Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1087 E. 2023/791 K. 19.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1087
KARAR NO : 2023/791

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 19/07/2023
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 19/07/2023

DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin işlerin devamı ve büyümesi için maddi ve manevi olarak elinden geleni yaptığını, şirketin diğer ortağının şirketin kasasından kendisine hukuken düşmeyen şekilde haksız kazanç sağladığını, kendisini mağdur ettiğini, aynı amaç için birlikte çalışma amacını yitiren ortakların şirketi devam ettirmesi ve kuruluş amacını gerçekleştirmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin haricen yaptığı araştırmalar neticesinde …’in müvekkilinin haberi olmadan şirket hesabından kişisel banka hesabına büyük miktarlarda para aktardığını, ödenmesi gereken vergilerin ödenmesinden imtina edildiğini öğrendiğini, müvekkilinin ortağı olduğu dükkana gittiğinde … ile gerginlik yaşandığını, …’in müvekkilini tehdit ve darp ettiğini, güven ilişkisinin geri dönülemez şekilde sarsıldığını belirterek davalı şirketin feshine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı şirket adına yapılan usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen cevap dilekçesi ibraz edilmemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Dava TTK 636/3 gereğince limited şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, TTK 638/2 m. “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. “ şeklinde, aynı Yasanın 636/3 m “Haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir” şeklinde düzenlenmiştir.
Dava konusu uyuşmazlığın tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, dosyaya ibraz edilen raporda, davalı şirketin 2021 yılına ait ticari defterlerinin TTK. 64/3 Hükümlerine göre usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, davalı şirketle parasal münasebetlerde (Davacı taraf dahil) her 2 hissedarın da zaman zaman davalı şirkete hem alacaklandıkları, hem de borçlandıklarının (100-Kasa Hesabı, 102-Bankalar Hesabı, 331-Ortaklara Borçlar Hesabı) net bir şekilde görüldüğü, sadece bazı transfer işlemlerinden hareketle bir usulsüzlük olduğunu söyleme imkanı bulunmadığı, davalı şirket mevcut durumda faal halde olup, 2020 ve 2021 yılları net satış ve kârlılık hacminin 2020 Takvim Yılı net Satışları 2.803.509,65 TL, Net kar 12.466,33 TL, 2021 Takvim Yılı Net Satışlar 2.710,188,52 TL, net Kar 11.510,33 TL olduğu, davacı hissedarın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilmesi halinde, ortaklık payının gerçek değerinin hesaplanabilmesi için stok kalemleri ile sabit kıymetlerin rayiç değerlerine ihtiyaç bulunduğu, bilirkişi heyetince stok kalemleri ve sabit kıymetleri değerleyecek uzman bulunmadığından, bu aşamada rayiç bilançonun oluşturulamayacağı, davacı ve dava dışı ortağın 9650 paya sahip olduğu davalı şirkette ortaklar arasındaki ihtilaf ve güven ilişkisinin ortadan kalktığı dikkate alındığında bu ortaklığın taraflar bakımından çekilmez hal aldığı ve haklı fesih sebebi sayılabileceği, davacı tarafından fesih dışında duruma uygun alternatif çözüm talebinde bulunulmamış olsa dahi TTK md. 636 f. 3’ün lafzı gereği şirketin feshinin son çare olduğu hususu da göz önünde bulundurularak davacının ortaklıktan çıkarılmasının duruma uygun alternatif bir çözüm olabileceği, bu noktada şirketin kendi paylarını iktisabının kanuni sınırlama olan %20 yi aşması nedeniyle payların şirket tarafından alınmasına karar verilemeyeceği, şirketin sermaye azaltımı yoluyla ortağın pay bedelinin ödenerek şirketten çıkartılması veya diğer ortak tarafından payın devralınmasın alternatif çözüm olarak kabul edilebileceği belirtilmiştir.
Limited şirketin işletme amacının gerçekleştirilebilmesi için ortaklar arasında güven ilişkisinin varlığı, şirketin devamı için zorunludur. Şirketin amacının gerçekleştirilmesi için gerekli olan güven ilişkisinin zedelenmesi durumunda ortakların aynı şirket çatısı altında bir arada bulunmaları beklenemez. Ayrıca bir ortağın payını devrederek ayrılma imkânının bulunmadığı yahut zor olduğu durumlarda güven unsurunun zedelendiği ortaklık ilişkisinin nihayete erdirilmesi amacıyla limited şirketlerde de haklı sebeple fesih kurumu düzenlenmiştir. Bu amaçla düzenlenen TTK’nın 636/3. maddesi uyarınca; haklı sebeplerin varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir. Anılan maddede haklı sebeplerin neler olduğu tanımlanmamış ve sayılmamıştır. Hangi sebeplerin haklı sebep olduğu konusunda kollektif şirketlere ilişkin TTK.’nın 245. maddesindeki tanımdan kıyasen yararlanmak mümkündür. Anılan maddedeki tanımlamaya göre, haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkansız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır. Aynı maddede örnek kabilinden bazı haklı sebep halleri sayılmış olmakla birlikte bunlar sınırlı değildir. Burada sayılan örneklere göre, bir ortağın şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, bir ortağın uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı üstüne aldığı şirket işlerini yapamayacak duruma gelmesi gibi haller haklı sebepler olarak sayılmıştır. Ancak asıl tanım yukarıda açıklandığı şekilde birinci fıkrada yapılmıştır.
Somut olayda, dava dışı ortağın kendi hesabına haksız biçimde para yatırdığı isnadı ile ilgili olarak parasal konularda her 2 hissedarın da zaman zaman şirkete borçlandıkları ya da alacaklı oldukları, para transfer işlemlerinden hareketle bir usulsüzlük olduğunun tespit edilemediği, şirketi münferiden temsile yetkili müdür olarak görev yapan davacının kendisinden bilgi gizlendiği iddiasına ilişkin olarak somut bir olay belirtilmediği, davacının şirketle ilgili bilgilere ulaşması noktasında kanuni bir engelinin bulunmadığı, ileri sürülen bu hususların haklı sebep olarak değerlendirilemeyeceği anlaşılmıştır. Bununla birlikte ortaklar arasında fiziksel şiddete ulaşan anlaşmazlık bulunduğu, güven ilişkisinin zedelenmesi durumunda ortakların aynı şirket çatısı altında bir arada bulunmalarının beklenemeyeceği ve bu hususun haklı sebep sayılması gerektiği kanaatine ulaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça şirketin feshi istenmiş ise de, talep edilen sonucun kabulünün menfaatler dengesine uygun olup olmadığının değerlendirilmesi de gerekmektedir. TTK’nun 636/3 maddesinde mahkemenin, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği düzenlenmiştir. Davalı şirketin faaliyetlerine aktif olarak devam ettiği, borca batık olmadığı, şirketin haklı sebeple feshinin ultima ratio (en son çare) olduğu, limited şirketlerin tek ortakla kurulması ve devamının mümkün olduğu, bu durumda uygun olan çözümün şirketin feshi yerine faal olarak şirketin ticaret hayatına devam etmesi ve davacının çıkma payı ödenerek şirket ortaklığından çıkarılması olduğu sonucuna ulaşılmış olmakla, davanın kabulü ile; T.T.K. 636/3. maddesi gereğince şirketin feshi yerine davacı ortağın şirket ortaklığından çıkarılarak 210.240,86 TL’nin davalı şirketten tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş ve aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE
TTK’nun 636/3 maddesi gereğince şirketin feshi yerine DAVACI ORTAĞIN ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN ÇIKARILARAK, 210.240,86-TL’NİN DAVALI ŞİRKETTEN TAHSİLİ İLE DAVACIYA ÖDENMESİNE,
1-Alınması gereken 269,85 TL’nin davacı tarafından peşin yatırılan 59,30 TL’den tenzili sonucu eksik bakiye 210,55 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından yapılan ilk dava açılış gideri 118,60 TL, davetiye , müzekkere ve bilirkişi gideri 6.270,50 TL olmak üzere toplam 6.389,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı.19/07/2023

Başkan ….
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır