Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1119 E. 2021/1250 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1119 Esas
KARAR NO : 2021/1250

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/12/2018
KARAR TARİHİ : 28/12/2021
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 29/12/2021
Mahkememizde görülmekte olan …. Esas sayılı dosyanın 19/11/2021 tarihli ara kararı uyarınca davalı … yönünden açılan davanın işbu dosyadan tefriki ile Mahkememizin ayrı bir esasına kaydına ve yargılamanın bu esas üzerinden devamına karar verilmesi üzerine davalı … yönünden tefrik edilen dosya Mahkememizin yukarıda belirtilen sırasına kaydedilmiş olup yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı … arasında imzalanan 19.08.2013 tarihli Gizlilik ve Rekabet Sözleşmesi ve TTK madde 54 ve devamındaki haksız rekabet hükümlerinin davalı … ve … tarafından kurulan ve tek pay sahibinin … olduğu diğer davalı … Yağ ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketi tarafından ihlal edildiğini, davalının, müvekkili şirketin ticari ve üretim sırlarını haksız bir şekilde kopyaladığının teknik uzman mütalaası ile sabit olduğunu, müvekkili şirketin yıllarca yürüttüğü ticari AR-GE ve ÜR-GE çalışmaları sonucu geliştirdiği ticari envanteri, üretim metotların davalı tarafından ve kendisinin kurduğu davalı şirket vasıtasıyla haksız rekabet teşkil edecek şekilde kullanıldığını, müvekkili şirketin senelerce AR-GE çalışmaları yaptığını, senelerdir oleokimya (yağ kimyası) üzerine çalıştığını, ayrıca 2016 yılında EPDK’dan biodizel üretmek için lisans alarak biodizel üretimine başladığını, biodizzzelin geleceğin yakıtı olduğunu, müvekkili şirketin ucuz maliyetli ürünlerin biodizele çevrilmesini sağlayan bir üretim tekniği ortaya koyma amacıyla AR-GE çalışmalarını bu alana yoğunlaştırdığını, 2017 Nisan ayında yapılan binlerce denemeden sonra Türkiye’de EPDK tarafından temel alınan Avrupa Birliğinin “EN 14214” olarak ifade edilen standardına tamamen uygun biodizel üretmeyi başardığını, davalı …’in müvekkil şirkette ticari satın alma pozisyonunda çalışmaya başladığını, zaman içerisinde terfi ettirilerek müdür pozisyonuna terfi ettirildiğini, davalı ile Gizlilik ve Rekabet Etmeme Sözleşmesi imzalandığını, davalının, müvekkili şirketten istifa etmesi üzerine müvekkili şirket ile aynı alanda faaliyet gösteren ve internet sitesinden biodizel, oleokimyasal ve yağ ürettiğini duyuran dava dışı rakip firma olan … Madencilik İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’de çalışmaya başlandığının öğrenildiğini, davalının, müvekkili şirkette çalıştığı süre boyunca pozisyonu gereği müvekkili şirketin ticari ve üretim sırları mahiyetindeki birçok dökümantasyona erişim yetkisi bulunduğunu, müvekkili şirketin dijital varlıkları üzerinde yapılan teknik inceleme ile müvekkili şirketin ticari ve üretim sırrı teşkil eden verilerinin kopyalandığı ve izinsiz olarak alındığının ispat edildiğini, davalının dava dışı …. isimli firmada çalışmakta iken firma sahibi …l’ın tutuklanması ve süreç içerisinde bu firmanın faaliyetlerini durdurmak zorunda kaldığını, davalı …’in haksız rekabet teşkil eden fiillerinin devamı olarak 02/07/2018 tarihinde davalı şirketi tek pay sahibi olarak kurduğunu, davalıların, müvekkili şirketin sahip olduğu ticari sır ve üretim metotlarını kullanmak suretiyle yağ, oleokimya ve biodizel alanında müvekkili şirketin birikiminden haksız şekilde faydalandığını, bunu nemalandırmaya çalıştığını ve böylelikle haksız rekabet eylemlerinde bulundukları duyumlarının alındığını, haksız rekabet teşkil eden eylemlere son vermesi için davalılara ihtarname çekildiğini, bu eylemlere son verilmediğinden işbu davanın açılması zaruretinin doğduğunu, davalı …’in diğer davalı şirket bünyesindeki ticari faaliyetlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini beyanla davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespitine, haksız rekabetin men’ine, müvekkilinin, davalıların haksız rekabet fiileri sebebiyle uğradığı zararın Mahkeme tarafından tespitine, müvekkili şirketin, davalıların haksız rekabet fiilleri nedeniyle uğradığı maddi zararlara istinaden HMK 107. maddesi uyarınca asgari olarak belirlenebilen 102.