Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1092 E. 2022/1027 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1092 Esas
KARAR NO : 2022/1027

DAVA : Tespit
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 13/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/01/2023

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davalı şirketi sermaye yapısı itibari ile bir “Aile Şirketi” olup, müvekkillerinin değişik pay oranları ile davalı şirketin ortaklarından olduğunu, müvekkillerinden … ve …’ın aynı zamanda davalı şirketin Yönetim Kurulu üyeleri olduğunu, davalı şirketin 30.11.2021 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı’nda alınan …, … ve …. karar no.lu Yönetim Kurulu kararlarının, TTK 367. madde kapsamında daha önce kabul edilip tescil edilen 18.04.2017 tarihli Şirket İç Yönergesinin 3/I maddesine açıkça aykırı olduğunu, davalı şirket Yönetim Kurulu tarafından getirilmek istenen rejim değişikliğinin; kanunun emredici esaslarına aykırılıkları yanında, her şeyden önce davalı şirketin kadimden bu yana süregelen işleyiş prensiplerine olan aykırılıkları nedeniyle de Anonim Şirketlerin temel esasları ile MK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına da açık aykırılık teşkil etmekte olduğunu, dava konusu edilen … ve .. sayılı Yönetim Kurulu kararlarının, Yönetim Kurulu üyesi iki müvekkilinin tüm uyarıları ve gerekçeli muhalefet şerhlerine rağmen, çoğunluğu temsil eden diğer Yönetim Kurulu Üyelerinin 3/5 olumlu oyları ile alınmış olduğunu, 18.04.2017 tarihli Şirket İç Yönergesine ve hukuka aykırı olarak; davalı şirketin 30.11.2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan … ve … sayılı Yönetim Kurulu kararları ile 2021/01 sayılı YÖNETİM İÇ YÖNERGESİ’nin, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü tarafından tescil ve ilan edilerek; … tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanmış olduğunu, yine 18.04.2017 tarihli Şirket İç Yönergesine ve hukuka aykırı olarak alınan, davalı şirketin 30.11.2021 tarih ve …. sayılı Yönetim Kurulu kararının ise, toplantı dışında, yönetim kurulu üyesi müvekkillerine bilgi verilmeden, yalnızca üç yönetim kurulu üyesi (… – … – ….) tarafından görüşülüp imzalandığından, yönetim kurulu üyesi müvekkilleri tarafından 2021/4 sayılı karara muhalefet şerhi konulamamış olduğunu, müvekkillerinin pay sahibi olduğu diğer aile/grup şirketlerinin son Genel Kurul toplantılarındaki temsilci tayinine ilişkin yürürlükte bulunan Şirket İç Yönergesi’nin 3/I. maddesine aykırı olarak almış olduğu Yönetim Kurulu kararlarının geçersizliğinin tespiti istemiyle Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında dava açılmış olup, bu davanın derdest olduğunu, nitekim; işbu dava konusu yönetim kurulu kararları alınmadan önce; Şirket İç Yönergesi’nin 3/I maddesine aykırı şekilde 3/5 yönetim kurulu üyesinin olumlu oyu ile alınan …. A.Ş.’nin 12.10.2021 tarih ve ….sayılı Yönetim Kurulu kararı ile genel kurula temsilci atanıp, sonrasında ise 19.10.2021 tarih ve …. sayılı ikinci bir Yönetim Kurulu kararı ile 12.10.2021 tarih ve …sayılı ilk karardaki temsilci atamasından sarfınazar edilmesi, davalı şirket ortaklarının Şirket İç Yönergesine ve hukuka aykırı eylemlerinin ikrarı ve itirafı niteliğinde olduğunu, tüm bu gelişmelerden sonra; 18.04.2017 tarihli Şirket İç Yönergesinin 3/I maddesinin sağlanmasını şart koştuğu nisabın (4/5) sağlanamaması nedeniyle, “ŞARTI SAĞLAYAMIYORSAK, O ŞARTI ORTADAN KALDIRALIM” anlayışı sonucunda, işbu davaya konu Yönetim Kurulu kararları ile yapılan İç Yönerge değişikliğinin dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, Şirket İç Yönergesinin değişikliğine ilişkin yapılan yönetim kurulu toplantısının, toplantıdan sadece saatler öncesinde e-mail yoluyla müvekkillerine bildirilmiş olmasının da yapılacak değişikliğin kötüniyetli olduğunun bir başka göstergesi olduğunu, toplantı için gerekli hazırlıkların yapılabilmesi için makul süre bulunmadığından usulüne uygun toplanmanın gerçekleştirilmediğini 18.04.2017 tarihli Şirket İç Yönergesi’nin 3/I maddesinde yer verilen yönetim yetkilerinin