Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1025 E. 2022/413 K. 29.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1025 Esas
KARAR NO : 2022/413

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/12/2021
KARAR TARİHİ : 29/04/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/05/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı şirket arasında müvekkilinin İngiltere ülkesine yatırım yapabilmesi amacıyla İngiltere yatırımcı vizesi başvurusu için 1500 sterlin karşılığında anlaşıldığını, bunun için 750 Sterlin ön ödeme gerçekleştirildiğini, müvekkilinin Covid-19 salgını ve bununla beraber işletmelerin uzunca bir süre kapalı kalması, belirsizliğin devam etmesi, kurdaki beklenmedik ve öngörülemez yükselmeler nedeniyle zorunlu olarak İngiltere’ye yatırımcı olmaktan vazgeçtiğini ve sözleşmeden döndüğünü davalı şirkete bildirmesine rağmen ön ödeme bedelinin iade edilmediğini, bunun üzerine müvekkilinin İstanbul İl Tüketici Hakem Heyetine başvurduğunu ve görevsizlik kararı verildiğini, İstanbul İl Tüketici Hakem Heyeti Başkanlığı’nın 12/07/2021 tarih ve …. sayılı kararının iptali için İstanbul 8. Tüketici mahkemesinde dava açıldığını, Mahkemenin … Esas ve … karar sayılı kararında işin esasına girilmediğini, davacının tüketici olmadığından bahisle açılan davayı kesin olarak reddettiğini, işbu davanın açıldığını beyanla taraflar arasında akdedilen İngiltere Yatırımcı Vizesi hizmetini içerir sözleşmeden müvekkili davacı tarafça haklı olarak süresi içerisinde dönülmüş olması nedeniyle müvekkili tarafından davalı şirkete ön ödeme olarak ödenen 750 İngiliz Sterlininin ödeme tarihinden itibaren Devlet Bankalarınca Sterlin para birimi ile açılmış bir yıl vadeli mevduata uygulanan en yüksek faizi ile tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirket ile İngiltere’de yatırımcı vizesi almak amacıyla yapmış olduğu sözleşmeye istinaden hizmet bedeli olarak 19/07/2019 tarihinde 5.302,50 TL ödeme yaptığını, akabinde 08/11/2019 tarihinde müvekkili şirkete başvurarak sözleşmeden kaynaklanan haklarını dondurmak istediğini beyan etmesi üzerine her iki tarafın da mutabık kaldığı bir protokolün taraflarca imza altına alındığını, davacının sözleme yapılmasından yaklaşık 1 ay sonra İstanbul İl Tüketici Hakem Heyetine başvurarak ödediği bedelin iadesini talep ettiğini, davacının sözleşmeden cayma hakkına sahip olmadığını, cayma hakkı olduğu varsayımında bile bu hakkın sözleşme akdediltikten yalaşık 14 ay sonra kullanılmasının kötü niyetli bir hareket olduğunu, Covid-19 salgını sebebiyle sözleşmeden dönülmesinin mümkün olmadığını, ödenen miktarın döviz cinsinden talep edilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, davacının haklı olduğu varsayımında müvekkili şirketin ödeyeceği tutarın 5.302,50 TL ile sınırlı olması gerektiğini, davacının ödemiş olduğu ücretin müvekkili şirketçe sözleşme dondurulana kadar harcanan emek ve mesainin karşılığı olduğunu, sözleşmenin davacı yan tarafından haksız şekilde feshedildiğini beyanla haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Türk Borçlar Kanununun 520/1. maddesinde simsarlık sözleşmesinin simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşme olarak tanımlandığı, aynı Kanunun 2. fıkrasında ise simsarlık sözleşmesine kural olarak vekâlete ilişkin hükümlerin uygulanacağının düzenlendiği, kanunda yer alan tanıma göre simsarın, iş sahibi yararına yapılması öngörülen bir işi yapma edimini üstlenerek belirlenen bu işi yapması karşılığında ücrete hak kazandığı, somut uyuşmazlıkta ise davacının İngiltere’de yatırımcı vizesi almak için davalı ile anlaştığı hususu sabit olup buna göre az evvel yapılan açıklamalar da dikkate alındığında taraflar arasında simsarlık ilişkisinin bulunduğunun Mahkememizce değerlendirildiği, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 3/l maddesine göre simsarlık sözleşmesi tüketici işlemi olarak kabul edilmiş ve görevli Mahkeme Tüketici Mahkemesi olarak belirlenmiş ise de ticari ve mesleki amaçla hareket eden davalı şirket ile İngiltere’de yatırımcı vizesi almak için anlaşan davacının tüketici olarak kabulünün mümkün olmadığı, çünkü davacının ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket ettiğinin söylenemeyeceği (Kapatılan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2016/12924 Esas 2016/12237 Karar sayılı ilamı), davacı gerçek kişinin tacir olduğu yönünde bir iddia ve dosya kapsamına bu anlamda sunulmuş bir delil de bulunmadığından davacının tacir sıfatının olmadığının Mahkememizce kabul edildiği, ayrıca davanın mutlak ticari davalardan olmadığı gibi davanın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde de olmadığı nazara alındığında uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir
Ticari olmayan davalarda görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olup Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. Dava şartları kamu düzeninden olup kamu düzenine ilişkin hususlarda resen dikkate alınacak hususlardan olup dava şartı yokluğu halinde HMK’nun115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere;

1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nun 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE, mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nun 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı 29/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır

İş bu evrak 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümleri uyarınca imzalanmış olup HMK Yönt. 8/5 maddesi gereği fiziki olarak imzalanmayacaktır