Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1116 E. 2023/86 K. 31.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1116 Esas
KARAR NO : 2023/86

DAVA : Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
DAVA TARİHİ : 09/10/2020
KARAR TARİHİ : 31/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235)) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Tic. Ltd Şti’nin müflis … A.Ş’den iflasın açıldığı tarih olan 05.12.2019 tarih itibariyle 01.01.2018 tarihi cari hesaptan doğan 343.486,35TL nedeniyle toplam alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin alacağının iflas dosyasına alacak kaydının yapılması talebi ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü … iflas dosyasına başvuruda bulunulmuş olduğunu, İflas İdaresi 28.08.2020 tarihli kararı ile müflis şirket yetkililerinin beyan vermediği, alacağı kanıtlar nitelikte hiçbir belge ibraz edilmediği, alacağın varlığının yargı denetimini gerektirdiği gerekçesi ile tamamını reddetmiş olduğunu, icra Müdürlüğü kararının kendilerine 23.09.2020 tarihinde E- tebliğ olarak tebliğ edilmiş olduğunu, İİK 223/3 fıkrası gereği dava açma süresinin tebliğ ile başladığını, yasal süresinde davayı açtıklarını, alacaklarının reddi kararı ve gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, cari hesap ekstresinden müvekkilinin alacaklı olduğunun sabit olduğunu, Müflis şirketten müvekkilinin alacaklı olduğunun konkordato talepli davanın görüldüğü Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … E- .. K sayılı dosyaya sunulan konkordato ön projesinin başlıklı eklerinde müvekkili şirketin müflis şirketten alacaklı olduğunun açıkça görülmekte olduğunu, cari hesap ekstresinde bulunan çeklerin konkordato ön projesinde bulunan çeklerden olduğunu, konkordato sürecinde icra takibi açılmaması yönünde tedbir kararı nedeni ile icra takibine konu edilememiş olduğunu beyanla; davanın kabulü ile toplam 343.976,67 TL alacağın tamamının İİK 196.Md gereğince işleyecek yasal faizi ile birlikte iflas masasına kaydına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı İflas İdare Memurlarına usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, İİK 235 maddesine istinaden açılan iflas masasına kayıt ve kabulüne ilişkindir.
Bakırköy … İcra Dairesine yazılan müzekkereye ikmalen cevap verildiği, müzekkere cevabında davacı tarafa ret kararının 23/09/2020 tarihinde e-tebliğ yolu ile tebliğ edildiğinin bildirildiği, ekli tebliğ mazbatasının incelenmesinde sıra cetveli kararının 23/09/2020 tarihinde alıcısı tarafından açıldığı görülmüştür.
İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa kararı verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğu belirtilmiştir.Maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresi 15 gündür.Süre, sıra cetvelinin ilanından itibaren başlar.İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başlar. İflas masasına alacak yazdırırken , tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara , alacaklarının kabul veya ret edildiği ayrıca tebliğ edilir (İİK 223. m).Bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresi , sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başlar. 235. maddede açıkça 223. maddesi saklı tutulmuştur.İİK 223/3. fıkra son cümleye göre, bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında İflas idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları , kendilerine tebliğ tarihinden itibaren başlar.İİK 223/3 . fıkrasına göre yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle İflas idaresinin kararlarının kendisine tebliğini istememiş olan alacaklı için , sıra cetveline itiraz davası açma süresi yukarıda belirtildiği üzere , sıra cetvelinin ilanından itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda, Bakırköy İflas Müdürlüğüne yazılan müzekkereye verilen cevabi yazı ve eklerine göre, davacının tebliğ için gerekli masrafı yatırdığı ve sıra cetveli ilanına ilişkin e-tebligatın 23/09/2020 tarihinde davacı tarafından açıldığı, e-tebliğin tebligatın davacı tarafından açıldığı tarihte tebliğ edilmiş sayılması gerektiği (Gaziantep BAM 12. Hukuk Dairesi 2020/1123 E.-2020/1357 K.), işbu davanın ise yasal 15 günlük süresinden sonra 09/10/2020 tarihinde açıldığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü sürede açılmamış olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Mahkememizin 09/02/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı İstinaf edilmiş olmakla; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi …. Hukuk Dairesi’nin 10/11/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile; “Davanın, İİK 235. maddesi gereğince açılmış olan sıra cetveline itiraz ( kayıt kabul) davası olduğu, İİK 235. maddede, sıra cetveline itiraz edenlerin, cetvelin ilanından itibaren 15 gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecbur oldukları, 223’üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmünün mahfuz olduğunun belirtilmiş olduğu, maddede düzenlendiği üzere, sıra cetveline itiraz davası açma süresinin 15 gün olduğu, sürenin, sıra cetvelinin ilanından itibaren başladığı, İİK 166. maddedeki gazetelerde yapılan ilanlardan en son ilan tarihinden itibaren işlemeye başladığı, iflas masasına alacak yazdırırken, tebligatı kabulü elverişli adres gösterilerek, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderlerini avans olarak vermek suretiyle, İflas idaresince alınacak kararların kendisine tebliğ edilmesini istemiş olan alacaklılara, alacaklarının kabul veya ret edildiğinin ayrıca tebliğ edildiği (İİK 223. M), bu alacaklılar için sıra cetveline itiraz davası açma süresinin, sıra cetvelinin ilanından itibaren değil, bu tebligatın yapıldığı tarihten itibaren işlemeye başladığı, somut olayda, Bakırköy …. İflas Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile ilgili vermiş olduğu 14.10.2020 tarihli cevabı yazıda, sıra cetveli kararının 22/09/2020 tarihinde … Gazetesinde yayınlandığı, davacının tebliğ için gerekli masrafı evvelce yatırmış olduğundan ret kararının elektronik posta yolu ile 23/09/2020 tarihinde alacaklı vekiline tebliğ edildiği bildirilmiş olup e-tebliğ mazbatası suretinin sunulmuş olduğu, İflas Müdürlüğünün cevabı yazısından anlaşıldığı üzere alacaklı tarafça, Adalet Bakanlığınca çıkarılan tarifede gösterilen yazı ve tebliğ giderleri avansı yatırıldığından sıra cetveline itiraz davası açma süresinin, tebligat tarihinden itibaren başladığı, Mahkememizce, Gaziantep BAM …. Hukuk Dairesi …. E. … K. Sayılı ilamı dayanak yapılarak, e-tebliğin tebligatın davacı tarafından açıldığı tarihte tebliğ edilmiş sayılması gerektiği buna göre tebligatın 23/09/2020 tarihinde alıcı tarafından açıldığı, iş bu davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş olduğu, 6100 sayılı HMK’nın uygulama alanını, adli yargı ilk derece hukuk mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde tutulacak kayıtlar ile yazı işleri hizmetlerinin yürütülmesi ve bu işlemlerde UYAP’ın kullanılmasına dair usul ve esasları düzenlemek amacıyla çıkartılan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 52. maddesi gereğince tebligat işlemlerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanunu uyarınca çıkarılan yönetmeliklere göre fiziki ya da elektronik ortamda yapılacağı, 28.02.2018 tarihli ve 7101 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 1. fıkrasında (1/g) baro levhasına yazılı avukatlara tebligatın elektronik yolla yapılmasının zorunlu olduğu, 4. fıkrasında ise elektronik yolla tebligatın, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağının düzenlenmiş olduğu, somut olayda, iflas masasının ret kararının davacı vekiline elektronik tebligat yolu ile tebliğ edildiğinin görülmüş olduğu, mahkememizce her ne kadar, e-tebliğin tebligatın davacı tarafından açıldığı tarihte tebliğ edildiği kabul edilerek davanın 15 günlük hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı tespiti yapılmış ise de bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun … Esas ….Karar 24/11/2020 tarihli ilamında ” Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 3. Maddesinde; “Elektronik tebligat: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmeliğe uygun olarak elektronik ortamda yapılan tebligat, Elektronik tebligat adresi: PTT tarafından, gerçek kişiler için kimlik bilgileri, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgileri esas alınmak suretiyle tek ve benzersiz şekilde oluşturulan ve UETS’ye kaydedilen tebligat adresi, UETS: Tebligat Kanunu ve bu Yönetmelik uyarınca yapılan elektronik tebligat işlemlerini yürütmek amacıyla PTT tarafından kurulan, işletilen ve güvenliği sağlanan sistem, Zaman damgası: 5070 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde tanımlanan zaman damgası” olarak tanımlanmıştır. 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu’nda ise “Zaman damgası: Bir elektronik verinin, üretildiği, değiştirildiği, gönderildiği, alındığı ve/veya kaydedildiği zamanın tespit edilmesi amacıyla, elektronik sertifika hizmet sağlayıcısı tarafından elektronik imzayla doğrulanan kaydı ifade eder.” şeklinde belirtilmiştir. Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 5/ğ. maddesinde tebligatın elektronik yolla yapılması zorunlu olanlar arasında “Baro levhasına yazılı avukatlar” gösterilmiştir. Yönetmeliğin 6. maddesinde elektronik tebligat adresi alma zorunluluğuna tabi olanlar için yapılacak başvuru, 8. maddesinin 1. fıkrasında PTT’nin başvurunun yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde elektronik tebligat adresini, gerçek kişiler için kimlik bilgilerini, tüzel kişiler için ise tabi oldukları sistem bilgilerini esas almak suretiyle tek ve benzersiz olacak şekilde oluşturacağı ve UETS’ye kaydedeceği, elektronik tebligatın hazırlanması ve muhataba ulaştırılmasını düzenleyen 9. maddesinde tebligat çıkarmaya yetkili makam ve mercinin, elektronik tebligat mesajını hazırlayarak, UETS’ye teslim edeceği, UETS’nin elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştıracağı, elektronik yolla tebligatın muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinde muhatabın elektronik tebligatı tebellüğ etmiş sayılacağı tarihe ilişkin özel bir düzenleme yer almaktadır. Bu düzenlemeye göre “Elektronik yolla tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.” Bunun sonucu olarak elektronik tebligatta tebellüğ tarihi elektronik tebligatın muhatabın elektronik posta hesabına ulaştığı veya okunduğu tarih olmayıp, tebligatın muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonu olmaktadır. Böylelikle, muhatabın kayıtlı elektronik posta hesabını kontrol etmemek suretiyle tebliğin sonuçlarını geciktirmesi ihtimali söz konusu olmayacaktır.7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesinin 4. fıkrasında yer alan düzenlemeye benzer bir düzenleme de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 107/A maddesinin 2. fıkrasında yer almakta olup, “..Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır…” şeklindedir. Bu düzenlemenin Anayasaya aykırılığı iddiası ile yapılan başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 19.09.2019 tarihli ve … esas sayılı kararında; itiraz konusu kuralın muhataplara öncelikle elektronik posta adreslerini belirli aralıklarla kontrol etme yükümlülüğü yüklediği, bu yükümlülüğe beşer günlük aralıklarla uyulduğu takdirde hukuki yollara başvuru süresi yönünden herhangi bir hak kaybı olmayacağı, muhatabın elektronik posta adresini her gün ya da beş günden daha az aralıklarla kontrol etmesi hâlinde ise tebliğin yapılmış sayılacağı tarihten de önce tebligattan haberdar olunacağı için süre yönünden bir hak kaybı yaşanmayacağı gibi bu sürenin birkaç gün daha uzamasının söz konusu olacağı belirtilerek düzenlemenin Anayasaya aykırı olmadığına karar verilmiştir. ” şeklinde ayrıntılı izah edilmiş olduğu, belirtilen yasal düzenlemeler ve Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı alacaklı vekiline yapılan elektronik tebligatın incelenmesinde; ” 23.09.2020 Muhatap hesabına teslim edilmek üzere UETS tarafından teslim alındı,23.09.2020 Tebligat alıcı için ayrılmış tebligat alanına (hesabına) başarılı bir şekilde konuldu, 23.09.2020 Tebligat, alıcısı tarafından açıldı,28.09.2020 Tebligat alıcının hesabına iletilmesine müteakip mevzuat gereği belirlenen süre sonunda otomatik olarak okundu sayıldı” şeklinde açıklamaların yer aldığının görüldüğü, Elektronik Tebligat Yönetmeliği’nin 9. maddesinde belirtildiği üzere UETS elektronik tebligat mesajını zaman damgasıyla ilişkilendirerek 23.09.2020 tarihinde muhatabın elektronik tebligat adresine ulaştırmış olup, elektronik yolla tebligat muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılacağı buna göre masa ret kararının tebliğ edilmiş sayıldığı 28/09/2020 tarihinden itibaren 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde 09/10/2020 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmakla işin esasına girilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu, açıklanan nedenlerle davanın 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde açıldığı gözetilerek mahkememizce davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenlerle kabulü ile, HMK 353.1.a.6 maddesi gereğince mahkememiz kararının kesin olarak KALDIRILMASINA, dosyanın usulünce delillerin toplanarak yargılama yapılması ve karar verilmesi için mahkememize İADESİNE” karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek, taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunmakta ise ticari ilişki kapsamında davacının, müflis şirketten alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı, davacının, müflis şirketten alacaklı ise iflas tarihi itibariyle miktarının tespiti ile davacının talebine konu alacağın iflas masasına kaydının gerekip gerekmediği, gerekmekte ise miktarının tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 31/10/2022 günü saat 14:00’da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, SMMM bilirkişi …. 13/11/2022 tarihli raporunda özetle; davacının incelemeye 2017-2018 yıllarına ait Yevmiye Ve Kebir defterlerinin elektronik suretlerini flaş bellek içinde sunmuş olduğunu, bu defterlerin açılış ve kapanış onay niteliğinden Berat yüklemelerinin zamanında ve usulünce yapıldığının tespit edilmiş olduğunu, ancak onaylatması ve kullanması gereken Envanter defterleri incelemeye sunmadığından Envanter defterlerini usulünce ve süresinde onaylatıp onaylatmadığı, usulünce tutulup tutulmadığı hususunda herhangi bir tespit yapılamamış olduğunu, dolayısıyla, T.T.K.’nun amir hükümlerine göre, davacı şirketin Ticari Defterlerinin lehine delil teşkil edip etmediği hususundaki takdirin tamamen mahkememize ait olduğunu, …. AŞ nin davacıya olan borcunun, davacının incelenen ticari defter kayıtlarına göre 20.11.2018 tarihi itibariyle 343.486,35 TL borçlu olarak tespit edilmiş olduğunu, BA-BS bildirim formlarının incelenmesinde davacı ile borçlunun aralarında Ticari ilişkinin olduğunun, bu ticari ilişkiden kaynaklı olarak düzenledikleri alım satım faturalarını usulünce Bağlı bulundukları vergi dairelerine bildirdiklerinin, yaptıkları bildirimlerin davacı ticari defterleri ile de uyumlu olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davacının Müflis …. AŞ den aldığı çeklerin davacı tarafından Bankaya tahsile verildiğinin, ancak çeklerin hiç birinin davacı tarafından tahsil edilemediğinin tespit edilmiş olduğunu, her ne kadar davacı 25.12.2018 tarihinde 260.000,00 TL toplam tutarlı çeki müflis borçlu … AŞ hesabına alacak kaydederek 31.12.2018 tarihi itibariyle müflisin hesabını 83.486,35 TL borçlu olarak devrettirmiş olsa da davacının Müflis … AŞ den aldığı toplam 305.000,00 TL tutarlı 5 adet çeki tahsil edemediği tespit edildiğinden, davacının Müflis … AŞ den 20.11.2018 tarihi itibariyle 343.486,35 TL alacaklı olduğu başka bir deyişle Müflis … AŞ nin davacıya olan borcunun 20.11.2018 tarihinde 343.486,35 TL olduğunun tespit edilmiş olduğunu, mahkememiz tarafından davacının iflas tarihindeki müflis … AŞ den olan alacağının sorulmuş olduğunu, İflasın 05.12.2019 tarihinde saat 10.28 itibariyle gerçekleş olduğunu, davacı tarafından 2017-2018 tarihlerine ait defterler sunulduğundan 2019 yılı ticari defterleri sunulmadığından iflas tarihi olan 05.12.2019 tarihli borç-alacak durumu hususunda herhangi bir tespit yapılamamış olduğunu bildirmiştir.
Dava, alacak kayıt başvurusu reddedilen alacaklı tarafından açılan kayıt kabul istemine ilişkindir. Dava dilekçesi ekinde sunulan cari hesap ekstresi, davacı tarafın lehtar, müflis şirketin keşideci olarak yer aldığı çekler dikkate alınarak Mahkememizce yapılan tahkikat sonucu verilen çeklerin karşılıksız olduğu ve çek bedellerinin davacı tarafa ödenmemiş olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekilinin talebe konu alacağın 2017 ve 2018 yıllarına ait olduğu beyanı nazara alınarak bu yıllara ilişkin tespitler uyarınca inceleme yapılmıştır. Davacı tarafın ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen gerekçeli ve denetlenebilir bilirkişi raporu ile davacının müflis şirketten iflas tarihi itibari ile 343.486,35 TL alacağı olduğu, tarafların vergi dairesine bildirmiş oldukları BA-BS kayıtlarının birbiri ile uyumlu olduğu tespit edilmiştir. Sunulan çeklerde davacı tarafın lehtar, müflis şirketin keşideci olarak yer alıyor olması, çek bedellerinin davacı tarafından tahsil edilmemiş olması ve vergi dairesine ibraz edilen BA-BS formlarının birbiri ile uyumlu olması hususları nazara alındığının davacının alacağının müflis şirketin de kabulünde olduğu sonucuna varılmaktadır. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 343.486,35-TL alacağın müflis şirketin Bakırköy iflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı iflas masasına kayıt ve kabulüne karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmitştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KISMEN KABUL KISEMN REDDİ İLE,
1-343.486,35-TL alacağın müflis şirketin Bakırköy iflas Müdürlüğü’nün …. iflas sayılı iflas masasına KAYIT VE KABULÜNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 108,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça sarf edilen bilirkişi, tebligat ve posta masrafı 1.792,25 TL yargılama giderinin kabul oranı (%99,86) ret oranı (%0,14) dikkate alınarak hesaplanan 1.789,74TL’sinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davacı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 günlük süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 31/01/2023

Katip …
¸

Hakim …
¸