Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/956 E. 2023/51 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/956 Esas
KARAR NO : 2023/51

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/12/2020
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/02/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacının davalıdan 3 adet faturaya dayalı alacağı bulunduğunu, bu faturaların 25.08.2020 tarihli ve 55.729,44 TL bedelli, 31.08.2020 tarihli ve 57.168,80 TL bedelli, 03.09.2020 tarihli ve 12.885,60 TL bedelli faturalar olduğunu, davalı tarafından ödenmemesi üzerine davacının 07.10.2020 tarihinde Bakırköy … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosya ile takibe geçildiğini, 07.10.2020 tarihinde ilamsız icra takibine geçilmesinden sonra davalı tarafından davacının banka hesabına sırasıyla 07.10.2020 tarihinde 50.000,00 TL ve 08.10.2020 tarihinde 50.000,00 TL fatura bedellerine mahsuben ödeme yapıldığını, arz ve izah edildiği üzere davalının icra takibine girişildikten sonra davacıya toplam 100.000,00 TL ödeme yaptığını ancak bakiye asıl alacağı ve icra dosya ferilerini ödemediğini, icra takibine itiraz ettiğini, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, davalının alacak likit olduğundan ve davalı itirazında haksız olduğundan takip çıkışı üzerinden %20’den aşağıya olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı tarafın mersis adresine T.K 35. Maddesi uyarınca usulüne uygun tebligat yapılmış, davalı tarafça cevap dilekçesinin ibraz edilmediği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine davalı takip borçlusu tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 125.783,48-TL asıl alacak ve 1.321,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 127.105,47-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının “25.08.2020 Tarihli ve 55.729,44 TL bedelli fatura, 31.08.2020 Tarihli ve 57.168,44 TL bedelli fatura, 03.09.2020 Tarih ve 12.885,60 TL bedelli fatura” olduğu, davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
Davacı tarafından dava dilekçesinde davalı takip borçlusu tarafından icra takibine geçilmesinden sonra 07/10/2020 ve 08/10/2020 tarihlerinde ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL ödemenin fatura borçlarına mahsuben yapıldığını beyan ettiği görülmüştür.
Dava dilekçesinin incelenmesinde davacı tarafından dava değerinin 50.113,85 TL olarak belirlendiği görülmüştür.
2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas – 2018/633 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda taraflar arasında çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanun’ da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.” hükümlerine yer verilmiştir.
Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa’da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).

Ticari defterlere kaydedilen faturanın teslimi kanıtlamasının nedeni faturanın hukuki niteliği ile doğrudan bağlantılıdır. Zira TTK 21 ve Vergi Usul Kanunu 229. Maddesi gereğince fatura malın teslimi veya işin yapılması üzerine düzenlenmesi gereken belge olduğundan, düzenlenen ve defterlere kaydedilen bu belge teslimi de kanıtlamış olacaktır. Kesin delillerin aksinin yazılı veya kesin deliller ile ispatı gerektiğinden bu karinenin aksinin tanık veya diğer takdiri delillerle de ispatı mümkün değildir.
Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 28/06/2021 tarihli raporda özetle; davacının 2020 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, davacının ticari defterlerine göre; davacı yanın takibe konu ettiği, faturaların davacının kendi ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının takip tarihi (07.10.2020) itibariyle davalı yandan 125.783,84 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalı tarafından takip tarihinden sonra yapılan 100.000,00 TL tutarlı ödemeler sonrasında ise 31.12.2020 tarihindeki alacak bakiyesinin 25.783,84 TL olduğu, davalı … 31.05.2021 günü saat 14:30’da Mahkemeniz duruşma salonunda yapılan incelemeye katılmamış, ticari defter ve belge ibraz etmediği, davalı … tarafından dosyaya sunulan cari hesap ekstresi incelendiğinde; avacı yan tarafından takbe konu edilen 3 adet 125.783,84 TL tutarlı faturaların kayıtlı olduğu, davalı … takip tarihi (07.10.2020) tarihi itibariyle davacı yana 125.783,84 TL borçlu olduğu, takip tarihinden sonra yapılan ödemeler sonrası 08.10.2020 tarihi itibariyle ise 25.783,84 TL borçlu durumda olup bu tarihe (08.10.2020) kadar tarafların cari kayıtlarının bir biriyle uyumlu olduğu, davalı tarafından rapor içeriğinde detaylarına yer verilen 15.10.2020 – tarihli “*reklamasyon” faturası tanzim edilerek davacı ile olan cari hesaba kaydedilmek suretiyle davalı … davacı yandan 6.519,87 TL alacaklı hale geldiği, tespit edildiği, davalı taraf ticari defterlerini ibraz etmediğinden 6.519,87 TL tutarlı reklamasyon faturasının davalı kayıtlarında mevcut olup olmadığı tespit edilemediği, davacı kayıtlarında ise bu faturanın yer almadığı, davacı … tarafından davalı adına tanzim edilen takibe konu 3 adet faturanın E-Arşiv fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, faturaların taraflar arasında bulunan ticari ilişki kapsamında mal bedeli olarak tanzim edildiği, takibe konu faturaların davacı ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine davalı … tarafından sunulan cari hesap ekstresinde de takibe konu faturaların kayıtlı olduğu görüldüğü, yine davalı … tarafından faturalara mahsuben kısmi ödemeler yapıldığı, takip konusu faturalara icra takibinden önce davalının herhangi bir itirazının bulunmadığı, davalının teslim ve faturaya ilişkin takip dosyasında da somut bir itirazının bulunmadığı, bu itibarla davacının takip dayanağı alacağına esas faturaların ve içeriği mal bedellerinin davalının bilgisi dahilinde olduğu, kanaati hasıl olduğu, davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından davacı adına tanzim edilen 15.10.2020 tarihli 32.303,72 TL tutarlı reklamasyon faturasının E-Arşiv fatura şeklinde usulüne uygun olarak düzenlediği, faturanın reklamasyon bedeli adı altında tanzim edildiği, diğer yandan reklamasyon faturasının tanzim edilebilmesi için bir ayıp iddiasının veya ihbarının mevcut olması gerektiği bilinmekle dosya içeriğinde ayıp ihbarının mevcut olmadığı görüldüğünden bu itibarla düzenlenen faturanın içeriğinin ispata muhtaç olduğu kanaati edinildiği, davacının takip tarihinden önce davalıya bir ödeme ihtarının bulunmadığı, takip tarihi itibariyle davacının 1.321,63 TL tutarlı işlemiş faiz talebinin dayanağı bulunmadığından, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz yönünden alacağının bulunmadığının kabulünün gerekeceği, neticeten; davacı … davasında haklı görülmesi halinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takip tarihi (07.10.2020) itibariyle davacının davalı yandan 125.783,84 TL cari hesap bakiye alacaklı olduğu, davalı tarafından takip tarihinden sonra yapılan 100.000,00 TL tutarlı ödemeler sonrasında ise 31.12.2020 tarihindeki cari hesap alacak bakiyesinin 25.783,84 TL olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce TBK 100. Maddesi uyarınca takip tarihinden sonra 100.000,00 TL ödeme yapılmış olduğu hususu dikkate alınarak bu doğrultuda hesaplama yapılarak dava tarihi itibari ile davacının talep edebileceği alacağın miktarının belirlenmesi amacıyla dosya yeniden bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından icra dosyasındaki güncel kapak hesabına göre düzenlenen 02/11/2022 tarihli ek raporda özetle; Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı takip dosyasında 06.06.2022 tarihli güncel kapak hesabına göre davacının 06.06.2022 tarihi itibariyle davalı … 60.834,81 TL alacaklı olduğu, Mahkemece yazılan müzekkere sonucunda celp edilen Bakırköy …. İcra Müdürlüğü … E. sayılı takip dosyasında 06.06.2022 tarihli güncel kapak hesabı rapor tarihine kadar (02.11.2022) hesap edildiğinde davacının rapor tarihi itibariyle davalı yandan 63.988,77 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
Mahkememizce davalı tarafa ticari defterlerini ibraz etmek üzere usulüne uygun bildirim yapılmasına rağmen davalı tarafın ticari defter ve belgelerini incelemeye esas olmak üzere mahkemeye ibraz etmediği ve yerinde inceleme talep etmediği görülmüştür.
Davacı şirketin ticari defterlerinin incelendiği bilirkişi kök ve ek raporları taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı tarafın rapora ilişkin beyan dilekçesini ibraz ettiği görülmüş, Mahkememizce kök ve ek raporlar dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
Ancak Mahkememizce 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 83. Maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222/3 gereğince, ticari defterlerin incelenmesine karar verilmiş ise de usulüne uygun ihtarata rağmen davalı tarafça ticari defterlerin ibraz edilmediği görülmektedir. Buna göre dava konusu alacağın davacı tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, davacı tarafın takip tarihi itibariyle bilirkişi raporuyla sabit olan 125.783,84-TL alacağın davacı şirketin ticari defter kayıtlarında yer aldığı anlaşılmaktadır.
Buna göre davacı şirket ile davalı şirketi arasında ticari ilişkinin var olduğu, davacı tarafın davalı ile aralarındaki ticari ilişkiden kaynaklı edimlerini yerine getirdiğinin, davalıya yansıtılan fatura bedellerinin asıl alacak yönünden usulüne uygun olduğunun davacı tarafından; ticari defterler kayıtları, davalı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması, dosyada mevcut Ba-BS kayıtları nazara alınarak ispat edildiği Mahkememizce kabul edilmiştir.
Ve fakat dava dilekçesinde davacının da kabulünde olduğu üzere, davalı takip borçlusu tarafından fatura borcuna mahsuben takip tarihi ile iş bu dava tarihinde arasında 100.000,00 TL ödeme yapıldığı görülmektedir.
Henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmadığı bir evrede, borçlunun, itiraza konu borcu kısmen veya tamamen ödemesi mümkündür ve bunu engelleyen herhangi bir yasa hükmü yoktur. Borçlu, itirazın iptali davası açılmamışken, itirazına konu borcun tamamını öderse, alacaklının itirazın iptali davası açmasına gerek kalmayacak ve böyle bir davayı açmakta hukukî yararı bulunmayacaktır. Zira itirazın iptali davası açılmasında amaç, itiraz nedeniyle kanun gereğince kendiliğinden durmuş olan takibin devamını sağlamaktır. Takibin devamı yoluyla elde edilecek olan sonuç (alacağın tahsili), borçlunun tüm borcu ödemesiyle zaten gerçekleşmiş olacağına göre, gerçekleşmiş olan bu sonucu sağlamak üzere bir dava açılmasında hukukî yarar bulunmayacaktır. Bunun gibi takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda da ödenmeyen borç tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptalinin istenilmesinde hukukî yarar mevcut olmayacaktır.
Sonuç itibariyle; icra takibinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından ödeme yapılması hâlinde, yapılan bu ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gerekir. Dolayısıyla takipten sonra, ancak davanın açılmasından önce yapılan ödemeler yönünden dava açılmasında davacı tarafın hukukî yararı bulunmamaktadır. Takipten sonra, ancak davadan önce yapılan kısmi ödeme miktarı bakımından dava açılmasında hukukî yarar bulunmadığından dava reddedilse veya kısmi ödeme miktarınca dava açılmasa bile, kısmi ödemenin yapıldığı icra takibi kendi yasal prosedürü içerisinde devam edecek, hatta asıl borç ortadan kalksa bile faiz ve fer’îleri yönünden takip sürebilecek, salt bu nedenle icra dosyasının kapanmasından söz edilemeyecektir.
Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 19.10.2011 tarihli ve … E., … K., 23.05.2018 tarihli ve … E., … K., 22.11.2018 tarihli ve … E., … K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu hakkında 07/10/2020 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında, fatura alacağına dayanılarak 125.783,48-TL asıl alacak ve 1.321,99 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 127.105,47-TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmış, bunun hemen ardından 07/10/2020 ve 08/10/2020 tarihlerinde ayrı ayrı 50.000,00 TL olmak üzere toplam 100.000,00 TL’lik miktarın davalı takip borçlusu tarafından fatura borcuna mahsuben davacı alacaklısı hesabına gönderilerek haricen ödendiği, 12/10/2020 tarihinde ise davalı takip borçlusu tarafından borcun tamamına itiraz edildiği görülmüştür.
Dava dilekçesi incelendiğinde, icra takibine yapılan itirazdan sonra asıl alacağın haricen ödendiğinin davacı tarafından da kabul edildiği anlaşılmakta olup, icra takibinde gösterilen asıl alacak miktarının haricen ödendiği ihtilafsız olduğu hâlde, 50.113,85 TL harca esas değer olarak gösterilerek eldeki itirazın iptali davası açılmıştır.
Az yukarıda da açıklandığı üzere itirazın iptali davasında, icra takibinden sonra, ancak itirazın iptali davası açılmadan önce yapılan ve ihtilafsız olan ödemeler yönünden davacı alacaklının itirazın iptalini talep etmesinde hukukî yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle itirazın iptali davası açılmadan önce ödenen asıl alacak miktarı yönünden davacının dava açmasında hukukî yararı bulunmadığından, asıl alacak alacak bedeli üzerinden davacının kabulünde olan 100.000,00 TL’lik harici ödeme düşülmüş ve bakiye 25.783,84 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi üzerinden itirazın kısmen iptaline karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı taraf takip talebinde asıl alacakla birlikte işlemiş faiz talebinde bulunmuşsa da davalı borçlunun icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiş olduğu anlaşıldığından, takip talebindeki işlemiş faize ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiştir.
Mahkememizin 20/01/2023 tarihli karar duruşması kısa kararında takibin iptaline karar verilen dosya sehven Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası olarak zapta geçirilmiş ise de bu hususun basit maddi hatadan kaynaklandığı anlaşıldığından, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Davalı tarafından Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile davalı tarafından yapılan ödemeler de saklı kalmak kaydı ile bu ödemeler dışında takibin 25.783,84 TL asıl alacak ve takip tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiz üzerinden takibin devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20’si üzerinden hesap edilen 5.156,76 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.761,29-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 220,29-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.541,00-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 220,29-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 800,00 TL bilirkişi ücreti, 236,00-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 1090,40 TL yargılama giderinden davanın kabul red oranına (50,44) göre hesap edilen 550,04-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının ilgili tarafa derhal iadesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı arabuluculuk dosyasında suç üstü ödeneğinden karşılanarak ödenen 1.320,00 TL’nin davanın kabul red oranına (%50,44) göre hesap edilen 665,86 TL’sinin davalıdan, 654,14-TL’sinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
8-Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde ilgi icra dairesine derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 20/01/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır