğini, davacının iddia edilen zararı bilebilecek durumda iken belirsiz dava açılamayacağını, yönetim kurulu üyeleri arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmakta iken yönetim kurulu üyelerinden bir kısmına dava açmanın mümkün olmadığını, yönetim kurulu üyelerinden bir kısmının davalı olarak gösterildiğini, …, …’ın yönetim kurulu üyeliği sona ermesi ile seçilen … ve …’ün davalı olarak gösterilmediğini, davanın bu sebeple sıfat yönünden reddinin gerektiğini, mümkün olmadığı taktirde diğer yönetim kurulu üyelerine işbu dava ile birleştirmek üzere dava açmak için süre verilmesine, rekabet yasağının ihlaline ilişkin olarak davanın sadece şirket tarafından açılabileceğini, davacı tarafça hem menfi hem da müspet zararın birlikte talep edildiğini, kusurun ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacının dava açma hakkının TTK m.396/3 gereğince 3 ay ve 1 yıllık süre olduğunu, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, müvekkillerinin özen ve bağlılık yükümlülüğüne uygun davrandıklarını, ….. hizmet için yetkilendirilen bir kuruluş olduktan sonra bu protokolün yapıldığını, protokolün hizmet izni alınıp alınmamasıyla veya hizmete mani olmasıyla bir illiyet ve bağlantısının bulunmadığını, şirketin gelir ve kar elde etmek amacıyla ….. limanında hizmet izni almış şirket ile protokol imzalayarak yönetim danışmanlık hizmeti karşılığında komisyon alması, bünyesinde kendisinin çalıştıramadığı, kullanamadığı, faaliyet gösteremediği taşınır ve taşınmazları kiralamak suretiyle devretmesi ve bundan gelir elde etmesinin …’ı zarara uğratmadığını, aksine gelir getirdiğini, protokolün ….. tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, feshin nedeninin yönetim kurulu kararı ya da üyelerin sorumluluğu olmadığını,bu hususta açılan davaların henüz sonuçlanmadığını, davacının tazminat talebinde bulunmasının bu aşamada mümkün olmaması nedeniyle açılan davanın mevsimsiz olduğunu, bağlılık primi ödenmesine ilişkin kararın oybirliği ile alındığını, 4 kılavuz kaptanın tutulmaması halinde asgari şartın sakatlanacağını, faaliyet lisansı alamayacağını, yönetim kurulu kararını butlanı iddiasını ilişkin olarak da herhangi bir sakatlık halinin sözkonusu olmadığını belirterek öncelikle harçların ikmali için davacı tarafa süre verilmesini, harçlar tamamlandıktan sonra her iki davanın da davanın pasif husumet ehliyeti ve dava şartı yokluğu nedeniyle reddine, davacıya diğer yönetim kurulu üyelerine karşı dava açmak üzere süre verilmesini, harcın 5.200.000 TL üzerinden ikmalini, belirsiz alacak davası olarak açılan davanın reddini, davanın müvekkilinin kusurlu davrandığının ispatlanamaması nedeniyle reddini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, somut olayda davacının iddiasının belirli olduğunu, davacıya göre şirketin faaliyet konusunu belli bir dönemde yönetim kurulu üyelerinin kusurlu davranışı nedeniyle ifa edemediğini, davacının bizzat şirket defterlerini inceleme imkanı varken sözde zararın belirsizliğinden bahisle davacının belirsiz alacak davası açamayacağını, mahkemenin belirsiz alacak davası açılabileceği düşüncesinde olması halinde ise eksik harcın ikmalinin gerektiğini, eldeki davada zorunlu dava arkadaşlığı bulunması nedeniyle davalı olarak gösterilmeyen yönetim kurulu üyelerine dava ikame edilmesi için süre verilmesi gerektiğini, davacının adayı … ile diğer bir pay sahibinin adayları … ve …’in de şirketin zararına yol açtığıni iddia ettiği kararlarda olumlu oy kullandığını, 17/07/2019 tarihli yönetim kurulu kararı ve protokolün yokluğunun tespiti davalarının pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, yönetim kurulu kararının butlanına ilişkin davada davalı olarak şirketin gösterilmesinin gerektiğini, davalıların rekabet yasağına aykırı davrandığı iddiasının hem zamanaşımına uğradığı için hem da aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, talebin menfi mi müspet mi olduğu noktasında açıklama yapılmasının gerektiğini, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kusur sorumluluğu olup kusurun ispatının davacının yükümlülüğü olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin karar alırken araştırma yaptıklarını ve ticari bir karar aldıklarını, mahkemeler dahil hiç kimsenin yönetim kurulunun yerine geçerek ticari kararın yerindeliğinin denetimini yapamayacağını, …..kılavuzluk için iki ayrı şirket kurulması, pilotların ve diğer alt yapıların yeni kurulan kılavuzluk şirketine devredilmiş olmasının …’ı zarara uğrattığı iddiasına ilişkin olarak müvekkilinin kararların alındığı yönetim kurulu çalışma ve kararlarının gerçekleştiği tarihte henüz …’da yönetim kurulu üyesi olmadığını, davacının bu haksız iddialarının müvekkili açısından dinlenmesinin mümkün olmadığını, davacının rekabet yasağının ihlali iddiasının kanunda öngörülen 3 aylık sürenin geçirilmiş olması ve ayrıca TTK’nun 230.maddesinin eldeki davaya uygulanması imkanının bulunmaması ve aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, zarar iddiası bakımından kimi kararlarda müvekkilinin henüz yönetim kurulu üyesi olmadığı, şirket bünyesindeki tüm kararların özen yükümlülüğüne ve pay sahiplerinin iradelerine uygun şekilde alınmış olması nedeniyle kötüniyetli olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dosyanın 3 kişilik bilirkişi heyeti tevdii ile tespit edilen uyuşmazlık konularına ilişkin (yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ve buna bağlı protokolün yokluğunun tespitine yönelik talebin bu dosyadan tefrik edildiği hususu gözetilerek bu husus dışındaki iddia ve itirazların) bilirkişi raporu tanziminine karar verilmiştir.
SMMM …, Ticaret Hukuk bilirkişisi Prof. Dr. …., İTÜ Denizcilik Fakültesi Öğrt. Üyesi … tarafından düzenlenen kök raporda, TK m, 557 hükmü uyarınca yönetim kurulu üyelerine karşı birlikte dava açma hakkının davacı açısından bir yükümlülük değil, aksine bir hak olduğu, yönetim kurulu üyeleri arasındaki dava arkadaşlığının ihtiyari dava arkadaşlığı olduğu, bu nedenle huzurdaki davada yönetim kutulu üyelerinin bir kısmının davalı olarak gösterilmesinin hukuka aykırı olmadığı; davalılar hakkında Şirket genel kurulunda ibra kararı verildiği; ibraya olumsuz yönde oy kullanan Davacı’nın altı aylık hak düşürücü süre içerisinde sorumluluk davası açmadığı, bu nedenle alınan ibra kararı ile bağlı olduğu ve ibra kararı kapsamında olan olaylara ilişkin olarak ileri sürülen taleplerin reddedilmesi gerektiği; ibra kararının kapsamında olan olayların şunlar olduğu; ….. Limanı’nda römorkörcülük hizmeti vermek için hizmet izni başvurusunda bulunulmamış olması, Şirket kaptanlanna bağlılık primi ödenmesi; …’a geçen kaptanların iş akitlerinin feshedilmesi nedeniyle … bünyesinde geçirilen sürelere ilişkin tazminatın …’a ödenmesi (Bu karar … açısından ibra kararı kapsamı dışında olsa da, o sırada … Yönetim Kurulu üyesi sıfatını haiz olmadığından sorumluluğu bulunmamaktadır), ….. ile kira sözleşmesi yapılması, davalılar hakkında ibra kararı verilmiş ise de, Sayın Mahkemece aksi yönde bir değerlendirmenin yapılması halinde; ….. Limanı’nda römorkörcülük hizmeti vermek için hizmet izni başvurusunda bulunulmamış olmasının İlk Yönetmelik m. 11/2 gereği olduğu; daha önce başvuruda bulunmuş olan (dava dışı) … ile birebir aynı ortaklık yapısına sahip olan …’ın İdare tarafından İlk Yönetmelik m. 112 hükmü kapsamında değerlendirilmesinin kanaatçe hukuken mümkün olduğu, bu risk sebebiyle ….. Limanı için başvuruda bulunmamış olmakla birlikte Nemrut ve İzmit sahaları için başvuruda bulunmuş olan davalılar bakımından özen borcunun ihlali olarak değerlendirilemeyeceği; ….. Limanı’nda ve başvuru yapılan diğer limanlarda hizmet izni alamayan …’”ın faaliyelinin durmuş olması karşısında, gelir elde edebilmek amacıyla ….. ile yapılan kira sözleşmesinin ticari bir karar olduğu, bu sebeple ticari olarak alınan bu kararın yönetim kurulu üyeleri açısındarı sorumluluk sebebi yaratmadığı, ….. ile yapılan kira sözleşmesi bir malvarlığı devri niteliğinde olmadığından söz konusu kira sözleşmesinin yapılabilmesi için genel kurul kararı gerekmediği; . Şirket kaptanlarına yapılan bağlılık primi ödemesinin, faaliyet gösterilen sektörde kaplanlara olan talebin artması ve Şirket’in de bu talep nedeniyle bazı kaptanlarını kaybetmesi neticesinde, mevcut kaptanların tutulabilmesi amacıyla yapıldığı; kaptanların başka bir şirkete transferi için ödenen transfer ücretlerinden bizatihi davacının da haberdar olduğu, Şirket’in ve …’ın faaliyetlerine devam edebilmesi, yeni faaliyet lisansı ve hizmet izni alabilmesi için belli sayıda kaptanları istihdam etmesi zorunluluğu karşısında bu ödemenin yapılmasının hukuken bir sorumluluk yaratmadığı: buna karşın 19.11.2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında, …’a geçen kaptanların iş akitlerinin feshedilmesi nedeniyle ödenen kıdem tazminatlarının bir kısmının (…’da geçirilen süreye oranla) …’a ödenmesi kararının ayrıca ele alınması gerektiği; hukuken …’a bir ödeme yapma zorunluluğu bulunmamasına rağmen ödeme yapılması kararının alınmasının yönetim kurulu üyeleri açısından sorumluluk sebebi oluşturacağı, ancak … ve …’ın birebir aynı ortaklık yapısına sahip ve yasal düzenleme gereği iki işin birlikte yapılmasının mümkün olmaması nedeniyle kurulan iki şirket olup davacının her iki şirkette de aynı oranda pay sahibi olması nedeniyle davacının dolaylı olarak bir zararının bulunmadığını söylemenin mümkün olduğu: bu konudaki nihai takdirin mahkemeye ait olduğu; ….. ile yapılan kira sözleşmesinin ….. tarafından feshedilmesi üzerine yönetim kurulunun sözleşmeye devam edilmesi yönünde karar almasının ibra kararı kapsamı dışında olduğu, …..’e kiralanan unsurların römorkörcülük hizmeti için de kullanıldığı ancak İkinci Yönetmelik kapsamında hizmet izni başvuru şartları içerisinde yer almadıkları, ….. Limanı’nda römorkörtülük hizmet izni almamaması konusunda İdarenin herhangi bir açıklama yapmadığı ve bu konunun tamamıyla İdarenin takdir yetkisinde olduğu, İdarenin takdir yetkisinde olan bir konuya ilişkin olarak, hizmet izni talebinin reddinin de gerekçeli olmaması karşısında, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı; öte yandan İlk Yönetmelik kapsamında (dava dışı) …..’in kira konusu unsurlar bulunmaksızın başvuru yapmış ve kılavuzluk hizmet izni almış olması karşısında, …’ın …..’e kiralamış olduğu unsurları geri almaması ile …’ın hizmet izni alamaması arasında illiyet bağını kurmanın mümkün olmadığı; davacının Şirket pay sahiplerinin rekabet yasağını ihlal ettikleri iddiasına dayanak olarak gösterdiği TK m, 230 hükmünün kollektif şirketler açısından öngörülmüş olduğu; anonim şirketlerde Pay sahiplerinin rekabet etmeme yükümlülüğünün bulunmadığı; TK m. 396 Uyarınca anonim şirketlerde rekabet yasağının sadece yönetim kurulu üyeleri bakımından getirildiği; bu nedenle rekabet yasağı iddiasının hukuken bir dayanağının bulunmadığı belirtilmiştir.
Dosyanın taraf itirazları irdelenerek ek rapor tanzimi için bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiştir.
Aynı heyetten alınan ek raporda, TK m. 5/A hükmü uyarınca zorunlu olarak başvurulan arabuluculuk sürecinde, “Arabuluculuk Kanunu m. 18B/A f. 16 uyarınca başvuru tarihinden son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar hak düşürücü sürenin işlemeyeceği; kök raporda arabuluculuk sürecinde geçen sürenin sehven dikkate alınmadığı; arabuluculuk sürecinde geçen süreler de dikkate alındığında Davacı’nın huzurdaki davayı TK m. 558 hükmünde öngörülen altı aylık hak düşürücü süre içerisinde açtığının kabul edilmesi gerektiği; ….. Limanı’nda römorkörcülük hizmeti vermek için hizmet izni başvurusunda bulunulmamış olmasının İlk Yönetmelik m. 11/2 hükmünde mevcut olan hukuki riskten kaynaklandığı; daha önce başvuruda bulunmuş olan (dava dışı) … ile birebir aynı ortaklık yapısına sahip olan …’ın İdare tarafından İlk Yönetmelik m. 11/2 hükmü kapsamında değerlendirilmesinin kanaatimizce hukuken ihtimal dahilinde olduğu; bu risk sebebiyle ….. Limanı için başvuruda bulunmamış olmakla birlikte Nemrut ve İzmit sahaları için başvuruda bulunmuş olan davalılar bakımından bu durumun özen borcunun ihlali olarak değerlendirilemeyeceği; ….. ile yapılan kira sözleşmesinin akdedildiği dönem itibariyle dava dışı …’ın gelir elde edecek herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı; bu sebeple mevcut varlıkların kiralanarak gelir elde edilmesinin ticari bir karar olduğu ve alman bu kararın yönetim kurulu üyeleri açısından sorumluluk sebebi yaratmadığı; ….. ile yapılan kira sözleşmesinin TK m. 408/1 kapsamında önemli miktarda şirket varlığının devri niteliğinde olmadığı; …..’e kiralanan unsurların römorkörcülük hizmeti için de kullanıldığı ancak İkinci Yönetmelik kapsamında hizmet izni başvuru şartları arasında açık şekilde yer almadıkları; ….. Limanı’nda römorkörcülük hizmet izvi talebinin reddi konusunda İdare’nin herhangi bir açıklama yapmadığı ve bu konunun tamamıyla İdare’nin takdir yetkisinde olduğu; İdare’nin takdir yetkisinde olan bir konuya ilişkin olarak, hizmet izni talebinin reddinin de gerekçeli olmaması karşısında, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gidilmesinin mümkün olmadığı; öte yandan İlk Yönetmelik kapsamında (dava dışı) …..’in kira konusu unsurlar bulunmaksızın başvuru yapmış ve kılavuzluk hizmet izni almış olması karşısında, …’ın …..’e kiralamış olduğu unsurları geri almaması ile …’ın hizmet izni alamaması arasında illiyet bağı kurmanın mümkün olmadığı; Şirket kaptanlarına yapılan bağlılık primi ödemesinin, faaliyet gösterilen sektörde kaptanlara olan talebin artması ve Şirket’in de bu talep nedeniyle bazı kaptanlarını kaybetmesi neticesinde. mevcut kaptanların tutulabilmesi amacıyla yapıldığı; kaptanların başka bir şirkete transferi için ödenen transfer ücretlerinden bizatihi Davacı’nın da haberdar olduğu; Şirket’in ve …’ın faaliyetlerine devam edebilmesi, yeni faaliyet lisansı ve hizmet izni alabilmesi için belli sayıda kaptanı istihdam etmesi zorunluluğu karşısında bu ödemenin yapılmasının hukuken bir sorumluluk yaratmadığı; 19.11.2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında, …’a geçen kaptanların iş akitlerinin feshedilmesi nedeniyle ödenen kıdem tazminatlarının bir kısmının (…’da geçirilen süreye oranla) …’a ödenmesi kararının ayrıca ele alınması gerektiği, uzmanlık alanımız dışında olan bu hususun tekrardan incelenmesi neticesinde, kök raporda belirtilenin aksine, yapılan bu işlemin mülga İş Kanunu m. 14/2 hükmünün bir gereği olduğu; yapılan işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı; bu nedenle söz konusu işlemin yönetim kurulu üyeleri açısından sorumluluk yaratmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Dava, TTK 553 vd.gereğince açılan yönetim kurulu üyelerine