Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1055 E. 2022/298 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1055 Esas
KARAR NO : 2022/298

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/12/2021
KARAR TARİHİ : 25/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının … İli, …. İlçesi, … Köyünde …..’dan miras yolu ile intikal eden yerlerin satılması için sözlü olarak anlaştıklarını, buna istinaden “sözleşme” başlıklı belge imzalandığını, müvekkilinin kızına ait hesaba 20.000,00 TL ödendiğini, müvekkiline sözleşme denilerek imzalatılan belgenin alt kısmında senet yer aldığını ve esasen kendisine senet imzalatıldığını, senedin boş olduğunu eve gelince fark ettiğini, davalıdan senetlerin iade edilmesi istenilmiş ise de aynı deftere ait olduğu anlaşılan bir belgeyi getirdiğini, fakat müvekkilinin kendisinin imzaladığı belge olmadığını anladığını, üzerindeki yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını gördüğünü, davalı hakkında Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığının …. sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, müvekkilinin, Lüleburgaz …. Noterliği’nin …. yevmiye nolu vekaletname ile ilgili Çorlu ….. Noterliği …. yevmiye nolu 10/12/2021 tarihli azilnameyi keşide ettiğini, davalının, müvekkilinin kızının hesabına gönderdiği 20.000,00 TL’yi yasal faizi ile iade ettiğini, davalı ile müvekkili arasında geçerli bir sözleşme yahut borç doğuran başkaca bir hukuki ilişki bulunmadığını, isim ve imza kısmı dışında tümüyle boş olan senedin kambiyo vasfını taşımadığının açık olduğunu beyanla gösterecekleri teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalı yana borçlu olmadıklarının tespitine, senedin iptaline ve iadesine, vekalet ücreti ile mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … Köyü …/ …. adresinde ikamet ettiğini, dava konusu işlemin Silivri Adli Yargı Sınırları içerisinde yapıldığını ayrıca sözleme ile de yetkili Mahkemenin Silivri Mahkemeleri olduğunun belirlendiğini, Silivri ya da taşınmazların bulunduğu Tekirdağ/Saray Mahkemeleri yetkili olduğundan öncelikle yetkisizlik kararı verilmesini talep ettiklerini, müvekkili ile davacı arasında davacının murislerinden abisi ve kendisine kalan ortalama 2000 adet hissedarın olduğu … İli … İlçesi …. Köyünde bulunan taşınmazların intikali ile müvekkili adına satışı hususunda anlaşma yapıldığını, yapılan anlaşma gereğince 15.000,00 TL elden davacının abisi ….’a verildiğini, kalan 20.000,00 TL’nin de davacıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, akabinde müvekkili ile davacı, davacının kızı ….., abisi …. ve annesi ile birlikte notere gidildiğini, noter işlemi bittikten sonra müvekkilinin söz konusu sözleşmeyi davacı taraftan imzalamasını istediğini, sözleşme ile bitişik teminat senedinin davacı tarafa imzalatıldığını, sözleşmenin imzalanmasının akabinde müvekkilince peşin olarak 15.000,00 TL’nin ….n’a, 20.000,00 TL’nin de davacı adına, davacının kızı …..’un hesabına gönderildiğini, sözleşmenin imzalanmasından 1 hafta sonra davacının müvekkilinden senedi istediğini, müvekkilinin ödendiği paranın iade edilmesi halinde senedin iade edilebileceğini söylediğini, ancak davacının aldığı parayı iade etmeye yanaşmaması nedeniyle müvekkilinin senedi iade etmediğini, davacı tarafın müvekkilince kendisine gönderilen 20.000,00 TL peşinat bedelinin müvekkiline bildirimde bulunmadan 13/12/2021 tarihinde müvekkili hesabına iade ettiğini, yine davacının “20.000,00 TL’nin iade edildiğini, senedin kendisine iade edilmesini usule uygun şekilde müvekkiline bildirmeden aynı gün 13/12/2021 tarihinde iş bu davayı ikame ettiğini, davacının sözleşmenin fesh edildiğini, alınan bedelin iade edildiğini ve senedin kendilerine verilmesini usulüne uygun şekilde ihtar edip uygun ve yeterli süre vererek müvekkiline bildirmeden iş bu davayı ikamet ettiğini, sadece bir tarafın tek taraflı olarak sözleşmeyi fesh etmesinin olanaklı olmadığını beyanla, davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Davanın senet sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptali ve iadesi talebine ilişkin olduğu görüldü.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Davacı tarafın iddiasının sözleşme olduğu söylenerek boş senet şeklinde imzalatılan ve sonrasında iade edilmeyen senet sebebiyle borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptali ve iadesi talebine ilişkin olduğu, dava konusu edilen senedin sadece boş olarak mı imzalatıldığı, bunun dışında senedin diğer kısımlarının doldurulup doldurulmadığı bir bedelin belirlenip belirlenmediği hususlarında beyanda bulunmak üzere davacı tarafa verilen süre üzerine davacı vekilince sunulan beyan dilekçesinde dava konusu senette bedel yazmadığı gibi senedin diğer kısımlarının da doldurulmamış olduğunun belirtildiği, buna göre ortada kambiyo vasfına haiz bir senet bulunmadığı, dolayısıyla 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanmasını gerektirir bir durumun olmadığı bunun yanında davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı ve ayrıca tarafların tacir olduğuna yönelik bir iddia ve beyanın da bulunmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3. maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 25/03/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır