Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/142 E. 2022/687 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/142 Esas
KARAR NO : 2022/687

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 09/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/09/2022
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin, iplik üretmekte olduğunu ve toptan satışını yaptığını, taraflar arasında süre gelen ticari ilişki neticesinde cari hesap ekstresi ve faturalarda da görüleceği gibi, müvekkilinin davalıya muhtelif miktar ve tarihlerde oe iplik ve oe pamuk polyester ve benzeri türlerde iplik satmış olduğunu, faturalarda cins ve miktarları belirtilen malların davalıya teslim edilmesine rağmen davalı tarafından cari hesap bakiyesinin ödenmediğini, davalı borçlunun borca itiraz dilekçesinde ticari ilişkiyi, fatura ve cari hesabı inkar etmediğini, müvekkilinin davalıdan 30.994,76TL alacaklı olduğunu, müvekkilinin alacağı defaatle talep edilmesine rağmen davalı tarafından ödenmediğini , davalının, itiraz dilekçesinde şirket merkezinin Avcılar’da bulunduğundan bahisle Küçükçekmece İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunu, takibin yetkisiz İcra Müdürlüğü’nde açıldığını ileri sürmüş olduğunu, halbuki para alacağı götürülecek borçlardan olduğu için davacı alacaklının ikametgahı İcra Müdürlükleri’nin yetkili olduğunu, müvekkilinin Ticaret merkezi Kırıkhan/Hatay olduğuru, Kırıkhan İcra Müdürlükleri’nin görevli ve yetkili olduğunu, Borçlu tarafın, ödeme emri ekinde gönderilen faturalara ve cari hesap ekstresine itiraz etmeyerek, faturaları ve cari hesap ekstresini kabul ettiğini, faturalara ve cari hesap ekstresine davalının hiçbir itirazı olmadığını, söz konusu faturaların kesinleşmiş olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, davalarının kabulü ile borçlunun Kırıkhan İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız itirazın iptali ile takibin aynen devamına, davalı borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; huzurdaki davaya konu faturaların dava dilekçesi ekinde taraflarına gönderilmediğinden inceleme olanağı bulamadığından, ilgili faturalara karşı itiraz haklarını saklı tutuyor olduklarını, her ne kadar dava konusu faturalar incelenmemişse de bahse konu faturaların zamanaşımına uğramış olduğunu, fatura alacaklarının, diğer adi alacaklar gibi beş yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, huzurdaki davaya konu takip davalı şirkete gönderildikten sonra taraflar arasında ticari ilişkinin devam etmiş ve müvekkilinin, davacıya 10.000,00-TL tutarında fatura kesmiş olduğunu, bu fatura karşılığında davacı tarafından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, bir an için alacağın zamanaşımına uğramadığı var sayılsa dahi; müvekkilinin davacıya karşı sadece 20.000,00-TL borçlu olacağını, davacı yanın, sadece dava dilekçesinde bahsettiği faturaları dayanak göstererek müvekkilinden alacağı olduğunu iddia etmiş ve fakat iş bu iddiasını ispata yarar herhangi bir evrak, bilgi, belge ve/veya yazılı delil gösterememiş olduğunu beyanla, davacı yan kendi iddia ve davasını ispatlayamadığından, bahse konu takibe konu olan alacak zamanaşımına uğradığından huzurdaki davanın tümden reddine, tüm yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı şirket aleyhine Kırıkhan İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce vergi dairesi, ticaret sicil kayıtları ve ticaret odası kayıtları ile icra dosyası celp edilerek dosya arasına alınmış, taraf delilleri toplanmıştır.
Kırıkhan İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 31.134,87 TL asıl alacak ve işlemiş faiz olmak üzere ilamsız icra takibinin başlatıldığı, takip dayanağının 31/01/2015 tarihli bakiye kalan 30.994,76 TL alacak olduğu görülmektedir.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, davacı tarafın iplik üretim ve toptancılığı işi yapması nedeniyle davalı ile aralarında süregelen ticari ilişkinin bulunduğu ve bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak gerçekleştirilen satışlarda iplik satıldığı, satışı gerçekleştirilen iplerin davalıya teslime edilmesine rağmen davalı tarafından bedelin ödenmediği iddia edilmektedir. Buna göre taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık davacı tarafından taraflar arasındaki satış sözleşmesi uyarınca tarafların üzerine düşen edimleri yerine getirip getirmediğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Davaya konu alacağın incelenmesinde; alacağın taraflar arasındaki satış sözleşmesi ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Satış sözleşmesi Türk Borçlar Kanununun 207 vd. maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan hükümlere göre satım, satıcının satılanın zilyetlik ve mülkiyetini alıcıya devretme, alıcının ise buna karşılık bir bedel ödeme borcunu üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Satış sözleşmesinin geçerli olabilmesi için icap ve kabul iradelerinin birleşmesi gerekli ve yeterlidir. Sözleşmenin yazılı yapılması geçerlilik için şart değildir. Yazılı yapılması ispat bakımından önem taşımaktadır. Buna göre, sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça ve aksine bir adet bulunmadıkça, satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Karşılıklı edimlerin ifasında, satıcı malı teslim ettiğini önce kanıtlamalıdır. Bu ispatlandığında bedelin alıcı tarafından alıcı tarafından ödendiği ispatlanmalıdır. 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı kararı).
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302E. 2015/12272K. sayılı kararı).
Davacının Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak rapor tanzimi için Kırıkhan Asliye Hukuk Mahkemesine(Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) talimat yazılmasına karar verilmiş olup, SMMM bilirkişisinden alınan talimat raporunda özetle; davacı firmanın ticari defterleri 15/10/2015 tarihinde firmanın Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirinden müteakip defa istenmesine rağmen rapor tarihinden itibaren tarafına ibraz edilmediğinden sadece dosyada bulunan faturalar ile cari hesap ekstresi üzerinden yapılan inceleme neticesinde; davacının kesmiş olduğu faturaların içeriğinin iplik olması ve her iki tarafın tacir olması ve iplik ticaretiyle iştigal ediyor olması nedeniyle alacağın ticari nitelikli bir alacak olduğu, davacının toplam 30.994,76.-TL alacağının olduğu, kanaatini bildirmiştir.
Talimat yazılan Kırıkhan …. Asliye Hukuk Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporu da değerlendirilmek suretiyle taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığının tespiti için davalının ticari defter ve belgeleri ile dosya üzerinde inceleme günü belirlenerek SMMM bilirkişisinden rapor alınmasına karar verilmiş olup, alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı yan tarafından ticari defterleri, talimat yolu ile yapılan bilirkişi incelemesinde incelemeye sunulmamış olduğu, davalı ticari defter incelemesi için Sayın Mahkeme tarafından karar verilmiş 19.04.2022 tarihinde tarafıma 2015 yılı ticari defterlerinin incelemeye sunulmuş olduğu, Takdirin Sayın Mahkemenize ait olduğu, davacı yan tarafından incelemeye sunulan 2015 yılı Ticari defterlerinin 6102 sayılı TIK. İlgili hükümleri yönünden usulüne uygun tutulmuş olduğu, Davacı Ticari defterlerinin HMK 222 mad. gereğince davacı lehine delil niteliği sayın mahkemenizin takdirinde olduğu, davalı tarafından ticari defterlerin incelemeye sunulmamış olduğu, davacı yanın, icra takip tarihi olan 25.08.2015 tarihi itibariyle, davalı yandan 30.994,76 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından dosyaya sunulmuş cevap dilekçesinde, davalı yan tarafından davacı yana 10.000,-TL’lik fatura düzenlenmiş olduğu, Sayın Mahkeme tarafından, zamanaşımına uğramamış olduğu varsayılsa bile davalının davacı yana 20.000,-TL borcunun kalacağını beyan etmiş olduğu, ancak, davalı tarafından davacı yana düzenlenmiş 10.000,-TL’lik iade faturasına ve dayanağı belgelere ve davacı yana teslim edilmiş olduğuna dair belgelere dosya içeriğinde rastlanmamış olduğu, bu nedenle işbu 10.000,-TL’lik faturanın davacı tarafından kabul edilmiş olduğunun, davalı tarafından ispatına muhtaç olduğu, davacı yan lehine karar alınması durumunda, davacı yan, icra takip tarihi olan 25.08.2015 tarihinden itibaren asıl alacağına, davacının takip talebinde belirtmiş olduğu gibi %9 ve değişen oranlarda yasal faizi talep edebileceği, kanaatini bildirmiştir.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği malların teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır. Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. maddesi gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Buna göre davacı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında fatura alacağına dayalı ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, takibe konu faturaların davacı tarafın ticari defter kayıtlarında yer aldığı, buna göre davacı tarafın dava konusu faturaya bağlı mal ve hizmet edimlerini yerine getirdiğini ticari defterler kayıtları ve davalı tarafın ticari defterlerini ibrazdan kaçınması, her iki tarafın da BA-BS bildirimlerinin birbiri ile uyumlu olduğu hususları nazara alınarak ispat ettiğinin kabulü gerekmiştir. Buna karşılık olarak davalı tarafın davacı tarafın yerine getirdiği mal ve hizmetler karşılığında faturadan kaynaklanan borcunu ödediğini ispat edemediği kanaatine varıldığından davalı tarafça yapılan itirazın iptaline karar verilmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu lehine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından ticari defter kayıtları ve faturalar ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
-Kırıkhan İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptaline takibin devamına,
-Alacağın likit ve belirlenebilir olduğu anlaşıldığından alacağın %20’si oranında hesaplanan 6.198,95 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Alınması gereken 2.117,25 karar ve ilam harcından peşin alınan 373,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.743,60 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 373,65 harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 59,30 TL başvurma harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 110,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.960,80 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kırıkhan Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 09/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır