Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1131 E. 2021/1261 K. 31.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1131 Esas
KARAR NO : 2021/1261

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/12/2019
KARAR TARİHİ : 31/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/12/2021
Bakırköy …. Tüketici Mahkemesinin 28/10/2021 tarih ve …. Esas … Karar sayılı kararı ile Mahkememize tevzi edilen ve yukarıda belirtilen esas sırasına kaydedilen işbu dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı satıcı/yüklenicinin imal ettiği bina ve bağımsız bölümlerdeki, ayıplı, eksikli, taahhüdüne, projeye ve mevzuata aykırı imalatlardan dolayı sorumlu olduğunu, binanın proje ve mevzuata aykırılıklarının, binanın temellerinde, cephesinde, ortak alanlarda, tesis ve tesisatlarda, bağımsız bölümlerdeki, ayıplı, eksik ve kalitesiz imalatlar nedeniyle dairelerdeki değer kaybının tespitini, alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirlemenin imkânsız olduğunu, dairelerin değer kaybının tespiti için yerinde inceleme, araştırma ve bilirkişi incelemesi gerektirdiğini, fazlaya ilişkin haklar mahfuz kalmak kaydıyla, müvekkillerinin davalı yana ödemiş olduğu bedelin davalı yana gönderilen ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle;Huzurdaki dava ile davacılar vekillerinin, … Projesi G bloktan satın almış bulundukları bağımsız bölümlerin ve proje ortak alanlarının, projesine, ortak alanlarının, projesine, mevzuata aykırı olduğunu ileri sürerek, binanın temellerinde, cephesinde, ortak alanlarda tesis ve tesisatlarda bağımsız bölümleride projeye aykırı olarak düşük kalite, eksik yapıldı olarak ve kalitesiz imalatlar nedeni ile dairelerdeki değer kaybının tespit edilerek, her bir daire için 10.000,00 TL’sından şimdilik 80.000,00 TL’sını tazminat talep etmekte olduğunu, bu taleplerin müvekkili … A.Ş. açısından kabulünün mümkün olmadığı gibi, …. A.Ş.’nin bu taleplerin yasal muhatabı olmadığını, taraflar arasındaki hukuki statüyü düzenleyen sözleşmelere göre huzurdaki davada müvekkili … A.Ş. açısından pasif husumet yöneltilemeyeceğini, davanın müvekkili şirket açısından pasif husumet yokluğu nedeni ile red edilmesi gerektiğini, alıcılar ile imzalanan Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmeleri ile her türlü sorumluluğun yüklenici iş ortaklığına ait olacağının kabul edildiğini, dava konusu bağımsız bölümler ve ortak alanlar sözleşmelerine onaylı planlarına ve teknik şartname ve mahal listelerine uygun olarak imal edildiğini,alıcıları ve site yönetimlerine teslim edildiğini, gıyaplarında yapılan aksi yönde görüş içeren delil tespitlerini ve davacı tarafından dosyaya ibraz edilen ve edilecek olan mesleki ve teknik raporları kabul etmediklerini, davacılar tarafından süresi içerisinde usulüne uygun ayıp ihbarında bulunulmadığını, dolayısı ile davacıların talep hakları bulunmuş olsa dahi ihbar yükümlülüğüne uyulmamakla talep hakları hak düşümüne uğradığını beyanla, haksız ve mesnetsiz davanın öncelikle müvekkili … A.Ş. açısından pasif husumet yokluğu nedeni ile reddini, neticede esastan reddine karar verilmesini masraf ve vekaletin ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. Vekili cevap dilekçesinde özetle; görev ve yetki itirazlarının olduğunu , öncelikle TTK hükmü gereği ticari şirketlerin tacir olduğu ve yapılan tüm işlemlerin ticari olduğunun belirtildiğini, bu sebeple tüzel kişi davacılar adına işbu davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin Görevsizlik kararına gerçek kişi davacılar yönünden katıldıklarını, gerçek kişi davacılar 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3. Maddesinde tüketici olarak kabul edilmeleri gerektiğini, bu sebeple gerçek kişi davacılar adına görevli mahkemenin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, ancak tüzel kişi davacılar adına dosyanın tefrik edilmesi gerektiğini, dava dilekçesindeki hususların tamamının afaki olduğunu, dava dilekçesinde açık ve net bir ifade yer almaması, iş bu davanın kötüniyetli olarak açıldığının ispatı olduğunu, tüm ortak alanların müvekkili firma tarafından sözleşmesinde belirtilen taahhütlere uygun şekilde ve en yüksek kalitede malzemeler kullanılarak eksiksiz bir şekilde tamamlandığını beyanla, davacı ve davaya konu bağımsız bölümün yer aldığı toplu yapının yönetimi tarafından dikkat, özen ve bildirim sorumluluklarına aykırılıklar sebebiyle meydana gelen zararlardan haksız şekilde müvekkilinin zan altında bırakılıp sorumlu tutulmaya çalışılması sebebiyle müvekkilinin uğradığı/ uğrayacağı maddi manevi zararlar hakkında her türlü dava hakları saklı kalmak kaydıyla, hukuki mesnetten yoksun işbu davanın reddine, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Bakırköy … Tüketici Mahkemesinin 28/10/2021 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı kararı ile; “…somut olay bakımından yapılan değerlendirmede, davacının ticari şirket olup tacir sıfatını haiz olduğu, bütün işlem ve fiillerinin ticari iş mahiyetinde olduğu, dolayısıyla davacının dava konusu taşınmazı satın alma amacının önem arz etmediği, uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmakla davanın 6100 s. HMK’nın 114/1-c ve 115. Maddeleri gereği görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” gerekçelerine istinaden görevsizlik kararı verilerek dosya Mahkememize gelerek Mahkememizin yukarıda belirtilen esas sırasına kaydı yapılmıştır.
Dava, … Projesi G Bloktan satın alınan dairelerdeki ve ortak alanlardaki eksik ve ayıplı işler sebebiyle oluşan değer kaybı tahsili talebinden ibarettir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, satıcı, kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye mal sunan ya da mal sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
4077 sayılı Kanunun 3.maddesinin ilk şeklinde “mal” kavramı “ticaret konusu taşınır eşya” olarak tanımlanmışken 4822 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle bu tanım genişletilmiş; diğer unsurlar yanında “alış-verişe konu olan konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar” da mal kavramına dahil edilerek, bunlar da tüketici hukukunun kapsam ve koruması altına alınmıştır.
Eş söyleyişle, 4822 sayılı Kanunla, tüketicinin korunacağı alanlar genişletilerek; konut ve tatil amaçlı taşınmazlar da bu Kanun uygulamasında mal olarak kabul edilmiştir.
Kanunun uygulanabilmesi için bu taşınmazların satıcısının ticari veya mesleki faaliyeti kapsamında bu malı sunuyor olması ve alıcının da bunları konut amacıyla satın alması gerekli ve yeterlidir. Kanunda konutun tamamlanmış olup olmadığı yönünden bir ayırıma gidilmemiş; konut amaçlı taşınmaz mal ifadesiyle kullanım amacının konut olması yeterli bulunmuştur.
O halde, 4822 sayılı Kanunla konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/c maddesinin kapsamına alındığından, tüketici hukuku hükümleri kapsamında ve onun koruması altında olduğu kabul edilmelidir.
6502 sayılı Kanunun 73. maddesi bu kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Ancak bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı Yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici diğerinin satıcı olması gerekir.
Somut olayda; sözleşmeye konu taşınmazın şirket ortağının konut ihtiyacının karşılanması amacıyla satın alındığı, yatırım amacıyla satın alınmadığı hususunun davacı vekilinin hem yazılı beyan dilekçeleri hem de duruşmada alınan beyanları ile sabit olduğu, buna göre davacının söz konusu taşınmazı ticari ya da mesleki amaçla satın almadığı, konut amaçlı kullanılmak üzere satın aldığı anlaşılmış olup her ne kadar davacı bir tüzel kişi olsa da 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3. maddesine göre ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinden artık “tüketici” konumunda olduğunun anlaşıldığı ve yapılan açıklamalar uyarınca somut uyuşmazlık özelinde davacının “tüketici” olarak kabul edilmesi gerektiği (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 7. Hukuk Dairesi, 04/06/2020 tarih, 2020/356 Esas, 2020/633 karar, 20/02/2020 tarih, 2020/183 Esas, 2020/269 karar sayılı ilamları), bu durumda davaya bakmak görevi Tüketici Mahkemesine ait olup açılan davanın HMK’nun 115/2, HMK’nun 114/1-c maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy …. Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine, Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
Açılan davanın HMK’nun 115/2, HMK’nun 114/1-c maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
1-Davaya bakmaya görevli mahkemenin Bakırköy ….. Tüketici Mahkemesi olduğunun tespitine,
2-Mahkememiz nezdinde verilen görevsizlik kararının istinaf denetiminden geçmeden kesinleşmesi halinde olumsuz görev uyuşmazlığının halli bakımından dosyanın yargı yerinin belirlenmesi amacıyla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
3-HMK nun 331/2.maddesi gözetilerek davaya görevli mahkemede devam edilmesi halinde harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair,dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi. 31/12/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır