Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1010 E. 2022/134 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1010
KARAR NO : 2022/134

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 30/11/2021
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
KARARIN YAZILDIĞI
TARİH : 17/02/2022
DAVA; Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davanın dava dilekçesinde özetle; 31/07/2021 tarihli genel kurulu toplantısında alınan kararların iptali talebiyle açtıkları davanın Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, 31/07/2021 tarihli toplantıda kooperatif yöneticileri ile Bakanlık temsilcisi arasında tartışma yaşandığını, salonun boşaltıldığını, toplantı tutanağının kooperatif üyelerinin yokluğunda tutulduğunu ve imzalandığını, alınan kararların yoklukla batıl olduğunu, davacılardan …’ın bir önceki dönem denetim kurulu üyesi olduğunu, …’ın raporunun okunmadığını, Bakanlık Temsilcisinin “Ana sözleşmenin 36.maddesinin 2.fıkrasında denetim kurulu raporlarının okunmasından önce bilanço ile gelir gider hesapları kabulü hakkında verilen kararların geçerli olmadığını” şerh düştüğünü, …’ün oyçokluğu ile ibra edildiğini, bilanço ve gelir gider hesaplarının gerçeği yansıtmadığını, bu sebeple 3.maddedeki denetçinin ibrası oylamasının iptalinin gerektiğini, gündemin 4.maddesinde imar barışı için şirkete yapılan başvuru, projenin yapılması, tapu ve kat mülkiyeti için devlet, 3.kişi ve şirketlere ödenen ikinci ödeme için yetki verilmesi, yapılan iş ve işlemlerin onaylanması için yönetim kuruluna 56 oy ile yetki verildiğini, Bakanlık temsilcisinin uyarısına rağmen oylama yapıldığını, TTK’nun 542/b maddesi gereğince tasfiyenin gerektirmediği bir işlem yapılamayacağından alınan bu kararın yok hükmünde olduğunu, gündemin 5.maddesi ile tasfiyeden dönme kararı alındığını, davalının 24 yıldır tasfiye işlemlerini sonuçlandırmadığını, bir çok üyeyi haksız yere ihraç ettiğini, tasfiyeden dönülmesinin yasal gereklilik olmadığını, gündemin 6.maddesinde alınan kooperatifin kentsel dönüşüme girmesi ile ilgili karar neticesinde ortaya çıkacak yeni projelerle üyelerin menfaati ihlal edilmeye ve birtakım rantlar elde etmeye çalışıldığını, davalı kooperatif yönetiminin kendi yakınları haricindeki ortaklara tapularını vermeyerek ve yerlerine başka üye kaydederek kentsel dönüşüm adı altında kooperatif ortaklarını zarara uğratmakta olduklarını, bu sebeplerle 4 ve 6.maddelerle ilgili tedbir kararı verilmesini talep ettiklerini, ortak ve daire sayılarında tutarsızlıklar olduğunu, gündemin 6.maddesi görüşülmekte iken Bakanlık temsilcisinin uyarısına rağmen madde oylanmaya çalışıldığını, video kayıtları ile sabit olduğu üzere genel kurulun karıştığını, tarafların polis eşliğinde karakola gittiklerini, üyelerin dağıldığını, tutanağın sonrasında ortakların mevcut olmadığı bir ortamda tutulduğunu, bu nedenle genel kurulda alınan kararların yok hükmünde olduğunu belirterek 31/10/2021 tarihli genel kurulda alınan 4 ve 6 no’lu kararların yürütmesinin durdurulmasını, davalı kooperatifin 31/10/2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4, 5 ve 6 no’lu kararların iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacıların adreslerinin dilekçede yazmadığını, davacıların toplantıya katılmalarına rağmen iptalini istedikleri 30/10/2021 tarihli genel kurul tutanağına şerh düşmediklerinden bu davayı açma haklarının olmadığını, davacıların işbu davayı kooperatif yönetim kurulu başkanı …’a karşı husumetleri nedeniyle açtıklarını, bakanlık temsilcisinin toplantı tutanağını imzalamamasının toplantının geçerliliğini etkilemeyeceğini, bakanlık temsilcisi olmadan da genel kurul toplantısı yapılabileceğini, bakanlık temsilcisinin toplantıyı terkedemeyeceğini, bakanlık temsilcisinin son madde biter bitmez tutanağın düzenlenmesini beklemeden yetki ve görevlerini yapmayarak genel kurulu terkettiğini, genel kurulda alınan tüm kararların gündeme, kanuna, anasözleşmeye uygun olduğunu, denetçinin oy çokluğu ile ibra edildiğini, binaların iskana bağlanması, tapuların alınması, kooperatifin ferdileşmesinin tasfiye sürecinin bir parçası olduğunu, bu sebeple alınan kararın TTK m.542/B hükmüne uygun olduğunu, gündemin 5.maddesi ile tasfiyeden dönüş kararı aldıklarını, kooperatiflerin her zaman tasfiyeden dönüş kararı almalarının mümkün olduğunu, dönüş kararını üyelerin 2/3 çoğunluk oyu ile alındığını, …. Belediyesi raporları ile binaların riskli olduğunun tespit edildiğini, ortaklar bilgilendirilerek kentsel dönüşüm kararı alındığını, genel kurulda alınan kararların ortakların yöneticilerin akrabalıklarıyla ilgisi olmadığı gibi, kooperatif ortaklarının tamamının akrabalar olmasına engel bir hüküm de bulunmadığını, devreden ortağın hazirundan silinerek devralanın haziruna yazıldığını, ortak sayısının bu nedenle azalma veya artma yaşanmasının normal olduğunu belirterek davanın reddine, davacıların tedbir taleplerinin reddine, aksi durumda teminat yatırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Davacı vekili tarafından sunulan cevaba cevap dilekçesinde özetle; cevap dilekçesindeki iddiaların aksine toplantı devam etmekte iken Bakanlık Temsilcisi ile davalı yöneticileri arasında tartışma çıktığını ve olayların büyümesi üzerine toplantının sonuçlanamadığını, tarafların polis eşliğinde karakola gittiklerini, Bakanlık temsilcisi ve ortakların yokluğunda tutanak tutulduğunu, genel kurul tutanağında muhalefet şerhinin olmamasının sebebinin toplantının üyelerin mevcudiyetiyle sonlandırılmaması olduğunu, alınan tüm kararların batıl olduğunu belirterek davanın kabulünü talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;

Davanın davalı kooperatifin 31/10/2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 2, 3, 4, 5 ve 6 no’lu maddelerinin iptali istemine ilişkin olduğu, uyuşmazlığın alınan kararların batıl olup olmadığı, iptalini gerektirir bir hususun bulunup bulunmadığı hususlarında toplandığı anlaşılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin ret oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir.
Bir hukuki işlem konusu (içeriği) itibariyle olduğu gibi meydana gelişi bakımından da emredici hukuk kurallarına aykırı bulunabilir. Meydana gelişe ilişkin olan emredici hukuk kuralları hukuki işlemin unsurlarını oluşturan, onun mevcudiyeti şartlarını belirleyen kurucu-şekli nitelikte hükümlerdir ve bu özellikleriyle konuya (içeriğe) ilişkin olan maddi nitelikteki hükümlerden ayrılırlar. Öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde hukuki işlem şeklen mevcut ve meydana gelmiş olmakla beraber konusu bakımından amaçlanan hüküm ve sonuçları başlangıçtan itibaren hiç kimseye karşı doğurmaz. Kurucu-şekli nitelikteki emredici hukuk kurallarına aykırılık halinde ise kurucu unsurların, örneğin irade beyanının veya kanuni şeklin eksikliği sebebiyle hukuki işlem şeklen meydana gelememektedir. İşte bu değişik özellikler gözönüne alınmak suretiyle öze ilişkin emredici hükümlere aykırılık halinde mutlak butlandan ve hukuki işlemin şekli unsurlarını tespit eden emredici hukuk kurallarına aykırılık sebebiyle hukuki işlemin mevcudiyet kazanamaması halinde ise hukuki işlemin yokluğundan söz edilmektedir. Yok hükmünde olan kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve bunların yok hükmünde olduğunun tespiti için açılacak davalarda genel kurulda muhalefette bulunmuş olma şartı aranmayacağı gibi, bir aylık hak düşürücü süre içinde açılmış olmaları da dinlenmeleri yönünden zorunlu değildir. Sonradan icazetle dahi geçerli hale gelmezler. Yokluk halinde, hukuki işlem bir veya daha fazla unsurunun yokluğu nedeniyle şeklen dahi olsa mevcudiyet (varlık) kazanamamaktadır. Hukuken yok olan bir işleme hiçbir hukuki sonuç bağlanabilmesi mümkün değildir. İptali kabil kararlar ise, daha çok ortakların menfaatlerini koruyan düzenlemelere aykırılık teşkil eden, emredici kurallar dışında, yorumlayıcı ve şekle ilişkin kuralların ihlâl edildiği kararlardır. İptali gereken kararlar, baştan itibaren geçersiz olmadıklarından, iptal edilinceye kadar geçerli bir kararın hüküm ve sonuçlarını doğururlar. İptal edilebilir bir karar, şekil veya özü bakımından sakat olsa bile, iptaline dair hüküm kesinleşinceye kadar geçerli bir karar olarak kabul edilir. Kararın alınmasından itibaren üç ay içerisinde dava açılmazsa veya bu süre içinde açılan dava kesin hükümle reddedilirse söz konusu ayrılık ve bu nedenle kararın iptal edilebilirliği artık ileri sürülemez. (Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu, Türk Ticaret Kanunu’na göre Anonim Ortaklara Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 3. Bası, İstanbul, 2001, Sh. 18 vd.) .
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nda ve bu Kanun’un 98. madde uygulaması ile bazı hallerde uygulanması mümkün olan 6102 sayılı TTK’nın 447. maddesinde batıl sayılması gereken genel kurul kararlarına bazı örnekler verilmiş, madde gerekçesinde “butlan” teriminin tercih edildiği, bundan daha geniş olan “Hükümsüzlük” ve “Geçersizlik” terimlerinin tercih edilmediği vurgulanmıştır. Gerekçede “Tüm butlan hallerinin ve sebeplerinin kanunda gösterilmesi veya tanımlanması ise imkansızdır. Onun için batıl kararları iki kategoriye ayırmak, şekil yönünden batıl genel kurul kararlarını veya sebeplerini belirlemeyi içtihata ve öğretiye bırakmak, konu açısından batıl genel kurul kararlarına da sınırlayıcı olmamakla birlikte, örnekler göstererek-kesin çizgilerle işaret etmek en isabetli yol olarak değerlendirilmiştir. ” açıklamasına yer verilmiştir. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 24.03.2014 tarih 2013/8106E, 2014/2232K).
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Ticaret Bakanlığı temsilcileri ve kararların yürürlük şartı” başlıklı 87. maddesinin 2. fıkrasında, “Genel Kurul toplantıları Bakanlık temsilcisinin huzuru ile açılır ve devam eder”; son fıkrasında ise, “Ancak usulüne uygun müracaat yapıldığı halde, temsilci toplantıya gelmez ise toplantı icrasını temin etmek üzere, mahalli idare amirine durum bildirilir. Temsilci yine gelmez ise bir saat sonunda toplantıya başlanır” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 87/6. maddesi uyarınca temsilcinin niteliği ve görevi ile ilgili olarak 24.04.1969 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan “Kooperatif ve Üst Kuruluşların Genel Kurullarında Bulundurulacak Ticaret Bakanlığı Temsilcisinin Nitelik ve Görevleri Hakkında Tüzük’ün 4. maddesinde “Ancak, usulüne uygun şekilde istemde bulunulduğu halde temsilci toplantıya gelmezse, durum, o yerin mülkiye amirine bildirilir ve temsilci onun tarafından atanır.” düzenlemesine yer verilmiş; 5, 6 ve 7. maddelerde toplantı öncesinde, toplantı sırasında ve sonrasında temsilcinin görevleri açıklanmıştır. Ayrıca, aynı Kanun’un 98. maddesi yollamasıyla TTK’nın uygulanması gereken anonim şirketler ile ilgili “Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Komiserleri Hakkında Yönetmelik” hükümleri kooperatifler hakkında da kıyasen uygulanması gerekmekte olup, “Komiser Bulundurma Zorunluluğu” başlıklı 8. maddesinde, genel kurul toplantılarında komiser bulundurulmasının zorunlu olduğu, komiserin yokluğunda yapılan toplantılarda alınan kararların muteber olmadığı ve 16. maddesinde de genel kurul toplantılarında bakanlık komiserinin bulundurulması için; toplantının yer, gün ve saati bildirilmek suretiyle toplantı tarihinden en az 10 gün önceden şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerce imzalanmış bir dilekçe ile müracaat edilmesi gerektiği düzenlenmiştir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 45/4, 87/4; anasözleşmenin 30. maddesinde genel kurul toplantısının tarihi, yeri ve gündemi en az 15 gün önce ilgili Bakanlık İl Müdürlüğü’ne bildirilerek temsilci talebinde bulunulması ve ücretinin yatırılması gerektiği de öngörülmüştür. Görevlendirilen bakanlık temsilcisinin gelmemesi üzerine mahalli idare amirine durum bildirilmeli, temsilcinin bu bildirime ve bir saat beklenmesine rağmen yine gelmemesi halinde toplantıya başlanmalıdır. Bu prosedür uygulanmadan alınan kararların yok hükmünde sayılacağı, dolayısıyla genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmek için anılan Kanun’un 53. maddesindeki aranan ret oyu kullanılması ve muhalefet şerhi yazdırılması koşullarının aranmayacağı açıktır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 26.11.2014 tarih 2014/4839E-2014/7594K).
İptali talep edilen genel kurul toplantısına Bakanlık temsilcisinin katıldığı, temsilcinin toplantı mahallinden ayrıldığı ve bu hususta tutanak tuttuğu, toplantı tutanağının altında bakanlık temsilcisinin imzasının yer almadığı hususu sabittir. Bakanlık temsilcisi görevlendirildikten sonra toplantının bakanlık temsilcilerinin katılımıyla yapılıp tutanak altının temsilciler tarafından da imzalanması gerekmekte olup, genel kurul toplantısında alınan kararlar mutlak butlanla batıl olup, açılan davanın kabulü ile davalı kooperatifin 31/10/2021 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 2,3,4,5 ve 6 nolu kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine karar verilmiş olup aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN KABULÜNE,
1-Davalı kooperatifin 31/10/2021 tarihli Genel Kurul Toplantısında alınan 2,3,4,5 ve 6 nolu kararların mutlak butlanla batıl olduğunun tespitine,
2- Alınması gereken 80,70 TL’nin davacı tarafça peşin yatırılan 59,30 TL’den tenzili sonucu eksik bakiye 21,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan dava açılış ilk harç gideri 118,60 TL, davetiye ve müzekkere gideri 170,70 TL olmak üzere toplam 289,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı kendini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre takdir olunan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, yapılan yargılama neticesinde kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize müracaatla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi istinaf yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup, anlatıldı. 16/02/2022

Başkan …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Üye …
¸e-imzalıdır
Katip …
¸e-imzalıdır