karşı açılan tazminat davası ile TTK’nun 391.maddesi gereğince açılan yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti davası olup, uyuşmazlığın 17/07/2019 tarihli yönetim kurulu kararının batıl olup olmadığı, davalıların husumet itirazlarının değerlendirilmesi, davanın belirsiz dava olarak açılıp açılamayacağı, yönetim kurulu üyelerinden bir kısmının davalı olarak gösterilmesinin davanın husumet yönünden reddinin gerektirip gerektirmediği, davacının aktif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, davanın yasal süresinde açılıp açılmadığı, zararın mevcut olup olmadığı mevcut ise zarardan davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, zarar miktarı ve davalılardan tahsilinin talep edilip edilemeyeceği hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafın yönetim kurulu kararının butlanı ve buna bağlı olarak protokolün yok hükmünde olduğunun tespitine ilişkin talebinin iş bu dosyadan tefrikine karar verilmiş ve mahkememizin …. esasına kaydı ile yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti ile birlikte protokolün yok hükmünde olduğunun tespiti talepleri yönünden husumetin protokolün tarafına yöneltilmesi gerektiği halde şirket yönetim kurulu üyelerine karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
6102 sayılı TTK’nın 553/1.maddesinde; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları,
6102 sayılı TTK’nın 555/1.maddesinde; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri,
6102 sayılı TTK’nın 557/1.maddesinde; birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her birinin, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zararın şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olacağı,
6102 sayılı TTK’nın 558/2.maddesinde; şirket genel kurulunun, sorumluluktan ibraya ilişkin kararının, ibranın kapsadığı açıklanan maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını kaldıracağı, diğer pay sahiplerinin dava haklarının ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşeceği, düzenlemeleri yer almaktadır.
Bilindiği üzere, yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa aittir. Ancak, zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Yöneticinin, ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Bir başka deyişle, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğuracaktır. Şirket yöneticisi hakkında ortakların ve şirket alacaklılarının tazminat davası açma hakkını düzenleyen 6102 sayılı TTK’nın 555. maddesi gereğince; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecektir.
İbranın etkisi TTK’nun 558.maddesinde düzenlenmiş olup, 558/2 maddesine göre ibranın, ibraya olumlu oy veren ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay sahiplerinin dava hakkını ortadan kaldıracağı, diğer pay sahiplerinin dava haklarının ise ibra tarihinden itibaren 6 ay geçmekle düşeceği hüküm altına alınmıştır. Şirket yöneticileri hakkındaki ibra kararına davacının olumlu oy vermemiş olması nedeniyle dava hakkının bulunduğu, ibra kararı 24/07/2020 tarihinde alınmış olmakla, 6 aylık dava açma süresinin 24/01/2021 tarihinde sona ereceği, bununla birlikte arabuluculuk sürecine başvuru tarihi olan 29/12/2020 tarihi ile son tutanağın düzenlendiği tarih olan 05/02/2021 tarihleri arasında geçen sürede hak düşürücü süre işlemeyeceğinden, açılan davanın TTK m.558/2 maddesinde öngörülen 6 aylık hak düşürücü sürede açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının, şirketin 14/01/2020 tarihli yönetim kurulunda, dava dışı ….. …..Kılavuzluk AŞ ile aktedilen kira sözleşmesinin devamına karar verilmiş olması nedeniyle zarara uğratıldığı iddiasına ilişkin olay ise, ibra kapsamı dışında kalmakla bu iddiaların da sorumluluk davasına konu edilmesi mümkündür.
Davacının …’ın ….. Limanı’nda römorkaj hizmeti verilmesi için idareye başvuru yapılmaması suretiyle zararın oluştuğu iddiasına ilişkin değerlendirme;
2019 yılı içerisinde bu hususu düzenleyen ve yürürlükte olan Kılavuzluk ve Römorkörcülük Hizmetleri Yönetmeliği’nin 11/2 maddesi hükmü “Bir hizmet sahası içinde tek bir kılavuzluk kuruluşuna hizmet verilir. Bu kuruluş aynı hizmet sahasında römorkörcülük hizmeti veremez” şeklinde düzenlenmiş olup, bu hüküm ile kılavuzluk ve römorkaj hizmetinin birlikte verilmesi yasaklanmıştır. Yönetmelik hükmü gereğince şirket A sınıfı römorkorculuk faaliyet lisansı, dava dışı … ise B sınıfı kılavuzluk faaliyet lisansı başvurusunda bulunmuştur. … yönetim kurulu tarafından 21/06/2019 tarihinde …. Limanı’nda römorkörcülük faaliyeti için hizmet izni başvurusu yapılmamış, Nemrut ve İzmit Körfezi limanları için hizmet izni başvurusu yapılmıştır. Yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olup olmadıkları belirlenirken görevlerini yerine getirirken gerekli özeni gösterip göstermedikleri incelenir. “Özen ve bağlılık yükümlülüğü” başlığını taşıyan TTK’nun 369.maddesi hükmünde tedbirli bir yöneticinin davranış modeli esas alınmıştır. Bu durumda yönetim kurulu üyelerinin kusurlu olup olmadıkları incelenirken, subjektif olarak bu kişilerin kişisel nitelikleri ve mesleki becerileri dahilinde objektif olarak tedbirli yönetici davranış modeline göre davranıp davranmadıkları incelenir. …’ın ….. Limanı’nda römorkaj hizmeti verilmesi için idareye başvuru yapılması halinde ortaya çıkabilecek riskler değerlendirilmek suretiyle Nemrut ve İzmit limanlarına başvuru yapılması halinde özen yükümlülüğünün ihlalinden sözetmek mümkün olmayacaktır. Zira, şirket yöneticileri tarafından verilen kararın bizatihi sonuçlarına bakmak suretiyle oluşan zarardan sorumlu tutmak mümkün değildir. Bu doğrultuda, …’ın ….. Limanı’nda römorkaj hizmeti verilmesi için idareye başvuru yapmaması, alternatif seçimlere yönelmesi yönetim kurulu üyeleri tarafından objektif özen yükümlülüğüne aykırı görülmemiş ve bu talep yönünden koşulların oluşmadığı neticesine ulaşılmıştır.
….. ile aktedilen 17/07/2019 tarihli kira sözleşmesi protokolü ve 14/01/2020 tarihli kira sözleşmesine devam edilmesi hakkında yönetim kurulu kararına ilişkin değerlendirme;
…, ….. Limanı’nda sahip olduğu gözcü istasyonu, kaptan odaları, dinlenme salonu ve idare ofisinden oluşan hizmet binasının beşinci katı için ….. ile 07/07/2019 tarihinde kira sözleşmesi yapmıştır. Kira sözleşmesi ile şirketin gelir elde etmesi sağlanmakla yöneticilerin özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarından ya da şirketin zararının oluştuğundan sözetmek mümkün değildir. Kiralama işleminin şirketin önemli miktarda malvarlığının devrini içerdiği ve bu nedenle TTK’nun 408/1-f maddesi gereğince genel kurulda bu hususta karar alınması gerektiği iddia edilmiş ise de, adı geçen maddede satıştan sözedildiği, kiralama işleminin satış olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı ve bu sebeple genel kurul kararının gerekli olmadığı değerlendirilmiştir. ….. tarafından 21/02/2020 tarihli ihtarname ile fesih ihtarı çekilmesine rağmen … yönetim kurulunda kira sözleşmesinin devamına ilişkin karar alınmasıyla kiraya konu edilen unsurların geri alınamadığını ve bu şekilde şirketin zarara uğratıldığı iddia edilmiştir. … tarafından …..’in ikinci yönetmelik kapsamında da faaliyet göstermeye devam ettiğini ve kira sözleşmesinin devam ettiğini bildirdiği, sözleşmeden doğan hakların tazmini talebiyle ayrıca İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile dava açıldığı anlaşılmaktadır. Kira sözleşmesine konu unsurların iade alınmaması nedeniyle şirketin başvuru yapmadığından sözedilemeyeceği, idareye başvurunun da bizatihi bu sebeple reddedildiğinin söylenemeyeceği tespit edilmiştir. İdarenin takdir yetkisine dahil olan bir hususta talebin bu sebeple reddedildiğinden bahisle yönetici sorumluluğuna gidilemeyecektir. Yine ….. ile yapılan kira sözleşmesi protokolüne cezai şart konulmamış olması nedeniyle şirketin zarara uğratıldığı iddia edilmiş ise de, sözleşmede cezai şartın bulunmamasının zararın tazmininin talep edilemeyeceği anlamına gelmeyeceği, nitekim bu hususta İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı davanın açıldığı anlaşılmıştır. …’ın pay sahibi …. Liman İşletmeleri San ve Tic AŞ ile Limar Liman ve Gemi İşletme AŞ üzerinde pay sahipliği bulunan Arkas’ın diğer grup şirketlerinin 17/09/2019 tarihli protokolün tarafı ….. üzerinde pay sahibi olduğu ve bu hususun TTK m.230 kapsamında rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiği iddia edilmiş ise de, anılan hükmün kollektif şirketler için düzenlendiği, kollektif şirketlerde ortakların rekabet etmeme yükümlülükleri bulunmakta iken, anonim şirketlerde rekabet etmeme yükümünün yönetim kurulu üyeleri için sözkonusu olduğu, davalı yönetim kurulu üyelerinin rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırı davrandıklarına ilişkin bir veri bulunmadığı anlaşılmıştır.
Kaptanlara Yapılan Bağlılık Primi Ödemesine İlişkin Değerlendirme;
… 28/02/2019 tarihli yönetim kurulu toplantısında, bünyesinde kalan 4 kaptana başka şirketlere geçişlerinin önlenmesi için 1.300.000 TL bağlılık primi ödenmesine karar verilmiştir. Ulaştırma Bakanlığı Deniz ve İçsular Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılan genelge ile kaptan geçişi yasaklanmış iken 13/02/2019 tarihli genelge ile geçişin serbest bırakıldığı anlaşılmıştır. Bu genelge ve sonrasında dava dışı …’ın bünyesindeki 8 kaptanın istifa ederek başka şirkete transfer olması, faaliyet lisansı alınabilmesi için belli sayıda kaptanın istihdam edilmesi zorunluluğu birlikte değerlendirildiğinde mevcut kaptanları şirket bünyesinde tutabilmek amacıyla belli bir ücretin ödenmiş olması objektif özen yükümlülüğünün ihlali anlamına gelmeyecek, bilakis şartların değerlendirilmesi halinde alınması zorunlu bir karar olarak değerlendirilecektir. Ödenen ücretin miktarı bakımından yapılan değerlendirmede, ödenen ücretin esasen serbest piyasada kaptanlara ödenen transfer ücreti olduğu, dava dışı … kaptanlarının diğer şirketlere geçişi için 245.000 USD ödeme yapıldığı belirtilmiş olmakla ödenen ücret bakımından da özen yükümlülüğünün ihlalinden söz edilemeyecektir. Yine, kaptanlara bağlılık primi ödenirken ödemenin faaliyet izni şartına bağlanmadığı belirtilmiş ise de, bu hususun da ticari karar kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, objektif özen yükümlülüğü bakımından, sektör bilirkişisi tarafından da işaret olunan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmenin kaptan bakımından ağır şartlara bağlanmasının diğer tekliflerin kabulü sonucunu doğurabileceği nazara alınarak özen yükümlüğünün ihlal edilmediği kanaatine ulaşılmıştır. Kendilerine bağlılık primi ödenen kaptanlar dava dışı …’a transfer olmuşlarsa da ödenen bağlılık primlerinin brüt tutarlarının …’a yansıtılmasına karar verilmiş olmakla bu sebeple zarar doğduğundan sözetmek de mümkün değildir. 19/11/2019 tarihli yönetim kurulu kararı ile …”a transfer edilen ve akabinde iş akitleri feshedilen kaptanlara yapılan kıdem tazminatı ödemelerinden … bünyesinde çalıştıkları sürede …’ın sorumlu tutulmasının zarara sebebiyet verdiği iddia edilmiş olup, hukuken zorunlu olmamakla birlikte yapılan ödemeler …’ın malvarlığını azaltıcı nitelikte ise de, … ve … şirketlerinin pay sahipliği yapılarının aynı olduğu, davacının da her iki şirkette aynı oranda pay sahibi olduğu, Akaşın vergisel gereksinimleri nedeniyle alınan bu karar bakımından da davalı yöneticilerin özen yükümlülüğüne aykırı davrandıklarından söz edilemeyeceği anlaşılmakla zarar iddiasına yönelik olaylar nedeniyle koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE
1-Alınması gereken 80,70 -TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 853,88 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 773,18 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı … tarafından yapılan 25 TL’nin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
4-Davalı … tarafından yapılan 50 TL’nin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 25 TL’nin davacıdan alınarak adı geçen davalıya verilmesine,
6-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT gereğince takdir olunan 7.300,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
7-Taraflarca dosyaya yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
8–6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.. 09/02/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır