Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1000 E. 2022/996 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1000 Esas
KARAR NO : 2022/996

-Asıl Dava
-Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas Sayılı Dosyası
-Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas Sayılı Dosyası
-Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi … Esas Sayılı Dosyası

ASIL VE BİRLEŞEN DOSYALAR DAVACISI : … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi – […] UETS
VEKİLLERİ : Av. … – …. Hukuk Danışmanlık …. Mah. …. Cad. No:… …. Plaza A Blok Kat:2 İç Kapı:17 …. Ümraniye/ İstanbul
Av. … – [….] UETS
Av. …. –
ASIL VE BİRLEŞEN DOSYA DAVALILARI : 1- … – … Mahallesi … Caddesi … İş Merkezi A Blok Kat:2 Güneşli Bağcılar/ İstanbul
2- ….Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi
VEKİLİ : Av. …. – …. Mah. …. Cad. No…. … Apt. K.2 D.14 Bakırköy/ İstanbul
İHBAR OLUNAN : …. Belediye Başkanlığı –
VEKİLİ : Av. …. – … Belediye Başkanlığı …. Mah. … Cad. Fatih/ İstanbul
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan), Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
ASIL DAVA TARİHİ : 01/09/2016
KARAR TARİHİ : 02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/01/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 2013 yılından itibaren her türlü yapıların elektrik ve enerji sistemlerinin tesisi ve temini ve inşaatın temelinden bitimine komple yapımı, taahhüt işleri ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işleri alanında faaliyetini sürdürmekte olduğunu, şirketin, davalı … Yapı Şirketi ile 01.01.2015 tarihinde Anahtar Teslimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi imzaladığı ve bu sözleşme ile …. inşaatındaki tüm elektrik işlerini üstlenmiş olduğunu, bu inşaatta yapılacak elektrik işleri için önceden kullanılacak malzemelerin tespit edildiği ve bu malzemeler ile inşaat işinin yapılmış olduğunu, ancak idarenin istekleri doğrultusunda davalı tarafından tasdikli elektrik projesinde ilave işler talep edildiği ve bu isteklerin harfiyen yapıldığı, fakat davetinin bu İlave işlerin bedelini ödemekten imtina ettiğini, uzun süren ikili görüşmelerden de sonuç alınamayınca ilave işler ve bedelinin tespiti için İstanbul Anadolu … Sulh hukuk Mahkemesi nden talepte bulunulduğunu, bununla ilgili olarak İstanbul Anadolu …. Sulh Hukuk; Mahkemesi ‘nin …. değişik iş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, tasdikli elektrik projesine kıyasla belirlenenden daha fazla iş yapıldığının ve bu sebeple de alacaklarının doğduğunun iş bu tespit ile belirlenmiş olduğu; ilave işlerin yapılarak farkların oluştuğu ancak davalı tarafından bu farkların taraflarına ödenmediğini, söz konusu iddia ettiği alacaklar ile ilgili 142.827,11 TL tutarında faturanın düzenlendiği ve bu faturanrn, Üsküdar …. Noterliği’nin 27/06/2016 tarih ye … Yevmice Nolu ihtarnamesi iie davalıya gönderildiğini, davalının da Bakırköy …. Noterliği ‘nin 30.06.2016 .. Yevmiye Nolu ihtarnamesi ile bu faturaya itiraz ettiğini Anadolu …. İcra Müdürlüğü ‘nün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığr ve davalının haksız ve mesnetsiz bir şekilde söz konusu takibe itiraz ettiğini, davanın kabulü ile şimdilik 5.000,00 TL’nin davalıdan tahsili; yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … dava dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sözleşme kapsamında davalılar ödemeleri geç yaptıklarını, davalının verdiği çekleri faktoring şirketlerine kırdırmak zorunda kaldıklarını, davacının ¨523.700,00 tutarında çeki davalının inşaatı geç teslim etmesi sebebiyle ¨483.561,44 ‘ye bozdurmak zorunda kaldığını, bu sebeple davacının asgari ¨40.138,56 zararı ortaya çıktığını, söz konusu zararın davalı tarafından giderilmesi gerektiğini, bu sebeplerle her türlü hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla; davanın kabulü ile ¨40.138,56’nin dava tarihinden itibaren en yüksek orandaki ticari temerrüt faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasında, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 01.01.2015 tarihli sözleşme içeriğinde elektrik yapım işinin müvekkili tarafına 15.04.2015 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmışken davalıların projeyi elektrik imalatına uygun hale getiremediğini, 01.01.2015 tarihli sözleşme içeriğinde elektrik yapım işi tarafımıza 15.04.2015 tarihinde teslim edileceği kararlaştırılmışken davalılar projeyi elektrik imalatına uygun hale getirememiş, müvekkil firmanın işlerinin uzamasına sebebiyet verdiklerini, 01.01.2015 tarihli sözleşme ile elektrik imalatlarına ilişkin her ay hak ediş yapılmış ve bu hak edişlerden % 5 kesin hesap emaneti olarak kesintiler yapıldığını, sözleşmede … tarafından kesin kabul yapıldıktan sonra kesilen % 5 kesintinin davacıya iade edileceği kararlaştırıldığı, bila tarihli ayrı bir protokol ile de kesintilerin toplamının ne kadar olduğu ve ne zaman ödeneceği konusunda davalılarla davacı şirket anlaştıklarını, aradan makul bir süre geçtikten sonra ( yani geçici kabul tarihini baz alırsak ki 28.04.2016 dır) davalılara bu ödemenin yapılması konusunda 09.02.2017 tarih … yevmiye nolu Üsküdar … Noterliğinden faturası ile birlikte talepte bulunulduğunu, davalılar buna karşın Bakırköy …. Noterliği … yevmiye sayılı ihtarıyla 17.02.2017 günü faturayı iade ederek ödeme yapmayacaklarını açıkça beyan ettiklerini, kesin kabul tutanağı incelendiğinde elektrik kalemlerinin tümünün ilave işler ve proje revizyonundan kaynaklı tekraren yapılması gerekli olan işler olduğu ortaya çıktığını, bu durumda bile iyi niyet çerçevesinde davalılara bu işlerin makul bir bedel karşılığı yapılacağı e mail yoluyla bildirmemize rağmen davalılar bu durumu da kabul etmeyerek iş emrine onay vermeyeceklerini belirttiklerini, davacı şirketin sözleşmeden ve yapmış olduğu hak edişlerden doğan % 5 kesinti alacağının ( 67.749,70 TL) ne zaman ödeneceği konusu belirsiz bir hal aldığını, 67.749,70 TL. alacağın davalılardan 01.01.2015 tarihli sözleşmede kararlaştırılmış olan aylık %5 ticari faiziyle 17.02.2017 tarihinden başlamak kaydıyla ( yıllık %60 )müşterek ve müteselsil olarak tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı ( Eski esas … Esas, …. Karar ) dosyasında davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin üst işveren …. olmak üzere davalıların oluşturduğu iş ortaklığı ile 01/01/2015 tarihinde taşeron sözleşmesi imzaladığını, müvekkilinin üstlendiği işi tamamladığı, geçici kabul tutanağının davalı idarece imzalandığı, hakedişlerinin ödenmemesi nedeniyle açılan alacak davasından davalıların müvekkillerini taşeron olarak idareye bildirmediklerini beyan ettiklerini, bu nedenle müvekkilinin resmiyette taşeron olarak gözükmemekte iş bitirme belgesi diğer adıyla deneyim belgesi alamadığını ve yüklenicinin altında kamu projelerine dahil olamadığını, bu konuda iş bitirme belgesi alabilmek için yaptığı başvurunun … tarafından reddedilmesi üzerine idare mahkemesine başvurulduğunu, davanın kabulüne karar verildiğini, ancak bölge idare mahkemesi tarafından kararın bozularak kesin olarak reddedildiğini, deneyim belgesi almak için müvekkilinin sözleşmede yapmış olduğu indirim ile kamu ihalelerine katılamaması sebebiyle uğramış olduğu zararın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Asıl davada davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; tespit dosyasını kabul etmediklerini, davacının, müvekkilinden 121.039,92 TL. + KDV = 142.827,11 TL Fatura tutarı vs şeklinde haklı bir alacağının olmadığını, davacının da bunu bildiğini, bunun için kötü niyetle eksik miktarlı işbu davayı açmış olduğunu; dolayısıyla davacı taraftan gönderilen mezkur davasının haksız olduğunun ,davacı şirket ile müvekkillerden oluştuğunu belirttiği … Yapı – …. Yapı İş Ortaklığı arasında, “Anahtar Testimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi’ imzalandığı ve işlerin bu sözleşme kapsamında yürütülmüş olduğunu, sözleşmenin 4. Sayfası ve 61 Maddesi hükmünün konuya ilişkin kısmını aynen aktardıklarını belirterek, bu maddenin; İdarenin istekleri doğrultusunda bina içi ilave işlerin ortaya çıkmasında, idare tarafından keşif artışı yapılarak müteahhit firmaya ödeme yapması durumunda, taşeron bayındırlık bakanlığının poz listesindeki malzeynelere %30 oranında ıskonto yapmayı kabul ve taahhüt etmektedir… “ şeklinde olduğunu, öncelikle davacının, dava dışı olduğunu belirttiği idarenin istekleri doğrultusunda imalatlar gerçekleştirdiği, bu isteklerin ne şekilde ve kim tarafından kendisine ulaştırıldığını ispatlamasının beklendiğini; bununla birlikte bir an için davaya konu işlerin, idarenin istekleri doğrultusunda yapılmış olmasının kabulü halinde dahi yapılan işlerin bedelini talep edilebilme koşullarının oluşmamış olduğunu; ilave bedellerinin istenebilmesi için sözleşme gereğince idare tarafından keşif artışı yapılarak müteahhit firmaya ödeme yapılmasının gerekmekte olduğunu, bu koşıulun gerçekleşmesi halinde de ödenecek bedelin, Bayındırlık Bakanlığının listesindeki malzemelere %30 oranında ıskonto yapılarak hesaplanacağı; hal böyle olmasına rağmen, davacının davaya konu ettiği işler bakımından, sözleşmenin 6.1. Maddesinde yazılı olduğunu belirttiği şartlar gerçekleşmek sizin haksız ve hukuka aykırı taleplerde bulunmakta bu kapsamda iş bu davayı açtığını davanın reddini talep etmiştir.
Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. dava dosyasında davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yerin geç teslim edildiğine ilişkin iddialarının doğru olmadığını, bu iddiası doğru dahi olsa davacının hiçbir çekince ve kayıt ileri sürmeksizin işi teslim aldığını ve işe başladığını, işe başlama tarihinin belirlenmesinin müvekkilinin yetkisi ve mesuliyetinde olmadığını, davacının bu yöndeki iddialarını tümüyle reddettiklerini ve kabul etmediklerini, davacının sözleşme kapsamında ödemelerin geç yapıldığına ilişkin iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili şirketin idare ile yaşadığı sorunlara rağmen sözleşme hükümlerine göre davacı şirket ile ödemelerini yaptığını, davacı şirketin ödemeleri alırken de hiç bir çekince ve kayıt ileri sürmediğini, aradan bunca zaman geçtikten sonra maddi ve hukuki dayanağı olmayan iddialar ileri sürerek iş bu davayı açtığını, davacının Türk Borçlar Kanununun 125.maddesinde yazılı şartların yokluğunda açmış olduğu iş bu davanın tümüyle dayanaktan yoksun olduğunu, davanın bu yönüyle de reddini talep ettiklerini, haksız olarak hukuka ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı olarak açılan davanın tümüyle reddi ile yargıLama masrafıları ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir
Birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı ( Eski esas … Esas, …. Karar ) dosyasında davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında taşeron sözleşmesi olduğunu, sözleşmede davacının taşeron olarak bildirileceğine dair bir kayıt bulunmadığını, müvekkillerinin böyle bir zorunluluğu olmadığını, davacının SGK’na alt taşeron olarak bildirildiğini, davacının davasında haksız olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, asıl ve birleşen davalar yönünden davacı şirket ile davalı … Yapı Şirketi ile 01.01.2015 tarihinde Anahtar Teslimi Götürü Bedel Elektrik İşlerinin ifası imzalanan taşeron sözleşmesi kapsamında davacı tarafın sözleşme kapsamında bedel ve zarar tazmini istemlerine ilişkindir.
Mahkememizin 12/07/2019 tarih … Esas …. Karar sayılı ilamıyla asıl davada ilave iş bedeli yönünden davanın reddine, Bakırköy …. Asliye Ticaret Mah. … Esas sayılı dosyada hak ediş kesintileri yönünden davanın reddine Bakırköy …. Asliye Ticaret Mah. … Esas sayılı dosyasında geç teslim yönünden davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin …. esas …. karar sayılı ilamı ile taraflar arasında elektrik işleri yapım işini konu alan 01/01/2015 tarihli yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ve sözleşmenin davacı tarafça Üsküdar … Noterliğinden gönderilen ihtarname ile tek taraflı olarak feshedildiği, sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracak, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilecekleri, taraflar sözleşmede aksi öngörülmediği sürece sözleşmeye dayalı talepte bulunamayacakları, her bir dava yönünden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak sonuca göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılmasına karar verildiği görülmüştür.
Kaldırma kararından sonra Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı ( Eski esas … Esas, … Karar ) dosyasının Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği, birleşen dosyada tarafların asıl dava ve diğer birleşen dosya ile aynı olduğu, birleşen dosyada davacı tarafın talebinin deneyim belgesi almak için davacının sözleşmede yapmış olduğu indirim ile kamu ihalelerine katılamaması sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmini istemine ilişkin olduğu görülmüştür.
Kaldırma kararı üzerine Mahkememizce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi … Hukuk Dairesi’nin … esas … karar sayılı ilamında yer verildiği üzere taraflar arasındaki eser sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedilmesi nedeniyle fesih sonrası tasfiye hesabının yapılması amacıyla bilirkişi heyetine tevdi edilmiş, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 06/09/2022 tarihli raporda özetle; BAM kararında da tespit edildiği üzere, Davacı şirketin, davalı … Yapı Şirketi ile 01.01.2015 tarihinde Anahtar Teslimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi imzaladığı ve bu sözleşme ile … inşaatındaki tüm elektrik işlerini üstlenmiş olduğu, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu sözleşmenin davacı tarafça Üsküdar … Noterliğinin 09.02.2017 tarih ve …. yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmenin feshedilmiş olduğu ve bu nedenle, somut olayda, her bir dava yönünden sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak hüküm kurulmasının gerektiği, bu meyanda Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, “Eser sözleşmelerinde sona erme üzerine, her iki tarafında talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, TBK’nın 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebilecekleri, davacı tarafça ilave olarak yapılan işlerin toplam tutarının;144.634,30 – 23.562,79 = 121.071,51 TL olarak bulunduğunun anlaşıldığı, İstanbul İli …. İlçesi’nde bulunan -2 Bodrum Kat + 1 Zemin Kat + 5 Normal Kat olan dava konusu … isimli binaya ilişkin olarak yukarıda incelenen bilirkişi tespit raporunda ortaya konmuş olan proje harici ilave işler ile projede olup iptal edilen işlerin birim fiyatlarının işin yapıldığı tarihteki piyasa koşullarına göre uyumlu olduğu, öte yandan dosya kapsamında davacı tarafça davalıya gönderilen e-posta içerikleri incelendiğinde de davacı tarafından proje harici olarak yapılan ilave işler hususunda davalının bilgilendirildiğinin görüldüğü, teknik bilirkişiler tarafından yapılan hesaplamaya göre KDV Dahil bedel(121.071,51+21.792,87 KDV=)142.864,38 TL olması gerektiği bununla birlikte Davacı tarafından tanzim edilen faturanın KDV dahil 142.827,11 TL olarak düzenlendiği görülmekle taleple bağlılık esası gereğince teknik ve mali yönden yapılan tespitler dahilinde davacı talebinin 142.827,11 TL ‘nin uygun olduğu, birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasına konu 1.01.2015 tarihli sözleşme mukabilinde , davacının hakkedişleri üzerinden yapılan %5’lik kesintilerin ödenmesi talebi incelendiğinde; davacının talebinin teknik bilirkişileirn tespitleri çerçevesinde 56.953,75+10.251,67 KDV olmak üzere toplam 67.205,41 TL olarak kabul edilebileceği bununla birlikte Davacının önceki faturasının davalı tarafından iade edildiği ve kesintilere ilişkin başkaca bir fatura düzenlemediği göz önüne alındığında Davacının talebinin KDV hariç bedel olan 56.953,75 TL olarak kabulünün, Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu, Y.15.HD’nin E. 2019/1171, K. 2020/1105, T. 12.5.2020 sayılı kararında belirtildiği üzere, “Eser sözleşmelerinde sözleşme feshedilmiş olsa dahi yüklenici gerçekleştirdiği imalât bedelini talep edebileceğinden yüklenicinin ( veya taşeronun ) hakettiği iş bedeli hesaplanırken kural olarak, işlerdeki eksik ve kusurların dikkate alınması gereklidir. ” eksik ve kusurlu iş tespitinin yokluğunda yapılan kesintilerin iadesinin gerekeceği yönünde sonuca varılabileceği, heyetimiz mali bilirkişisince dikkat çekildiği üzere, Birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. dava dosyasına konu; Davacının Davalıdan tahsil ettiği 07.05.2015-26.02.2016 Vadeleri arasındaki toplam 523.700,00 TL bedelli 8 adet çeke ilişkin Faktöring şirketlerine toplam 40.138,54 TL bedelli masraf ve komisyon bedeli ödediği, yukarıda ayrıntıları ile açıklandığı üzere çek tahsilatları ve faktöring kesintilerinin Davalı ticari defterlerinde yer aldığı ve Sayın Mahkemenin takdirine göre Davacı talebinin kabulü halinde 40.138,54 TL talebinin uygun olduğu, bu hususun sebepsiz zenginleşmeye dayalı bir talep değil de uğranılan zararın giderilmesi talebine ilişkin bir husus olduğu dikkate alınacak olduğunda, BAM kararındaki “her bir dava yönünde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği” yönünde değerlendirmeye alınıp alınmayacağı hususunun nihai takdirinin Sayın Mahkemede olduğu, birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi … Es sayılı dosya ile ilgili olarak: davanın taraflarınca kaşe-imzalanan İcmallerin Genel Toplam Tablosunda “Elektrik İcmalleri Genel Toplamı” hesaplamasının 1.267.386 TL olarak hesaplanmış olduğunun görüldüğü, davanın tarafları arasında imzalanan Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesinin ‘Sözleşmenin Türü ve Bedeli’ başlıklı 6. Maddesinde ise davaya konu işlerin anahtar teslimi götürü bedel toplam tutarının ise 1.150.000 TL olarak belirtilmekte olduğunun görüldüğü, davacı şirketin davaya konu işi alma aşamasında (1.267.386 TL -1.150.000 TL) 117.386 TL kadar bir iskonto yapmış olduğunun hesaplandığı, ne var ki bu talebin tazminat talebi olduğu, BAM kararındaki “her bir dava yönünde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre tasfiye yapılarak sonuca göre hüküm kurulması gerektiği” yönünde değerlendirmeye alınıp alınmayacağı hususunun nihai takdirinin Sayın Mahkemede olduğu hususlarının bildirildiği görülmüştür.
Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararında da belirtildiği üzere Davacı şirketin, davalı … Yapı Şirketi ile 01.01.2015 tarihinde Anahtar Teslimi Götürü Bedel Elektrik İşleri Taşeron Sözleşmesi imzaladığı ve bu sözleşme ile … inşaatındaki tüm elektrik işlerini üstlenmiş olduğu, taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, sözleşmenin davacı tarafça Üsküdar … Noterliğinin 09.02.2017 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile sözleşmenin feshedilmiş olduğu ihtilafsızdır.
Feshedilen sözleşme yönünden öncelikli olarak tasfiyenin hangi şekilde yapılacağı hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
Eser sözleşmelerinde sona erme üzerine, her iki tarafında talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, TBK’nın 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir.
Sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sözleşmeden haklı olarak dönen taraf, temerrüde düşmekte kusurlu olan taraftan ancak menfi zarar talep edebilir. Olumsuz (menfi) zararın yasal dayanağı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/3, Borçlar Kanunu’nun 106/2 maddesindeki genel düzenlemeler olup , bu zararlar ancak sözleşmeden haklı sebeple dönen tarafın talep etmesi mümkündür. Karşısındaki kişiye güvenerek sözleşme akdetmiş olan ve haklı durumda bulunan tarafın, bu sözleşmenin karşı tarafça yerine getirilmemesinden kaynaklanan hayal kırıklığının yanında ayrıca, malvarlığında da eylemli bir azalma meydana gelmektedir. İşte, bu eylemli azalmaya, olumsuz zarar (negative interesse) denilir. Olumsuz zarar; sözleşmenin, karşı tarafça yerine getirileceğine olan güvenin boşa çıkması nedeniyle uğranılan eylemli zarardır. Başka bir anlatımla, sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Doktrinde hakim olan görüşe ve Yargıtay uygulamasına göre, burada oluşan zarar menfi (olumsuz) zarardır. Menfi zarar genel bir anlatımla hukuken geçerli olmayan bir borç ilişkisinin geçerli olduğuna inanmaktan (güvenmekten) doğan zarardır. Kısaca bu zarar, alacaklının sözleşme yaptığı için uğradığı, sözleşme yapmamış olsa idi uğramayacağı zarar olup, sözleşmeye güvenilerek yapılan harcamaların (giderlerin) tamamı, başka bir anlatımla karşı tarafın malvarlığına girmese bile o sözleşme nedeniyle cepten çıkan paradır.
Müspet (Olumlu) zarar ise, sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Bu niteliği gereği, müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Diğer bir ifadeyle müsbet zarar, akdin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesinden doğan zarar şeklinde de tanımlanabilir.
Olumsuz zarar, sözleşmeden dönen alacaklının haklı olması halinde, kusurlu borçludan isteyebileceği, diğer anlatımla, borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi nedeniyle sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkan zarardır. Sözleşmenin feshini isteyen ve fesihte haklı olan tarafın menfi zararını talep etme hakkı vardır.
Olumlu zarar, tamamen haklı olan tarafın sözleşmeden tamamen haksız olarak dönen taraftan isteyebileceği tazminatın konusunu oluşturup, olumlu zarar kapsamında kalan kâr mahrumiyeti sözleşmeden dönen tarafın tamamen haklı dahi olsa isteyebileceği alacak kalemlerinden değildir. Sözleşmeden dönmenin bir başka sonucu olan olumlu zararın tazmininde; tazminat isteyen kişi hem sözleşmeden dönen taraf olmamalı ve hem de kusuru bulunmamalı; tam aksine, karşısındaki kişi hem sözleşmeden dönen taraf ve hem de dönmede kusurlu olmalıdır.
Sözleşmeden haklı olarak dönen taraf, direnime düşmekte tamamen kusurlu olan (davalı) taraftan ancak olumsuz zararını isteyebilir. Her iki tarafın da kusuru varsa, olumlu ya da olumsuz zararın tazmini talebinde bulunamazlar; sadece, birbirlerine kazandırdıkları yararlı şeylerin iadesini, nedensiz zenginleşme kurallarına göre talep edebilirler.
Tazminat borcunun doğması için temel koşul “kusur” olduğundan, tazminat isteyen tarafın “kusursuz” olması gerekir. Bir tarafın “az kusurlu”, diğer tarafın “çok kusurlu” olmasının bir önemi yoktur. Az kusurlu olan taraf da sözleşmenin bozulmasına kusuruyla sebebiyet vermiş sayılacağından tazminat isteyemez. Bu gibi durumlarda feshe taraflar “ortak kusuru” ile sebebiyet vermiş olacaklarından tazminat istenemez ve sözleşmenin tasfiyesi gerekir. Tasfiyeden amaç, tarafların sözleşme etkisinden kurtulması, sözleşmenin yapıldığı tarihteki durumlarına geri döndürülmesidir. Böylelikle taraflar sözleşme nedeniyle birbirlerinin malvarlığına kattıkları değerlerin iadesini isteyebilecektir.
Olumsuz zarar haklı sebeple sözleşmeden dönen tarafın dönmede kusurlu olan taraftan isteyebileceği zarar olduğundan talep edenin dönmede haklı ve karşı tarafın dönmede kusurlu olması gerekir. Dönmede haklı olduğunu kanıtlama yükümlülüğü menfi zararı talep edene ( somut olayda davacıya ), dönmede kusursuz olduğunu ispat külfeti menfi zarar talep edilene aittir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşmenin davacı yüklenici tarafından feshedildiği kuşkusuzdur. Dosyada mevcut kaldırma kararı öncesinde ve sonrasında alınan bilirkişi raporlarına göre davacı yüklenicinin yapmış olduğu ilave iş bedellerinin, davalı iş sahipleri tarafından ödenmemesi nedeniyle sözleşmeyi feshettiği de sabittir. Eser sözleşmesinin imzalanmasından sonra yapılan işlerin yüklenici tarafından yapıldığı karine olarak kabul edilir. ( Örn Yargıtay 15 HD 16/03/2017 tarih 2016/3073 Esas 2017/1156 Karar ) İlave işlerin davalı taraf ile aralarındaki mutabakata dayanılarak yapıldığı, ilave işlerden davalı iş sahibinin de haberdar olduğu açıktır. Buna göre davacı tarafın ilave iş bedeli talep etmesinin haklı sebebe dayandığı, ilave iş bedelinin davalı iş sahibi tarafından ödenmemesi nedeniyle davacı yüklenicinin sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetmekte haklı olduğu Mahkememizce kabul edilmiş, asıl ve birleşen dosyalarda incelemeler bu doğrultuda yapılmıştır.
Mahkememiz esasına kayıtlı asıl dava dosyası yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirmede; asıl dava dosyasında davacı yüklenicinin talebi sözleşme kapsamında yapılan iş bedellerine dayanmaktadır.
Yukarıdaki açıklamalarda yer verildiği üzere olumsuz zarar sözleşme yapılmasaydı, uğranılmayacak olan zarardır. Dolayısıyla, karşı tarafın malvarlığına girsin veya girmesin, sözleşme nedeniyle alacaklının cebinden (malvarlığından) çıkan ve yasal olarak harcanan paradır. Bu kapsamda davacı yüklenici tarafından yapılan ilave iş bedellerinin olumsuz zarar kapsamında olduğu kuşkusuzdur.
Buna göre dosyada mevcut delil tespiti raporları, kaldırma kararı öncesinde alınan raporlar ve kaldırma kararı sonrasında alınan bilirkişi raporlarıyla ile dosyada mevcut hak ediş ödemeleri doğrultusunda, davacı yüklenici tarafından sözleşme kapsamında 121.071,51 TL’lik ilave iş yaptığı, bu bedelin KDV miktarı ile birlikte 142.827,11 TL’ye denk geldiği, sözleşmeyi tek taraflı ve haklı sebeple fesheden davacı yüklenicinin iş bu bedeli menfi zarar kapsamında talep etmesinin yerinde olduğu kanaatine varıldığından ıslah dilekçesinde talep doğrultusunda davanın bu bedel üzerinden kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy .. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirmede; iş bu birleşen davada davacı yüklenicinin alacak talebi hak edişlerden yapılan kesintilere dayanmaktadır.
Alınan bilirkişi raporları, dosyada mevcut faturalar, hakedişler ve tarafların ticari defter kayıtlarına göre davacının hak edişleri üzerinden %5’lik kesintilerin yapıldığı, tasfiye hükümleri doğrultusunda davalı iş sahibinin bu kesintiler yönünden sebepsiz zenginleştiği, davalı iş sahibinin bu kesintilerdeki bedeller yönünden eksik ya da ayıplı iş iddiasının bulunmadığı, davacı yüklenicinin 56.953,75 TL kesinti bedeli ve 10.251,67 TL KDV olmak üzere toplam 67.205,41 TL talebinin yerinde olduğu, bu miktarın sözleşmeyi haklı sebeple fesheden davacı tarafça olumsuz zarar kapsamında talep edilebileceği kanaatine varıldığından bu bedel üzerinden birleşen davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dava dosyası yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirmede; iş bu birleşen davada davacı yüklenicinin alacak talebi davalı iş sahibi tarafından hak edişler karşılığında verilen çeklerin, davalı iş sahibinin binayı geç teslim edilmesi ve hak edişlerin geç ödenmesi iddiası ile davacı yüklenici tarafından dava dışı faktoring şirketlerine daha düşük bedelle bozdurulması nedeniyle zarara uğranıldığı iddiasına dayanmaktadır.
Davacı yüklenicinin talebinin değerlendirilmesinde, davacının talebi taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında verilen çeklerden dolayı uğranılan zarara dayanmaktadır. Ancak yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere davaya konu eser sözleşmesi davacı tarafın tek taraflı irade beyanıyla feshedilmiştir. Bu durumda taraflar arasında mevcut bir sözleşme ilişkisinden bahsetmek mümkün değildir. İlgili çeklerin dava dışı faktoring şirketlerine bozdurulması davacı tarafın kendi iradesinde olup, bu hususta basiretli bir tacir olarak sonuçları öngörebilecek bir durumda olması davacı taraftan beklenmektedir. Çeklerin daha düşük bedelle dava dışı kişilere bozdurulmasının olumsuz zarar kapsamında olmayıp bu kapsamda talep edilmesi mümkün değildir.
İş bu alacak talebinin niteliği gereği yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere “sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi” olarak değerlendirilmesi ve olumlu zarar olarak kabul edilmesi mümkün ise de taraflar arasındaki eser sözleşmesini fesheden taraf davacı yüklenici olduğundan iş bu alacağın olumlu zarar olarak davacı tarafça talep edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosya yönünden Mahkememizce yapılan değerlendirmede; iş bu birleşen davada davacı tarafın talebi taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında davalı alt taşeron şirketi tarafından, idareye bilgi verilmemesi nedeniyle davacı şirketin deneyim /iş bitirme belgesi alamadığı iddiasıyla kamu ihalelerine katılamadığı iddiasıyla kamu ihalelerine katılamamaktan doğan maddi tazminat ile davacının ticari itibarının kaybolduğu iddiası ile manevi tazminata ilişkindir.
Yukarıda ayrıntılarına yer verildiği üzere olumlu zarar; sözleşme nedeniyle cebe girmesi gereken paranın, girmemesi nedeniyle meydana gelen zarardır. Niteliği gereği müspet zarar daima ileriye dönük olup, bir beklenti kaybıdır. Davacının iş bu birleşen davada kamu ihalelerine katılma isteği, bu doğrultuda indirim yapması ve itibar kazanma isteği sözleşmeden ileriye dönük olarak beklenebilecek hususlardandır. Bu nedenle bu taleplerin olumsuz zarar kapsamında talep edilmesi mümkün olmayıp ancak ve ancak olumlu zarar kapsamında talep edilebilecek ve şartların oluşması halinde bu kapsamda değerlendirilebilecek taleplerdendir.
Davacı taraf sözleşmeyi tek taraflı fesheden taraf olduğundan olumlu (müspet ) zarar kapsamında talepte bulunamayacaktır. Bu doğrultuda davacı tarafın iş bu birleşen davadaki taleplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı tarafın faiz talepleri bakımından yapılan değerlendirmede; her ne kadar davacı tarafça dava tarihi olan 01.09.2016 tarihinden itibaren faiz talep edilmiş ise de; muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla ( TBK 117/1 ve TTK 10/1 ) , sözleşmede belirlenen kesin vade tarihinin dolmasıyla ( TBK 117/2 ve TTK 10/1 ) temerrüte düşer. Ayrıca 117/2. Maddede haksız fiilde, fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlunun temerrüte düşeceği düzenlenmiştir. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hallerde temerrüt için bildirimin şart olduğu düzenlenmiştir. Buna göre somut uyuşmazlıkta davacı tarafın talebinin fesihten kaynaklı tasfiyeden kaynaklandığı, alacağın sebepsiz zenginleşmeden doğduğu, davalı iş sahibinin somut olayda sebepsiz zenginleşme yönünden sözleşme ilişkisinde kaynaklı olarak kötü niyetinden söz edilemeyeceği, iyi niyetli olduğu anlaşılmakla, faiz başlangıç tarihi olarak sözleşmenin fesih tarihi kabul edilmiş ve faiz talebi yönünden kısmen kabul kararı verilmiştir.
Davacı tarafın uyarlama talebi yönünden yapılan değerlendirmede; davacı tarafın bilirkişi raporlarına itiraz dilekçesi ve diğer talep dilekçeleriyle birlikte denkleştirici adalet ilkesi gereği sebepsiz zenginleşmeden doğan alacağın tasfiyesinde uyarlama talep ettiği görülmüştür. Davacı tarafın iş bu talebinin munzam zarar kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 122. Maddesinde munzam zarara ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir.
Yasa koyucu para borcunun geç ödenmesi halinde bir zararın mevcut olduğunu kural olarak benimsemiştir. Bu zararın karşılanması iki bölümde düşünülmüştür. Birinci bölüm kanıtlanmadan ödenmesi talep edilecek zarar miktarıdır ki bu temerrüt faizidir. Diğer bir deyişle temerrüt faizi miktarınca alacaklının zarara uğradığı yasal bir karine olarak kabul edilmiştir. Bunun dışında davacının herhangi bir karineden istifade etmek olanağı yasal olarak mevcut değildir. Buna göre alacaklının zararının temerrüt faizinden fazla olduğunu iddia etmesi halinde alacaklı, uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu davacıyı ispat yükünden kurtarmaz. Zira; davacı para alacağını zamanında alması halinde ne şekilde kullanacağını kanıtlayamamıştır. Soyut enflasyonun ya da bankalarda mevduat için ödenen faizin temerrüt faizinden yüksek oranda olması, munzam zararın gerçekleştiği ve kanıtlandığı anlamına gelmez. Burada davacının kanıtlaması gereken husus enflasyon ve mevduat faizinin yüksekliği gibi genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Örneğin alacağını zamanında tahsil edememekten ötürü, başkasına olan borcunu ödemek için daha yüksek oranda faizle borç aldığını, alacaklı olduğu parayı zamanında alsa idi yabancı para ile ödemek durumunda olduğu borcunu, geçen süre içinde gerçekleşen bu fark sebebiyle daha yüksek kurdan ödemek zorunda kaldığını kanıtlamak durumundadır. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular munzam zararın varlığını göstermez.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacının yukarıda yer verilen hususlarda herhangi bir delil ya da belgeyi dosyaya ibraz etmediği, davacı munzam zararın varlığını somut delillerle kanıtlayamamış olduğu, bu nedenle alacağın uyarlanması talebinin yerinde olmadığı kanaatine varıldığından davacının bu yöndeki taleplerinin reddine karar verilmiş ve bu doğrultuda aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin …. esas sayılı asıl dosyası yönünden;
a)-Davanın kısmen kabulü ile;
-Sabit olan 142.827,11 TL alacağın 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)Asıl dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.756,52-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 85,69 TL peşin harç ve 2.355,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.440,69-TL harcın mahsubu ile bakiye 7.315,83- TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
c)Davacı tarafından yatırılan 85,69 TL peşin harç ve 2.355,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.440,69-TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
d)Asıl davada davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 22.424,07 – TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
2- Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası yönünden;
a)Davanın kısmen kabulü ile;
-Sabit olan 67.205,41 TL alacağın 09/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
b)Birleşen dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.590,80-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 1.157,00-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.433,80- TL harcın davalılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
c)Davacı tarafından yatırılan 1.157,00-TL peşin harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
d)Birleşen davada davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 10.752,87-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
3- Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. esas sayılı dosyası yönünden;
a)Davanın reddine,
b)Birleşen dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcının davacı tarafça peşin olarak yatırılan 685,47-TL harçtan mahsubu ile bakiye 604,77-TL harcın davacı tarafa iadesine,
c)Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d)Birleşen dava yönünden davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 9.200,00-TL tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4- Mahkememiz dosyası ile birleşen Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası yönünden;
a)Davanın reddine,
b)Birleşen dava yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 35,90 TL peşin harç ile 2.000,00 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 1.955,20-TL harcın davacı tarafa iadesine,
c)Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d)Birleşen davadaki maddi tazminat talebi yönünden davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 18.607,90-TL tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
e)Birleşen davadaki manevi tazminat talebi yönünden davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince takdir edilen 9.200,00-TL tek vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Kısmen kabulüne karar verilen Asıl dava dosyası ve birleşen dava dosyası ile delil tespiti dosyasında davacı tarafından ödenen 15.350,00-TL (bakiyesi davalı tarafça yatırılan masraftan ödenen) bilirkişi ücreti, 1.600,50 TL posta, müzekkere ve dosya masrafı, delil tespiti talebinde davacı tarafça karşılanan bilirkişi masrafı ve yargılama gideri masrafı olan 5.877,72-TL olmak üzere toplam 22.828,22 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Kabulüne karar verilen birleşen dava dosyalarında davalılarca yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-Karar kesinleştiğinde bakiye gider/delil avansının ilgili tarafa derhal iadesine, (Karar tarihi itibariyle dosyada rapor düzenleyen bilirkişiler … ile …’a sistemdeki sorun nedeniyle bilirkişi ücreti ödenememiş olup, iş bu bilirkişilere ödenecek ücret yukarıda yargılama giderlerine dahil edilmiştir. Sistemdeki sorunun düzeltilmesi halinde bilirkişilere ücretinin ödenmesi, bakiye avans ödemesinin buna göre yapılması kaydıyla)
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere Asıl ve birleşen davacılar vekili ile Asıl ve birleşen davalılar vekilinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 02/12/2022

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim ….
E-İmzalıdır