Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/1 E. 2022/983 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2021/1 Esas
KARAR NO : 2022/983

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/01/2021
KARAR TARİHİ : 29/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkil şirketin, tekstil işiyle iştigal etmekte olduğunu, bu nedenle kumaş alım-satımıyla uğraşmakta, sektörde birçok firmadan kumaş satın almakta olduğunu, müvekkili ile davalı/borçlu arasında kumaş alım-satımı konusunda anlaşma yapılmış, buna göre davalı tarafın, müvekkiline kumaş ürünleri satımı yapacak, müvekkilinin de bu satıma karşılık 70.000,00 TL ödeme yapacak olduğunu, müvekkilinin, … Bankası … nolu ıban hesabından 16/06/2020 tarihinde davalının …. Bankası …. ıban nolu hesabına 40.000,00 TL ve 30.000,00 TL ödemeyi yapmış ancak davalı/borçlu tarafın bu ödemeye karşılık müvekkiline teslim etmesi gereken kumaş ürünlerini teslim etmemiş olduğunu, müvekkil şirketin, davalı/borçlu şirket aleyhine icra takibi başlatmış olduğunu, davalı/borçlunun aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takipte; icra müdürlüğü tarafından gönderilen ödeme emrinin borçluya 14/08/2020 tarihinde tebliğ edilmiş, borçlu tarafın ise bu ödeme emrine karşılık yasal süresi içinde 17/08/2020 tarihinde itiraz ederek takibi durdurmuş olduğunu, ancak borçlu tarafça yapılan itirazın haksız olduğunu, zira borçlu tarafın, itiraz dilekçesinde itirazlarının hangi nedenden dolayı yapıldığını belirtmemiş olduğunu, yani davalı/borçlu tarafın amacının sadece süreci uzatmaya çalışmak olduğunu, söz konusu icra takibinde borçlu şirkete gönderilen ödeme emri ile birlikte takibe dayanak dekontların da davalı şirkete tebliğ edilmiş olduğunu, davalı/borçlu tarafın, söz konusu dekontların kendilerine tebliğ edilmiş olmasına rağmen bu hususa ilişkin herhangi bir açıklama dahi yapmamış olduğunu, söz konusu dekont ödemelerine karşılık müvekkili şirkete malların teslim edilmemiş ve ödenen paraların da iade edilmemiş olduğunu, borçlu tarafça yapılan itirazda bir diğer itiraz nedeni olarak faiz oranı gösterilmiş olduğunu, ancak belirtilen faiz oranının yasalara uygunluk teşkil etmekte olduğunu, zira takip talebinde ve ödeme emrine görüleceği üzere söz konusu faiz türünün; yıllık %13,75 avans faizi olarak belirlenmiş, dolayısıyla faiz oranına yapılan itirazın haksız olduğunu, dava şartı olan arabuluculuğa başvuru yapıldığını, ancak anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; davalı/borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20 sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı/borçluya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkili şirket ile kumaş alım satımı konusunda satış sözleşmesi düzenlendiğini iddia etmekte olduğunu, davacının iddiasına göre müvekkili şirketin satış sözleşmesi uyarınca kumaş teslimi yapacak, kendisinin ise bedel ödeyecek olduğunu, yine davacının, satış sözleşmesinden doğan edimini yerine getirdiğini ancak kumaşların teslim edilmediğini belirtmekte olduğunu, davacının, müvekkil şirket ile arasında yukarıda belirtilen nitelikte satış sözleşmesi olduğunu iddia etmesine rağmen dosyaya herhangi bir sözleşme ibraz etmemiş olduğunu, hakeza davacının, satış sözleşmesinin esaslı unsurlarına dair de herhangi bir açıklamada bulunmamış olduğunu, bu cümleden olmak üzere davacının, her iki tarafa borç yükleyen satış sözleşmesinde hangi tarafın edimini önce ifa etmesi gerektiğini, kumaşların teslimi için hangi tarihin belirlendiği gibi bir satış sözleşmesinin esaslı unsurları hakkında bilgi vermemekte olduğunu, o halde verili bir durum olarak sadece davacının müvekkili şirkete yaptığı ödemeleri gösterir ve fatura bedeli açıklaması içeren banka dekontları mevcut olduğunu, dolayısıyla bu noktada fatura bedeli açıklaması ile yapılan ödeme verili bir durum olarak esas alınarak, davacının iddialarına itibar edilip edilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında davacının iddia ettiği nitelikte bir satış sözleşmesi olduğu varsayımında, davacının tarafların edim anına ilişkin bir açıklamada bulunmaması ve bu yönde delil sunmaması karşısında söz konusu düzenlemenin tatbik edilecek olduğunu, bu halde, tarafların edimlerini aynı anda ifa etmeleri gerektiğinin kabulü ile sonuca gidilmesi gerektiğini, buna göre davacının ödeme edimi ile müvekkilinin teslim borcunun aynı anda ifa edilmesi gerektiği sonuca varılarak, davacı tarafından yapılan ödemenin müvekkilinin edimini ifa etmesi üzerine yapıldığının kabul edilmesi gerektiğini, davacının yaptığı ödemeleri gösterir banka dekontlarındaki açıklamalarda açıklık bulunduğunu söylemenin mümkün olmadığını, dekontlarda fatura bedeli şeklinde açıklama bulunmasına rağmen, her bir ödemenin hangi faturaya ilişkin olduğunun belirtilmemiş, davacı tarafından da ödemeye dayanak faturaların ibraz edilmemiş olduğunu, o halde, TBK m.102 kapsamında sonuca gitmek gerektiğini, kanuni düzenleme karşısında, davacının iddia ettiği şekilde bir satış sözleşmesi olduğu varsayılsa dahi, davacı tarafından yapılan ödemelerin muaccel borcun ifasına yönelik olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, zira davacının, önce ödemenin devamında teslimin yapılacağını iddia etmediğine ve bu yönde bir delil sunmadığına göre, yeterli açıklama içermeden yapılan ödemelerin, müvekkilinin kumaşları teslim etmesi üzerine davacının muaccel hale gelmiş satış bedelini ödeme borcuna yönelik olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, satış sözleşmesinin iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olması, ifa anına ilişkin bir düzenleme bulunmaması halinde aynı anda ifa kuralının tatbik edilmesinin gerekmesi, bu halde her iki tarafın diğerinin edimini yerine getirene kendi edimini ifa etmekten kaçınma hakkının olması ilkeleri birlikte gözetildiğinde, davacı tarafından yapılan ödemenin muaccel hale gelmiş borcuna yönelik olduğu sonucuna varmanın kaçınılmaz olduğunu, huzurdaki davada, iddia edenin iddiasını ispatlamakla yükümlüdür kuralından ayrılmayı gerektiren herhangi bir durum bulunmadığını, bu sebeple davacının, öncelikle iddia ettiği nitelikte bir satış sözleşmesi bulunduğunu, devamla satış sözleşmesine göre önce satış bedelinin sonrasında kumaş tesliminin ifa edilmesinin kararlaştırıldığını, yeteri açıklık içermeyen ödemesinin muaccel borcuna değil, sözleşmede kendi ediminin önce ifa edilmesi sebebine dayandığını, yazılı delil ile ispat etmesi gerektiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında bir satış sözleşmesi bulunmasına ve davacı tarafından yapılan ödemenin işbu satış sözleşmesine ilişkin olmasına rağmen, taraflar arasındaki sözleşmenin kapsam ve niteliğinin davacının iddia ettiği gibi olmadığını, müvekkilinin, pandemi sürecinin başlamasından dolayı piyasada maskeye ilişkin oluşan talebi ticari olarak değerlendirmek adına ….’nden aldığı yetki ile maske üretmeye başlamış olduğunu, müvekkilinin aldığı yetkiye dayalı olarak ürettiği maskeleri piyasaya arz etmeye başlamış olduğunu, nitekim, davacı şirket ile müvekkili arasında maske satışı noktasında sözleşme imzalanmış olduğunu, taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca müvekkilinin, davacıya maske satışı yapacak, davacının da kararlaştırılan bedeli ödeyecek olduğunu, müvekkili tarafından üretilen maskelerin davacıya teslim edilmiş ve faturalar düzenlenmiş olduğunu, 01.04.2020 tarih ve 2.160,00 TL bedelli, 01.04.2020 tarih ve 84.240,00 TL bedelli, 01.04.2020 tarih ve 28.080,00 TL bedelli olmak üzere toplam 114.480,00 TL bedelli 3 adet fatura düzenlenmiş olduğunu, söz konusu faturaların müvekkili şirket defter kayıtlarına işlenmiş olduğunu, nitekim davacının da; 01.04.2020 tarih ve 28.080,00 TL bedelli faturaya ilişkin, 06.04.2020 tarihinde 28.080,00 TL ödeme gerçekleştirmiş olduğunu, görüleceği üzere, davacı tarafından gerçekleştirilen ödemenin tarihinin, söz konusu fatura tarihinden kısa bir süre sonra olduğu gibi ödemenin miktarının faturada belirtilen tutar kadar olduğunu, davacı tarafından, belirtilen ödeme dışında dava dilekçesinde belirttiği iki ödemenin daha gerçekleştirilmiş olduğunu, davacının, 08.04.2020 tarihinde 30.000,00 TL ve 09.04.2020 tarihinde 40.000,00 TL ödeme yapmış olduğunu, yine ödemelerin düzenlenen fatura tarihlerinden kısa bir süre sonra olduğunu, her halde bu durumun basit tesadüf olarak nitelenemeyeceğini, bu yapılan ödemelerin de müvekkili şirketin kayıtlarına işlenmiş olduğunu, davacının, müvekkili şirketten satın aldığı maskeleri tekrardan piyasa arz etmiş olduğunu, bu sebeple sadece davacı ile müvekkili arasındaki kayıtların değil, davacının 2020 yılındaki tüm kayıtlarının incelenmesini talep ettiklerini, sonuç olarak, davacının taraflar arasındaki hukuki ilişkiyi çarpıtmakta, borcuna yönelik yaptığı ödemeleri geri almaya çalışmakta olduğunu, bu kapsamda alacaklı olmadığını bilerek, önce icra takibinin ve devamında huzurdaki davanın açılmış olduğunu beyanla; davanın reddine, icra takibine konu edilen miktarın %20sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına, arabuluculuk görüşmelerinde müvekkilinin kendisini vekil ile temsil ettirmesinden dolayı tarifede yazılı ücretin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davası olup, uyuşmazlık; tarafların aralarında yer alan ticari satım sözleşmesinin kapsamı ve niteliği, davacı tarafından yapılan 70.000,00 TL ödemenin amacı, davacı tarafın yapmış olduğu ödemeye karşılık teslim edilmeyen ürün bulunup bulunmadığı, davacının davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, alacaklı olması halinde miktarı hususlarındadır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. Esas sayılı icra dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 70.000,00 TL teslim edilmeyen mallara ilişkin alacak için ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusunun vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiği ve takibin durmuş olduğu anlaşıldı.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller hep birlikte değerlendirilerek, aralarında yer alan ticari satım sözleşmesinin kapsamı ve niteliği, davacı tarafından yapılan 70.000,00 TL ödemenin amacı, davacı tarafın yapmış olduğu ödemeye karşılık teslim edilmeyen ürün bulunup bulunmadığı, davacının davalı taraftan alacaklı olup olmadığı, alacaklı olması halinde miktarının tespiti için tarafların Ticari Defter ve belgeleri ile dosya üzerinde 12/07/2021 günü, saat 14.30 da Mahkememiz duruşma salonunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, SMMM bilirkişi …09/10/2021 tarihli raporunda özetle; taraflardan davalı tarafın duruşma salonunda yapılan incelemeye gelmiş ve yerinde inceleme talep etmiş olup davacı tarafın ise incelemeye gelmemiş olduğunu, davalı tarafın ticari defter ve belgelerinin incelemesi yapılmış olup, 2020 yılı ticari defterlerinin incelendiğini, defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının kanuni süresinde olduğunu ve lehinde delil niteliği taşıdığı kanaatine varılmış olduğunu, davalının davacıya üç adet fatura ile toplam 114.480,00 TL tutarında maske satış faturası düzenlemiş olduğunun görülmüş olduğunu, bu faturalardaki maskelerin davacıya teslim edilip edilmediğinin tarafınca tespit edilememiş olduğunu, davalının bu faturalarını ticari defterlerine işlemiş olduğunu, BS formu ile bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmiş olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davalının Muavin defterine göre davacının hesabının 16.400,00 TL borç bakiyesi verdiğinin, davalının davacıdan 16.400,00 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olduğunu, dekontlara göre davacı … Tekstil’in 08.04.2020 tarihinde …. Bankası …şubesinden Davalı …. Tekstil’in … nolu hesabına 30.000,00 TL havale yaptığının, yine aynı hesaplardan aynı şekilde 09.04.2020 tarihinde 40.000,00 TL havale olarak davalıya toplam 70.000,00 TL ödeme yaptığının anlaşılmış olduğunu, bu ödemelerin davalının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğunu, dekontta herhangi bir açıklama yazmadığını, bu ödemelerin ne için gönderildiğine dair dekontlar üzerinde herhangi bir açıklama olmadığının görülmüş olduğunu, davacının davalıya gönderdiği 70.000,00 TL lik ödemeye ait dekontlar incelendiğinde dekontta ödemenin ne için yapıldığına dair herhangi bir açıklama olmamakla birlikte; davalının ticari defterlerine göre davacı tarafından ödenen 70.000,00 TL nin 01.04.2020 tarihli 84.240,00 TL ve 2.160.00 TL lik maske faturalarının karşılığı olarak davalının hesabına gönderilmiş olabileceği kanaatine varılmış olduğunu bildirmiştir.
Dosyanın, davacı taraf defterleri incelenerek ek rapor tanzim edilmek üzere bilirkişiye tevdiine, incelemenin 13/12/2021 günü saat 15:30’da Mahkememiz duruşma salonunda yapılmasına karar verilmiş olup, kök raporu sunan bilirkişi 09/01/2022 tarihli ek raporunda özetle; taraflardan davalı tarafın duruşma salonunda yapılan incelemeye gelmiş ve yerinde inceleme talep etmiş olup davacı tarafın ise incelemeye gelmemiş olduğunu, ancak bu ek raporda davacının da 2020 yılı defterlerini sunduğundan her iki tarafında 2020 yılı ticari defterlerinin incelenmiş olduğunu, tarafların 2020 yılı ticari defterlerinin incelendiğini, defterlerinin açılış ve kapanış onaylarının kanuni süresinde olduğunun ve defterlerin taraflar lehinde delil niteliği taşıdığının kanaatine varılmış olduğunu, davalının davacıya üç adet fatura ile toplam 114.480,00 TL tutarında maske satış faturası düzenlemiş olduğunun görülmüş olduğunu, bu faturalardaki maskelerin davacıya teslim edilip edilmediğinin tarafınca tespit edilememiş olduğunu, davalının bu faturalarını ticari defterlerine işlemiş olduğunu, BS formu ile bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmiş olduğunun tespit edilmiş olduğunu, davacı incelemeye BA-BS formlarını sunmadığından davacı yönünden BA-BS bildirimlerinin incelenememiş olduğunu, davalının Muavin defterine göre davacının hesabının 16.400,00 TL borç bakiyesi verdiğinin, davalının davacıdan 16.400,00 TL alacaklı olduğunun tespit edilmiş olduğunu, dekontlara göre davacı …. Tekstil’in 08.04.2020 tarihinde … Bankası …. şubesinden davalı …. Tekstil’in … nolu hesabına 30.000,00 TL havale yaptığının, yine aynı hesaplardan aynı şekilde 09.04.2020 tarihinde 40.000,00 TL havale olarak davalıya toplam 70.000,00 TL ödeme yaptığının anlaşılmış olduğunu, bu ödemelerin davalının ticari defterlerine kaydedilmiş olduğunu, dekontta herhangi bir açıklama yazmadığını, bu ödemelerin ne için gönderildiğine dair dekontlar üzerinde herhangi bir açıklama olmadığının görülmüş olduğunu, davacının davalıya gönderdiği 70.000,00 TL lik ödemeye ait dekontlar incelendiğinde dekontta ödemenin ne için yapıldığına dair herhangi bir açıklama olmamakla birlikte; davalının ticari defterlerine göre davacı tarafından ödenen 70.000,00 TL nin 01.04.2020 tarihli 84.240,00 TL ve 2.160,00 TL lik maske faturalarının karşılığı olarak davalının hesabına gönderilmiş olabileceği kanaatine varılmış olduğunu, davacının ticari defter kayıtlarına göre davalının davacıya düzenlemiş olduğu 01/04/2020-…. tarih ve nolu 84.240,00 TL tutarlı e-arşiv faturanın kayıtlı olmadığının tespit edilmiş olduğunu, davacının ticari defter kayıtlarına göre, davalının 67.840,00 TL davacıya borçlu olduğunu, davalının defterlerinde davacının 16.400,00 TL borçlu + davacının defterinde davalının 67.840.00 TL borçlu olup taraflar arasındaki bakiye farkın (16.400 + 67.840TL=84.240,00 TL) olduğunu, bu tutarın 01/04/2020-…. tarih ve numaralı 84.240,00 TL tutarlı fatura tutarı kadar olduğunu, aradaki farkın bu faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olup davacı defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklanmış olduğunu, davalı tarafından davacıya düzenlenen bu fatura ve içeriği ürünlerin davacıya teslim edilip edilmediğinin, edildi ise ne şeklide teslim edildiğinin tarafınca tespit edilememiş olduğunu bildirmiştir.
Dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii ile gelen kayıtlar irdelenerek ek rapor tanziminin istenilmesine karar verilmiş olup, kök ve ek raporu hazırlayan bilirkişi 10/07/2022 tarihli 2. ek raporunda özetle; davalının 3 adet fatura ile davacıya toplam KDV hariç 106.000,00 TL tutarında fatura düzenlediğinin tespit edilmiş olduğunu, BA-BS formlarının incelenmesi sonucunda; davacının bağlı bulunduğu vergi dairesine, davalıdan 3 Adet Belge ile toplam KDV hariç 106.000,00 TL alım yaptığını BA bildirim formu ile bildirdiğinin tespit edilmiş olduğunu, davalının da bağlı bulunduğu vergi dairesine, davacıya 3 adet belge ile toplam KDV hariç 106.000,00 TL tutarında satım yaptığını BS bildirim formu ile bildirdiğinin tespit edilmiş olduğunu, dolayısıyla BA-BS bildirim formları yönünden herhangi bir mutabakatsızlığın olmayıp; davacının davalıdan almadığını iddia ettiği mallara ait düzenlenmiş olan faturaları BA bildirim formu ile “ALIM” olarak bildirdiğinin tespit edilmiş olduğunu, davalının ise davacıya yaptığını iddia ettiği satışlara ait faturalarını BS formu ile “SATIŞ” olarak bildirdiğinin tespit edilmiş olduğunu bildirmiştir.
Dava, davacı tarafından davalı adına yapılan havale ödemesinin karşılıksız kalması sebebine dayalı başlatılan takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraf defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi ile defterin birbiri ile uyumlu olmadığı, davalı tarafından davacı adına düzenlenen 84.240,00 TL bedelli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı görülmüştür. Davacı tarafın alacak talebi 08/04/2020 ve 09/04/2020 tarihli havale ödemelerine dayanmaktadır. Havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini iddia eden şahsın ispat etmesi gerekir. Dava konusu olayda da davacı, davalı ile aralarında yer alan kumaş alım satım sözleşmesi nedeni ile davalı tarafından teslim edilecek kumaşlara karşılık 70.000,00 TL ödeme yapıldığını, buna karşın davalı tarafından kumaşların teslim edilmediğini iddia etmektedir. Davacı taraf, yapmış olduğu havale ödemesini talep ettiğinden bunun teslim edilecek kumaşlara karşılık olarak gönderildiğini ispat etmesi gerekir. Dosyaya sunulan dekontlarda buna dair herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Davalı tarafın savunması dikkate alındığında ise, davacı ile aralarında maske alım satımına dayalı ticari ilişki bulunduğu ve maskelerin davacı tarafa teslim ediliği, yapılan ödemelerin teslim edilen maskelere ilişkin olduğu savunmasında bulunmakla defter ve belgelerinde yer alan kayıtlar ve dosya arasında yer alan BA/BS kayıtlarının incelenmesinde davalı savunmasının yerinde olduğu ve kayıtların davalı savunmasını doğruladığı görülmektedir. Mevcut durum itibari ile davacı tarafından yapılan havale ödemelerinin karşılıksız kaldığı ve davalı taraftan olan alacağa ilişkin olduğu ispat edilememiştir. Açıklanan bu nedenlerle açılan davanın reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçeleri yukarıda açıklandığı üzere:
AÇILAN DAVANIN REDDİNE,
1-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 845,43 TL harçtan mahsubu ile bakiye kalan 764,73 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
2-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.320,00 TL arabuluculuk ücretinin davacıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,
3-Davacı tarafça sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden davalı yararına A.A.Ü.T. gereğince takdir edilen 11.200,00 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yatırılan ve kullanılmayan bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip …
¸

Hakim …
¸