devrine ilişkin alınacak her türlü karar için, Yönetim Kurulu üye tamsayısının 4/5’i oranındaki Yönetim Kurulu üyelerinin olumlu oy vermesi şartına bağlanan AMİR düzenlemeye karşın; yönetim kurulu üye tamsayısının 3/5’i ile alınan dava konusu yönetim kurulu kararlarının; ŞEKLİ EKSİKLİK NEDENİYLE YOK HÜKMÜNDE olduğunu, dava konusu Yönetim Kurulu kararlarının, kurucu unsurları (toplantı yeter sayısı) sağlamakla birlikte, geçerlilik şartlarının (karar yeter sayısı) eksik olması nedeniyle batıl olduğunu, davalı şirket tarafından alınan 30.11.2021 tarih ve …,.. ve … sayılı Yönetim Kurulu kararlarının; meydana gelebilecek ve kolayca ortadan kaldırılamayacak zararların önlenmesi amacıyla işbu dava sonuna kadar icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini beyanla; önlenemez zararların meydana gelmemesi amacıyla, davalı şirketin 30.11.2021 tarihli Yönetim Kurulu toplantılarında alınan …, … ve … karar no.lu yönetim kurulu kararlarının, öncelikle ve ivedilikle işbu dava sonuçlanıncaya kadar icrasının durdurulması hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yapılacak yargılama sonucunda; 30.11.2021 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı’nda alınan …, …ve … karar no.lu Yönetim Kurulu kararlarının TTK 391. Maddesi gereğince batıl ve yok hükmünde olmaları nedeniyle geçersiz olduklarının tespitine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı şirkete usulünce tebligat yapıldığı, ancak davaya cevap verilmediği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin 30/11/2021 tarihli ..,… ve … numaralı yönetim kurulu kararlarının TTK 391 maddesi uyarınca batıl ve yok hükmünde olduğundan bahisle geçersiz oldukları istemine ilişkin açılmış olup, uyuşmazlık; 30/11/2021 tarihli yönetim kurulu toplantısında alınan ..,… ve …. numaralı kararların kanun, ana sözleşme ve şirket iç yönergesine aykırı olup olmadığı, batıl ve yok hükmünde olup olmadığı ile iptallerinin gerekip gerekmediği hususlarındadır.
Davacılar, davalı şirketin değişik pay oranları ile ortaklarından olduklarını, davalı şirketin 30.11.2021 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı’nda alınan …, … ve … karar no.lu Yönetim Kurulu kararlarının, TTK 367. madde kapsamında daha önce kabul edilip tescil edilen 18.04.2017 tarihli Şirket İç Yönergesinin 3/I maddesine açıkça aykırı olduğu, Yönetim Kurulu tarafından getirilmek istenen rejim değişikliğinin; kanunun emredici esaslarına ve MK 2. maddesindeki dürüstlük kuralına açık aykırılık teşkil etmekte olduğu, … ve … sayılı Yönetim Kurulu kararlarının, Yönetim Kurulu üyesi iki davacının tüm uyarıları ve gerekçeli muhalefet şerhlerine rağmen, çoğunluğu temsil eden diğer Yönetim Kurulu Üyelerinin olumlu oyları ile alınmış olduğu,… sayılı Yönetim Kurulu kararının ise, toplantı dışında, yönetim kurulu üyesi davacılara bilgi verilmeden, yalnızca üç yönetim kurulu üyesi tarafından görüşülüp imzalandığı, toplantının usulüne uygun gerçekleşmediği, alınan Yönetim Kurulu kararlarının TTK 391. Maddesi gereğince geçersiz olduklarının tespitini talep ve dava etmişlerdir.
… sayılı YK kararı ile önceden Şirketin sınırsız temsil ve ilzamına ilişkin olarak alınan … nolu yönetim kurulu kararının iptaline ve bundan sonra şirketin sınırsız temsil ve ilzam yetkisinin ne şekilde kullanılacağına ilişkin olduğu, … nolu YK kararının daha önceki … sayılı şirket içi yönergesi ve buna ilişkin tüm imza sirkülerinin iptal edilmesine ve yürürlükten kaldırılmasına ilişkin olduğu, … nolu YK kararının ise yukarıda iptal edilen kararların yerine alınmış olan şirketin temsil, ilzamına ve bu yetkilerin kullanımına ilişkin … nolu iç yönergeye ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Yargılama esnasında 22/03/2022 tarihli duruşmada davalı şirket defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına karar vermiş ise de, davacı veilince Mahkememizce yapılan ihtara rağmen bilirkişi ücretinin yatırılmadığı görülmekle yapılan ihtarda da belirtildiği üzere davacı tarafın bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçilmiş sayılarak yargılamaya devam olunmuştur.
6102 sayılı TTK’nın “Görev dağılımı” başlıklı 366. maddesinde “Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi öngörülebilir. Yönetim kurulu, işlerin gidişini izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak, kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve komisyonlar kurabilir.” aynı Yasa’nın “Yönetimin devri” başlıklı 367. maddesinde ise, “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle, düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri, tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge hakkında, yazılı olarak bilgilendirir. Yönetim, devredilmediği takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.” , 370. maddesinde ”Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak üzere yönetim kuruluna aittir. Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.”, TTK 371/7.maddesinde ise, yönetim kurulu temsile yetkili olmayan yönetim kurulu üyelerini veya şirkete hizmet akdi ile bağlı olanları sınırlı yetkiye sahip ticari vekil veya diğer tacir yardımcıları olarak atayabilir. Esasen iç yönerge borç doğurmayan ve görev sahiplerine konumları konusunda garanti vermeyen, pay sahiplerine ve/veya alacaklılara bir hak sağlamayan, anonim ortaklıktan yönetimin resmini veren yönetim kurulu ile yönetim arasındaki yetki sınırını çizen ve yönetimde görev ilişkilerini gösteren bir organizasyon metnidir. İç yönetmelik, işletmenin yönetimine ilişkin bir teşkilat şeması olup, 3.kişiye hak sağlayacak hukuki bir tasarruf değildir.( Ünal Tekinalp, Sermaye Ortaklıklarının Yeni Hukuku) TTK 367. ve 371/7.maddelerinde düzenlenen yönetim kurulu iç yönergelerinde yönetim kuruluna toplantı ya da karar nisabı konusunda herhangi bir düzenleme yapmak için yetki verileceğine dair bir düzenlemeden bahsedilmemektedir. İç yönerge çıkarma, değiştirme ya da ortadan kaldırma konusunda yönetim kurulunun toplantı ve karar nisapları konusunda genel hüküm olan TTK’nun 390.maddesinin uygulanması gerekmektedir. TTK’nun 390/1 madde ve fıkrasında da ”Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.” şeklindedir.
Yönetim kurulu kararlarının batıl olduğu iddiası, batıl yönetim kurulu kararı sebebiyle menfaati zedelenen herkes tarafından ileri sürülebilir. Başka bir ifadeyle yönetim kurulu kararlarının butlanı davasını kimlerin açabileceği konusunda TTK’nın 391. maddesinde açık bir düzenlemeye yer verilmemiş olup, bu kararlar sebebiyle menfaati zedelenen bütün ilgililer bu davayı açabilir (POROY/ TEKİNALP/ ÇAMOĞLU, Ortaklıklar Hukuku, C:I, s.379).
Davacı tarafça dayanak yapılan TTK’nun 391. maddesinde ise ”Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; Eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır.” hükümleri düzenlenmiştir.
Yönetim kurulu kararlarının butlanı halleri, sınırlı sayı ilkesine tabi olmamak üzere düzenlemiştir. TTK’nın 391.maddesinin incelendiğinde, yönetim kurulu kararlarının butlanına yol açacak hukuka aykırılıkların örnekleme yoluyla belirlendiği görülmektedir. Anılan maddeye göre; eşit işlem ilkesine aykırı olan, anonim şirketin temel yapısına uymayan, sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, pay sahiplerinin haklarını ihlal eden ya da bunların kullanılmasını güçleştiren veya kısıtlayan, diğer organların devredilmez yetkilerine giren konularda ya da bunların devrine ilişkin yönetim kurulu kararları batıldır. Bu anlamda, sözleşme özgürlüğünün genel sınırı niteliğindeki TBK’nın 27.maddesi de göz önünde bulundurularak hukuki değerlendirme yapılmalıdır (Aydın Alper YÜCE, Anonim Şirketlerde Yönetim Kurulu Kararlarının Butlanı, Eylül 2013, Vedat Kitapçılık, s. 69 vd.)
Davacılar iç yönerge ile nitelikli çoğunluk öngörüldüğünden yönetim kurulu kararı ile iç yönergenin değiştirilemeyeceğini iddia etmişler ise de, bu husus ancak esas sözleşmede yönetim kurulu iç yönergesinin değiştirilmesi için gerekli olacak özel nisapların düzenlenmesi ile mümkün olabilir. Böyle bir düzenleme yapılmışsa, söz konusu nisaplara uyulması gerekir.
Somut olay yönünden, esas sözleşmede bu yönde bir düzenleme bulunmamakta olup, TBK’nun 27. maddesi kapsamında sözleşme özgürlüğünün genel sınırını ihlal niteliğinde bir durumun bulunmadığı, alınan yönetim kurulu kararlarının esas sözleşme ve kanunda öngörülen toplantı ve karar nisaplarına uygun olarak alındığı, yasa ya da ana sözleşmeye aykırı bir durum bulunmadığı gibi yönetim kurulu kararının butlanını gerektirir bir sebebin de bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE;
1-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
2-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 9.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı e-duruşma ortamında, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 13/12/2022
Katip …
¸

Hakim …
¸