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in 19/08/2013 tarihinde davacı şirket bünyesinde işe başladığını, 5 yıl boyunca son derece yoğun emek ve büyük bir özveri ile şirkete çok ciddi kazanımlar sağladığını, ancak davacı şirketin, müvekkiline taahhüt ettiği ekonomik ev sosyal hakları vermediği gibi mevcut hakedişini dahi vermemeye başladığını, gerek kazanca tabi primlerini gerekse maaşlarını düzenli ödemez hale geldiğini, müvekkilinin bundan dolayı ciddi mağduriyet yaşadığını, müvekkiline karşı negatif bir ayrımcılı sergilendiğini, maaşının ödenmesinin ertelendiğini, fazla mesailerin ödenmediğini, müvekkilinin gerek tüm özlük haklarının ve primlerinin ödenmemiş olması gerekse yine yasal hak gereği SGK’dan aldığı 15 yıl 3600 gün prim gününü gösterir belge ile birlikte davacı şirkete müracaat ederek iş akdini sonlandırdığını, davacı tarafın, müvekkiline iş sözleşmesinin yapıldığı 19.08.2013 tarihinde bir “rekabet ve gizlilik” sözleşmesi imzalattığını ancak söz konusu sözleşme incelendiğinde şekil ve esas şartlara muvafık olmadığının açıkça görüldüğünü, anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmış çalışma özgürlüğünü kısıtlayan, ortadan kaldıran bir sözleşme mahiyetinde olduğunu, süresi, bölgesi ve sektörü belli olmayan bir sözleşme olduğunu, müvekkili tarafından geçim kaygısı ve işe kabul edilme endişesi ile sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin sadece 2 ay dava dışı …. firmasında çalıştığını, bu firmanın da sektör anlamında davacı şirket ile benzer sektör olmakla birlikte coğrafi yapı ve müşteri portföyleri itibariyle bütünüyle farklı olduğunu, ayrıca bu firmanın biodizel üretiminin olmadığını, müvekkilinin, davacı şirkette imalat müdürü yada şefi olarak değil satın alma departmanında çalıştığını, davacı şirketin muhasebe ve imala departmanına zaten müvekkilinin erişiminin teknik olarak mümkün olmadığını, temini mümkün olmayan verilerin başka bir şirkete aktarılmış olmasının da mümkün olmadığını, teknik uzman mütalaası adı altında sunulan raporun gerçekte teknik ve bilimsel verilerden uzak, hukuki delil vasfı olmayan ve amiyane tabirle “adrese teslim” yorumlarla dolu bir rapor olduğunu, ….’in beyanlarının gerçekliğinin bulunmadığını, müvekkili şirketin 02/07/2018 tarihinde kurulduğunu, şirketin faaliyet alanı içerisinde biodizel imalat ve satışının bulunmadığını, halihazırda hiçbir imalat faaliyeti olmayan sadece bitkisel yağların ticareti ile iştigal ettiğini, müvekkili şirketin gerek ticari vasfı ve faaliyet kapsamı gerekse müşteri portföyünün hiçbir şekilde davacı şirketin mahiyet ve portföyü ile örtüşmediğini, müvekkili … yönünden beyan etmiş oldukları tüm husus ve itirazları müvekkili şirket içinde tekrar ettiklerini beyanla açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalıların haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespiti ve haksız rekabetin men’i ile davacının bu sebeple uğradığı zararın davalılardan tahsili istemine ilişkin olup taraflar arasındaki uyuşmazlığın davalının şirketi zarara uğratacak eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, davalının, şirket konusu ile ilgili işlem yapmama yasağına hareket ederek rekabet etmeme yükümlülüğünün ihlal ettiğine dair bir uygulamanın bulunup bulunmadığı, yöneticilerin sorumluluğu, haksız rekabet bulunup bulunmadığı ve dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde ileri sürülen vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediği ve gerçekleşmiş ise bunların neticesinde şirketin zararının doğup doğmadığı, işlerinde azalma olup olmadığı, ayrı bir şirket kurulması sonrasında aynı alanda faaliyet olup olmadığı ve şirketin zararının doğup doğmadığı hususlarına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davalı …’in, davacı şirket bünyesinde 19/08/2013 tarihinde satın alma sorumlusu olarak işe başladığı ve 10/12/2017 tarihine kadar çalışmasının devam ettiği, daha sonra adı geçenin 02/07/2018 tarihinde davalı … Yağ ve Kimya Sanayi Ticaret Limited Şirketini kurduğu, davacı şirketin iddiasının davalı … ile aralarında imzalanan 19.08.2013 tarihli Gizlilik ve Rekabet Etmeme Sözleşmesine aykırı davranarak haksız rekabet oluştuğuna dayandığı dikkate alındığında davacı şirket ile davalı arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri sebebiyle rekabet yasağının ihlal edildiğine dayalı tazminata ilişkin işbu davanın görülme yerinin İş Mahkemeleri olduğu (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2021/3076 Esas 2021/9789 Karar sayılı ilamı), iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan her türlü uyuşmazlığın İş Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği, somut uyuşmazlığın çözümünde Mahkememizin görevli olmadığı kanaatine varılmakla göreve ilişkin usul kurallarının dava şartı olduğu ve dava şartlarının da kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle resen dikkate alınacak hususlardan olduğu, dava şartlarının mevcut olup olmadığı da HMK 115/1 maddesi uyarınca Mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinden araştırılacağı dikkate alındığında tespit edilen dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi mümkün olmadığından Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle HMK’nun 114/1-c, 115 maddeleri gereğince davanın, dava şartı yokluğundan reddine, mahkememizin görevsizliğine dair karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1-c, 115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy İş Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yasa yolu açık olmak üzere karar verildi 28/12/2021

Katip ….
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır