Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/939 E. 2021/361 K. 06.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2020/939 Esas
KARAR NO : 2021/361

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/12/2020
KARAR TARİHİ : 06/04/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; davacı müvekkilinin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yürütülen PGD (piyasa gözetim ve denetimi) faaliyetleri kapsamında Bakanlık ile arasında imzalanan protokollere istinaden muayene, deney vd. hizmetleri gerçekleştirmekte olduğunu, buna binaen davalı şirkete vermiş olduğu hizmetlere ilişkin olarak davalı adına; Elektroteknik Laboratuvarı – Özel Deney Ücreti adı altında 26/09/2018 tarihli 122,07 TL bedelli, Elektroteknik Laboratuvarı – Tip Onayı Müracaatı Deney Ücreti adı altında 01/10/2018 tarihli 6.731,90 TL bedelli, Elektroteknik Laboratuvarı – Test Ücreti adı altında 02/10/2018 tarihli 1.217,76 TL bedelli, Tip Onay Belgelendirmesi adı altında 07/11/2018 tarihli 1.300,00 TL bedelli, Tip Onay Belgelendirmesi adı altında 21/11/2018 tarihli 7.800,00 TL bedelli, Elektroteknik Laboratuvarı – Deney Ücreti adı altında 22/02/2019 tarihli 1.883,28 TL bedelli olmak üzere toplamda altı adet fatura düzenlemiş olduğunu, söz konusu fatura bedellerinin davalı şirket tarafından ödenmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, davalının takibe itiraz etmiş olduğunu, akabinde ise 27.08.2019 tarihinde 21.100,00 TL ödeme yapmış olmasına rağmen, dosya borcunu halen kapatmamış olduğunu, yalnızca takibi durdurmak amacıyla yaptığı itiraz ile kötü niyetli olarak dosyayı sürüncemede bırakmış olduğunu, itiraz üzerine yapılan arabuluculuk başvurusu sonrası anlaşma sağlanamamış olduğunu beyanla; davanın kabulüne, itirazın iptaline, takip tarihinden itibaren işleyen faizlerle birlikte takibin devamına, davalının alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davacı … tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyası ile takip başlatılmış olduğunu, yasal süresi içerisinde borca itiraz edildiğinden takibin durmuş olduğunu, davacı yanın her ne kadar fatura bedellerinin yalnızca bir kısmının ödendiğini iddia etse de, müvekkili tarafından borcun tamamının ödenmiş ve davacı yanın müvekkili şirketten herhangi bir hak ve alacağı kalmamış olduğunu beyanla; davanın reddine, davacının takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe:
Dava, fatura alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının celbi talep edilmiş, dosya mahkememize uyap sistemi üzerinden gönderilmiş olup, davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusu aleyhine 122,07 TL bakiye fatura alacağı, 162,70 TL işlemiş faiz, 6.731,90 TL fatura alacağı, 512,92 TL işlemiş faiz, 1.217,76 TL fatura alacağı, 92,48 TL işlemiş faiz, 1.300,00 TL fatura alacağı, 87,19 TL işlemiş faiz, 7.800,00 TL fatura alacağı, 1.075,12 TL işlemiş faiz, 1.883,28 TL fatura alacağı, 166,01 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 21.151,43 TL üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalı takip borçlusu tarafından takibe itiraz edildiği anlaşıldı.
Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK’nun 114/c maddesi gereğince mahkemelerin görevi dava şartı olup, yasanın 115. maddesi gereğince mahkeme dava şartının bulunup bulunmadığını res’en araştırmakla yükümlüdür.
6102 Sayılı T.T.K.’nun 4. maddesinin 1. fıkrası 6335 Sayılı Yasanın 1. maddesi ile değiştirilerek ticari davalar her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları, T.T.K.’nun 4. Maddesinin a bendi gereğince T.T.K.’nun dan kaynaklanan davalar, T.T.K.’nun 4. maddesinin b, c, d, e, f bentlerinde sayılan davalar ve diğer özel kanunlarda Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğu kararlaştırılan davalar ticari dava olarak Ticaret Mahkemelerinde görülecektir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK’nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür.
Somut olayda davacı taraf, davalıdan olan fatura alacağının tahsilini talep etmektedir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi 2020/2156 E.-2020/1797 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere davacı taraf tacir değildir. Hali ile Türk Ticaret Kanunu hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek bir durumun söz konusu olmadığı, davanın Asliye Ticaret Mahkemelerinde görülmesini gerektirir nitelikte ticari bir dava da olmadığı, uyuşmazlığın genel hükümler çerçevesinde Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Asliye Hukuk Mahkemesi ile Ticaret Mahkemeleri arasındaki ilişki TTK’ nun 5/3. maddesi uyarınca görev ilişkisi olup göreve ilişkin usul kuralları HMK’nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır ve dava şartları kamu düzenindendir. Kamu düzenine ilişkin hususların resen dikkate alınacak hususlardan olması sebebiyle davanın, dava şartı yokluğundan HMK’nun115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
1-Mahkememizin görevli olmaması nedeniyle, HMK’nın 114/.1.(c).b,115. maddeleri gereğince davanın dava şartı yokluğundan reddine,
2-01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK’nın 20. maddesi gereğince taraflardan birinin görevsizlik kararı süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesini talep etmelerinin gerektiğine, aksi taktirde mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine,
3-6100 sayılı HMK’nun 331/2 maddesi gereğince görevsizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkemenin hükmedeceğine; şayet görevsizlik kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine mahkememizin dosya üzerinden bu durumu tespiti ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkum edeceğine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 06/04/2021

Katip …
¸

Hakim …
¸